Merhaba dostlar; Bu sýralar nedense siteye yazý yazmak konusunda tembellik çöktü üzerimize.Geçmiþteki o dolu dolu tartýþmalardan eser kalmadý artýk.Herkes kabuðuna çekilmiþ "aman banane ya"dercesine yýlgýn ve suskun bir tavýr takýnmýþ.Türkiyede olup bitenler karþýsýnda adeta suskunlarý oynuyoruz.Oysa olaylar öylesine çok ve çabuk akýyorki gündem bulmamak mümkün deðil.Þimdiki gündem Deniz baykalýn chp genel baþkanlðýndan istifasý,baykal!a yapýldýðý iddia ediklen kaset olayý,22/23 mayýs tarihlerinde yapýlacak olan chp kurultayýna kimlerin aday olabi,leceði,yada deniz baykalýn yeniden partinin baþýna dönüp dönmeyeceði.Tabi birde ezber bozmak adýna meclise giren bay ufuk urasýn anayasa deðiþikliði görüþmelerindeki hükümete verdiði destek. Öncelikle þunu belitmeliyim ki Baykal'ýn genel baþkanlýktan bu þekilde gidiþi pekte hoþ olmadý.Keþke demokratik bir seçi,m ortamýnda kaybedip gitseydi.Olayýn duyulmasýnýn hemen ardýndan Baykalýn istifa edeceðini idda etmiþtim.Bunda yanýlmadým.Þimdide yeniden dönmeyeceðini iddia ediyorum.Bu gidiþ farklý bir gidiþti.Eðer yanýlýrýmda baykal yeniden partinin baþýna dönerse eminim bu sefer sadece baykal deðil partide kaybeder.Bence yýllardýr deðiþim bekleyenler bu beklentiye cevap bulacaklar.Partinin baþýna büyük olasýlýkla kemel kýlýçdaroðlu gelecektir.Ýþte ondan sonra yýllardýr bu partiyi sýrf baykal yüzünden eleþtirip oy vermeyenlerin tavýrlarýnýn ne olduðunu göreceðiz.Ama ben farklý nedenler öne sürerek bu partiye yine gerekli desteðin verilmeyeceðini sanýyorum.Çünkü özellikle türkiyede ki sol düþünce kýrk parçaya bölündüðünden birlikte düþünüp karar verme insiyatifinin her zaman uzaðýnda kalmaya mahkumuz.Bireysel yada örgütsel olarak kendi yanlýþlarýmýzz her zaman bir günah keçisi bulup kendi yanlýþlarýmýzý asla sorgulayýp özeleþtiri yapmayýz.Bugüne kadar bu yanlýþlarýmýzýn,eksiklerimizin yükünü chp ye yükledik.Bakýn ufuk uras gibi liberal solcular kendi sýnýflarýna ihanet edereken nedense bu kiþinin nasýl olurda solu temsil ettiðini sorgulamayýz.Bana baykal mý daha tutarlý ufuk urasmý diye sorsanýz hiç düþünmeden baykal derim.Ezber bozmak iktidarýn deðirmenine su taþýmaksa o ezberler bozulmasýn.Solun evrensel düþünces yapýsý ve en önemli ilkesi emeði bu arkadaþýmýz neden dile getirmez acaba.Getirlimek istenen anayasa deðiþikliðinin altýnda yatan niyeti görmemek nasýl sol bir anlayýþtýr.Sol düþünce soran sorgulayan,olaylarý derinine düþünen öðreti biçimi olmasýna raðmen nasýl olurda gözü kapalý bir þekilde"ergenekoncularýn sevinçlerini gördüðüm için gidip oy kullandým"diye bir savunma yapmasý ne kadar doðru bir savunmadýr acaba merak ediyorum.Bence bay uras önümüzdeki seçimlerde akp den istanbul'da seçilecek bir yerde aday olmayý garantiye almaya çalýþmaktadýr.O nedenle günah keçisi olarak seçtiðimiz ve acýmasýzca eleþtirdiðimiz chp ve baykalý býrakýp solun meclisteki temsilcisi olarak gördüðümüz sayýn ufuk urasý sorgulayalým.Dilerim kongrede chp nin baþýna kýlýçdaroðlu gelir.
