HEP AYNI FÝLM Her seçimden önce "bu kez olacak,bu kez kazanacaðýz"diye umutlanýp,seçimden sonra kaybetmiþ insanlar olmaktan gýna geldi artýk.Bunun üzerine konuþmanýn tahlliler analizler yapmanýn çokta önemi yok artýk.Bu halk böytle yönetilmek istiyor.Artýk iþþsizlikmiþ,yoksullukmuþ,yolsuzlukmuþ,açlýkmýþ gibi söylemler bu halkýn umrunda deðil.Üstelik bu kez solun aðýrlýklý kesimi destek vermesine raðmen sonuç yine hüsran.Sürekli kaybetme duygusu berabewrinde karamsarlýðý da getiriyor.Yapacak birþey yok.Bu karanlýk yolda ufak bir aydýnlýk bulabilirmniyiz bilemiyorum.Suçluyu bugünde deðil,geçmiþte ve dünde aramalýyýz.Söyleyeceðim sedece bu.Hepimize geçmiþ olsun.Ama daha kötü günlerede hazýrlýklý olalým.
Süleyman zaman 13 September 2010 17:47 |
SEÇÝM SONUÇLARI
Seçim sonuçlarý bize þu gerçeði ortaya koymuþtur. Cemaat ve tarikat kültürünün gittikçe güçlenmiþtir ve bu da yurttaþlýk bilincinin yerine biat kültürünün gittikçe egemen olmaya baþladýðýný bizlere göstermektedir. Özellikle neoliberal anlayýþýn bir ürünü olan, 24 Ocak 1980 Ekonomik kararlarýnýn ülkemizde uygulanmaya baþlamasýyla gelinen nokta tarikat-cemaat kültürü ile etnik-bölgesel farklýlýklarýn öne çýkarýldýðý ve adýna da demokratik talepler olarak ortaya konduðu bir dönemi yaþadýk ve yaþýyoruz. Bu dönemin ismine de emperyal güçler yenidünya düzeni dediler. Aslýnda bu yenidünya düzeni ismi insanlarýn kulaðýna çok hoþ gelmektedir. Hem yeniyi; hem dünyayý ve hem de düzeni kapsýyor. Yeni olan hiçbir þeyi, hiçbir insan red etmez. En azýndan insanlar onu test etmek veya yaþamak ister. Þimdi 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarý neyi içeriyordu. Halkýn anlayacaðý bir dil kullanýrsak, halkýn yoksullaþmasý, kazandýðý haklarýn ellerinden alýnmasý, çalýþanlarýn ücretlerinin azaltýlmasý, iþçilerin sendikalaþmalarýnýn ve hak aramalarýnýn durudurulmasý; üretim ekonomisi yerine tüketim ekonomisinin geçerli kýlýnmasýdýr. Diðer bir yandan sosyal güvenlik kurumlarýnýn iþlevsiz kýlýnmasý; KÝTlerde birikmiþ olan kamu sermayesinin özel sermayeye sorunsuz ve kolayca aktarýlmasý yani özelleþtirmenin yapýlmasý ve iç pazarýn çökertilerek dýþ pazara açýlmasý ve dünya büyük sermayesinin öününde ki engellerin kaldýrlmasýdýr. Tüm bu ekonomik ve sosyal deðiþim örgütlü ve güçlü sendikalarýn bulunduðu bir ortamda gerçekleþtirilemezdi. Ýþte 12 Eylül darbesi tüm bu deðiþimleri yapabilmek için gerçekleþtirildi. Arkasýnda dünya büyük sermayesinin gücü vardý. Darbeye karþýn bu kararlarýn birden bire gerçekleþmesi kolay deðildi. Öncelikle halkýn yüksek politize olmuþ yapýsýný yýkmak ve örgütlülüðünü kýrmak gerekiyordu. Bunun içinde din ve arabesk kültür kullanýldý. Eðitimin yapýsý deðiþtirildi. Okullarda felsefe dersleri yasaklandý. Buna karþýn din dersleri zorunlu kýlýndý. Biribirnden farklý ücret alan ve göreceli olarak birbirinden farklýlýklar içeren iþçi ücretleri bir suçmuþ gibi karþýlaþtýrýldý. Eþitsizlik burada aranmaya çalýþýldý. Böylece göreceli olarak fazla ücret alanlarýn ücretleri kýsýldý. Süreç içinde insanlarýn alým güçleri her yýl biraz daha düþürülerek, inslar yoksullaþtýrýldý. Uygulanana ekonomik yapýyla büyük entegre kuruluþlar özelleþtirilme adýna elden çýkarýldý. Burada çalýþan insanlar iþsiz kaldý. Ama bu iþsiz kalmalara diðer çalýþanlar ses çýkarmadý. Hatta büyük çoðunluk bu özelleþtirmeleri onayladý. Çünkü egemen güçler KÝTlerin zarar ettiðini ve bunun için özelleþtirmek gerektiðini söylüyorlardý. Kimse de bu KÝTler neden zarar ediyor acaba diye sormadý. Arabesk bir kültürle insanlar kaderciliðe, biat kültürüne yönlendirildi. Eðitimin bilimselliði yok edildi. Eðitimin amacý okuyanlarýn; her þeyi onaylayan ve sadece kendi bulunduðu alanla ilgilenmesini saðlayan bir yapýya indirgendi. Her sokakta Kuran Kurslarý açýldý. Bir yandan da ülkede var olan etnik anlayýþlar öne çýkarýldý. 