Sevgili Kardeþim Fatma. Yazdýklarýnýza ve yaptýðýnýz tesbitlere tamamen katýlýyorum.yerden göðe kadar haklýsýn.Fener Galatasaray maçlarýnýn laklakýný yapmayý Aneller gününden fazla önemsedik.kýrýlmanýzda haklýsýnýz duyarsýz kaldýk.sadece kýnamanýz biraz aðýrdý onu belirtmek istedim.belki birazda hakettik.selam ve saygýlar.
KULLANICI IP 81.215.80.130
Süleyman Zaman 19 May 2006 05:00 |
DANIÞTAY’A SALDIRI VE LAÝK CUMHURÝYET
Son günlerde Laik Cumhuriyet'e karþý bir kalkýþma hareketinin baþladýðý görülmektedir. Daha birkaç gün önce Cumhuriyet Gazetesine yapýlan saldýrýlarýn arkasýndan dün de Danýþtay’a yapýlan saldýrý, iyi okunmasý gereken iletilerle doludur. Bu saldýrýlarýn Laik Cumhuriyet’i savunan kurumlara karþý yapýlmasý bir þeylerin göstergesi olsa gerek. Laik Cumhuriyet'in altýný özellikle çiziyorum. Çünkü tek baþýna "Cumhuriyet" kavramý soyut bir kavramdýr. Nasýl bir Cumhuriyet veya hangi Cumhuriyet diye sorgulamak ve bunun yanýtýný doðru bir þekilde vererek ona göre deðerlendirme yapmak gerçek bir duruþ olur. Tek baþýna Cumhuriyet söylemi sistemi tanýmlamada yeterli bir kavram olamaz. Yapýlacak tanýmda Cumhuriyet'in niteliði önemlidir. Çünkü yaþamanýn gerçeðine baktýðýmýzda farklý Cumhuriyet yönetimleriyle karþýlaþmak olasýdýr. -Ýslam Cumhuriyeti... -Sosyalist Halk Cumhuriyeti... -Demokratik Cumhuriyet…. -Laik Cumhuriyeti...vs. Görüldüðü gibi çeþitli Cumhuriyetler var. Bu tanýmlamada bizim sahip olduðumuz Cumhuriyet Demokratik Laik Cumhuriyet'tir. Bunu doðru bir þekilde tanýmlamak gerekir. Bu üç kavramý yan yana kullanýyorum. Çünkü biri olmadan diðeri olamaz.Bizim Cumhuriyet’in yapýsýný bu üç kavram birlikte oluþturuyor. Buna göre eðer Cumhuriyet'in niteliði Laik deðilse, o Cumhuriyet'te Demokrasi olamaz. Bugün yaþanan "Ýslam Cumhuriyet"lerinden hangisinde "Demokrasi" vardýr. Bu anlamda Laik anlayýþ ayný zamanda Demokrasi'nin olmazsa olmazýdýr. Baþka inançlara yaþama hakký tanýmayan bir anlayýþýn demokrasiyle bir ilgisi olamaz. Bir ülke Meþruti bir yönetime de egemen olabilir (Ýngiltere gibi, simgesel anlamda) ama o ülkede "demokrasi" nin Olabilmesi için, o ülkenin Laik yada Seküler (Dünyasal, çaðdaþ) olmasý gerekir. Yani bir ülkenin demokrasiye ulaþabilmesi için o ülkenin din veya inanca baðlý bir yönetim erkinden uzak olmasý gerekir. Bizim ülkemizin Laiklik yapýsýný yýkmaya çalýþanlar, bu ülkede geliþtirilmeye çalýþýlan demokrasiyi de yok etmek isteyenlerdir. Laiklik insanýn; düþüncede, inançta, toplumda, felsefede…özgürleþme eylemidir. Kiþinin kendi inancýný baþkasýna dayatmamasý ve baþkasýnýn etkisinde kalmadan kendi inancýný edinmesidir. Laiklik baþkasýnýn inancýný hoþ görmesi , baþka inançlara saygý duyulmasýdýr. Laiklik insanýn kendini bilmesidir. Kendi kimliðini, kiþiliðini kendi bilinciyle oluþturmasýdýr. Laik Cumhuriyet "kuvvetler ayrýlýðý"na dayanýr. Bu kuvvetler Yürütme, Yasama ve Yargý’dan oluþur. Bu kurumlar kendi özgünlüðünde baðýmsýz kurumlar olmalýdýr. Oysa bugün Yürütmeyi oluþturan Baþbakan ve Bakanlar gerek Yasama ve gerekse Yargýya müdahale etmeye çalýþmasý, Kuvvetler ayrýlýðý