ÞERÝAT NEDÝR?
Þeriat ; (Etimolojik olarak; Arapça þer kötülük, fenalýk yapan anlamýna gelir. Bu anlamda Þeri at; içindeki kötülüðü at anlamýna gelir.)
Gerçek anlamda Þeriat; Kur’anýn ve Ýslam (teslim olmak anlamýna gelir) ’ýn temel kaynaklarýnýn ortaya koyduðu kurallar ve buyruklarýn bütünüdür.
Þeriat; Allah’ýn, insanlarýn eylemlerine iliþkin hükümlerinin bütünü (Büyük Larousse; 21. Cilt; ilgili konu baþlýðý
demektir.
Þeriat, bir yanýyla; Ýslam dininin dünya yaþamýnda uyguladýðý hukuk yasalarýdýr. Þeriat hukuku iki temel üzerine oturmuþtur. Birincisi Ýbadettir. Bu Ahretle, öbür dünyayla ilgilidir. Ýkincisi ise yaþadýðýmýz dünyayla ilgilidir. Þeriat bu dünyayla ilgili bir takým kurallar koymuþtur. Bu kurallar Tanrý emri olduðundan kesin uyulmasý gereken kurallardýr.
Þeriat’ýn ibadetle ilgili kurallar kiþileri baðlarken, dünyayla ilgili konulan kurallar tüm toplumu baðlar. Çünkü toplum, insanlarýn birbiriyle olan iliþkilerinden oluþur. Bu iliþkiler hem maddi ve hem de manevi iliþkilerdir. Ýbadet Allah ile kiþi arasýnda ki bir iliþki olmasýna karþýn; insanlar arasýnda ki iliþki, dayanýþma ve çýkar iliþkisidir.
Bir toplumda, insanlarýn düzenli yaþayabilmeleri için bir takým kurallar ve kurumlar oluþturulmuþtur. Bunlar “hukuk” yasalarýdýr. Bu yasalara baktýðýmýzda; Aile, mal, borç, ticaret, dava ve ceza hukukunu kapsadýðýný görürüz.
Ýslam (sözcük anlamýyla, Teslim olmak demektir) doðarken bir devlet dini olarak doðdu. Var olduðu günden bu yana yönetme erkini eline aldý. Yani Ýslam dini baþlangýcýndan bu yana devleti yönetme, dünya iþlerin de düzenleme görevini üstlendi. Böyle olunca dünya iþleriyle, ahrete yönelik ibadet birlikte yürütüldü. Oysa dünya iþiyle, din birbirinden farklý alanlarý kapsar. Birisi insanýn kendi iç dünyasýný, diðeri ise tamamen dýþ dünyayý kapsar. Din bireyin alanýna girerken, dünya iþleri bir toplumun hatta bazen tüm dünya insanlýðýnýn ortak çýkarýna iliþkin alaný kapsar.
Din yapýsý gereði öte dünyayý ilgilendiren, fizik ötesi bir kavramdýr. Bu kavramlar hiçbir zaman deðiþmeyen ve kesin emirler içeren bir kavramladýr. Dinin koyduðu ritüeller kapsayýcý ve baðlayýcýdýr. Koyduðu kurallar bir milyon yýl sonrada hep aynýdýr.
Dünya iþleri ise fizikidir, somuttur, algýlayýcýdýr. Özünde deðiþim ve dönüþümü içerir. Süreç içinde kendini yeniden var eden, zaman ve mekanýn etkisiyle sürekli deðiþime ve dönüþüme uðrayan dünyasal iþlerle, hiç deðiþmeyen ve duraðanlýk içeren bir yapýyla baðdaþtýrmak kolay olmamaktadýr. Dünya iþlerinin sayýsýzca türü vardýr. Dünya iþleri maddi ve eylemseldir. Gözlem ve deneye dayanýr. Fizik yasalarýna baðlýdýr. Dünyasal olan hiçbir oldu ve olay kutsalýn içine sýðdýrýlamaz. Üretim araçlarý
geliþtikçe, üretim biçimi farklýlaþýnca, bilimsel ve teknik ilerlemeler oldukça, kýsacasý yaþam deðiþtikçe; toplumsal deðerlerde de bir çok deðiþimler olur. Hukukta, ahlakta, geleneklerde, giyim de, kuþam da, insan iliþkilerinde, davranýþ kalýplarýnda her deðiþim ve dönüþüm olur ve bu kaçýnýlmazdýr.
