herkeze ii akþamlar görmeyeli sitede artýþ war her zamanki gibi yine fener bahçe olayý gündemde ya biz iþi dewlet meselesimi yaptýk ne birazda þu saðlýk sistemindeki olaylarý gündeme getirsek ne dersiniz mesela aðýzdan aðýza dolaþan aile hekimliði sistem sizce nasýl olur bunu kaldýrabilrmiyiz?izmir pilot bölge seçildi we ilk uygulama burada baþlatýlacak alýnlarýnýn akýyla çýkarlarlarsa tüm türkiyeye yayýlacak bu konuda fikirleri alabiliriz.þimdiden teþekkür ederim saðlýkla we mutlulukla kalýn
gülçin 02 June 2006 11:14 |
herkeze ii akþamlar görmeyeli sitede artýþ war her zamanki gibi yine fener bahçe olayý gündemde ya biz iþi dewlet meselesimi yaptýk ne birazda þu saðlýk sistemindeki olaylarý gündeme getirsek ne dersiniz mesela aðýzdan aðýza dolaþan aile hekimliði sistem sizce nasýl olur bunu kaldýrabilrmiyiz?izmir pilot bölge seçildi we ilk uygulama burada baþlatýlacak alýnlarýnýn akýyla çýkarlarlarsa tüm türkiyeye yayýlacak bu konuda fikirleri alabiliriz.þimdiden teþekkür ederim saðlýkla we mutlulukla kalýn
Süleyman Zaman 02 June 2006 10:57 |
Bir Nazým Hikmet þiiri.
BERKLEY
Behey Berkley! Behey on sekizinci asrýn filozof peskoposu. Felsefenden tüten günlük kokusu baþýmýzý döndürmek içindir. Hayat kavgasýnda bizi dizüstü süründürmek içindir.
Behey Berkley, Behey Allahýn Cebrail þeklindeki Ezraili, Behey on sekizinci asrýn en filozof katili! Hâlâ geziyor Ýskoçya köylerinde adýmlarýnýn sesi. Hâlâ uluyor adýmlarýnýn sesine tüyleri kanlý bir köpek. Hâlâ her gece titreyerek görüyor gölgeni Ýskoçya köylüleri evlerinin camlarýnda! Hâlâ kanlý beþ parmaðýnýn izi var o beyaz buzlu camlar gibi þimal akþamlarýnda!
Behey Berkley! Behey meyhane kýzlarýnýn kara cübbeli kavalyesi, Kýralýn þövalyesi, sermayenin altýn sesi, ve Allahýn peskoposu! Felsefenden tüten günlük kokusu baþýmýzý döndürmek içindir. Hayat kavgasýnda bizi dizüstü süründürmek içindir!
Her kelimen kelepçelerken bileklerimizi, kývrýlan bir yýlan gibi satýrlarýn sokmak istiyor yüreklerimizi. Beli hançerli bir Ýsaya benziyor resmin. Sivriliyor kitaplarýndan ismin sivri yosunlu ucundan kýzýl kan damlýyan yeþil bir diþ gibi. Her kitabýn diz çökmüþ önünde Rabbýn kara kuþaklý bir keþiþ gibi.. Sen bu kýyafetle mi bizi kandýracaktýn, inandýracaktýn? Biz Ýsanýn vuslatýný bekleyen bir rahibe deðiliz ki!
Behey Berkley! Behey tilkilerin þahý tilki! Çalarken satýrlarýn zafer düdüðü, küçük bir taþ parçasýnýn en küçüðü imparatorlarýn imparatoru gibi çýkýnca karþýsýna, hemen anlaþmak için bir kapý açýyorsun, binip Allahýnýn sýrtýna soldan geri kaçýyorsun! Kaçma dur! Her yol Romaya gider, — bu belki doðrudur — fakat fikri evvel gören her felsefenin safsata iklimidir yelken açtýðý yer! Bu bir hakikat — hem de mutlak cinsinden — ! Ýþte sen iþte senin felsefen: Sen o sarý kýrmýzý rengini gördüðün cilâlý derisine parmaklarýný sürdüðün parlak yuvarlak elmaya: «Fikirlerin bir terkibidir,» diyorsun! Dýþýmýzda bize baðlanmadan var olan varlýðý inkâr ediyorsun!
Þu mavi deniz þu mavi denizde yüzen beyaz yelkenli gemi, kendi kendinden aldýðýn fikirlerdir, öyle mi? Mademki kendi fikrindir yüzen gemi, mademki kendi fikrindir umman, ne zaman var, ne mekân! Ne senin haricinde bir vücut ne senden evvel kimse mevcut, ne senden sonra kâinat baki bir sen bir de Allah hakikî.
