merhaba ellez bey, yazýlarýnýzý büyük bir zevkle okuyorum, çobanlardan sonra avcýlara sýra geldiðini duydum
bazý insanlarda kendilerini o kadar kuvvetli ifade edebilme ve savunabilme yeteneði vardýr ki karþýda ki insan bunun tersini dahi düþünüyor olsa bile neredeyse hak verecek duruma gelir ya da verirde
çobanlardan sonra sýra avcýlarda..beni ilgilendiren tarafý çatmanýz deðil nasýl çatacaðýnýz, kendinize göre baðlantýlar yakalayýp! öyle geçerli nedenler kýlýyorsunuz ki hak vermemek elde deðil
bu çatmalar bana da yabancý deðil aslýnda, mesela yaþadýðým bir aksilik yüzünden en son bir kediyle gözgöze geldim diye yaþadýðým aksiliðe onu neden gösterip,(bunun kesinlikle batýl inançla alakasý yoktur!)kendisine(kediye)teessüflerimi bildirdiðim bir kaç mektup ve þiir yazdýðým bile olmuþtur.
Þiirimin bir bölümünde;
adamýn karþýsýnda iki siyah sandalye,
kadýn yine sað taraftakine oturur,
o masa yine ortalarýnda durur,
ayýrýr onlarý,
aslýnda tek suçlu odur!
diye masa`ya bile çattýðým olmuþtur.
Sonra;
Akýllýlara aþýk olurum ben
Akýllý bir erkeðe, kadýna, kurda kuþa böceðe, çiçege,
Bitkinin de akýllýsý olurmuymuþ deme, akýllýsýda var tabii salaklarýnýn olduðu gibi. Mesela çam!
Çam aðacý...çok salak bulurum ve hiç sevmem...
Ne o öyle dört mevsim, her daim yemyeþil dimdik ayakta.
Oysa ne güzel kýzarýp, sonra turuncu, sonra sarýlara boyanýp usul usul döküverirler yapraklarýný, benim akýllý çiçeklerim sonbaharda,
Ne güzel tomurcuklanýp, ne güzel pýtýr pýtýr açýverirler rengarenk, ilkbaharda.
Sonra gururludurlar da, bir ihmal et onlarý, sulama da gör! nasýl küserler sana ve nasýl mahrum ederler seni o mis gibi kokularýndan, elvan çesit renklerinden.
Solmasýný bilirler, açmak için gönülden, ölmesini bilirler doðmak için yeniden.
Çam aðaçlarýný hiç sevmem ben...
Salaktýr onlar.
diye... çam aðaçlarýna bile çattýðým olmuþtur.
Dört gözle yazýlarýnýzý bekliyorum