Ülkemizde, özellikle 1980 karþý Devrimci darbesiyle; ivme kazanan Sosyo-ekonomik; Sosyo-Politik dayatmalar sonucunda, daha önce var olan “ekonomik, kültürel ve moral” deðerlerin deðiþikliðe uðratýlmasý, var olan birikimlerin elden çýkarýlmasý ve bunlarýn üzerine arabesk bir kültür yüklenilmesi de saðlanarak halkýn kendisine yabancýlaþtýrýlasý gerçekleþtirilmiþtir. Ýþte tüm bu uygulamalar sonucunda çöküntüye uðratýlan toplumsal deðerler süreç içinde insanlarýmýzý yoksulluða itmiþtir. Halkýmýzýn yararýna olmayan bu olumsuz uygulamalar zaman içinde hýzla sürmüþ ve günümüzün olumsuzluk yaratan “deðerlerinin” varlaþmasýnýn alt yapýsýný oluþturmuþtur. Bugün yaþadýðýmýz kaos ortamýnýn en büyük sorumlusu 1980 darbesidir. Çünkü bugünün senaryosu o darbeyle hazýrlanmýþtýr. Sosyolojik bir gerçekliktir ki, yoksul insan, inanca daha çok sarýlýr. Çünkü bu konumda ki insanlar yaþanan olumsuzluklarý "insanlarýn inançlarýnýn” zayýflamasý görüþüne dayandýrýrlar. Dolayýsýyla yaþanýlan tüm olumsuzluðu tanrýsal bir ceza olarak deðerlendirirler. Ýnsanlarýn inanca yönelmesi, bir kýsým insanlarýn bu durumdan yararlanýp, “dini” kendi çýkralarýna kullanma güdüsünü yaratmýþtýr. Ýþte “Türban” da bu anlayýþ sonucunda ülkemizin gündemine bir “dinci parti” kanalýyla sokulmuþtur. Yoksullaþan daha katý bir inanca yönelirken, inanca daha çok yönelen insanlarýn da, yaþanýlan gerçeklerden daha çok uzaklaþmasýnýn temel nedenini oluþturmaktadýr. Altýný tekrar çizmem gerekirse kalýn çizgilerle þu söylenebilir; Bugün "Türban" konusunun gündemde olmasýnýn en temel nedenini; insanlarýmýzýn yoksullaþmasýnda ve bir kýsým siyasilerin yoksul halkýn inançlarýný kullanmalarýnda aramak gerekir.Türban bu ülkenin gündemine 1980'lerden sonra girmiþtir. Ve “Türban” gericiliðin sembolü ve simgesi haline getirilerek halkýmýzýn “gerçek ve yaþamsal” sorunlarý geri palanlara atmasýnýn sosyal koþullarýný yaratmýþtýr. Süreç içinde kimi kesimlerin, guruplarýn ve siyasal duruþlarýn bir aracý durumuna getirilmiþtir. Türban bugün de yoðun bir þekilde kimilerince kullanýlmaya devam edilmektedir. Simgeler ve semboller toplumlar için çok önemlidir. Çünkü onlar "deðerler" bütününün parçalarýný temsil ederler. Bunu bilen kimi güçler bu simgeleri sürekli kullanýrlar. Bugün yapýlan budur. Olan "Türban" konusunda zor duruma düþen ve okuyamayan "genç kýzlarýmýza" olmaktadýr. Geçen yüzyýlýn ilk çeyreðinde Anadolu’da Atatürk önderliðinde bir Cumhuriyet kuruldu. Ardýndan da bir çok Devrimler gerçekleþtirildi. Bu devrim aslýnda Avrupa'da 15. ve 16. yüzyýllarda gerçekleþen "Rönesans" hareketinin "Anadolu" da yaþam bulmasýný saðlayan bir devrimdi. Yani "Kemalist Devrim" dediðimiz þey bir "Aydýnlanma" hareketidir. Bu hareket Avrupa'da geliþen reformlar sonucunda "Halk Hareketleriyle" gerçekleþmiþtir. Yani Avrupa’da Rönesans aþaðýdan yukarýya doðru ve halkýn bu hareketleri sahiplenmesiyle varlaþmýþtýr. Oysa Anadolu'da "Aydýnlanma" yukarýdan aþaðýya