Oysa kutsal olanýn kurallarý deðiþmez. Deðiþmeyen bir alan, sürekli deðiþen bir alaný yönetmeye kalkarsa ne olur? Uyumsuzluklar olur. Tevil olur.
Örneðin kadýnýn baþýný örtmesi, Köleci ve Feodal toplumun deðerleridir. Bu deðer Burjuvazinin sahneye çýkmasýyla, bireyin yurttaþ olasýyla birlikte deðiþmek zorunda kalmýþtýr. Ama bu deðiþime uygun kendini yenileyen din, yaþamla uyum gösterirken; bu deðeri halen geçerli sayan ve bunu uygulamaya çalýþan bir din; yaþamda sürekli sorunlarýn doðmasýna neden olmaktadýr.
Örneðin “Faizin Haram Sayýlmasý” feodal dönemin bir anlayýþý ve uygulamasýdýr. Bu anlayýþ o dönemin çok önemli bir ekonomi deðeri olarak Ýslam dinine de girmiþtir.Oysa Kapitalizmin özü ve en büyük karý “Faiz”dir. Günümüzde Faizin Haram olduðunu söylemek ve bunu uygulamaya çalýþmak hiç de kolay deðildir. Bunun adýný deðiþtirip, “Kar pay”ý yapýlsa bile, bu þekilsel bir deðiþim olur. Öz aynýdýr. Çünkü her ikisi de “paradan para kazanmadýr”.
Örneðin Ýslam kadýný erkekle eþit görmemektedir. Kadýn erkeðin istediði zaman boþayabileceði birisidir. Ýsteyen erkek dört kadýnla evlenebilir. Kadýn “imam nikahý” ile evlenir. Ama erkeðin “boþ ol” demesiyle boþanmýþ olur. Oysa günümüzün “resmi nikahý” kadýna bir güvence vermiþtir. Þimdi “imam nikahlý” ve geleceði güvensiz kadýnla; “resmi nikahlý” ve geleceði görece daha güvenli kadýnýn varlýðý, bir çeliþki doðurmuyor mu? Kutsal olanla, olmayan deðerlerin birbirini zýtlamasý ve Kutsal olanýn var olan günün deðerlerine yabancý kalmasý. Þeriat anlayýþý emekçinin, çalýþanýn hak aramasýný da onaylamaz. Hatta bu tür hak arayýþlarýnýn yanlýþ olduðunu söyler. Çünkü bu anlayýþa göre, insanlar doðarken “rýzk”ýyla doðar. Bir insanýn yoksul olmasý, iþsiz olmasý…vb. o kiþilerin kaderidir. Buna boyun eðilmelidir. Oysa günümüzde hak arayan milyonlarca çalýþan bu Kutsal emirle çeliþmektedir.
Bu örnekleri çoðaltmak olasýdýr.
Dinin en büyük iþlevi, insanlarýn içi dünyalarýný rahatlatmak, yaþamýn zorluklarý ve çözümsüzlükler karþýsýnda kendisine bir sýðýnak olmaktýr. Dinin bu iþlevi unutulup, onun kurallarýný yaþamýn her alanýna uygulamaya kalmak; ona verilecek en büyük zarardýr. Çünkü dýþ dünyanýn kurallarý sürekli deðiþir. Dinin kurallarý ise deðiþmez. Bundan dolayý da, din kurallarý ile, dýþ dünyayý yönetmeye kalkmak, dine, inanca zarar verir.
19.06.2006