ilkesine ters bir olgudur. Bugün hükümetin Laik Cumhuriyet’in zinde güçleriyle kavgalý olmasý, Laik Cumhuriyet’i koruma ve savunma refleksi gösteren hemen her kuruma karþý bir duruþ sergilemesi aslýnda en büyük sorun olarak karþýmýzda durmaktadýr. Bu durum yönetimde iki baþlýlýk yaratýr ki, bu da gelecek vatandaþlar arasýnda ayrým yaratarak düþmanlýklarý arttýrýr. Bu gelecek açýsýndan büyük bir tehlikedir. Yargýnýn en baþýnda bulunan Danýþtay’ýn “Türban”la ilgili hukuki anlamda almýþ olduðu kararý eleþtiren ve bu kararý “içime sindiremiyorum” diyen bir Baþbakan var bugün bu ülkenin baþýnda. Yine bu kararýn alýndýðý tarihlerde “Vakit Gazetesi” bu kararýn altýnda imzalarý olan yüksek mahkeme üyelerinin isiz ve resimlerini yayýnlayarak, bu yargýçlarý açýkça hedef göstermiþti. Bu görüþler ve hedef göstermeler sonucunda dün Danýþtay’a yapýlan saldýrý ve bu saldýrý sonucunda bir kiþinin ölmesi ve dört kiþinin yaralanmasý çok düþündürücü. Bu durum geldiðimiz noktayý vurgulamak açýsýndan çok önemli bir gösterge. Aslýnda Yargýnýn en tepesine yapýlan bu saldýrý "Laik Cumhuriyet"e yapýlan bir saldýrýdýr. Eðer bunu doðru algýlayamazsak kurgularýmýzý gerçekçi bir temele oturtamazsak gelecekte bu günleri arayacak konuma gelebiliriz. Baþbakan bu olay karþýsýnda "Cumhuriyet"e bir saldýrýdýr diyor. Ama nedense "Laik Cumhuriyet" demiyor. Kendi varlýk nedeni de olan "Laik Cumhuriyet" e karþý bir duruþ gösteren bir anlayýþtan "Laik Cumhuriyet"i koruma güdüsü beklemek yanlýþ olur. Laik Cumhuriyeti savunmak ve korumak her insanýmýzýn en temel duruþu olmalýdýr. 18.05.2006
User IP 85.106.183.135
Süleyman Zaman 19 May 2006 05:00 |
DANIÞTAY’A SALDIRI VE LAÝK CUMHURÝYET
Son günlerde Laik Cumhuriyet'e karþý bir kalkýþma hareketinin baþladýðý görülmektedir. Daha birkaç gün önce Cumhuriyet Gazetesine yapýlan saldýrýlarýn arkasýndan dün de Danýþtay’a yapýlan saldýrý, iyi okunmasý gereken iletilerle doludur. Bu saldýrýlarýn Laik Cumhuriyet’i savunan kurumlara karþý yapýlmasý bir þeylerin göstergesi olsa gerek. Laik Cumhuriyet'in altýný özellikle çiziyorum. Çünkü tek baþýna "Cumhuriyet" kavramý soyut bir kavramdýr. Nasýl bir Cumhuriyet veya hangi Cumhuriyet diye sorgulamak ve bunun yanýtýný doðru bir þekilde vererek ona göre deðerlendirme yapmak gerçek bir duruþ olur. Tek baþýna Cumhuriyet söylemi sistemi tanýmlamada yeterli bir kavram olamaz. Yapýlacak tanýmda Cumhuriyet'in niteliði önemlidir. Çünkü yaþamanýn gerçeðine baktýðýmýzda farklý Cumhuriyet yönetimleriyle karþýlaþmak olasýdýr. -Ýslam Cumhuriyeti... -Sosyalist Halk Cumhuriyeti... -Demokratik Cumhuriyet…. -Laik Cumhuriyeti...vs. Görüldüðü gibi çeþitli Cumhuriyetler var. Bu tanýmlamada bizim sahip olduðumuz Cumhuriyet Demokratik Laik Cumhuriyet'tir. Bunu doðru bir þekilde tanýmlamak gerekir. Bu üç kavramý yan yana kullanýyorum. Çünkü biri olmadan diðeri olamaz.Bizim Cumhuriyet’in yapýsýný bu üç kavram birlikte oluþturuyor. Buna göre eðer Cumhuriyet'in niteliði Laik deðilse, o Cumhuriyet'te Demokrasi olamaz. Bugün yaþanan "Ýslam Cumhuriyet"lerinden hangisinde "Demokrasi" vardýr. Bu