yapýlan devrimler sonucunda gerçekleþmiþtir. Ve bundan dolayý da bir çok sorunlarla karþýlaþýlmýþtýr. Yani “Anadolu Aydýnlanmasý” çok sancýlý ve zor koþullarda kendini var etmenin koþullarýný yaratmaya çalýþmýþtýr. Avrupa Seküler bir toplum anlayýþýný yaþama geçirmiþ yani dünyasallaþmayý saðlamýþtýr. Ýnançla, gerçek yaþamý birbirinden ayýrmayý baþarabilmiþtir. Artýk o ülkelerde "Din" egemenliðinde bir yönetimin gelme olasýlýðý bugünkü koþullarda olanaksýzdýr. Çünkü halk "Kilisenin" egemenliðini yýkmýþtýr. Ýnancý vicdanlara indirmesini bilmiþtir. Oysa Ýslam ülkelerinde dünyasallaþama dediðimiz olgu yani çaðdaþlaþma (Sekülerizm) gerçekleþtirilememiþtir. Ýnanç yaþamý belirleyen en önemli güç olma özelliðini sürdürmüþtür ve sürdürmektedir. Onun için ülkemiz Seküler bir toplum olmadýðýndan, toplumu Seküler kýlabilmek için Laiklik anlayýþý geçerli kýlýnmýþtýr. Laiklik, insanýmýzý ve toplumumuzu çaðdaþlaþtýrma, özgürleþtirme eylemidir. Ýnanç aðýrlýklý yapýdan, aklý öne geçiren bir anlayýþý geçerli kýlmanýn yöntemidir. Bu da kiþiyi özgürleþtirme, kiþiyi kendin kýlmanýn en önemli ayaðýdýr. Anadolu Aydýnlamasý (Atatürk Devrim ve Ýlkeleri) özünde insanýmýzý dünyasallaþtýrma, çaðdaþlaþtýrma hareketidir. Ama bu devrim “karþý devrimci” hareketler sonucunda tam baþarýya ulaþamamýþtýr. Eðer bu “Devrimlere” sahip çýkýlmazsa ve “Aydýnlanma” eylemi devam ettirilmezse her an geriye (Þeriat”a, Din Devletine) dönüþ söz konusudur. Çünkü Ýslam bir "Devlet" dini olarak doðmuþtur. Ýslam'ýn hem ekonomik, hem Hukuk, hem politik ve hem de belirli bir toplum modeli vardýr. Ýþte kimilerinin anlayamadýðý veya anlamak istemediði de budur. Laik Cumhuriyet'i ve onun saðladýðý düþünsel ve dirimsel birikimi koruma refleksi yukarýda kýsaca açýklamaya çalýþtýðým nedenlerden dolayý kaynaklanmaktadýr. Bu tehlike her zaman vardýr.Tarihte karþý devrimlerin baþarýya ulaþtýðý bir çok örnekler vardýr. Hiçbir yapý, kendisini yýkacak bir baþka yapýlanmaya izin vermez. Bu diyalektiðe de ters bir olgudur. Þu bir gerçek ki aklý baþýnda hiçbir kimse kadýnlarýn baþörtüsüne karýþmaz. Evde, sokakta, çarþýda, pazarda baþý örtülü kadýnlarýmýz özgürce dolaþmaktadýrlar. Ama “Türban” bir sembol olarak kullanýlmaktadýr. Bu gerçeði görmek gerekir. Semboller konuþulunca, ister-istemez karþý sembollerde kendini var eder ve böylece bir çatýþma ortamý yaratýlmýþ olur. Þimdi baþ örtüsünü “Türban”a çevirip onu “simge veya sembol” durumuna getirip insanlara ileti sunan bir konuma sokarsanýz, kendi karþýtýný da oluþturursunuz. Olan budur. Nasýl ki insanýn bedenine, yabancý bir nesne girdiðinde, o nesneyi dýþarý atma refleksi geliþtirir. Bu toplumda kendisinden yabancýlaþmaya çalýþtýðý bir anlayýþtan kurtulmanýn refleksiyle "sembol" olarak kullanýlan "Türban" konusunda hassasiyetini göstermektedir. Türban konusu üzerinde uzuncu durulmasý ve iyi irdelenmesi gereken bir konudur. Þekle bakýp karar vermek insaný yanýltýr. Özü kavramak önemlidir.
