Yeni Resimler
yeni2009 Dayanýþma Gecesi
Site Haberleri
Anasayfa
Haberler
Şiir
Sağlık
Tatil / Turizm
E- Devlet
Forum
Galeri
Linkler
SSS

Köy Resimleri


Köy


Tekel Ýþçilerine Destek


Köy


Köy Resimleri





Saturday, 21 December 2024
Anasayfa arrow Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defterini imzala


ELLEZ    04 June 2006 21:42 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
GECEKONDUDA HAYAT

Bugün bir hayatý sonlardýrdýk kendi ellerimizle. 32 yýl önce köyden, kente göçün meyvesi olarak ortaya çýkan bir hayat söndü.
1971 yýlýnda Sivas’ýn Divriði ilçesinin Keklikpýnar köyünden bilinen gerekçelerle yola çýkan aile , Ankara’nýn Mamak ilçesinin (o tarihlerde Çankaya ilçesi) Þahintepe mahallesinde aldýklarý 330 metre kare lik arsa üzerine bir ev inþa ettiler. O günde, bugünde adýna gecekondu denilen temel atýlmasý ile çatýsýnýn derilmesi birkaç günde bitirilen ev türleriydi bu yapýlar. Unutmam Þahintepe ‘ nin baþka bir kondusunda kirada otururken, geceleri henüz duvarlarý örülmüþ ev Belediyeye ait yýkým ekipleri tarafýndan yýkýlmasýn diye gazlý lamba ýþýðýnda abimler nöbet beklerdi. Bu uyanýkça tutuma alýþkýn olan belediye ekipleri muhtemelen kendiside gecekonduda oturan ekip baþý ile diðer görevliler sýrf emirleri yerine getirmiþ olmak için örülmüþ briketin küçük bir kýsmýný kazma darbeleri ile yýkýp oradan ayrýlýrlardý.

Evimize kýsa bir süre sonra taþýndýðýmýzda elektriksiz ve susuz günler geçirdik. Elektrikçi ustasý biraz üçkaðýtçý olduðundan uzunca bir süre evimizin elektrik hatlarý çekilmedi. Suyu ise evimizden yaklaþýk 500 metre aþaðýdaki “akar çeþmeden” ve sonralarý “ Hoca dede “ diye bildiðimiz bir yaþlýnýn cadde üstüne yaptýrdýðý tulumbadan cekkillerle (Boyunduruk) taþýyarak temin ettik. Bu eziyet evimize su baðlandýktan sonda da devam etti. Kalabalýk bir aileydik. Evimiz çok mu geniþti yoksa bana mý öyle geliyordu bilmem , yatak ve sofra haricinde sýkýþýklýðýmýzý hatýrlamýyorum.

O zamanlar dedem ve ebem (Babaannem) henüz sað idiler. Salonda dedemle , ebem ayrý somyalarda yatar bizlerde bir yataða iki kardeþ sýðacak þekilde baþlý, kýçlý yatardýk. Yataðý genelde ben ve Abbas aðabeyim paylaþýrdýk. Yataðýmýz annemle, babamýn yataklarýnýn hemen dibiydi.

Yoksulluklar yaþadýk evimizde. Yere serilen sofra bezi üzerine konulan geniþçe bir sini etrafýna kümelenir kimi zaman kaþýðýn yetersizliðinden kaþýklarý deðiþ tokuþ ederek yemeðimizi yerdik. Yemek siniye koca bir tas içinde gelir ve birkaç dakika içerisinde bolca ekmek katýk edilerek tas temize çýkarýlýrdý. Bir keresinde hiç unutmam sabah kahvaltýsýnda baþkaca bir þey olmadýðý için sadece yað ve çökelek ile kahvaltý etmiþtik.Bazý Pazar günleri aramýzda para toplayarak yarým sucuk ve birkaç yumurta ile keyifli bir sabah kahvaltýsý yaptýðýmýzda olurdu.

Çeþit ,çeþit sobamýz oldu. Ýlk sobamýz kuzine tabir edilen bir tarafýnda yakma bölümü, diðer yanýnda ise oluþan sýcaklýðý deðerlendirmek için fýrýn bölümü vardý. Bu fýrýn bölümünde küllemeler börekler yapýlýrdý. Patates közlemesi ise ayrý bir zevkti.

Kendimize ait çoraplarýmýz, pantolonlarýmýz olmadý. Bir öncekinin küçülenleri, eþ dostun çocuklarýnýn küçülenleri ile idare ederek geldik belli yaþlara.

TV izlemek biraz cesaret isterdi. Tek baþýna çalýþan bir babanýn bazen sözleriyle bazen de fiili hareketi ile TV kapatýlýrdý elektrik sarfiyatýnýn fazlalýðý gerekçe gösterilerek. Biz ise TV’nin çok az elektrik harcadýðýný ispata yönelirdik. Bu söylemimizi destekleyen yabancýlar olduðu zaman ise sevinçten dört köþe olur ancak babamýn inadýný yenemezdik. Dedemin babama kýzmalarý yada babamýn misafirliðe gittiði saatler TV izlemek için ideal zamanlarýmýzdý. Ýlk televizyonumuz siyah beyaz Sharp marka bir TV idi. O sýralar amcalar ve eltiler arasýnda rekabet kimin TV’si daha iyi, kim buzdolabýný önce aldý da diðeri onu taklit etti aðýz dalaþýna hatta kimi zaman küslüklere kadar varan diyaloglar oluþurdu.

1974 yýlýnda Ali (Mehmet) abim askerdi. Kýbrýs’ta savaþ vardý ve oda savaþa dahil edilen bir askerdi. O zamanlar mahallemizde Arnavut göçmeni olan bir aile haricinde baþkaca kimsede TV yoktu. Onlarýn büyükçe bir bahçesi , çocuk boyumuza göre yüksekçe bir bahçe duvarý vardý. Bu bahçe duvarýna týrmanýr televizyonu burada izlerdik. Abimin Kýbrýs’ta ki günlerinin stresini bu evde yaþadýk. Dönemin özelliði gereði ailemiz solcu, gençleri ise sosyalist devrimci idi. Haliyle kavgalar, dövülmeler, okuldan kovulmalar yaþandý. Süleyman abim bu konuda en çok maðdur olan hatta ölümün kýyýsýndan dönendi. Hüseyin abimin belki yarým þiþe belki de en fazla bir þiþe bira içtikten sonra eve gelip “bugün Mamak’ta 2 polis dövdüm, 3 bekçi dövdüm” söylemleri hepimizi güldürürdü , sonra kendiside gülerdi söylediklerine.

Ailemiz sadece kardeþlerimizden oluþmuyordu. Amca çocuklarý da ailenin bir ferdi gibiydi. Akþamlarý çoðunlukla bizde toplanýlýr, gülmeceler eðlenceler bizim evimizin duvarlarýnda yankýlanýrdý. Yaz akþamlarýnýn geç saatlere kadar varan sohbetleri kýþýn kayma seanslarýna döner, soðuktan buzlaþmýþ pantolonlarýmýz kýzarmýþ burun, artýk neredeyse kayarken dengemizi saðlamaya yarayan odun parçasýný bile hissetmeyen ellerimizi evimizin gürül, gürül yanan sobasýnda ýsýtýr, pantolonlarýmýzdaki son su buharý yok olunca yeni bir enerji ve zevkle odunlarýmýzý alýp yeniden kaymaya, özgürlüðe giderdik.

