Kubilay’ýn baþýný kimler kesti Pir Sultan’ý kimler, ne diye astý Çorum’da, Maraþ’ta insanlýk sustu Ýnsaný kesenler, insan mýdýr dost?
Aziz Nesin, dendi, canlar yakýldý Sevgi sunanlara, karþý çýkýldý Bunca senaryolar, nasýl yazýldý Sevgisiz olanlar, insan mýdýr dost?
Yýllardýr oynanan, ülkede oyun Gelerek oyuna, olmayýn koyun Olup- bitenleri sizlerde duyun Duyarsýz olanlar, insan mýdýr dost?
Iþýk karanlýðý, elbet yenecek Akýl doðmalara galip gelecek Zamaným gerçeði, hep söyleyecek Gerçeði saklayan, insan mýdýr dost?
28.06.2006
<
br>
Süleyman Zaman 28 June 2006 09:20 |
SÝVAS VE GÜNÜMÜZ GERÇEÐÝ 2 Temmuz 1993 insanlýk tarihinde kara bir gündür. Geçmiþte ki “Kerbela Olayý” nasýl büyük bir insanlýk suçuysa; Solingen’de yapýlan vahþet insanlýk adýna nasýl bir utançsa; Gaz odalarýnda, ekmek fýrýnlarýnda yakýlan onca insanlar nasýl insan dýþýlýksa, iþte Sivas Kýyýmý’da öyle bir olaydýr. Ýnanýn bu olaylarý düþündüðümde insan olduðuma utanýyorum. Ýnsanlýk tarihi bu tür kýyýmlarla, katliamlarla doludur. Ýþte en yakýný Irak vahþeti. Çoluk çocuk demeden, suçlu- suçsuz gözetmeden bu ülkeyi iþgal eden Amerikan güçleri tarafýndan yapýlan katliamlar; büyük insanlýðýn gözleri önünde yapýlmaktadýr. Ýnsanlýk adýna, çaðdaþlýk adýna yazýk !. Bundan 13 yýl önce; Sivas’ta ülkemizin yetiþtirdiði en büyük ozanlardan birisi olan “ Pir Sultan ABDAL’I “ anmak, yapýlan “Ozanlar Anýtý”nýn açýlýþýný gerçekleþtirmek ve barýþ, kardeþlik, dostluk sunan bir kültür anlayýþýný dünyaya sunmak için toplanan o yiðit, onurlu, cesur ve gönülleri sevgi dolu insanlar diri, diri yakýldýlar. Bu tarifsiz bir vahþet örneðidir. Bunu içinde sevgi taþýyan hiçbir insan yapamaz. Yüreðinde insan sevgisi, beyinlerinde özgürlük düþüncesi, toplum yaþamýnda halkça paylaþým, insanlar arasýnda kardeþlik, dostluk, herkese eþit mesafede olan bir yönetim anlayýþý, gerçek bir demokrasi, iþleyen bir barýþ ortamý ...vs. istemekten baþka suçlarý olmayan; aydýnlýk düþünceli, çaðdaþ kafalý, laik, özgürlük yanlýsý, demokrat...vs. olan ozanlarýmýz, yazarlarýmýz, araþtýrmacýlarýmýz, aydýnlarýmýz; çað dýþý, korteksten yoksun sürüngen beyinli, akýldan ve mantýktan uzak, gerici ve yobaz güruhu tarafýndan yakýlarak öldürüldüler. Ne acý! Ne acý !. Onlar ; “Hararet nardadýr, sacda deðildir/ Keramet sendedir, Hac’da deðildir/ Her ne arar isen kendinde ara/ Mekke’de, Kudüs’te, Hac’da deðildir . diyen ve gerçeði bulmak için sorgulayan, kendisine sunulaný araþtýran, yorumlayan birer bilim insanýydýlar. Varlýðýn özünü insanda arayan ve insaný varlýðýn en temeline koyan “insan merkezli” bir dünya görüþünün temsilcileri olan bu insanlar, dünya insanlýðýna bu evrensel görüþlerini anlatmak için buraya gelmiþlerdi. Onlar; Mahzuni Þerif’in dediði gibi“Ben insanlar deðerini ölçemem/ Doðu- Batý, Gavur-Müslim bir bana Yada; Ýçilmeli birlik denen bir sudan/ Alevler dal olsun tüfekler fidan/ Sýnýrsýz, davasýz dünya dilerim / veya büyük üstat, ulu ozan Yunus’un dediði gibi “Sen sana ne sanýrsan/ Ayrýða da onu san/ Dört kitabýn manasý / Budur ancak var ise”. Muhlis Akarsu’yun dediði gibi “Doðarken farklý doðmadýk/ Ayýrma bizi kendinden/ Nesimi Çimen’in dediði gibi; Barýþ güvercini uçsun dünyada/ diyen ve insan sevgisini dünya görüþlerinin, inançlarýnýn en temeline koyan yüce insanlardý. Sivas Kýyýmýný; anýnda, birden bire kendiliðinden oluþmuþ bir olay