23.05.2006
Not; Sevgili site sakinleri; bu sabah "Türban" konusunda bir yazý yazdým. Çok acele ile yazdýðým için, yazý anlaþýlmaz bir konumda çýkmýþtýr. Bundan dolayý özür diler, yazýyý yeniden gönderiyorum. Sevgilerimle.
Süleyman Zaman 23 May 2006 13:03 |
Sitemizde son günlerde yapýlan tartýþmalar siteye bir canlýlýk kazandýrdý. Ýlyas'ýn "Sol Ýttifak" çaðrýsý aklý baþýnda her insanýn yapmasý gereken bir çaðrýdýr. Özellikle 1980 karþý Devrimci darbeyle; ülkemizin sosoyo-ekonomik; sosyo-Politik deðiþimler sonucunda ülkenin var olan "ekonomik" deðerlerinin elden çýkarýlmasýyla baþlayan, kültürel yozlaþmayla devam eden çöküntü sonucunda, insanlarýmýzýn yoksullaþmasý ve kültürel yozlaþmasýyla birlikte bugünün alkt yapýsý hazýrlanmýþtýr. Yoksul insan, inananca daha çok sarýlýr. Çünkü gelinen olumsuzluðu "insanlarýn inanaçlarýnýn zayýflamasýndan" kaynaklandýðý düþüncesiyle davranýr. Doðla ki bu çok uzun bir tahlili gerektirir. Bugün "Türban" konusunun gündemde olmasýnýn en temel argümaný insanlarýmýzýn yoksullaþmasýnda ve bir kýsým siyasilerin yoksul halkýn inançlarýný kullanmalarýnda aranmalýdýr.Türban bu ülkenin gündemine 1980'lerden sonra girmiþtir. Ve gericiliðin sembolu ve simghesi haline getirilmiþtir. Simgeler ve semboller toplumlar için çok önemlidir. Çünkü onlar "deðerler" bütününü temsil ederler. Bunu bilen kimi güçler bu simgeleri sürekli kullanýrlar. Bugün yapýlan budur. Olan "Türban" konusunda zor duruma düþen ve okuyamayan "genç kýzlarýmýza" olmaktadýr. Geçen yüzyýlýn ilk çeyreðinde Atatürk önderlðinde bir Cumhuriyet kurdu. Ardýndan bir çok Devrimler gerçekleþtirdi. Bu aslýnda Avrupa'da 15. ve 16. yüzyýllrda gerçekleþen "Rönesans" hareketinin "Anadolu" da yaþam bulmasýdýr. Yani "Kemalist Devrim" dediðimiz þey bir "Aydýnlanma" hareketidir. Bu hareket Avrupa'da geliþen reformlar sonucunda "Halk Hareketleriyle" gerçekleþmiþtir. Yani aþaðýdan yukarýya doðru ve halkýn bu hareketleri sahiplenmesiyle varlaþmýþtýr. Oysa Anadolu'da "Aydýnlanma" yukarýdan aþaðýya yapýlan devrimler sonucunda olmuþtur. Ve bundan dolayýda bir çok sorunlarla karþýlaþýlmýþtýr. Avrupa Seküler bir toplum anlayýþýný yaþama geçirmiþ yani dünyasallaþmýyý saðlamýþtýr. Ýnancýyla, gerçek yaþamý birbirinden ayýrmýþtýr. Artýk o ülkelerde "Din" egemenliðinde bir yönetimin gelme olasýlýðý bugünkü koþullarda olanaksýzdýr. Çünkü halk "Kilisenin" egemenliðini yýkmýþtýr. Ýnancý vicdanlara indirmesini baþarmýþtýr. Oysa Ýslam ülkelerinde dünyasallþama çaðdaþlaþma (Sekülerizm)gerçekleþtirlememiþtir. Anadolu Aydýnlamasý (Atatürk Devrim ve Ýlkeelri) dünyasallþama, çaðdaþlaþma harektini baiþlatmýþ ama tam baþaramamýþtýr. Eðer bu eyleme devam edilmezse ve sahip çýkýlmazsa her an geriye dönüþ söz konusudur. Çünkü Ýslam bir "Devlet" dini olarak doðmuþtur. Ýslam'ýn hem ekonomik, hem Hukuk, hem politik ve belirli bir toplum modeli vardýr. Ýþte kimilerinin anlayamadýðý veya anlamak istemediði de budur. Cumhuriye'i koruma refleksi yukarýda kýsaca açýklamaya çalýþtýðým nedenlerden dolayý kaynaklanmaktadýr. Ve bu tehlike her zaman vardýr.Kimse kadýnlarýn baþörtüsüne bir þey demez. Ama her insanýn bedeni de, kendi içine giren yabancý bir nesne girdiðinde, o nesneyi dýþarý atma refleksi geliþtirir. Bu toplumda kendisinden yabancýlaþmaya çalýþtýðý bir anlayýþtan kurtulmanýn refleksiyle "sembol" olarak kullanýlan "Türban" konusunda hassasiyetini göstermektedir. Sol Ýttifak konusunu bir baþka yazýma býrakacaðým. Hepinize sevgiler sunuyorum.