Lâkin ey kara meyhanelerin sarhoþ papazý! Senin dýþýnda deðil miydi kýllý kollarýnda kývranan meyhanecinin kýzý? Yoksa kendi altýnda sen kendinle mi yattýn? Diyelim ki senden evvel baban yok Ýsa gibi. Yine fakat bacaklarý arasýndan çýktýðýn Meryem gibi bir anan da mý yok! Diyelim ki yapyalnýzsýn Turu Sinada Musa gibi, ne yazýk! Tevratýný okuyan da mý yok! Çok yalan söylemiþsin çok.
Sen emin ol ki Berkley — olmasan da zarar yok — bu þi're benzer yazýda hissene düþen þey: biraz alay biraz þaka ve birkaç tokat — eldivensiz cinsinden — Neyleyim? Neþ'e kavganýn musikisidir. Kavgada kuvvetini kaybetmiþ gibidir biraz neþ'enin çelik ahengini duymayan adam; neþ'e ... iyi þeydir vesselam, — baþ döndürmezse eðer — ve iþte bizimkiler güldüler mi, aðýz dolusu gülüyorlar. Kabahat onlarýn kuvvetinde: yoksa ne sende ne de bende!
Dinle Berkley! — dinlemesen de olur — Biz dinleyelim: Beynimiz bal yoðuran bir kovan. Ona balý dolduran arýdýr hayat. Aldýðýmýz hislerin sonsuz derin pýnarýdýr kâinat! Kâinat geniþ kâinat derin kâinat uçsuz bucaksýz! Biz onun parçalarý, biz ondan doðan bir sürü bacaksýz! Biz o bacaksýzlarýn — anasýný inkâr etmeyen cinsi — Çünkü biz emredenlere emir verenlerden deðiliz! Baðlýyýz topraða kalýn halatlar gibi kollarýmýzla! Çelik diþleri þimþekli çarklýlar koparýrken kara topraðýn esrarýný, biz seyretmedeyiz cihan içinden cihanlarýn doðuþunu; kehkeþanlarýn gümüþ aydýnlýðýnda! Görmüþüz, görmedeyiz yýllarýn yollarýnda toprak oluþunu kýzýl kadife dudaklý kýzlarýn! Çiziyor hareketi gözlerimize sonsuz maviliklerde kuyrukluyýldýzlarýn sýrma saçlarýndan kalan izler.
Her habbe koynunda bir kubbeyi gizler!..
Þu denizler, þu denizlerin üstünde denizler gibi esen, rüzgârlarýn uðultusu. Þu ipi kopmuþ inci bir gerdanlýk gibi damlayan su, þu bir damla su, uzaklaþtýkça, yaklaþýlan hakikati gizler..
Her yeni ummanla beraber bir yeni imkân! Kâinat geniþ kâinat derin kâinat uçsuz bucaksýz!
Behey! Berkley! Behey bir karýþ boyuna bakmadan Karpatlarý inkâr eden cüce! Ahrete gittiysen eðer oradan bir taç gönder, süslemek için Allahýnýn kafasýný! Fakat buradan topla hemen taraðýný tasýný, Haraç mezat! Haraç mezat! götür pazara bir pula sat: Topraktaki saltanatýn göðe çýkan tahtýný!
Yok üstünde tabiatýn tabiattan gayri kuvvet!.. Tabiat geniþ tabiat derin tabiat uçsuz bucaksýz!..
1926
Not; George Berkeley (1685-1753) Ýrlanda'lý Ýdealist Filozof. Berkeley'e göre madde gerçek deðildir. Duyularýmýz da gerçek deðil. Duyularýmýzý Tanrý yönlendiriyor. Var olarak sandýðýmýz her þey bizim düþüncemizde mevcuttu diyen bir görüþün temsilcisiydi.
Süleyman Zaman 02 June 2006 10:57 |
Bir Nazým Hikmet þiiri.
BERKLEY
Behey Berkley! Behey on sekizinci asrýn filozof peskoposu. Felsefenden tüten günlük kokusu baþýmýzý döndürmek içindir. Hayat kavgasýnda bizi dizüstü süründürmek içindir.