1980 darbesi sonucunda özellikle Diyarbakýr Hapishanelerinde yatan siyasi tutuklulara büyük iþkenceler yapýldý. Kürtçeden baþka dil bilmeyen yaþlý insanlara Türkçe bilmedikleri için baskýlar yapýldý. Bir yandan da Güneydoðuda yapýlmayan Toprak Reformu orada yaþayan insanlarý daha da çok yoksullaþtýrdý. Bu durum ister istemez orada etnik ayrýþmalarý içeren örgütlenmelerin nedenselliklerini var etti. Böylece uygulanan ekonomik yapý, sosyal ve politik anlayýþlar sonucunda; etnik ayrýþmalar, bölgecilik, tarikatcýlýk ve cemaatcilik her geçen gün daha da arttý. Þurasý br gerçek ki; etnisite, bölgecilik, tarikatçýlýk, cemaatçilik ve milliyetçilik geliþtikçe; bu deðerlere vurgu yapan partiler güçlenirler. Buna karþýn daha genel, daha bütüncül ve daha çaðdaþ deðeleri savunan sol ve sosyal demokrat partiler bu davranýþlar ve uygulamalar karþýsýnda güç yitirirler. Çünkü, ne biat kültürü, ne milliyetçilik ve ne de tarikat kültürü kendilerinden daha üst kültürü içeren deðerleri dýþlarlar ve o kültürü kendi görüþlerine ve kültürlerine aykýrý ve din dýþý sayarlar. Böyle olunca da emperyal güçler var olan iç pazarý daha kolay ele geçirmek için ülkeyi zayýf düþürecek politikalarý kendi çýkarlarýna göre her zaman gündeme taþýrlar. Bunu yaparken de insan haklarý, demokratikleþme&vs. gibi kimsenin hele solun karþý çýkamayacaðý kavramlarý kullanýrlar. Bu yollada ayrýþtýrma politikalarýný devreye sokarlar. Unutulmasýn ki; Yugoslavya, Afganistan, Sovyetler Birliði&vs. bu yolla daðýtýldý. Dünyanýn emperyal güçleri sermaye birikimi için birleþirlerken, azgeliþmiþ ülkelerin iç pazarlarýný kendilerine baðlamak için o ülkelerin parçalanmasýný, gümrük duvarlarýnýn yýkýlmasýný saðlayacak politiklarý uygularlar ve uygulamýþlardýr da. Bizim ülkemizde de olan budur. Büyük Orda Doðu Projesini düþünün. O projede Türkiyenin de parçalanmýþ haritalarý dolaþmaktadýr. Ýþte tüm bu projelerin gerçekleþmesi için halkýn ve ülkenin üretmemesi, gelir daðýlýmýnýn bozulmasý, borçlarýnýn arttýrýlmasý ve sosyal güvenlik kurumlarýnýn dahi özelleþtirilmesi gerekmektedir. Bu deðerlerin birçoklarý zaten gerçekleþtirilmiþtir. Bu anayasa deðiþikliðylede eksik kalan diðer iþlerin yapýlmasýnýn koþullarý yaratýlmaya çalýþýlacaktýr. Bu Anayasa deðiþikliðyle; Çalýþanlarýn yargýda hak aramalarý zorlaþacaktýr. Kadýn ve erkek arasýnda ki ayrýþmalar daha da yoðun bir þekilde yaþanabilir. Örneðin belediye otobüslerinde kadýnlara ayrý otobüs konulmasý&gibi. Çalýþanlarýn ücretlerinin anlaþmazlýðý halinde yine bir kurula gidilmesi ve kurulun bu konuda söz sahibi olmasý saðlanacaktýr. Ücretinin az olduðunu düþünen veya iþten atýlan bir iþçi artýk mahkemeye bireysel olarak baþvuracak zorunda kalacaktýr. Ýþçi mahkemeye giderken Avukat parasýný da kendisi verecektir. Daha önce bu gideri sendikasý karþýlýyordu. Hakim ve Savcýlara Adalet Baknlýðý egemen olacaktýr. Anayasa Mahkesi'nin üyelerinin çoðunluðu iktidarý tarafýndan seçilecektir.Ve böylece baðýmsýz yargý ortadan kalkacaktýr&.vs. Bu Anayasa Deðiþikliði aslýnda ülkemizde baþkanlýk sistemine gidiþin koþullarýný yaratmaya da dönüktür. Bu deðiþiklikle 12 Eylülle