Süleyman Zaman 23 May 2006 13:03 |
Sitemizde son günlerde yapýlan tartýþmalar siteye bir canlýlýk kazandýrdý. Ýlyas'ýn "Sol Ýttifak" çaðrýsý aklý baþýnda her insanýn yapmasý gereken bir çaðrýdýr. Özellikle 1980 karþý Devrimci darbeyle; ülkemizin sosoyo-ekonomik; sosyo-Politik deðiþimler sonucunda ülkenin var olan "ekonomik" deðerlerinin elden çýkarýlmasýyla baþlayan, kültürel yozlaþmayla devam eden çöküntü sonucunda, insanlarýmýzýn yoksullaþmasý ve kültürel yozlaþmasýyla birlikte bugünün alkt yapýsý hazýrlanmýþtýr. Yoksul insan, inananca daha çok sarýlýr. Çünkü gelinen olumsuzluðu "insanlarýn inanaçlarýnýn zayýflamasýndan" kaynaklandýðý düþüncesiyle davranýr. Doðla ki bu çok uzun bir tahlili gerektirir. Bugün "Türban" konusunun gündemde olmasýnýn en temel argümaný insanlarýmýzýn yoksullaþmasýnda ve bir kýsým siyasilerin yoksul halkýn inançlarýný kullanmalarýnda aranmalýdýr.Türban bu ülkenin gündemine 1980'lerden sonra girmiþtir. Ve gericiliðin sembolu ve simghesi haline getirilmiþtir. Simgeler ve semboller toplumlar için çok önemlidir. Çünkü onlar "deðerler" bütününü temsil ederler. Bunu bilen kimi güçler bu simgeleri sürekli kullanýrlar. Bugün yapýlan budur. Olan "Türban" konusunda zor duruma düþen ve okuyamayan "genç kýzlarýmýza" olmaktadýr. Geçen yüzyýlýn ilk çeyreðinde Atatürk önderlðinde bir Cumhuriyet kurdu. Ardýndan bir çok Devrimler gerçekleþtirdi. Bu aslýnda Avrupa'da 15. ve 16. yüzyýllrda gerçekleþen "Rönesans" hareketinin "Anadolu" da yaþam bulmasýdýr. Yani "Kemalist Devrim" dediðimiz þey bir "Aydýnlanma" hareketidir. Bu hareket Avrupa'da geliþen reformlar sonucunda "Halk Hareketleriyle" gerçekleþmiþtir. Yani aþaðýdan yukarýya doðru ve halkýn bu hareketleri sahiplenmesiyle varlaþmýþtýr. Oysa Anadolu'da "Aydýnlanma" yukarýdan aþaðýya yapýlan devrimler sonucunda olmuþtur. Ve bundan dolayýda bir çok sorunlarla karþýlaþýlmýþtýr. Avrupa Seküler bir toplum anlayýþýný yaþama geçirmiþ yani dünyasallaþmýyý saðlamýþtýr. Ýnancýyla, gerçek yaþamý birbirinden ayýrmýþtýr. Artýk o ülkelerde "Din" egemenliðinde bir yönetimin gelme olasýlýðý bugünkü koþullarda olanaksýzdýr. Çünkü halk "Kilisenin" egemenliðini yýkmýþtýr. Ýnancý vicdanlara indirmesini baþarmýþtýr. Oysa Ýslam ülkelerinde dünyasallþama çaðdaþlaþma (Sekülerizm)gerçekleþtirlememiþtir. Anadolu Aydýnlamasý (Atatürk Devrim ve Ýlkeelri) dünyasallþama, çaðdaþlaþma harektini baiþlatmýþ ama tam baþaramamýþtýr. Eðer bu eyleme devam edilmezse ve sahip çýkýlmazsa her an geriye dönüþ söz konusudur. Çünkü Ýslam bir "Devlet" dini olarak doðmuþtur. Ýslam'ýn hem ekonomik, hem Hukuk, hem politik ve belirli bir toplum modeli vardýr. Ýþte kimilerinin anlayamadýðý veya anlamak istemediði de budur. Cumhuriye'i koruma refleksi yukarýda kýsaca açýklamaya çalýþtýðým nedenlerden dolayý kaynaklanmaktadýr. Ve bu tehlike her zaman vardýr.Kimse kadýnlarýn baþörtüsüne bir þey demez. Ama her insanýn bedeni de, kendi içine giren yabancý bir nesne girdiðinde, o nesneyi dýþarý atma refleksi geliþtirir. Bu toplumda kendisinden yabancýlaþmaya çalýþtýðý bir anlayýþtan kurtulmanýn refleksiyle "sembol" olarak kullanýlan "Türban" konusunda hassasiyetini göstermektedir. Sol Ýttifak konusunu bir baþka yazýma býrakacaðým. Hepinize sevgiler sunuyorum.