olarak görürsek çok yanýlýrýz. Bu anlayýþ Sivas’taki gibi daha bir çok olaylarýn doðmasýna engel olacak bir duruþ olamaz. Sivas Kýyýmý; yýllarca (1950 yýllarýndan bu yana) gerici, tutucu ve saðcý yöneticilerin adým, adým; taviz vere, vere; sýrtlar sývazlana, sývazlana; olgunlaþtýrýlan ve kýþkýrtmalar sonucunda oluþan önceden planlanmýþ bir gerici saldýrýdýr. Bu gerici saldýrýnýn emperyalist ayaðýnýn görülmemesi ise tam bir aymazlýk olur. Yaklaþýk 60 yýldýr bu ülkede hükümet edenlerin bugüne kadar uyguladýklarý sosyo- ekonomik ve siyasi anlayýþlar ve bunlarýn uzantýsý olan uygulamalar sonucunda Sivas gibi bir garabet kýyýmý oluþmuþtur. Atatürk diye, diye Atatürk’ün düþüncelerini uygulamayanlar, Laiklik diye, diye Laisizmin içini boþaltanlar; çaðdaþ eðitim diye ,diye felsefeyi kaldýrýp, din derslerini zorunlu kýlanlar; camileri birer eðitim yuvasý haline getirenler; bilim dýþý uygulamalarý televizyon kanalýyla halka yayanlar; muskacýlýðý, falcýlýðý, üfürükçülüðü, cinciliði, kýsacasý arabesk kültürü; halk kültürünün önüne geçirenler; eþitlik ve paylaþýmcý düþüncelerden korkanlar, var olan ekonomik entegre kurumlarý birer, birer elden çýkarýp, yandaþlarýna peþkeþ çekenler, insanlarý açlýða, yoksulluða sevkederek, onlarý tevekkül anlayýþýyla kaderciliðe itip gericileþtirenler, ekonomimizi ÝMF’ ye, politik kararlarýmýz Brüksel’e teslim edenler, ....vs. Sivas garabetini yaratanlardýr. Bu saldýrý özgür düþünceden, özgür duyunçtan, yoksun, aydýnlýk kafadan uzak, çaðdýþý, donmuþ, baðýmlý, uydulanmýþ, ortaçað karanlýðýný henüz aþamamýþ kafalarýn bir ürünüdür. Bu kafa yapýsýnýn en büyük düþmaný Atatürk Cumhuriyeti ve onun saðladýðý Laiklik anlayýþýdýr. Bu kafa ben merkezcil bir kafadýr. Bu kafa hep kendi düþüncesinin, kendi inancýnýn doðru olduðunu sanýr. Herkesin kendisi gibi inanmasý gerektiðini dayatýr. Bu kafaya göre kendisi gibi düþünmeyenler, sapkýndýr, yoldan çýkandýr. Bu kafaya sahip olanlara göre yoldan çýkanlar yola getirilmelidir. Yola gelmeyenlerin sonu Sivas’taki gibi olur. Tarihte bunun örnekleri çoktur. En çabuk akla gelen Kuyucu Murat Paþa’nýn; kendi inancýnda olmayan binlerce Anadolu Ýnsanýný (Alevileri) kuyulara atýp katletmesi. Yavuz Sultan Selim’in on binlerce Alevi’yi kýyýma uðratmasý...vs. gibi olaylar tarihin sayfalarýnda gizlidir. Pir Sultan’ý asanlar, Nesimi’nin derisini yüzenler, Hallacý-Mansur’un elini- kolunu kestikten sonra, sokaklarda sürükleyerek korkunç bir þekilde öldürenler, Kubilay’ýn kafasýný kesenler, Maraþ’ta, Çorum’da, toplu kýyýmlarý yapanlar...vs. ne yazýk ki! Aydýnlýktan korkanlar tarafýndan yapýlmýþtýr. Ben merkezcil kafaya sahip insanlar ve þeriat yanlýsý kimseler ve yönetimler bu tür katliamlarýn alt yapýsýný hazýrlamýþlardýr. Bunlar eleþtirel akýldan uzak, sorgulamaktan korkan, sýnmayý düþünmeyen, gözlemlemeyi yapamayan, sýð, güdümlü, ve öznel bir kafaya sahiptirler. Nesnel bakamayan bir kafa bu! Bunlarýn karþýsýnda aydýnlýk kafalar bulunmasaydý dünya ne çekilmez olurdu. Bu kafa müziðe karþý, baleye karþý, resme karþý, teknolojiye karþý... kýsacasý yaþama karþý bir kafa. Düþünebiliyor musunuz? Müziksiz , sanatsýz ve bilimsel- teknik geliþimi olmayan bir dünya ne sýkýcý olurdu. Ama nedense! Bu güzel ve insani deðerlerden yana olmak yada bunlarý uygulamak bu insanlarý tahrik ediyor. Bunlarý insanca olan her þey tahrik