Tuvaletimiz bahçemizin sokak sýnýrýna yapýldý. Sonra Dedemin ve ebemin rahatsýzlýðý dolayýsýyla , evin dýþýna yapýlmýþ olan tuvalet mecburen içeriye alýndý. Mevcut mutfak ikiye bölünerek yol tarafýnda kalan bölüm tuvalet , salon kýsmýna bakan bölüm mutfak olarak kullanýldý kýsa bir süre. Ama iþlevsel olmayan bir yöntemden vaz geçilerek mutfak eski haline getirildi. Bu tarihten sonra sürekli olarak tuvalet ve banyo olarak kullanýlacak yer evin giriþ kapýsýnýn sað yanýndaki boþluk oldu.

Evimizin geniþçe bir bahçesi ve çeþitli aðaçlarý vardý. Nüfus kalabalýk olunca ve birde Ali abim evlenince evin geniþletilmesi zorunlu bir hal aldý. Çözüm olarak evimize bir kardeþ daha yapýlmasý kararlaþtýrýldý. Borç harç geniþ bahçemizin kuzey (sað) yanýna yýðma tarzda bir ev daha yapýldý. Ali abimler burada oturmaya baþladýlar. Sanýrým babamýn emekliliði sonrasýnda bu evin üzerine yeni bir ev daha yapýlarak evimizin kardeþ sayýsý 2 ye çýkarýldý. Ali abimler bu kez üst kata taþýndý.Alt kat kiraya verildi. Ýlk kiracýmýz yanýlmýyorsam bir bekçiydi. Zöhre yengemin kardeþi Cafer aðabeyler, Hýdýr amcamlar, Binali abiler, Yüksel ve kardeþleri , çok yoksul ve mazlum bir çift, Hasan abiler sonra sadece 1 günlüðüne gelip birde kazanýmýzý çalan bir aile hatýrlayabildiðim kiracýlarýmýzdý. Bu evlerde Yakup abim ve Çetin’de bir süreliðine oturdular. En son kiracýmýz ise köyümüzün derneði oldu.

Duvarlar kireçten boyalýydý. Yýllarýn badanasý koca bir kalýp oluþturmuþtu duvarlarda. Çatýsý her daim akar biz geçici çözümlerle akýntýyý keserdik. Soðuk bir kýþ günü annemin serzeniþleri ve bunun üzerine duyduðum öfke ile çatýya çýkmýþ yýllarýn eskittiði kiremitleri düzeltmeye çalýþýrken, alttaki çýtalar çökmüþtü. Ýnce, ince yaðan yaðmur dondurucu bir soðuk ile günün öðlen saatlerinde baþladýðým tamiratý akþamýn karanlýðýnda zorla bitirmiþtim. Eve indiðimde sýrýlsýklam elbiselerimi yine çocukluðumdaki gibi gürül , gürül yanan sobanýn yanýnda sonsuz bir keyifle kurutmuþtum.

Yokluk yýllarýný yaþadýk evimizde.Bir dönem (70’li yýllar) Tüp, ekmek, sana yað gibi temel ihtiyaçlar ya karaborsadan karþýlanýyor (parasý olan için) yada sabahýn erken saatlerinde bu ihtiyaç maddelerini satan kurumlarýn önünde kuyruklara girilerek giderilmeye çalýþýlýyordu. Çocukluðumda kýþ aylarý daha çetin geçerdi. Abartýsýz belimize kadar yaðan karlarý yara , yara ekmek kuyruðuna girdiðimi hatýrlarým.Böyle bir günde Dedemle birlikte “50.Yýl ekmek Fabrikasý” unvanlý fýrýnda girdiðimiz ekmek kuyruðunda az kalsýn gözüm çýkacaktý. Güç bela aldýðýmýz ekmeklerden birini Dedemle birlikte yolda yemiþtik. Yað bulmakta bir sorundu. Ortaokulda Oktay diye bir arkadaþým vardý. Babasý kent otelde çalýþýyordu. Baþ müdür olduðunu söylemiþti ama sonradan garson olduðunu öðrendim. Oktay’la dertleþirken evde yaðýmýzýn olmadýðýný söyledim. Ben sana satayým dedi. Akþam okul daðýldýðýnda Oktay’la bizim eve gittik. Sobanýn üzerinde kaynayan yayla çorbasýnýn kokusu eve sinmiþti. Oktay’ý tanýþtýrdým bizimkilerle. Oktay çantasýndan çýkardýðý (muhtemelen evden aþýrdýðý) iki adet sana yaðýný bizimkilere vermiþ parasýný da Süleyman abimden almýþtý.

Yaz akþamlarýnda kimi zaman sigaramý yakar sokakla evin birleþtiði yokuþun kenarýna oturur yýldýzlarý seyrederdim. Hayallere dalar mutlu olurdum. Sünnetimi Ali abim ve Ýnsaf yengemlerin düðününde, babamlarýn yatak odasýnda, baþýmda kirvemin sürekli aðzýma þeker týkýþtýrmasý, Gazi amcanýn malum yerime 6 adet iðneden sonra bedenimdeki fazlalýðý almasý sonrasýnda olmuþtum. Sanýrým ilkokul 3. sýnýf öðrencisiydim.

Ýlk kez ilkokul 4. sýnýfta çalýþmaya baþladým. Amca oðlu Veysel ile birlikte önceden boyacýlýk yapan Abbas abimle meslektaþ olduk. Veysel’in ve benim sandýklarýmýz inþaat kerestelerinden yapýlmýþ aðýrca sandýklardý. Sandýklarýn taþýma kemerleri omzumuzda iz yapar, taþýnan bölgeyi kýzartýrdý. Sandýklarý taþýrken vücudumuz sandýðýn olduðu yerin aksine bir eðim alýr ve S harfi gibi olurdu. Ýlk yýllar herkes kendine çalýþtý. Veysel genelde kazandýðý parayý Naci abinin çalýþtýðý “Buket Pastanesine” yatýrýrdý. Sonralarý ortak çalýþmaya baþladýk. Kim ne kadar boyarsa akþam hasýlatý toplar ikiye bölerdik. Önceleri Buket Pastanesi önünde sýralý bir halde boyacýlýk yaptýk. Sonra yolun karþý kýyýsýna geçtik. Orada Hüseyin abim terzi Mustafa’nýn, Ýhsan abi berber Hasan’ýn yanýnda çalýþýyorlardý. Hüseyin abim bir süre sonra askere gitti. Ha bu arada terziye çýrak aranýyordu. Mustafa abi beni aldý. Bir hafta boyunca orta parmaðýma baðlanmýþ yüzükle yattým kalktým. Elim dikiþ dikmeye alýþsýn diye. Kumaþ parçalarýnda tatbikatlar yaptým. O anda simitçilik yapan Abbas abim okula devam etmeme kararý alýnca benimde hiç sevmediðimi düþündüðüm boyacýlýða baþlama þansým doðdu. Çünkü bundan böyle terzi çýraklýðý Abbas abime kalýyordu.

Misafirlerimiz hiç eksik olmazdý. Yada bizimkilerin misafirlik gezmeleri. Komþuluk iliþkileri ne kadar saðlamdý ki bunu bugün daha iyi anlýyorum. Apartmanýmýzda yaþayan býrakýn alt kat komþularýný hemen karþýdaki komþuyu bile tanýmazken eskiden baþka mahallelerden dahi komþular gelir, onlara iadei ziyarette bulunulurdu.