Süleyman Zaman 23 May 2006 13:03 |
Sitemizde son günlerde yapýlan tartýþmalar siteye bir canlýlýk kazandýrdý. Ýlyas'ýn "Sol Ýttifak" çaðrýsý aklý baþýnda her insanýn yapmasý gereken bir çaðrýdýr. Özellikle 1980 karþý Devrimci darbeyle; ülkemizin sosoyo-ekonomik; sosyo-Politik deðiþimler sonucunda ülkenin var olan "ekonomik" deðerlerinin elden çýkarýlmasýyla baþlayan, kültürel yozlaþmayla devam eden çöküntü sonucunda, insanlarýmýzýn yoksullaþmasý ve kültürel yozlaþmasýyla birlikte bugünün alkt yapýsý hazýrlanmýþtýr. Yoksul insan, inananca daha çok sarýlýr. Çünkü gelinen olumsuzluðu "insanlarýn inanaçlarýnýn zayýflamasýndan" kaynaklandýðý düþüncesiyle davranýr. Doðla ki bu çok uzun bir tahlili gerektirir. Bugün "Türban" konusunun gündemde olmasýnýn en temel argümaný insanlarýmýzýn yoksullaþmasýnda ve bir kýsým siyasilerin yoksul halkýn inançlarýný kullanmalarýnda aranmalýdýr.Türban bu ülkenin gündemine 1980'lerden sonra girmiþtir. Ve gericiliðin sembolu ve simghesi haline getirilmiþtir. Simgeler ve semboller toplumlar için çok önemlidir. Çünkü onlar "deðerler" bütününü temsil ederler. Bunu bilen kimi güçler bu simgeleri sürekli kullanýrlar. Bugün yapýlan budur. Olan "Türban" konusunda zor duruma düþen ve okuyamayan "genç kýzlarýmýza" olmaktadýr. Geçen yüzyýlýn ilk çeyreðinde Atatürk önderlðinde bir Cumhuriyet kurdu. Ardýndan bir çok Devrimler gerçekleþtirdi. Bu aslýnda Avrupa'da 15. ve 16. yüzyýllrda gerçekleþen "Rönesans" hareketinin "Anadolu" da yaþam bulmasýdýr. Yani "Kemalist Devrim" dediðimiz þey bir "Aydýnlanma" hareketidir. Bu hareket Avrupa'da geliþen reformlar sonucunda "Halk Hareketleriyle" gerçekleþmiþtir. Yani aþaðýdan yukarýya doðru ve halkýn bu hareketleri sahiplenmesiyle varlaþmýþtýr. Oysa Anadolu'da "Aydýnlanma" yukarýdan aþaðýya yapýlan devrimler sonucunda olmuþtur. Ve bundan dolayýda bir çok sorunlarla karþýlaþýlmýþtýr. Avrupa Seküler bir toplum anlayýþýný yaþama geçirmiþ yani dünyasallaþmýyý saðlamýþtýr. Ýnancýyla, gerçek yaþamý birbirinden ayýrmýþtýr. Artýk o ülkelerde "Din" egemenliðinde bir yönetimin gelme olasýlýðý bugünkü koþullarda olanaksýzdýr. Çünkü halk "Kilisenin" egemenliðini yýkmýþtýr. Ýnancý vicdanlara indirmesini baþarmýþtýr. Oysa Ýslam ülkelerinde dünyasallþama çaðdaþlaþma (Sekülerizm)gerçekleþtirlememiþtir. Anadolu Aydýnlamasý (Atatürk Devrim ve Ýlkeelri) dünyasallþama, çaðdaþlaþma harektini baiþlatmýþ ama tam baþaramamýþtýr. Eðer bu eyleme devam edilmezse ve sahip çýkýlmazsa her an geriye dönüþ söz konusudur. Çünkü Ýslam bir "Devlet" dini olarak doðmuþtur. Ýslam'ýn hem ekonomik, hem