Süleyman Zaman 11 May 2010 16:01 |
Dostlar merhaba; 15.05.2010 günü saat 16'45'ten itibaren; Fevzi KURTULUÞ'uun programýnda olacaðým... Ayrýca 14.05.2010 günü Paket yayýnda YOL TV'de saat 21'10 dan itibaren yayaýnlanacak oplan Funday'la birlikte programýn katýldým. Bu program 2 bölümlü yapýldý. Ben ikinci bölümde yer aldým. Ýlgilenen canlara duyurulur.
Naci 10 May 2010 08:58 |
Degerli dostlarým dün 9 Mayýs annler günüydü tüm dünyaca sözde kutlandý herkes annesine telefonla yada yanýna giderek kutladý. Ama nedense annelerimizin gününü kutlamak için Gazeteler ve televizyonlar boy boy tencere tava blander süpürge vb þeylerle annemizin gününü kutlamamýzý istiyor .Demekki bizim annemizin bize sevgisi tava tencere yada biz annemizi mutfaktan çýkmayan mutfaktan öteye gitmeyen bir varlýk olarak görüyoruz yada bu nasýl bir anne sevgisi ki senede bir defa tenceresi tavasý yada limon sýkacagý eskimiþtir mantýgýyla onu alýp annemize götürecegiz Anne biz geldiiiikkkkk !! Annemiz suratýmýz deðil ellerimize bakýyor tava tencere varmý Öylemi ,bizim annemiz bizi bu kadarmý seviyor acab? Sevgili Tamey Yengecigim sana yogunbakýmda tava tencere getiremedik kusurumuza bakma bizi sevmemezlik yapma biz hayýrsýz Evlatlarýz sizi senede bir gün hatýrlýyoruz oda Mayýsýn 2. günü Sevgili anneciðim sana köyde meyve sýkman için meyve sýkacagý gönderemediðim için beni bagýþla hayýrsýz evladým ne yapayým senin kýymetin Ancak Mayýsýn 2. haftasý anlaþýlýyor eskiyen mutfak eþyaný yenileme adýna, neyse ben mayýsýn 2. haftasýný artýk sevmemeye baþladým. Anamýn kýymetini sadece o gün hatýrlamak istemiyorum buna karþý bütün analar beni bagýþlasýn Sevgiyle kalýn
yakup zaman 08 May 2010 11:05 |
Yarýn anneler günü!!1 Yarýn annemize koþacaðýz.Ama bu kez ona hastane odasýnda sarýlacaðýz.Bu annaler gününde içimiz buruk,gözlerimiz buðulu,yüreðimizde hüzün,ama bitmeyen umudumuzuda berberinde götüreceðiz o hastane odasýna.Dünyanýn tüm çiçeklerini sunacaðýz annemize.Ama biliyoruz ki o çiçeklerin hiçbir annemiz gibi güzel,taze ve mis kokulu olmayacak. Aylardýr yaþamak için mücadele eden sevgili annemizin bu savaþý kazanýp bi,ze en güzel hediyeyi vereceðine inanýyoruz.Hoþgörüsü,sevgi dolu yüreði ile rehberimiz olan sevgili annemizin anneler gününü kutluyor,sevgimizin tüm sýcaklýðý ve i,çtenliði ile öpüyoruz annemizi. Bu vesile ile tüm annelerimizin anneler gününü kutluyor ellerinden öpüyoruz.Ýyiki varsýnýz.