Annemden ilk aðýtý bu evde dinlemiþtim. Ýstanbul’da yaþayan Ýsmail dedemin ölüm haberini aldýðýmýzda annem salonun ortasýna oturup dizlerine vura vura aðýtlar yakarak aðlamýþtý. Komþularýmýz yine o sýcak insani yanlarýný gösterip birkaç gün evin yemek ihtiyaçlarýný sýrasýyla yerine getirmiþlerdi. Elif ebemi de lise son sýnýfta iken kaybettik. Kambur bir beli, iskeletinin üzerine sanki yapýþtýrýlmýþ incecik bir derisi vardý. Ýðdeyi öylesine severdi ki, mahalleden “iðde var leblebi var keçi boynuzu var, çamaþýra mandal var, iðdeciiii” baðýrtýsý ebemi cezp eder,Ebem daha önce zulasýna koyduðu yýrtýk naylon ayakkabý, bakýr, sarý ne varsa satýcýya verir, satýcý aldýðý malzemeleri terazinin bir kefesine koyar, diðer yanýna da iðde doldurulurdu. Ebem genelde bizden saklayarak peþine doldurduðu iðdeleri aðzýnda kalmýþ bir iki diþ ile ýsýrýp yemeye çalýþýrdý. Dedem ebeme göre daha vakur ve prensipliydi. Adil ve demokrat bir yaný vardý. Babamýn ve annemin hýþýmlarýna karþý bizi korur, kollardý. Hayatýnýn sonlarýna doðru bazý bilinç bulanýklýðý yaþadýðý zamanlarda olurdu. Ama o haliyle bile yine de saygýn ve sevimliydi. Dedemin yaþlýlýk aylýðýný genelde beraber alýrdýk. Maaþ sonrasýnda bana harçlýk verirdi. Sakal traþýný ben, bazen de Veysel yapardý. Veysel’in yaptýðý traþlarda dedem oldukça bol miktarda kan kaybý yaþardý Veysel in yaptýðý traþlardan sonra dedemin sakalý kesilir ama yüzü pamuk tarlasýna dönerdi.Kýrmýzý pamuk tarlasýna desek daha iyi bir taným olur sanýrým.
Bir keresinde dedemle bir Adapazarý yolculuðumuz olmuþtu. Dedem bastonla yürümek zorunda olduðundan hareket halindeki trende dengesini zor buluyordu. Tuvalet ihtiyacý gelmiþti. Dedemin koluna girerek onu trenin tuvaletine götürdüm. Dedem tuvalete girdi. Kapýyý kapatmadý. O anda “lavuðun” biri dedeme “kapýyý kapatsana dayý” diye hiddetle çýkýþtý. Bende lavuða ayný hiddetle ve diklenerek “görmüyor musun yaþlý ve ayakta zor duruyor. Kapýyý kapatmayacak” dedim ve dedemin koluna girdim. Dedem iþini hallettikten sonra lavuðun orada olmadýðýný gördüm. Askere gitmeden önce dedemin ben yokken ölebileceði hep aklýmdaydý. Kýbrýs’ta askerliðimi yaparken dedemin 1 hafta kadar önce öldüðünü telefonda Fatma söyledi bana. O gün koðuþun boþ olduðu bir sýrada yataðýma kapanýp hýçkýra ,hýçkýra aðladýðýmý dün gibi hatýrlarým. Dede seni seviyorum.

Evimiz çokça düðüne sahiplik etti. Çokça da þahitlik. Sokaðýmýzýn ortasýnda bulunan boþ arazinin her yanýnda halayýn, kürt aðýrlamasýnýn izi vardýr. Karda kýþta, yaðmurda çamurda, sýcakta soðukta her daim oyunlarýmýzý oynadýk. Rakýmýzý sohbetlerimize meze edip eðlencenin doyulmaz tadýna vardýk.

Bu evde aðlamýþlýðým azdýr. Bir ebem öldüðünde Cafer amcamýn aðlamasýna aðladým.(Laf aramýzda Ýbrahim abimin aðlamasýna da gülmüþtüm.Bu mevzu aramýzda hala anlatýlýr ve gülünür.) Birde Saniye’nin evlenip Ýstanbul’a gidiþine. Baþkaca aðladýðým var mý hatýrlamýyorum.

76. sokaðýn önemli bir özelliði vardý. Birincisi caddeden sokaða doðru yürüdüðünde soldan birinci ev Sait amcalarýn, ikinci ev Durmuþ abilerin, hemen üstünde Hýdýr amcamlarýn, onlarýn üstünde Cafer amcamlarýn ve bu sýrada en son bizim evimiz vardý. Sokaðýn sað yanýndaki en üst evde ise Ýsmail amcamlarýndý. Yani sokaðýn yarýsý ZAMAN ailesine aiti. Bir baþka özellik ise bu sokakta bulunanlarýn ailelerin beylerinin 8’inin DDY’nda çalýþýyor olmasýydý. Hýdýr amcam, Cafer amcam, Müslüm amca (Çorumlu) Babam, Ýbrahim amca, Sami amca ve Ahmet abi DDY’cilerdi.

Gecekondularda tamirat tadilat bitmezdi hiç. Her yýl mutlaka bir yer yýkýlýr, tamir edilir yada eklenirdi. Eskiden yollarýmýz asfalt deðildi. Greyder yaðmur sonralarýnda gelir þöyle bir düzeltir geçip giderdi. Yaðmur yaðdýðýnda ileriki tamirat ve tadilatta kullanýlacak kumu yaðmur suyunun önüne koyduðumuz barikatlarda biriken kumlardan saðlardýk.Yolun kenarýna öbek, öbek yýðdýðýmýz kumlarý kovalarla bahçenin bir köþesine yýðar ihtiyaç halinde kullanýrdýk.

Evimiz bizlere huzur veren, dinlendiren, derin uykularda bilincimizi dýþarýdan yalýtan, soðuk kýþ gecelerinin ayazýný göðüsleyip bize sýcak bir yuva sunan evimiz.

Þimdi seni yalnýzlýða terk edip daðýldýk hepimiz bir ,bir. Biliyor musun, senden ayrýlan her seste irkildim. Eridim. Bir zamanlar seslerimizle yankýlanan duvarlarýn, þimdi sessizliðin sesine alýþmaya çalýþýyor. Var olduðun günden bugüne kadar hiç eksik olmayan sesler nasýlda yok oldular deyip aðlýyor musun ? Küçük odalarýnda huzur içinde yatýp, mutfaðýnda çay demleyen insanlarý özlüyor musun? Kýrgýn mýsýn bize ? Seni oralarda yapayalnýz býrakýp kalleþçe ve bir çýkar uðruna kaçtýðýmýzý düþünüyor musun?

Biliyorum ve içim acýyor. Biz sana ihanet ettik. Belki yarýn belki bir sonraki gün idamýný bekleyen yiðit bir insan gibi ayakta ve maðrur kepçe darbeleriyle yok olacaksýn.

Biliyorum ve içim acýyor. O kepçe darbeleri duvarlarýna vurdukça, bedeninde sakladýðýn yaþanmýþlýklar bir, bir uçup gidecek sonsuz uzay boþluðuna.