anlamda Laik anlayýþ ayný zamanda Demokrasi'nin olmazsa olmazýdýr. Baþka inançlara yaþama hakký tanýmayan bir anlayýþýn demokrasiyle bir ilgisi olamaz. Bir ülke Meþruti bir yönetime de egemen olabilir (Ýngiltere gibi, simgesel anlamda) ama o ülkede "demokrasi" nin Olabilmesi için, o ülkenin Laik yada Seküler (Dünyasal, çaðdaþ) olmasý gerekir. Yani bir ülkenin demokrasiye ulaþabilmesi için o ülkenin din veya inanca baðlý bir yönetim erkinden uzak olmasý gerekir. Bizim ülkemizin Laiklik yapýsýný yýkmaya çalýþanlar, bu ülkede geliþtirilmeye çalýþýlan demokrasiyi de yok etmek isteyenlerdir. Laiklik insanýn; düþüncede, inançta, toplumda, felsefede…özgürleþme eylemidir. Kiþinin kendi inancýný baþkasýna dayatmamasý ve baþkasýnýn etkisinde kalmadan kendi inancýný edinmesidir. Laiklik baþkasýnýn inancýný hoþ görmesi , baþka inançlara saygý duyulmasýdýr. Laiklik insanýn kendini bilmesidir. Kendi kimliðini, kiþiliðini kendi bilinciyle oluþturmasýdýr. Laik Cumhuriyet "kuvvetler ayrýlýðý"na dayanýr. Bu kuvvetler Yürütme, Yasama ve Yargý’dan oluþur. Bu kurumlar kendi özgünlüðünde baðýmsýz kurumlar olmalýdýr. Oysa bugün Yürütmeyi oluþturan Baþbakan ve Bakanlar gerek Yasama ve gerekse Yargýya müdahale etmeye çalýþmasý, Kuvvetler ayrýlýðý ilkesine ters bir olgudur. Bugün hükümetin Laik Cumhuriyet’in zinde güçleriyle kavgalý olmasý, Laik Cumhuriyet’i koruma ve savunma refleksi gösteren hemen her kuruma karþý bir duruþ sergilemesi aslýnda en büyük sorun olarak karþýmýzda durmaktadýr. Bu durum yönetimde iki baþlýlýk yaratýr ki, bu da gelecek vatandaþlar arasýnda ayrým yaratarak düþmanlýklarý arttýrýr. Bu gelecek açýsýndan büyük bir tehlikedir. Yargýnýn en baþýnda bulunan Danýþtay’ýn “Türban”la ilgili hukuki anlamda almýþ olduðu kararý eleþtiren ve bu kararý “içime sindiremiyorum” diyen bir Baþbakan var bugün bu ülkenin baþýnda. Yine bu kararýn alýndýðý tarihlerde “Vakit Gazetesi” bu kararýn altýnda imzalarý olan yüksek mahkeme üyelerinin isiz ve resimlerini yayýnlayarak, bu yargýçlarý açýkça hedef göstermiþti. Bu görüþler ve hedef göstermeler sonucunda dün Danýþtay’a yapýlan saldýrý ve bu saldýrý sonucunda bir kiþinin ölmesi ve dört kiþinin yaralanmasý çok düþündürücü. Bu durum geldiðimiz noktayý vurgulamak açýsýndan çok önemli bir gösterge. Aslýnda Yargýnýn en tepesine yapýlan bu saldýrý "Laik Cumhuriyet"e yapýlan bir saldýrýdýr. Eðer bunu doðru algýlayamazsak kurgularýmýzý gerçekçi bir temele oturtamazsak gelecekte bu günleri arayacak konuma gelebiliriz. Baþbakan bu olay karþýsýnda "Cumhuriyet"e bir saldýrýdýr diyor. Ama nedense "Laik Cumhuriyet" demiyor. Kendi varlýk nedeni de olan "Laik Cumhuriyet" e karþý bir duruþ gösteren bir anlayýþtan "Laik Cumhuriyet"i koruma güdüsü beklemek yanlýþ olur. Laik Cumhuriyeti savunmak ve korumak her insanýmýzýn en temel duruþu olmalýdýr. 18.05.2006
User IP 85.106.183.135
Süleyman Zaman 19 May 2006 05:00 |
DANIÞTAY’A SALDIRI VE LAÝK CUMHURÝYET