hesaplaþmanýn olup olmadýðýný hep beraber yaþayarak göreceðiz. Bugün bu anayasa deðiþikliðine evet diyenlerin büyük çoðunluðu 12 Eylül 1982 Anayasasýna da evet diyenlerdir. O günü 12 Eylül Anayasasýný uygulayan Vali, Kaymakam, hakim ve Savcýlýk yapmýþ olan kaç AKP milletvekili var dersiniz? Ben bilmiyorum. Ama eðer varsa bunlarla ilgili de soruþturma açýlacak mýdýr? Yoksa 90 yaþýna gelmiþ olan Kenan Evrenin yargýlanamayacðýný biliyoruz. Yine 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 30 yýl geçmiþ. Hukukçularýn dediðine göre bu durumda zamanaþýmý söz konusudur. Böylesi bir durumda yargýlama olamaz. 12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK, RÜTÜK...vs. gibi kurumlar varlýklarýný sürdürmektedirler. Hem de buralarda iktidarýn egemenliði söz konusudur. Ama AKP bu anayasa deðiþikliðini geçirmek için 15. Maddeyi de bir atlama tahtasý olarak kullanmaktan kaçýnmamýþtýr. Bu yolla 12 Eylül Anayasasýna karþý olan soldan da bir kýsým oy almayý baþarmýþ veya solun önemli bir kesiminin bu seçimi boykot etmesine neden olmuþtur. Þurasý bir gerçekki yoksullaþan ve çaresiz kalan insanlar dine, inanca daha çok sarýlýrlar. Çünkü, mevcut yönetimden yarar gelmeyeceðini gören insanlar, kendilerine yardýmcý olacak üstün bir güç ararlar. Ýþte bu arayýþ onlarý dine ve inanca yönlendirir. Ýnsanlar yoksullaþtýkça inançlarý daha da yoðunlaþýr. Bu tam bir paradosk aslýnda. Paradosk çünkü kendilerini yoksullaþtýran sistemi ve o sistemi yönetenleri en çok da onlar desteklerler. Onun için geliþmemiþ toplumlarda, dinden beslenen ve dini kullanan partilerin çok daha kolay iktidar olduklarýný görmek olasýdýr. Bunun için bu tür ülkeler çaðdaþ deðerleri yaþayamazlar. Bugün, ABDde bulunan Fetullah Gülen, ne derse onun müritleri hemen yerine getiriyorlar. Oysa Fetullah Gülen bir inanç önderi olarak görülür. Peki, Fetullah Gülenin ABDde iþi nedir. ABD, yalnýz Irakta milyonlarca Müslümaný öldürdü. Bu yaþanýlan bir gerçekken bu nasýl olur da "milyonlarca Müslümaný öldüren ABDde" bulunan Fetullah Gülen'i, ülkemizde ki müslümanlar desteklerler. Bu nasýl bir anlayýþtýr ki ABD'de bulunn Fetullah Gülen'e orada ne iþin var diye sormazlar. Bu bir bir ironi deðil midir? Ýronidir ve de acýklýdýr. Ama inançta sorgulama olmaz. Çünkü biat vardýr. Biat anlayýþýnda ise inananýn iradesi deðil, inanç önderinin iradesi önemlidir. Ýnanç önderi ne derse veya ne yaparsa doðru yapar anlayýþý biat kültürünün en temel anlayýþdýr. Çünkü biat anlayýþýnda birey olma özelliði yoktur. Ýradenin baðýmlýlýðý söz konusudur. Böyle olunca bu seçim sonuçlarýný daha kolay anlayabiliriz. Seçimde AKPye çýkan oylarýn nerelerde yoðunluðulaþtýðýna bakýn. Ekonomik ve kültürel anlamda geri kalmýþ bölgeler, yoksul ve feodal kültürün yoðun olarak yaþandýðý yerleþim alanlarý&.. Buralar ise inancýn yoðun olarak yaþandýðý yerlerdir. O halde AKP, büyük çoðunlukla biat kültürünün egemen olduðu yerleþim alanlarýndan oy almýþtýr. Olan budur
ALÝ ÝHSAN 13 September 2010 16:49 | ankara
MERHABA
HEM FB.LÝYÝMÝ HEM HAYIRCIYIM NE OLACAK BENÝM BU HALÝM BENÝ ANCAK ÇÖP YOLU PAKLAR YOKMU BENÝ ÇÖP YOLUNA ÝSMARLIYACAK HEM GS.LI HEM EVETCÝ BÝR HAYIR SAHÝBÝ
ALÝ ÝHSAN 13 September 2010 16:47 | ANKAR
MERHABA
HEM FB.LÝYÝMÝ HEM HAYIRCIYIM NE OLACAK BENÝM BU HALÝM BENÝ ANCAK ÇÖP YOLU PAKLAR VARMI BENÝ YOKMU BENÝ ÇÖP YOLUNA ÝSMARLIYACAK HEM GS.LI HEM EVETCÝ BÝR HAYIR SAHÝBÝ
Süleyman Zaman 09 September 2010 01:55 |
Tüm dost ve akrabalrýn bayramýný en içten duygularýmla kutlarým.