Annemin unutamadýðým aðýtý yükselecek önce , toz zerrecikleriyle babamýn tiz sesi, aile fertlerinin sevinç ve hüzün dolu sedasý daðýlacak sonra.

Unutma son darbe inerken üstüne biz seni hep sevdik. Ölene kadar beynimin bir köþesinde hep olacaksýn.

Bakma insanlarýn gecekondu demelerine sen bizim yüreðimize kondun. Ve hayata bakan son halinle bilincimizde dondun.

Seni unutmayacaðým.

ELLEZ    04 June 2006 21:42 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
GECEKONDUDA HAYAT

Bugün bir hayatý sonlardýrdýk kendi ellerimizle. 32 yýl önce köyden, kente göçün meyvesi olarak ortaya çýkan bir hayat söndü.
1971 yýlýnda Sivas’ýn Divriði ilçesinin Keklikpýnar köyünden bilinen gerekçelerle yola çýkan aile , Ankara’nýn Mamak ilçesinin (o tarihlerde Çankaya ilçesi) Þahintepe mahallesinde aldýklarý 330 metre kare lik arsa üzerine bir ev inþa ettiler. O günde, bugünde adýna gecekondu denilen temel atýlmasý ile çatýsýnýn derilmesi birkaç günde bitirilen ev türleriydi bu yapýlar. Unutmam Þahintepe ‘ nin baþka bir kondusunda kirada otururken, geceleri henüz duvarlarý örülmüþ ev Belediyeye ait yýkým ekipleri tarafýndan yýkýlmasýn diye gazlý lamba ýþýðýnda abimler nöbet beklerdi. Bu uyanýkça tutuma alýþkýn olan belediye ekipleri muhtemelen kendiside gecekonduda oturan ekip baþý ile diðer görevliler sýrf emirleri yerine getirmiþ olmak için örülmüþ briketin küçük bir kýsmýný kazma darbeleri ile yýkýp oradan ayrýlýrlardý.

Evimize kýsa bir süre sonra taþýndýðýmýzda elektriksiz ve susuz günler geçirdik. Elektrikçi ustasý biraz üçkaðýtçý olduðundan uzunca bir süre evimizin elektrik hatlarý çekilmedi. Suyu ise evimizden yaklaþýk 500 metre aþaðýdaki “akar çeþmeden” ve sonralarý “ Hoca dede “ diye bildiðimiz bir yaþlýnýn cadde üstüne yaptýrdýðý tulumbadan cekkillerle (Boyunduruk) taþýyarak temin ettik. Bu eziyet evimize su baðlandýktan sonda da devam etti. Kalabalýk bir aileydik. Evimiz çok mu geniþti yoksa bana mý öyle geliyordu bilmem , yatak ve sofra haricinde sýkýþýklýðýmýzý hatýrlamýyorum.

O zamanlar dedem ve ebem (Babaannem) henüz sað idiler. Salonda dedemle , ebem ayrý somyalarda yatar bizlerde bir yataða iki kardeþ sýðacak þekilde baþlý, kýçlý yatardýk. Yataðý genelde ben ve Abbas aðabeyim paylaþýrdýk. Yataðýmýz annemle, babamýn yataklarýnýn hemen dibiydi.

Yoksulluklar yaþadýk evimizde. Yere serilen sofra bezi üzerine konulan geniþçe bir sini etrafýna kümelenir kimi zaman kaþýðýn yetersizliðinden kaþýklarý deðiþ tokuþ ederek yemeðimizi yerdik. Yemek siniye koca bir tas içinde gelir ve birkaç dakika içerisinde bolca ekmek katýk edilerek tas temize çýkarýlýrdý. Bir keresinde hiç unutmam sabah kahvaltýsýnda baþkaca bir þey olmadýðý için sadece yað ve çökelek ile kahvaltý etmiþtik.Bazý Pazar günleri aramýzda para toplayarak yarým sucuk ve birkaç yumurta ile keyifli bir sabah kahvaltýsý yaptýðýmýzda olurdu.

Çeþit ,çeþit sobamýz oldu. Ýlk sobamýz kuzine tabir edilen bir tarafýnda yakma bölümü, diðer yanýnda ise oluþan sýcaklýðý deðerlendirmek için fýrýn bölümü vardý. Bu fýrýn bölümünde küllemeler börekler yapýlýrdý. Patates közlemesi ise ayrý bir zevkti.

Kendimize ait çoraplarýmýz, pantolonlarýmýz olmadý. Bir öncekinin küçülenleri, eþ dostun çocuklarýnýn küçülenleri ile idare ederek geldik belli yaþlara.

TV izlemek biraz cesaret isterdi. Tek baþýna çalýþan bir babanýn bazen sözleriyle bazen de fiili hareketi ile TV kapatýlýrdý elektrik sarfiyatýnýn fazlalýðý gerekçe gösterilerek. Biz ise TV’nin çok az elektrik harcadýðýný ispata yönelirdik. Bu söylemimizi destekleyen yabancýlar olduðu zaman ise sevinçten dört köþe olur ancak babamýn inadýný yenemezdik. Dedemin babama kýzmalarý yada babamýn misafirliðe gittiði saatler TV izlemek için ideal zamanlarýmýzdý. Ýlk televizyonumuz siyah beyaz Sharp marka bir TV idi. O sýralar amcalar ve eltiler arasýnda rekabet kimin TV’si daha iyi, kim buzdolabýný önce aldý da diðeri onu taklit etti aðýz dalaþýna hatta kimi zaman küslüklere kadar varan diyaloglar oluþurdu.

1974 yýlýnda Ali (Mehmet) abim askerdi. Kýbrýs’ta savaþ vardý ve oda savaþa dahil edilen bir askerdi. O zamanlar mahallemizde Arnavut göçmeni olan bir aile haricinde baþkaca kimsede TV yoktu. Onlarýn büyükçe bir bahçesi , çocuk boyumuza göre yüksekçe bir bahçe duvarý vardý. Bu bahçe duvarýna týrmanýr televizyonu burada izlerdik. Abimin Kýbrýs’ta ki günlerinin stresini bu evde yaþadýk. Dönemin özelliði gereði ailemiz solcu, gençleri ise sosyalist devrimci idi. Haliyle kavgalar, dövülmeler, okuldan kovulmalar yaþandý. Süleyman abim bu konuda en çok maðdur olan hatta ölümün kýyýsýndan dönendi. Hüseyin abimin belki yarým þiþe belki de en fazla bir þiþe bira içtikten sonra eve gelip “bugün Mamak’ta 2 polis dövdüm, 3 bekçi dövdüm” söylemleri hepimizi güldürürdü , sonra kendiside gülerdi söylediklerine.

Ailemiz sadece kardeþlerimizden oluþmuyordu. Amca çocuklarý da ailenin bir ferdi gibiydi. Akþamlarý çoðunlukla bizde toplanýlýr, gülmeceler eðlenceler bizim evimizin duvarlarýnda yankýlanýrdý. Yaz akþamlarýnýn geç saatlere kadar varan sohbetleri kýþýn kayma seanslarýna döner, soðuktan buzlaþmýþ pantolonlarýmýz kýzarmýþ burun, artýk neredeyse kayarken dengemizi saðlamaya yarayan odun parçasýný bile hissetmeyen ellerimizi evimizin gürül, gürül yanan sobasýnda ýsýtýr, pantolonlarýmýzdaki son su buharý yok olunca yeni bir enerji ve zevkle odunlarýmýzý alýp yeniden kaymaya, özgürlüðe giderdik.