Hukuk, hem politik ve belirli bir toplum modeli vardýr. Ýþte kimilerinin anlayamadýðý veya anlamak istemediði de budur. Cumhuriye'i koruma refleksi yukarýda kýsaca açýklamaya çalýþtýðým nedenlerden dolayý kaynaklanmaktadýr. Ve bu tehlike her zaman vardýr.Kimse kadýnlarýn baþörtüsüne bir þey demez. Ama her insanýn bedeni de, kendi içine giren yabancý bir nesne girdiðinde, o nesneyi dýþarý atma refleksi geliþtirir. Bu toplumda kendisinden yabancýlaþmaya çalýþtýðý bir anlayýþtan kurtulmanýn refleksiyle "sembol" olarak kullanýlan "Türban" konusunda hassasiyetini göstermektedir. Sol Ýttifak konusunu bir baþka yazýma býrakacaðým. Hepinize sevgiler sunuyorum.
sinan 23 May 2006 11:56 |
herkese merhaba ; türban konusu her zaman bir kýsýr döngü olmuþtur.kendi aramýzda bile tartýþýrken ayný görüþteki kiþilerin farklý anlayýþlarýný görebiliyoruz.bu konuya yeri geldiði zaman tepkili yeri geldiði zaman ýlýmlý bakabiliyoruz.ya da bireysel anlamda ýlýmlý toplumsal anlamda tepkiliyiz.baþka açýlardan da içinden çýkýlmaz bir konu.mesela belli bir siyasi görüþün en büyük silahý.adamlar sýkýþýnca hemen elini oraya atýyor.sonuç gayet baþarýlý.bu ülke hangi siyasi görüþle yönetilirse yönetilsin türban azýnlýkta dahi olsa her zaman gündem olacaktýr.kullanýlacaktýr.ve asýl tehlike gözler hep türbanda iken karýnca gibi türeyen takkeli cübbeli uzun sakallý þalvarlý (aksesuara bakýn yahu) þeriat habercileridir.ben 29 yaþýndayým ve bu zamana kadar ilk defa bu kadar yoðunlaþtýklarýný gördüm.bu zihniyetin iktidarý biraz daha uzarsa sanýrým korktuðumuz baþýmýza gelecek. ayrýca solda ittifakla ilgili kendimizi yormayalým.biz toplum olarak kimleri ittifaka çaðýracaðýz.chp,dsp(sanki sol bir partiymiþ gibi)shp,ödp,tkp,ip,emep,esp vb.fazla hayalci olmayalým lütfen.bunlarýn hangisi bir çatý altýnda birleþir hangi öncüyü kabul eder.yýllardan beri görüyoruz.kaldýki illegal ortamda bile siyasi görüþler 50 parçaya ayrýlmýþ.birleþme olsaydý orda olurdu çünkü onlar daha aklý baþýnda daha düþünceli ve akýllý insanlar. hayal peþinde deðilde gerçekleri ve olabilecekleri öne sürersek sanýrým toplumumuz adýna daha iyi olabilir.bununla ilgili en önemli konu ise baraj konusudur.türkiye de bugün sivil toplum kuruluþlarý siyasi partiler dernekler vede diðer kuruluþlar harekete geçerek baraj konusunu gündem yapmalýdýrlar.çünkü yýllardan beri binlerce oy boþuna atýlýyor ve baþka siyasi partileri iktidar yapýyor.halbuki barajýn düþmesi demek bir hadep in shp nin ödp nin emep in mesliste olmasý demektir.ki buda þuanki tek görüþlü meclisin tamamen deðiþeceði anlamýna gelmektedir.