Behey Berkley, Behey Allahýn Cebrail þeklindeki Ezraili, Behey on sekizinci asrýn en filozof katili! Hâlâ geziyor Ýskoçya köylerinde adýmlarýnýn sesi. Hâlâ uluyor adýmlarýnýn sesine tüyleri kanlý bir köpek. Hâlâ her gece titreyerek görüyor gölgeni Ýskoçya köylüleri evlerinin camlarýnda! Hâlâ kanlý beþ parmaðýnýn izi var o beyaz buzlu camlar gibi þimal akþamlarýnda!
Behey Berkley! Behey meyhane kýzlarýnýn kara cübbeli kavalyesi, Kýralýn þövalyesi, sermayenin altýn sesi, ve Allahýn peskoposu! Felsefenden tüten günlük kokusu baþýmýzý döndürmek içindir. Hayat kavgasýnda bizi dizüstü süründürmek içindir!
Her kelimen kelepçelerken bileklerimizi, kývrýlan bir yýlan gibi satýrlarýn sokmak istiyor yüreklerimizi. Beli hançerli bir Ýsaya benziyor resmin. Sivriliyor kitaplarýndan ismin sivri yosunlu ucundan kýzýl kan damlýyan yeþil bir diþ gibi. Her kitabýn diz çökmüþ önünde Rabbýn kara kuþaklý bir keþiþ gibi.. Sen bu kýyafetle mi bizi kandýracaktýn, inandýracaktýn? Biz Ýsanýn vuslatýný bekleyen bir rahibe deðiliz ki!
Behey Berkley! Behey tilkilerin þahý tilki! Çalarken satýrlarýn zafer düdüðü, küçük bir taþ parçasýnýn en küçüðü imparatorlarýn imparatoru gibi çýkýnca karþýsýna, hemen anlaþmak için bir kapý açýyorsun, binip Allahýnýn sýrtýna soldan geri kaçýyorsun! Kaçma dur! Her yol Romaya gider, — bu belki doðrudur — fakat fikri evvel gören her felsefenin safsata iklimidir yelken açtýðý yer! Bu bir hakikat — hem de mutlak cinsinden — ! Ýþte sen iþte senin felsefen: Sen o sarý kýrmýzý rengini gördüðün cilâlý derisine parmaklarýný sürdüðün parlak yuvarlak elmaya: «Fikirlerin bir terkibidir,» diyorsun! Dýþýmýzda bize baðlanmadan var olan varlýðý inkâr ediyorsun!
Þu mavi deniz þu mavi denizde yüzen beyaz yelkenli gemi, kendi kendinden aldýðýn fikirlerdir, öyle mi? Mademki kendi fikrindir yüzen gemi, mademki kendi fikrindir umman, ne zaman var, ne mekân! Ne senin haricinde bir vücut ne senden evvel kimse mevcut, ne senden sonra kâinat baki bir sen bir de Allah hakikî.
Lâkin ey kara meyhanelerin sarhoþ papazý! Senin dýþýnda deðil miydi kýllý kollarýnda kývranan meyhanecinin kýzý? Yoksa kendi altýnda sen kendinle mi yattýn? Diyelim ki senden evvel baban yok Ýsa gibi. Yine fakat bacaklarý arasýndan çýktýðýn Meryem gibi bir anan da mý yok! Diyelim ki yapyalnýzsýn Turu Sinada Musa gibi, ne yazýk! Tevratýný okuyan da mý yok! Çok yalan söylemiþsin çok.
Sen emin ol ki Berkley — olmasan da zarar yok — bu þi're benzer yazýda hissene düþen þey: biraz alay biraz þaka ve birkaç tokat — eldivensiz cinsinden — Neyleyim? Neþ'e kavganýn musikisidir. Kavgada kuvvetini kaybetmiþ gibidir biraz neþ'enin çelik ahengini duymayan adam; neþ'e ... iyi þeydir vesselam, — baþ döndürmezse eðer — ve iþte bizimkiler güldüler mi, aðýz dolusu gülüyorlar. Kabahat onlarýn kuvvetinde: yoksa ne sende ne de bende!
Dinle Berkley! — dinlemesen de olur — Biz dinleyelim: Beynimiz bal yoðuran bir kovan. Ona balý dolduran arýdýr hayat. Aldýðýmýz hislerin sonsuz derin pýnarýdýr kâinat! Kâinat geniþ kâinat derin kâinat uçsuz bucaksýz! Biz onun parçalarý, biz ondan doðan bir sürü bacaksýz! Biz o bacaksýzlarýn — anasýný inkâr etmeyen cinsi — Çünkü biz emredenlere emir verenlerden deðiliz! Baðlýyýz topraða kalýn halatlar gibi kollarýmýzla! Çelik diþleri þimþekli çarklýlar koparýrken kara topraðýn esrarýný, biz seyretmedeyiz cihan içinden cihanlarýn doðuþunu; kehkeþanlarýn gümüþ aydýnlýðýnda! Görmüþüz, görmedeyiz yýllarýn yollarýnda toprak oluþunu kýzýl kadife dudaklý kýzlarýn! Çiziyor hareketi gözlerimize sonsuz maviliklerde kuyrukluyýldýzlarýn sýrma saçlarýndan kalan izler.