Tuvaletimiz bahçemizin sokak sýnýrýna yapýldý. Sonra Dedemin ve ebemin rahatsýzlýðý dolayýsýyla , evin dýþýna yapýlmýþ olan tuvalet mecburen içeriye alýndý. Mevcut mutfak ikiye bölünerek yol tarafýnda kalan bölüm tuvalet , salon kýsmýna bakan bölüm mutfak olarak kullanýldý kýsa bir süre. Ama iþlevsel olmayan bir yöntemden vaz geçilerek mutfak eski haline getirildi. Bu tarihten sonra sürekli olarak tuvalet ve banyo olarak kullanýlacak yer evin giriþ kapýsýnýn sað yanýndaki boþluk oldu.

Evimizin geniþçe bir bahçesi ve çeþitli aðaçlarý vardý. Nüfus kalabalýk olunca ve birde Ali abim evlenince evin geniþletilmesi zorunlu bir hal aldý. Çözüm olarak evimize bir kardeþ daha yapýlmasý kararlaþtýrýldý. Borç harç geniþ bahçemizin kuzey (sað) yanýna yýðma tarzda bir ev daha yapýldý. Ali abimler burada oturmaya baþladýlar. Sanýrým babamýn emekliliði sonrasýnda bu evin üzerine yeni bir ev daha yapýlarak evimizin kardeþ sayýsý 2 ye çýkarýldý. Ali abimler bu kez üst kata taþýndý.Alt kat kiraya verildi. Ýlk kiracýmýz yanýlmýyorsam bir bekçiydi. Zöhre yengemin kardeþi Cafer aðabeyler, Hýdýr amcamlar, Binali abiler, Yüksel ve kardeþleri , çok yoksul ve mazlum bir çift, Hasan abiler sonra sadece 1 günlüðüne gelip birde kazanýmýzý çalan bir aile hatýrlayabildiðim kiracýlarýmýzdý. Bu evlerde Yakup abim ve Çetin’de bir süreliðine oturdular. En son kiracýmýz ise köyümüzün derneði oldu.

Duvarlar kireçten boyalýydý. Yýllarýn badanasý koca bir kalýp oluþturmuþtu duvarlarda. Çatýsý her daim akar biz geçici çözümlerle akýntýyý keserdik. Soðuk bir kýþ günü annemin serzeniþleri ve bunun üzerine duyduðum öfke ile çatýya çýkmýþ yýllarýn eskittiði kiremitleri düzeltmeye çalýþýrken, alttaki çýtalar çökmüþtü. Ýnce, ince yaðan yaðmur dondurucu bir soðuk ile günün öðlen saatlerinde baþladýðým tamiratý akþamýn karanlýðýnda zorla bitirmiþtim. Eve indiðimde sýrýlsýklam elbiselerimi yine çocukluðumdaki gibi gürül , gürül yanan sobanýn yanýnda sonsuz bir keyifle kurutmuþtum.

Yokluk yýllarýný yaþadýk evimizde.Bir dönem (70’li yýllar) Tüp, ekmek, sana yað gibi temel ihtiyaçlar ya karaborsadan karþýlanýyor (parasý olan için) yada sabahýn erken saatlerinde bu ihtiyaç maddelerini satan kurumlarýn önünde kuyruklara girilerek giderilmeye çalýþýlýyordu. Çocukluðumda kýþ aylarý daha çetin geçerdi. Abartýsýz belimize kadar yaðan karlarý yara , yara ekmek kuyruðuna girdiðimi hatýrlarým.Böyle bir günde Dedemle birlikte “50.Yýl ekmek Fabrikasý” unvanlý fýrýnda girdiðimiz ekmek kuyruðunda az kalsýn gözüm çýkacaktý. Güç bela aldýðýmýz ekmeklerden birini Dedemle birlikte yolda yemiþtik. Yað bulmakta bir sorundu. Ortaokulda Oktay diye bir arkadaþým vardý. Babasý kent otelde çalýþýyordu. Baþ müdür olduðunu söylemiþti ama sonradan garson olduðunu öðrendim. Oktay’la dertleþirken evde yaðýmýzýn olmadýðýný söyledim. Ben sana satayým dedi. Akþam okul daðýldýðýnda Oktay’la bizim eve gittik. Sobanýn üzerinde kaynayan yayla çorbasýnýn kokusu eve sinmiþti. Oktay’ý tanýþtýrdým bizimkilerle. Oktay çantasýndan çýkardýðý (muhtemelen evden aþýrdýðý) iki adet sana yaðýný bizimkilere vermiþ parasýný da Süleyman abimden almýþtý.

Yaz akþamlarýnda kimi zaman sigaramý yakar sokakla evin birleþtiði yokuþun kenarýna oturur yýldýzlarý seyrederdim. Hayallere dalar mutlu olurdum. Sünnetimi Ali abim ve Ýnsaf yengemlerin düðününde, babamlarýn yatak odasýnda, baþýmda kirvemin sürekli aðzýma þeker týkýþtýrmasý, Gazi amcanýn malum yerime 6 adet iðneden sonra bedenimdeki fazlalýðý almasý sonrasýnda olmuþtum. Sanýrým ilkokul 3. sýnýf öðrencisiydim.

Ýlk kez ilkokul 4. sýnýfta çalýþmaya baþladým. Amca oðlu Veysel ile birlikte önceden boyacýlýk yapan Abbas abimle meslektaþ olduk. Veysel’in ve benim sandýklarýmýz inþaat kerestelerinden yapýlmýþ aðýrca sandýklardý. Sandýklarýn taþýma kemerleri omzumuzda iz yapar, taþýnan bölgeyi kýzartýrdý. Sandýklarý taþýrken vücudumuz sandýðýn olduðu yerin aksine bir eðim alýr ve S harfi gibi olurdu. Ýlk yýllar herkes kendine çalýþtý. Veysel genelde kazandýðý parayý Naci abinin çalýþtýðý “Buket Pastanesine” yatýrýrdý. Sonralarý ortak çalýþmaya baþladýk. Kim ne kadar boyarsa akþam hasýlatý toplar ikiye bölerdik. Önceleri Buket Pastanesi önünde sýralý bir halde boyacýlýk yaptýk. Sonra yolun karþý kýyýsýna geçtik. Orada Hüseyin abim terzi Mustafa’nýn, Ýhsan abi berber Hasan’ýn yanýnda çalýþýyorlardý. Hüseyin abim bir süre sonra askere gitti. Ha bu arada terziye çýrak aranýyordu. Mustafa abi beni aldý. Bir hafta boyunca orta parmaðýma baðlanmýþ yüzükle yattým kalktým. Elim dikiþ dikmeye alýþsýn diye. Kumaþ parçalarýnda tatbikatlar yaptým. O anda simitçilik yapan Abbas abim okula devam etmeme kararý alýnca benimde hiç sevmediðimi düþündüðüm boyacýlýða baþlama þansým doðdu. Çünkü bundan böyle terzi çýraklýðý Abbas abime kalýyordu.