Son günlerde Laik Cumhuriyet'e karþý bir kalkýþma hareketinin baþladýðý görülmektedir. Daha birkaç gün önce Cumhuriyet Gazetesine yapýlan saldýrýlarýn arkasýndan dün de Danýþtay’a yapýlan saldýrý, iyi okunmasý gereken iletilerle doludur. Bu saldýrýlarýn Laik Cumhuriyet’i savunan kurumlara karþý yapýlmasý bir þeylerin göstergesi olsa gerek. Laik Cumhuriyet'in altýný özellikle çiziyorum. Çünkü tek baþýna "Cumhuriyet" kavramý soyut bir kavramdýr. Nasýl bir Cumhuriyet veya hangi Cumhuriyet diye sorgulamak ve bunun yanýtýný doðru bir þekilde vererek ona göre deðerlendirme yapmak gerçek bir duruþ olur. Tek baþýna Cumhuriyet söylemi sistemi tanýmlamada yeterli bir kavram olamaz. Yapýlacak tanýmda Cumhuriyet'in niteliði önemlidir. Çünkü yaþamanýn gerçeðine baktýðýmýzda farklý Cumhuriyet yönetimleriyle karþýlaþmak olasýdýr. -Ýslam Cumhuriyeti... -Sosyalist Halk Cumhuriyeti... -Demokratik Cumhuriyet…. -Laik Cumhuriyeti...vs. Görüldüðü gibi çeþitli Cumhuriyetler var. Bu tanýmlamada bizim sahip olduðumuz Cumhuriyet Demokratik Laik Cumhuriyet'tir. Bunu doðru bir þekilde tanýmlamak gerekir. Bu üç kavramý yan yana kullanýyorum. Çünkü biri olmadan diðeri olamaz.Bizim Cumhuriyet’in yapýsýný bu üç kavram birlikte oluþturuyor. Buna göre eðer Cumhuriyet'in niteliði Laik deðilse, o Cumhuriyet'te Demokrasi olamaz. Bugün yaþanan "Ýslam Cumhuriyet"lerinden hangisinde "Demokrasi" vardýr. Bu anlamda Laik anlayýþ ayný zamanda Demokrasi'nin olmazsa olmazýdýr. Baþka inançlara yaþama hakký tanýmayan bir anlayýþýn demokrasiyle bir ilgisi olamaz. Bir ülke Meþruti bir yönetime de egemen olabilir (Ýngiltere gibi, simgesel anlamda) ama o ülkede "demokrasi" nin Olabilmesi için, o ülkenin Laik yada Seküler (Dünyasal, çaðdaþ) olmasý gerekir. Yani bir ülkenin demokrasiye ulaþabilmesi için o ülkenin din veya inanca baðlý bir yönetim erkinden uzak olmasý gerekir. Bizim ülkemizin Laiklik yapýsýný yýkmaya çalýþanlar, bu ülkede geliþtirilmeye çalýþýlan demokrasiyi de yok etmek isteyenlerdir. Laiklik insanýn; düþüncede, inançta, toplumda, felsefede…özgürleþme eylemidir. Kiþinin kendi inancýný baþkasýna dayatmamasý ve baþkasýnýn etkisinde kalmadan kendi inancýný edinmesidir. Laiklik baþkasýnýn inancýný hoþ görmesi , baþka inançlara saygý duyulmasýdýr. Laiklik insanýn kendini bilmesidir. Kendi kimliðini, kiþiliðini kendi bilinciyle oluþturmasýdýr. Laik Cumhuriyet "kuvvetler ayrýlýðý"na dayanýr. Bu kuvvetler Yürütme, Yasama ve Yargý’dan oluþur. Bu kurumlar kendi özgünlüðünde baðýmsýz kurumlar olmalýdýr. Oysa bugün Yürütmeyi oluþturan Baþbakan ve Bakanlar gerek Yasama ve gerekse Yargýya müdahale etmeye çalýþmasý, Kuvvetler ayrýlýðý ilkesine ters bir olgudur. Bugün hükümetin Laik Cumhuriyet’in zinde güçleriyle kavgalý olmasý, Laik Cumhuriyet’i koruma ve savunma refleksi gösteren hemen her kuruma karþý bir duruþ sergilemesi aslýnda en büyük sorun olarak karþýmýzda durmaktadýr. Bu durum yönetimde iki baþlýlýk yaratýr ki, bu da gelecek vatandaþlar arasýnda ayrým yaratarak düþmanlýklarý arttýrýr. Bu gelecek açýsýndan büyük bir tehlikedir. Yargýnýn en baþýnda bulunan Danýþtay’ýn “Türban”la ilgili hukuki anlamda almýþ olduðu kararý eleþtiren ve bu kararý “içime sindiremiyorum” diyen bir