Süleyman Zaman 06 May 2010 11:56 |
Öðrenci ve Gençlik Hareketleri; 27 Mayýs Anayasasýyla gelen özgürlük ve özerklik; özellikle Üniversitede ki düþünce hayatýnda da bir canlanma yarattý. Gençler o dönemde henüz kurulu bulunan gençlik örgütlerinden TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teþkilatý); MTTB ( Milli Türk Talebe Birliði); TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teþkilatý) antidemokratik, antifaþist ve antiemperyalizm mücadelesi vermeye baþladýlar. O dönemde Öðrenciler arasýnda özellikle ABD karþýtý hareketler gittikçe artýþ gösteriyordu. Bu dönemde gençler; toplumsal sorunlarla daha çok ilgilenmeye baþladýlar. Vebu alanda yeni bilgilerle donanan, araþtýran, sorgulayan, çözümlemeye çalýþan, hak arayan, yönetime katýlan bir üniverite gençliði yarattýlar. Buna karþýlýk Demirel iktidarý devrimci gençliði yýldýrmak, korkutmak ve sindirmek için, ilerici, solcu gençlere baský uygulamaya baþladý. Bu anlamda karþýt guruptaki, tutucu, saðcý gençlik örgütlerinin kurulmasýný kolaylaþtýrdý veya destek vererek örgütlenmelerini saðladý. O dönemde ki hükümet özellikle Komünizimle Mücadele Derneklerini kurdurarak bu militanlarýn Sosyalist eðilimli gençlere saldýrmalarýný kýþkýrttý veya saldýrýlarý görmezlikten gelerek o saldýrýlara olur veren, destek veren bir tavýr gösterdi. Tüm baskýlara karþýn 1965 yýlýnda birkaç Üniversite gençliði bir araya gelerek Fikir Kulübleri Federsyonunu kurdular. Sadun Aren bu federasyonun baþkanlýðýna getirildi. FKF ile öðrenci gençlik iþbirliði yaparak birbirlerine destek veriyorlardý. FKF (Fikir Kulübleri Federasyonu) bu dönemde birçok kültürel etkinliklerde bulundular. 1966 yýlýnda Amerikan Üslerinde çalýþan iþçilere yapýlan baskýlarý kýnamak için Türk-Ýþin düzenlediði mitinge FKFli gençlerde etkin bir þekilde katýldýlar. Ve Amerikayý protesto ettiler. Kýzýlaya geldiklerinde Adalet Partisinin gençleri bu konvaya saldýrdýlar ve karþýt guruplar birbirleriyle çatýþtýlar. 1967 yýlýna gelindiðinde hemen her üniversitede solcu öðrenciler tüm ögrenci temsilciklerini kazanmýþlardý. Ve güçlü bir örgütlenmeye gitmiþlerdi. FKF; Haziran 1967 yýlýnda 6. Filonun Ýstanbula geliþini protesto etmek amacýyla 10 binden fazla insanýn katýldýðý bir yürüyüþ düzenledi. Hasan Yalçýn, Harun Karadeniz ve Çetin Uygurun öðrenci hareketini, üniversite dýþýndaki olumsuzluklara da tepki göstermesi ve bunun için bundan sonra artýk ülke sorunlarýylada ilgilenilmesi gerektiði tezini, düþüncesini savunmaya baþladýlar ve baþarýlý da oldular. Bu görüþe uygun olarak öðrenciler 6. filoyu protesto ettiler. Artýk öðrenciler yalnýzca üniversite sorunlarýyla deðil, bundan sonra toplumun diðer sorunlarýyla da ilgileniyorlardý. Gençlik ve öðrenci hareketi baþlanðýçta Kemalizm sloganýyla, antiemperyalist bir tavýrla ortaya çýktý. Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarý; ABD emperyalizmine karþý, baðýmsýz türkiye sloganýyla eylemlerde bulundular. Kemalist Devrimin 1945lerden sonra karþý devrimci olanlarýn yönetime gelmesiyle tersine çevrilmesi, ülkemizin Milli Demokratik Devriminin tamamlanmasýný engellemiþtir. 1960 devrimi bu karþý devrime bir dur hareketidir. Ama oda Kemalist Devrimin yeniden baþlatýlmasý konusunda baþarýlý olamamýþtýr. Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarý bunun farkýna vardýklarýndan; ülkemizin tamamen emperyalizmin güdümüne girdiðini gördüklerinden 1968lerede baðýmsýz türkiye söylemiyle devrimci ilerici, baðýmsýzlýkçý, ulasalcý bir tavýrla emperyalizm karþýtý bir duruþ sergilemiþlerdir. Bu hareket kýsa sürede büyük bir güç kazandý. Ve bu hareket içinde bazý devrimciler; ülkenin kurtuluþunun ancak sosyalizmle olabileceðini bunun için asýl mücadelenin sosyalizm için verilmesi gerektiðini söylemeye ve bu hareket içinde seslerini duyurmaya baþladýlar. Baþlangýçta TÝP içindeki tartýþmalar da; Sosyalizm mi? Antiemperyalizm mi? Tartýþmalarýna dönüþmüþtür. Sosyalizm tartýþmalarý Yapýlýrken de; Sosyalizmin; barýþçý yöntemlerle mi? Yoksa devrimle mi? Geleceði tartýþmalarýna dönüþüyordu. Giderek bu tartýþmalar sol arasýnda ayrýþmaya, kavgaya, suçlamaya dönüþtü. Bu görüþlerin farklý bir penceresinde CHP de kendisinin ortanýn solunda olduðunu (Sosyal Demokrasi) açýkladý. Bu kafa bulanýklýðý ve karmaþa içinde kimin neyi savunduðu, kimin doðru yerde durduðu; kimin toplumun hastalýðýna doðru bir taný koyduðu belli olmadý. Doðru bir taný konulamayýnca, çok farklý tanýlar gündeme geldi. Bu da farklý çözümlemeleri savunan, farklý sol örgütlerin doðmasýna neden oldu. Türk toplumunun yapýsýný çözümleyerek doðru bir sol duruþ sergileyen bir anlayýþ oluþmadý. Sol hareket biribirini karalama biçimine dönüþtü. 1968 yýlýnýn ilk aylarýnda FKF Demokratik Devrimcilerin yönetimine geçti. Sosyalist hareket bu örgüt içinde güç kazandý. TÝP ile FKF aralarýnda ki tartýþma yoðunlaþtý. Bunlarda yeni ayrýþmalarý doðurdu. FKF mitingler, mini iþgaller, afiþlemeler ve boykotlarla devrimci kesimin sesini kamuoyuna duyuruyordu. Bu dönem birbiri içinde yeni örgütler çýkýyor ve her örgüt kendi görüþünün doðru olduðunu söyleyerek diðer örgütlerin görüþüne reddiye getiriyordu. Bu tavýr da bölünmeyi ve küçülmeyi arttýrýyordu. Kimi görüþ MDD için mücadele verirken; kimi direk Sosyalimz mücadelesi verilmesi gerektiðini söylüyordu. Zamanla farklý görüþü savunanlar birbirlerine karþý; suçlamalar getirdiler. Ve bu farklý anlayýþlar, farklý örgütlerin doðmasýna neden oldu. Bu örgütlerin; kimileri karþýsýndakilere sosyal emperyalistler derken; kimileri de diðerine sosyal faþistler gibi sloganlarla yanýt veriyor ve birbirlerini karalýyorlardý. O dönemin en büyük sol örgütü olan DEV-GENÇ içinde bir sürü örgüt çýktý. DEV-YOL; DEV- SOL; KURTULUÞ; HALKIN YOLU; HALKIN SESÝ gibi. Kimi yönünü Sovyetlere, kimi Çine, kimi Arnavutluða, kimi Kübaya... Çevirmiþti. Kimse kendi halkýnýn, anadolu insanýnýn gerçeðini analiz edip, doðru stratejiler ortaya koyamadý. Aslýnda bu stratejileri ortaya koymaya çalýþanlarý da; o dönemin etkili sol örgütleri opurtinist, revizyonist (deðiþimci, saptýrýcý) yada kemalist olarak deðerlendirerek onlarý saf dýþý býrakýyorlardý. Farklý bir tartýþma da sosyalizmin nasýl geleceðiyle ilgili görüþ ayrýlýklarýydý. Sosyalizmin devrimle geleceðini söyleyenler; türk halkýnýn ve sosyal yapýsýnýn buna uygun olup olmadýðýný anlamadan, çözümlemeden silahlý hareketlere baþvurmayý uygun buldular ve bundan dolayý çok büyük bedeller ödendi. Deniz GEZMÝÞ, Hüseyin ÝNAN ve Yusuf ASLAN idam edildi. Bunlarýn idamýný durdurmak için Mahir Çayan ve arkadaþlarý kendilerini feda ettiler. Nice gençlerimiz yaþamlarýnýn en güzel günlerinde; dönemin mevcut hükümetinin ve saðcý guruplarýn öç alma duygusuyla (Mecliste Adalet partililerin üçe üç diye baðýrmalarý çok önemli bir göstergedir) asýldýlar. (1961 yýlýnda idam edilen Adnan Menderes, Fatih Rüþtü Zorlu ve Hasan