Misafirlerimiz hiç eksik olmazdý. Yada bizimkilerin misafirlik gezmeleri. Komþuluk iliþkileri ne kadar saðlamdý ki bunu bugün daha iyi anlýyorum. Apartmanýmýzda yaþayan býrakýn alt kat komþularýný hemen karþýdaki komþuyu bile tanýmazken eskiden baþka mahallelerden dahi komþular gelir, onlara iadei ziyarette bulunulurdu.

Annemden ilk aðýtý bu evde dinlemiþtim. Ýstanbul’da yaþayan Ýsmail dedemin ölüm haberini aldýðýmýzda annem salonun ortasýna oturup dizlerine vura vura aðýtlar yakarak aðlamýþtý. Komþularýmýz yine o sýcak insani yanlarýný gösterip birkaç gün evin yemek ihtiyaçlarýný sýrasýyla yerine getirmiþlerdi. Elif ebemi de lise son sýnýfta iken kaybettik. Kambur bir beli, iskeletinin üzerine sanki yapýþtýrýlmýþ incecik bir derisi vardý. Ýðdeyi öylesine severdi ki, mahalleden “iðde var leblebi var keçi boynuzu var, çamaþýra mandal var, iðdeciiii” baðýrtýsý ebemi cezp eder,Ebem daha önce zulasýna koyduðu yýrtýk naylon ayakkabý, bakýr, sarý ne varsa satýcýya verir, satýcý aldýðý malzemeleri terazinin bir kefesine koyar, diðer yanýna da iðde doldurulurdu. Ebem genelde bizden saklayarak peþine doldurduðu iðdeleri aðzýnda kalmýþ bir iki diþ ile ýsýrýp yemeye çalýþýrdý. Dedem ebeme göre daha vakur ve prensipliydi. Adil ve demokrat bir yaný vardý. Babamýn ve annemin hýþýmlarýna karþý bizi korur, kollardý. Hayatýnýn sonlarýna doðru bazý bilinç bulanýklýðý yaþadýðý zamanlarda olurdu. Ama o haliyle bile yine de saygýn ve sevimliydi. Dedemin yaþlýlýk aylýðýný genelde beraber alýrdýk. Maaþ sonrasýnda bana harçlýk verirdi. Sakal traþýný ben, bazen de Veysel yapardý. Veysel’in yaptýðý traþlarda dedem oldukça bol miktarda kan kaybý yaþardý Veysel in yaptýðý traþlardan sonra dedemin sakalý kesilir ama yüzü pamuk tarlasýna dönerdi.Kýrmýzý pamuk tarlasýna desek daha iyi bir taným olur sanýrým.
Bir keresinde dedemle bir Adapazarý yolculuðumuz olmuþtu. Dedem bastonla yürümek zorunda olduðundan hareket halindeki trende dengesini zor buluyordu. Tuvalet ihtiyacý gelmiþti. Dedemin koluna girerek onu trenin tuvaletine götürdüm. Dedem tuvalete girdi. Kapýyý kapatmadý. O anda “lavuðun” biri dedeme “kapýyý kapatsana dayý” diye hiddetle çýkýþtý. Bende lavuða ayný hiddetle ve diklenerek “görmüyor musun yaþlý ve ayakta zor duruyor. Kapýyý kapatmayacak” dedim ve dedemin koluna girdim. Dedem iþini hallettikten sonra lavuðun orada olmadýðýný gördüm. Askere gitmeden önce dedemin ben yokken ölebileceði hep aklýmdaydý. Kýbrýs’ta askerliðimi yaparken dedemin 1 hafta kadar önce öldüðünü telefonda Fatma söyledi bana. O gün koðuþun boþ olduðu bir sýrada yataðýma kapanýp hýçkýra ,hýçkýra aðladýðýmý dün gibi hatýrlarým. Dede seni seviyorum.

Evimiz çokça düðüne sahiplik etti. Çokça da þahitlik. Sokaðýmýzýn ortasýnda bulunan boþ arazinin her yanýnda halayýn, kürt aðýrlamasýnýn izi vardýr. Karda kýþta, yaðmurda çamurda, sýcakta soðukta her daim oyunlarýmýzý oynadýk. Rakýmýzý sohbetlerimize meze edip eðlencenin doyulmaz tadýna vardýk.

Bu evde aðlamýþlýðým azdýr. Bir ebem öldüðünde Cafer amcamýn aðlamasýna aðladým.(Laf aramýzda Ýbrahim abimin aðlamasýna da gülmüþtüm.Bu mevzu aramýzda hala anlatýlýr ve gülünür.) Birde Saniye’nin evlenip Ýstanbul’a gidiþine. Baþkaca aðladýðým var mý hatýrlamýyorum.

76. sokaðýn önemli bir özelliði vardý. Birincisi caddeden sokaða doðru yürüdüðünde soldan birinci ev Sait amcalarýn, ikinci ev Durmuþ abilerin, hemen üstünde Hýdýr amcamlarýn, onlarýn üstünde Cafer amcamlarýn ve bu sýrada en son bizim evimiz vardý. Sokaðýn sað yanýndaki en üst evde ise Ýsmail amcamlarýndý. Yani sokaðýn yarýsý ZAMAN ailesine aiti. Bir baþka özellik ise bu sokakta bulunanlarýn ailelerin beylerinin 8’inin DDY’nda çalýþýyor olmasýydý. Hýdýr amcam, Cafer amcam, Müslüm amca (Çorumlu) Babam, Ýbrahim amca, Sami amca ve Ahmet abi DDY’cilerdi.

Gecekondularda tamirat tadilat bitmezdi hiç. Her yýl mutlaka bir yer yýkýlýr, tamir edilir yada eklenirdi. Eskiden yollarýmýz asfalt deðildi. Greyder yaðmur sonralarýnda gelir þöyle bir düzeltir geçip giderdi. Yaðmur yaðdýðýnda ileriki tamirat ve tadilatta kullanýlacak kumu yaðmur suyunun önüne koyduðumuz barikatlarda biriken kumlardan saðlardýk.Yolun kenarýna öbek, öbek yýðdýðýmýz kumlarý kovalarla bahçenin bir köþesine yýðar ihtiyaç halinde kullanýrdýk.

Evimiz bizlere huzur veren, dinlendiren, derin uykularda bilincimizi dýþarýdan yalýtan, soðuk kýþ gecelerinin ayazýný göðüsleyip bize sýcak bir yuva sunan evimiz.

Þimdi seni yalnýzlýða terk edip daðýldýk hepimiz bir ,bir. Biliyor musun, senden ayrýlan her seste irkildim. Eridim. Bir zamanlar seslerimizle yankýlanan duvarlarýn, þimdi sessizliðin sesine alýþmaya çalýþýyor. Var olduðun günden bugüne kadar hiç eksik olmayan sesler nasýlda yok oldular deyip aðlýyor musun ? Küçük odalarýnda huzur içinde yatýp, mutfaðýnda çay demleyen insanlarý özlüyor musun? Kýrgýn mýsýn bize ? Seni oralarda yapayalnýz býrakýp kalleþçe ve bir çýkar uðruna kaçtýðýmýzý düþünüyor musun?

Biliyorum ve içim acýyor. Biz sana ihanet ettik. Belki yarýn belki bir sonraki gün idamýný bekleyen yiðit bir insan gibi ayakta ve maðrur kepçe darbeleriyle yok olacaksýn.

Biliyorum ve içim acýyor. O kepçe darbeleri duvarlarýna vurdukça, bedeninde sakladýðýn yaþanmýþlýklar bir, bir uçup gidecek sonsuz uzay boþluðuna.