Baþbakan var bugün bu ülkenin baþýnda. Yine bu kararýn alýndýðý tarihlerde “Vakit Gazetesi” bu kararýn altýnda imzalarý olan yüksek mahkeme üyelerinin isiz ve resimlerini yayýnlayarak, bu yargýçlarý açýkça hedef göstermiþti. Bu görüþler ve hedef göstermeler sonucunda dün Danýþtay’a yapýlan saldýrý ve bu saldýrý sonucunda bir kiþinin ölmesi ve dört kiþinin yaralanmasý çok düþündürücü. Bu durum geldiðimiz noktayý vurgulamak açýsýndan çok önemli bir gösterge. Aslýnda Yargýnýn en tepesine yapýlan bu saldýrý "Laik Cumhuriyet"e yapýlan bir saldýrýdýr. Eðer bunu doðru algýlayamazsak kurgularýmýzý gerçekçi bir temele oturtamazsak gelecekte bu günleri arayacak konuma gelebiliriz. Baþbakan bu olay karþýsýnda "Cumhuriyet"e bir saldýrýdýr diyor. Ama nedense "Laik Cumhuriyet" demiyor. Kendi varlýk nedeni de olan "Laik Cumhuriyet" e karþý bir duruþ gösteren bir anlayýþtan "Laik Cumhuriyet"i koruma güdüsü beklemek yanlýþ olur. Laik Cumhuriyeti savunmak ve korumak her insanýmýzýn en temel duruþu olmalýdýr. 18.05.2006
User IP 85.106.183.135
ELLEZ 19 May 2006 04:47 |
Selam sanýrým þu saatte çoðunuz derin uykunuzdasýnýzdýr. Ýyi rüyalar görün. Ama bilinki sabah iyi bir güne baþlamayacaksýnýz. Günlerdir süren gerilimli ortam , sonunda patladý. Artýk kutuplar daha netleþecek. Kalemler daha keskin yazacak. Eller daha bir iþtahla ovuþturulacak.Ülkede yeni 28 þubatlar, sivil þeriatçý darbeler, andýçlar birbirini kovalýyacak. Biz günlerin geriliminde gündelik hayat telaþýmýzla iþimize, evimize gidip gelirken, birileri bizler adýna hamleler yapacak. Ve ne yazikki biz bu sürecin figüranlarý olmaktan öteye gidemeyeceðiz. En militanýmýz bir cenaze törenine katýlýp, katilleri lanetlerken, tören sonrasýnda vicdan rahatlýðý ile evine dönecek. Sanki her sorun çözülmüþ gibi. Bugün cenaze törenindeydim. Ve insanlarda bir yýlgýnlýk gözlemledim. Sadece A.Necdet Sezer'in kalabalýk arasýndan geçiþi ile, Bülent Ecevit'in yürümekte zorlanýr haliyle cenaze törenine katýlmasýna insanlar alkýþlarý ve sloganlarýyla destek verdiler. Sezer'e verilen destek malum, Ecevit'e verilen desteði ise son açýklamasýna baðlýyorum. Biliyorsunuz biu inatçý adam yüzünden Ankara B.Þehir belediyesi M.Gökçek'e teslim edildi. Solda ittifak çabalarýna hep karþý durdu. Ama sanýrým iþin vahametini geçte olsa algýladýki Solda seçim ittifaký önerdi bu þahýs. Bu açýklama nedeniyle cenazeye katýlan insanlar o'nu alkýþlayýp desteklediler. Peki Deniz Baykal'a ne oldu. Koþar adýmlarla önümüzden geçti, en az Orman Bakanýna duyulan öfke ve protesto kadar kendiside bu kitle tarafýndan protesto edildi. Neden acaba ? Nedeni insanlar bir umut arýyorlar. Bu umut solun birlikteliði. Eðer sol birlikte hareket ederse bu iktidar devrilebilir. Þimdi solun ittifakýnýn önündeki tek engel Deniz Baykal. Bu nedenle seçime bir yýl gibi bir süre kalmýþken bugünden, hepimize bulunduðumuz yerlrdeki sol partilerle, üyeleriyle, iliþkiye geçip "Sol ittifakýn" kurulmasýnýn propagandasý yapýlmalýdýr. Eðer bu yapýlmazsa önümüzdeki parlamento dönemindede kaçýnýlmaz olarak sol'a muhalefet görevi düþecektir.