Her habbe koynunda bir kubbeyi gizler!..
Þu denizler, þu denizlerin üstünde denizler gibi esen, rüzgârlarýn uðultusu. Þu ipi kopmuþ inci bir gerdanlýk gibi damlayan su, þu bir damla su, uzaklaþtýkça, yaklaþýlan hakikati gizler..
Her yeni ummanla beraber bir yeni imkân! Kâinat geniþ kâinat derin kâinat uçsuz bucaksýz!
Behey! Berkley! Behey bir karýþ boyuna bakmadan Karpatlarý inkâr eden cüce! Ahrete gittiysen eðer oradan bir taç gönder, süslemek için Allahýnýn kafasýný! Fakat buradan topla hemen taraðýný tasýný, Haraç mezat! Haraç mezat! götür pazara bir pula sat: Topraktaki saltanatýn göðe çýkan tahtýný!
Yok üstünde tabiatýn tabiattan gayri kuvvet!.. Tabiat geniþ tabiat derin tabiat uçsuz bucaksýz!..
1926
Not; George Berkeley (1685-1753) Ýrlanda'lý Ýdealist Filozof. Berkeley'e göre madde gerçek deðildir. Duyularýmýz da gerçek deðil. Duyularýmýzý Tanrý yönlendiriyor. Var olarak sandýðýmýz her þey bizim düþüncemizde mevcuttu diyen bir görüþün temsilcisiydi.
Süleyman Zaman 02 June 2006 10:57 |
Bir Nazým Hikmet þiiri.
BERKLEY
Behey Berkley! Behey on sekizinci asrýn filozof peskoposu. Felsefenden tüten günlük kokusu baþýmýzý döndürmek içindir. Hayat kavgasýnda bizi dizüstü süründürmek içindir.
Behey Berkley, Behey Allahýn Cebrail þeklindeki Ezraili, Behey on sekizinci asrýn en filozof katili! Hâlâ geziyor Ýskoçya köylerinde adýmlarýnýn sesi. Hâlâ uluyor adýmlarýnýn sesine tüyleri kanlý bir köpek. Hâlâ her gece titreyerek görüyor gölgeni Ýskoçya köylüleri evlerinin camlarýnda! Hâlâ kanlý beþ parmaðýnýn izi var o beyaz buzlu camlar gibi þimal akþamlarýnda!
Behey Berkley! Behey meyhane kýzlarýnýn kara cübbeli kavalyesi, Kýralýn þövalyesi, sermayenin altýn sesi, ve Allahýn peskoposu! Felsefenden tüten günlük kokusu baþýmýzý döndürmek içindir. Hayat kavgasýnda bizi dizüstü süründürmek içindir!
Her kelimen kelepçelerken bileklerimizi, kývrýlan bir yýlan gibi satýrlarýn sokmak istiyor yüreklerimizi. Beli hançerli bir Ýsaya benziyor resmin. Sivriliyor kitaplarýndan ismin sivri yosunlu ucundan kýzýl kan damlýyan yeþil bir diþ gibi. Her kitabýn diz çökmüþ önünde Rabbýn kara kuþaklý bir keþiþ gibi.. Sen bu kýyafetle mi bizi kandýracaktýn, inandýracaktýn? Biz Ýsanýn vuslatýný bekleyen bir rahibe deðiliz ki!
Behey Berkley! Behey tilkilerin þahý tilki! Çalarken satýrlarýn zafer düdüðü, küçük bir taþ parçasýnýn en küçüðü imparatorlarýn imparatoru gibi çýkýnca karþýsýna, hemen anlaþmak için bir kapý açýyorsun, binip Allahýnýn sýrtýna soldan geri kaçýyorsun! Kaçma dur! Her yol Romaya gider, — bu belki doðrudur — fakat fikri evvel gören her felsefenin safsata iklimidir yelken açtýðý yer! Bu bir hakikat — hem de mutlak cinsinden — ! Ýþte sen iþte senin felsefen: Sen o sarý kýrmýzý rengini gördüðün cilâlý derisine parmaklarýný sürdüðün parlak yuvarlak elmaya: «Fikirlerin bir terkibidir,» diyorsun! Dýþýmýzda bize baðlanmadan var olan varlýðý inkâr ediyorsun!