Annemin unutamadýðým aðýtý yükselecek önce , toz zerrecikleriyle babamýn tiz sesi, aile fertlerinin sevinç ve hüzün dolu sedasý daðýlacak sonra.

Unutma son darbe inerken üstüne biz seni hep sevdik. Ölene kadar beynimin bir köþesinde hep olacaksýn.

Bakma insanlarýn gecekondu demelerine sen bizim yüreðimize kondun. Ve hayata bakan son halinle bilincimizde dondun.

Seni unutmayacaðým.

ELLEZ    04 June 2006 21:33 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Sevgili site sakinleri iyi akþamlar
uzunca sayýlabiecek bir aradan sonra yeniden yazabiliyorum.

Dün baþlayýp bugün sonuçlanan Ankara Serbest Muhasebeci, Mali Müþavirler odasýnýn seçimli olaðan genel kurulu vardý.

Genel kurulda iki liste yarýþtý.Birisi benimde üyesi olduðum Çaðdaþ Demokrat Muhasebeciler gurubu , diðeri Meslekte birlik grubuydu.Bizim grubumuz solun tüm renklerninin temsil edildiði bir yapýdýr.(Solda birlik olmaz diyenlerin kulaklarý çýnlasýn) , Meslekte birlik grubu ise sað yapýnýn ortak platformudur.
Bugün yapýlan oda organlarý seçiminde 400 'e yakýn farkla biz kazandýk.
Bu sonuç sürpriz bir sonuç deðildir.Meslek örgütlerinin (iþveren örgütleri hariç) hemen hemen tamamýnda solun ortak listesi yönetimlere gelme baþarýsý saðladý.Bu aslýnda solun birlikte hareket etmesi halinde neleri baþarabileceðine iyi bir örnektir.
Günler öncesinde solun seçim ittifaký konusunda bir tartýþma ortamý yaratmaya çalýþmýþtým.Ama maalesef geçen süreçte bu tartýþma konusuna fazlaca raðbet edilmemiþ.
Herhalde solun üzerindeki ölü topraðý köylülerimizede sirayet etmiþ.Olsun ben yinede seçim ittifakýný canlý tutmaya çalýþacaðým.Çünkü bu seçim baþarýmýz bana heyecan ve umut veriyor.

Sevgi ' nin yazýsýný okudðumda mahçup olmadým desem yalan olur.Düþünceleri için teþekkür ederim.

3 haziran bildiðiniz gibi Nazým Hikmet'in ölüm yýldönümüydü.Sevgili Abim sülonun nazým hikmet'in Berkeley adlý þiirini yazarak onu anmasý takdir edilecek bir davranýþ olduðu gibi seçtiði þiir ile Nazým ' ýn filozof yanýnýda ortaya koymuþ.Herhalde Meteryalist felsefeyi bu denli sade anlatabilecen baþka bir þiir yokturdur.

Geçtiðimiz hafta Nevþehir'e gittik.E bilirsiniz kültürümüzde adak adama ve kurban kesme gibi bir olgu söz konusu.Baþý derde giren, güzel birþey yaþayan , hemen bir adak adar.O da genelde ya Hacý Bektaþ týr ya arap tekkedir.Benim bacanaðýmda böyle bir adak adamýþ.Bir cumartesi sabahý Ankara'dan yola çýkýp 3 satte Hacý Bektaþ'a vardýk.Bozkýrda bir anadolu kasabasýný özellikli kýlan tek þey Hacý Bektaþ ve onun kültürel mirasý. Öðlene doðru alýnan adak kurbaný kasabýn keskin býçaðý ile can verirken insanýn huzura erdiði çokta söylenemez.Henüz biraz önce yanýnda meleyerek geçen bir canlýnýn ölüme gidiþinin canlý tanýðý olmak çok zor.Neyse tatsýz bir konu.Geçiyorum.
Kurbandan sonra önce çilehaneye gittik, orada Sevgili abim Sülo'yu anarak Aþýk Mahzuni Þerifin mezarýný ziyaret edip ruhunu yad ettik.Küllüyeyi gezdik.
Þunuda belirtmeliyimki, Hacý Bektaþlýlar bu iþin inanaç boyutundan çok ticari yönüne aðýrlýk veriyorlar.Belki doðal olanýda bu.

Daha önce diðer sitede yayýnladýðým ancak karman çorman olan bir yazýmý þimdi bu sitenin hikayeler bölümünde yeniden yayýnlayacaðým.Bilginize sunarým.

Selam ve saygýlarýmla

SEÇÝM BAÞARISINI KUTLAYAN ELLEZ




ELLEZ    04 June 2006 21:33 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Sevgili site sakinleri iyi akþamlar
uzunca sayýlabiecek bir aradan sonra yeniden yazabiliyorum.

Dün baþlayýp bugün sonuçlanan Ankara Serbest Muhasebeci, Mali Müþavirler odasýnýn seçimli olaðan genel kurulu vardý.

Genel kurulda iki liste yarýþtý.Birisi benimde üyesi olduðum Çaðdaþ Demokrat Muhasebeciler gurubu , diðeri Meslekte birlik grubuydu.Bizim grubumuz solun tüm renklerninin temsil edildiði bir yapýdýr.(Solda birlik olmaz diyenlerin kulaklarý çýnlasýn) , Meslekte birlik grubu ise sað yapýnýn ortak platformudur.
Bugün yapýlan oda organlarý seçiminde 400 'e yakýn farkla biz kazandýk.
Bu sonuç sürpriz bir sonuç deðildir.Meslek örgütlerinin (iþveren örgütleri hariç) hemen hemen tamamýnda solun ortak listesi yönetimlere gelme baþarýsý saðladý.Bu aslýnda solun birlikte hareket etmesi halinde neleri baþarabileceðine iyi bir örnektir.
Günler öncesinde solun seçim ittifaký konusunda bir tartýþma ortamý yaratmaya çalýþmýþtým.Ama maalesef geçen süreçte bu tartýþma konusuna fazlaca raðbet edilmemiþ.
Herhalde solun üzerindeki ölü topraðý köylülerimizede sirayet etmiþ.Olsun ben yinede seçim ittifakýný canlý tutmaya çalýþacaðým.Çünkü bu seçim baþarýmýz bana heyecan ve umut veriyor.

Sevgi ' nin yazýsýný okudðumda mahçup olmadým desem yalan olur.Düþünceleri için teþekkür ederim.

3 haziran bildiðiniz gibi Nazým Hikmet'in ölüm yýldönümüydü.Sevgili Abim sülonun nazým hikmet'in Berkeley adlý þiirini yazarak onu anmasý takdir edilecek bir davranýþ olduðu gibi seçtiði þiir ile Nazým ' ýn filozof yanýnýda ortaya koymuþ.Herhalde Meteryalist felsefeyi bu denli sade anlatabilecen baþka bir þiir yokturdur.