Polatkanýn asýlmalarýna karþýlýk bu üç gencin idam edildiklerinin itirafý gibidir bu söyelmeler.) Sosyalizmi barýþçý, reformist yöntemlerle gelmesini savunanlar (Sosyal Demokratlar) sol sayýlmadý. Kimi devrimin köyden baþlamsý gerektiðini; ve köyden-kente (Çin Modeli) doðru olmasý gerektiðini (feodalizmin daha etkin olduðunu düþünenler, (Doðu Perinçek gurubu)); kimisi ise devrimin öncülüðünü iþçi sýnýfýnýn yapmasý gerektiðini ve doðru devrim stratejisinin bu olduðunu söyleyerek (ortodoks marksizmin söylemine uygun bir duruþ) devrimin kentten- köye ( Devrimci Yol...bg) doðru olmasý tezini savunuyordu. Ve bu tartýþmlar böyle sürüp gidiyordu. 1968den 1980 yýlýna kadar sol ve devrimci hareket; büyük bir ivme kazandý. Öðrenci gençlik ile iþçi sýnýfý arasýnda ki iletiþim bir dayanþmaya dönüþtü. Hemen her meslek kendi dalýnda örgütlenmiþti. 1960larda baþlayan ve insanlýðýn güzelliði, iyiliði, barýþý, doðruyu dostluðu yaþamasý; sömürünün kaldýrýlmasý, herkesin tok olmasý, herkesin özgür ve eþit olmasý....gibi kavramlarla ortaya çýkan ve bu güzel idealleri yaþama geçirmek için mücadele veren ve bu uðurda ölen, solcu ve devrimci insanlarý saygýyla ve sevgiyle anýyorum. Ütopyasý olan, paylaþmayý bilen insanlar dünyayý güzelleþtirirler. Sadece günü yaþayan ve hep bana diyen, gelecek idalleri olmayan insanlar dünyayý ve insanlýðý bitirirler. Güdük, baðýmlý ve bencil insanlar yaþamý zorlaþtýrýrlar. Ve gözü doymaz ve herþeyi kendine yaontmaya çalýþan insanlar yüzünden dünya çekilmez oluyor. Oysa paylaþmaktýr insana yakýþan. Bu gençler, faþizme, baskýya, emperyalist ve kapitalist sömürüye karþý çýkmýþlar ve halkýmýzýn kendi kaynaklarýna sahip çýkmalarý ve kendi geleceklerini kendilerinin belirlemeleri için savaþým vermiþlerdir. Halkýn mutluluðu için; sömürüsüz bir tolum için; açlýk ve yoksulluðun yaþanmayacaðý bir dünyanýn kurulmasý için& mücadele eden bu gençler; ütopyalarý uðruna canlarýný vermekten çekinmemiþlerdir. Bu gençlerin görüþlerinde, düþüncelerinde bir dirhem bile bencillik, kendi yararýný düþünen bir davranýþ asla görülemez. Bu gençlerin tek istedikleri þey; insanlýðýn barýþ, özgürlük, tokluk, göneç ve savaþsýz bir dünyada yaþamalarýný saðlamaktýr. Bunun neresi yanlýþ& Bunlarýn asýlmasýnýn kararýný alanlar iþledikleri suçlarýn bedelini kendi bedenlerinin kendilerine verdiði cezalarla ödemektedirler. Deniz, Yusuf, Hüseyin&. Ýlerici, devrimci, paylaþýmcý, dayanýþmacý, aklý ve bilimi öncü alýcý ve üretimici&yanlarýyla ve tüm bu güzel deðerler için verdikleri mücadelelerle dünya tarihinde ki en erdemli ve en üst deðerde yerlerini almýþlardýr. Deniz, Yusuf ve Hüseyin ilerci; bunlarý asanlar, bunlara karþý olanlar gerici olarak anýmaktadýrlar. Deniz, Yusuf, Hüseyin devrimci; ama bunlarý asanlar ve bunlara karþý olanlar Karþý Devrimci olarak anýlmaktadýrlar& Deniz, Yusuf, Hüseyin ölümsüzdürler; çünkü herkesin belleðinde ve bilincinde yer almaktadýrlar; insanlar onlarý anmaktadýrlar. Oysa onlarý asanlar ve onlara karþý olanlar ölümlüdürler çünkü baþka bedenlere taþýnmayacaklardýr&.. Deniz, Yusuf, Hüseyin aydýnlýðýn, ýþýðýn&temsilcisi; onlarý asanlar ve onlara karþý olanlar ise karanlýðýn, duraðanlýðýn temsilcisidirler&. Önlerinde sayðýyla eðiliyor ve idamlarýnýn 38. Yýlýnda içtenlikle anýyorum. Mücadeleleri her zaman ilerci ve devrimci insanlara örnek olacaktýr&.
Kaynak; Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi; Ýletiþim Yay. 1988