Þu mavi deniz þu mavi denizde yüzen beyaz yelkenli gemi, kendi kendinden aldýðýn fikirlerdir, öyle mi? Mademki kendi fikrindir yüzen gemi, mademki kendi fikrindir umman, ne zaman var, ne mekân! Ne senin haricinde bir vücut ne senden evvel kimse mevcut, ne senden sonra kâinat baki bir sen bir de Allah hakikî.
Lâkin ey kara meyhanelerin sarhoþ papazý! Senin dýþýnda deðil miydi kýllý kollarýnda kývranan meyhanecinin kýzý? Yoksa kendi altýnda sen kendinle mi yattýn? Diyelim ki senden evvel baban yok Ýsa gibi. Yine fakat bacaklarý arasýndan çýktýðýn Meryem gibi bir anan da mý yok! Diyelim ki yapyalnýzsýn Turu Sinada Musa gibi, ne yazýk! Tevratýný okuyan da mý yok! Çok yalan söylemiþsin çok.
Sen emin ol ki Berkley — olmasan da zarar yok — bu þi're benzer yazýda hissene düþen þey: biraz alay biraz þaka ve birkaç tokat — eldivensiz cinsinden — Neyleyim? Neþ'e kavganýn musikisidir. Kavgada kuvvetini kaybetmiþ gibidir biraz neþ'enin çelik ahengini duymayan adam; neþ'e ... iyi þeydir vesselam, — baþ döndürmezse eðer — ve iþte bizimkiler güldüler mi, aðýz dolusu gülüyorlar. Kabahat onlarýn kuvvetinde: yoksa ne sende ne de bende!
Dinle Berkley! — dinlemesen de olur — Biz dinleyelim: Beynimiz bal yoðuran bir kovan. Ona balý dolduran arýdýr hayat. Aldýðýmýz hislerin sonsuz derin pýnarýdýr kâinat! Kâinat geniþ kâinat derin kâinat uçsuz bucaksýz! Biz onun parçalarý, biz ondan doðan bir sürü bacaksýz! Biz o bacaksýzlarýn — anasýný inkâr etmeyen cinsi — Çünkü biz emredenlere emir verenlerden deðiliz! Baðlýyýz topraða kalýn halatlar gibi kollarýmýzla! Çelik diþleri þimþekli çarklýlar koparýrken kara topraðýn esrarýný, biz seyretmedeyiz cihan içinden cihanlarýn doðuþunu; kehkeþanlarýn gümüþ aydýnlýðýnda! Görmüþüz, görmedeyiz yýllarýn yollarýnda toprak oluþunu kýzýl kadife dudaklý kýzlarýn! Çiziyor hareketi gözlerimize sonsuz maviliklerde kuyrukluyýldýzlarýn sýrma saçlarýndan kalan izler.
Her habbe koynunda bir kubbeyi gizler!..
Þu denizler, þu denizlerin üstünde denizler gibi esen, rüzgârlarýn uðultusu. Þu ipi kopmuþ inci bir gerdanlýk gibi damlayan su, þu bir damla su, uzaklaþtýkça, yaklaþýlan hakikati gizler..
Her yeni ummanla beraber bir yeni imkân! Kâinat geniþ kâinat derin kâinat uçsuz bucaksýz!
Behey! Berkley! Behey bir karýþ boyuna bakmadan Karpatlarý inkâr eden cüce! Ahrete gittiysen eðer oradan bir taç gönder, süslemek için Allahýnýn kafasýný! Fakat buradan topla hemen taraðýný tasýný, Haraç mezat! Haraç mezat! götür pazara bir pula sat: Topraktaki saltanatýn göðe çýkan tahtýný!
Yok üstünde tabiatýn tabiattan gayri kuvvet!.. Tabiat geniþ tabiat derin tabiat uçsuz bucaksýz!..
1926
Not; George Berkeley (1685-1753) Ýrlanda'lý Ýdealist Filozof. Berkeley'e göre madde gerçek deðildir. Duyularýmýz da gerçek deðil. Duyularýmýzý Tanrý yönlendiriyor. Var olarak sandýðýmýz her þey bizim düþüncemizde mevcuttu diyen bir görüþün temsilcisiydi.