Geçtiðimiz hafta Nevþehir'e gittik.E bilirsiniz kültürümüzde adak adama ve kurban kesme gibi bir olgu söz konusu.Baþý derde giren, güzel birþey yaþayan , hemen bir adak adar.O da genelde ya Hacý Bektaþ týr ya arap tekkedir.Benim bacanaðýmda böyle bir adak adamýþ.Bir cumartesi sabahý Ankara'dan yola çýkýp 3 satte Hacý Bektaþ'a vardýk.Bozkýrda bir anadolu kasabasýný özellikli kýlan tek þey Hacý Bektaþ ve onun kültürel mirasý. Öðlene doðru alýnan adak kurbaný kasabýn keskin býçaðý ile can verirken insanýn huzura erdiði çokta söylenemez.Henüz biraz önce yanýnda meleyerek geçen bir canlýnýn ölüme gidiþinin canlý tanýðý olmak çok zor.Neyse tatsýz bir konu.Geçiyorum.
Kurbandan sonra önce çilehaneye gittik, orada Sevgili abim Sülo'yu anarak Aþýk Mahzuni Þerifin mezarýný ziyaret edip ruhunu yad ettik.Küllüyeyi gezdik.
Þunuda belirtmeliyimki, Hacý Bektaþlýlar bu iþin inanaç boyutundan çok ticari yönüne aðýrlýk veriyorlar.Belki doðal olanýda bu.

Daha önce diðer sitede yayýnladýðým ancak karman çorman olan bir yazýmý þimdi bu sitenin hikayeler bölümünde yeniden yayýnlayacaðým.Bilginize sunarým.

Selam ve saygýlarýmla

SEÇÝM BAÞARISINI KUTLAYAN ELLEZ




ELLEZ    04 June 2006 21:33 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Sevgili site sakinleri iyi akþamlar
uzunca sayýlabiecek bir aradan sonra yeniden yazabiliyorum.

Dün baþlayýp bugün sonuçlanan Ankara Serbest Muhasebeci, Mali Müþavirler odasýnýn seçimli olaðan genel kurulu vardý.

Genel kurulda iki liste yarýþtý.Birisi benimde üyesi olduðum Çaðdaþ Demokrat Muhasebeciler gurubu , diðeri Meslekte birlik grubuydu.Bizim grubumuz solun tüm renklerninin temsil edildiði bir yapýdýr.(Solda birlik olmaz diyenlerin kulaklarý çýnlasýn) , Meslekte birlik grubu ise sað yapýnýn ortak platformudur.
Bugün yapýlan oda organlarý seçiminde 400 'e yakýn farkla biz kazandýk.
Bu sonuç sürpriz bir sonuç deðildir.Meslek örgütlerinin (iþveren örgütleri hariç) hemen hemen tamamýnda solun ortak listesi yönetimlere gelme baþarýsý saðladý.Bu aslýnda solun birlikte hareket etmesi halinde neleri baþarabileceðine iyi bir örnektir.
Günler öncesinde solun seçim ittifaký konusunda bir tartýþma ortamý yaratmaya çalýþmýþtým.Ama maalesef geçen süreçte bu tartýþma konusuna fazlaca raðbet edilmemiþ.
Herhalde solun üzerindeki ölü topraðý köylülerimizede sirayet etmiþ.Olsun ben yinede seçim ittifakýný canlý tutmaya çalýþacaðým.Çünkü bu seçim baþarýmýz bana heyecan ve umut veriyor.

Sevgi ' nin yazýsýný okudðumda mahçup olmadým desem yalan olur.Düþünceleri için teþekkür ederim.

3 haziran bildiðiniz gibi Nazým Hikmet'in ölüm yýldönümüydü.Sevgili Abim sülonun nazým hikmet'in Berkeley adlý þiirini yazarak onu anmasý takdir edilecek bir davranýþ olduðu gibi seçtiði þiir ile Nazým ' ýn filozof yanýnýda ortaya koymuþ.Herhalde Meteryalist felsefeyi bu denli sade anlatabilecen baþka bir þiir yokturdur.

Geçtiðimiz hafta Nevþehir'e gittik.E bilirsiniz kültürümüzde adak adama ve kurban kesme gibi bir olgu söz konusu.Baþý derde giren, güzel birþey yaþayan , hemen bir adak adar.O da genelde ya Hacý Bektaþ týr ya arap tekkedir.Benim bacanaðýmda böyle bir adak adamýþ.Bir cumartesi sabahý Ankara'dan yola çýkýp 3 satte Hacý Bektaþ'a vardýk.Bozkýrda bir anadolu kasabasýný özellikli kýlan tek þey Hacý Bektaþ ve onun kültürel mirasý. Öðlene doðru alýnan adak kurbaný kasabýn keskin býçaðý ile can verirken insanýn huzura erdiði çokta söylenemez.Henüz biraz önce yanýnda meleyerek geçen bir canlýnýn ölüme gidiþinin canlý tanýðý olmak çok zor.Neyse tatsýz bir konu.Geçiyorum.
Kurbandan sonra önce çilehaneye gittik, orada Sevgili abim Sülo'yu anarak Aþýk Mahzuni Þerifin mezarýný ziyaret edip ruhunu yad ettik.Küllüyeyi gezdik.
Þunuda belirtmeliyimki, Hacý Bektaþlýlar bu iþin inanaç boyutundan çok ticari yönüne aðýrlýk veriyorlar.Belki doðal olanýda bu.

Daha önce diðer sitede yayýnladýðým ancak karman çorman olan bir yazýmý þimdi bu sitenin hikayeler bölümünde yeniden yayýnlayacaðým.Bilginize sunarým.

Selam ve saygýlarýmla

SEÇÝM BAÞARISINI KUTLAYAN ELLEZ





4937
Mesaj Var
« 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580 581 582 583 584 585 586 587 588 589 590 591 592 593 594 595 596 597 598 599 600 601 602 603 604 605 606 607 608 609 610 611 612 613 614 615 616 617 618 619 620 621 622 623 624 625 626 627 628 629 630 631 632 633 634 635 636 637 638 639 640 641 642 643 644 645 646 647 648 649 650 651 652 653 654 655 656 657 658 659 660 661 662 663 664 665 666 667 668 669 670 671 672 673 674 675 676 677 678 679 680 681 682 683 684 685 686 687 688 689 690 691 692 693 694 695 696 697 698 699 700 701 702 703 704 705 706 707 708 709 710 711 712 713 714 715 716 717 718 719 720 721 722 723 724 725 726 727 728 729 730 731 732 733 734 735 736 737 738 739 740 741 742 743 744 745 746 747 748 749 750 751 752 753 754 755 756 757 758 759 760 761 762 763 764 765 766 767 768 769 770 771 772 773 774 775 776 777 778 779 780 781 782 783 784 785 786 787 788 789 790 791 792 793 794 795 796 797 798 799 800 801 802 803 804 805 806 807 808 809 810 811 812 813 814 815 816 817 818 819 820 821 822 823 824 825 826 827 828 829 830 831 832 833 834 835 836 837 838 839 840 841 842 843 844 845 846 847 848 849 850 851 852 853 854 855 856 857 858 859 860 861 862 863 864 865 866 867 868 869 870 871 872 873 874 875 876 877 878 879 880 881 882 883 884 885 886 887 888 889 890 891 892 893 894 895 896 897 898 899 900 901 902 903 904 905 906 907 908 909 910 911 912 913 914 915 916 917 918 919 920 921 922 923 924 925 926 927 928 929 930 931 932 933 934 935 936 937 938 939 940 941 942 943 944 945 946 947 948 949 950 951 952 953 954 955 956 957 958 959 960 961 962 963 964 965 966 967 968 969 970 971 972 973 974 975 976 977 978 979 980 981 982 983 984 985 986 987 988 »