ediyor!?... Dünyasal olan bir çok olgu ve olay bu kafayý rahatsýz etmeye yetiyor. Eðer bunlar her dönem dünyaya egemen olsaydý; insanlýk her zaman ilkel kalýrdý. Yada uygarlýk bugünkü aþamasýna yüzyýllar sonra ulaþýrdý. Bilimsel ve teknolojik geliþmeler bugün bu aþamaya ulaþmazdý. Ýnsanlýk ortak deðerleri oluþturamazdý. Ýyi ki bu kafanýn karþýsýnda; bilimsel düþünen, sorgulayan, araþtýran, yaratan, üreten ve olanla yetinmeyen aydýnlýk kafalar var. Ýyi ki dünyayý ve yaþamý güzelleþtiren Müzik var, sanat var. Bunun böyle olmasý da çok doðal. Çünkü her þey karþýtýyla vardýr. Çünkü her þey kendi karþýtýný yaratýr. Her þey kendi karþýtýna dönüþür. Bu en evrensel yasadýr. Hiç kimse bunun karþýsýnda duramaz. Eðer bir karanlýk kafa varsa, onun karþýtýnda da mutlaka bir aydýnlýk kafa var olacaktýr. Ýþte bu bizim gelecek umudumuzu törpülemektedir. Bu durum karamsarlýðýmýzý daðýtmaya yeter neden olmaktadýr. Ýnsanlar var olan ve olagelmekte olan her çeþit karþýt olgu ve olaylara iradelerini kattýðý oranda bazen birisi diðerine egemen olmaktadýr. Hangisinin (iyi veya kötü olanýn) toplumda egemen olduðunu belirleyen ise o toplumun bilinç düzeyine veya yaþama bilinçli bir þeklide katýlýp- katýlmamasýna baðlý bir olaydýr. Sivas’taki olay; Cumhuriyete karþý bir duruþ hareketidir. Burada atýlan sloganlardan birisi de; “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yýkýlacak”týr. Bu olay bir yanýyla Cumhuriyeti yýkma giriþiminin provasýdýr. Diðer yandan bu olay; Cumhuriyet yönetimi yerine Þeriat anlayýþýnýn, Þeriat yönetiminin özlemini dile getiren bir anlayýþýn ürünüdür. Bu anlayýþýn, bu topluluðun arkasýnda; yýllarca bu ülkeye “Ilýmlý Ýslam”ý yerleþtirmeye çalýþan Emperyalist desteði görmezlikten gelemeyiz. Yýllar önce “Yeþil Ýslamý Kuþak”, ardýnda da “Ilýmlý Ýslam”anlayýþý bu coðrafyada en çok konuþulan ve en çok taraftar toplayan bir ABD projesi olarak toplumumuza angaje edilmiþtir. Bu proje ile ABD ve onlarýn ülkemizdeki destekçileri tarafýndan, ülkemizin sosyal dokusu bozulmaya çalýþýlmýþ, sosyal katmanlar birbirine düþman edilmiþ ve bu ülke bu model sayesinde sürekli bir iç savaþ provasýyla karþý karþýya býrakýlmýþtýr. Emperyalizm Ortadoðu’da güçlü (Demokrasisi geliþmiþ, Laik ve Toplumsal anlamda ilerlemiþ, insanlýðýn ortak kültüründen yararlanmayý becerebilmiþ, çaðdaþ uygarlýk deðerlerini bu topraklara getirmeye çalýþan…..) bir Türkiye istememektedir. Bunun için din, inanç ve etnik ayrýmlar sürekli kaþýnýr olmuþtur. Eðer bu olguyu göremezsek tavanda su döveriz. Karanlýða karþý dururken, Þeriata karþý mücadele verirken bu gerçeði de Alevi- Sünni, Türk- Kürt ...vs. herkese anlatmamýz gerekmektedir. Bir baþka yanýyla bu olay üretim- tüketim karþýtlýðýyla var olan toplumsal çeliþkinin özünü, yönünü; baþka bir yöne, (dinsel- etniksel) çekmek amacýný taþýr. Toplumda adeta büyük sorun haline gelen iþsizlik, yoksulluk, gelir bozukluðu, saðlýk çýkmazý ve eðitim gibi sorunlarý halkýn veya toplumun gündeminden uzaklaþtýrýp, toplumu sistem tartýþmasýnýn dýþýna itmek, egemen kesimin iþine gelmektedir. Diðer bir yanýyla, “Yeni Dünya Düzeni”nin paradigmasýna (modeline) uygun olarak, üniter yapýnýn güçsüzleþtirilmesi, merkeziyetçi yapýnýn zayýflatýlýp, yerel yapýnýn güçlendirilmesi , ekonomi de ÝMF’ ye, Yönetimde Brüksel’e baðlý bir modeli yerleþtirme, ABD’nin kuklasý olma...vs gibi halkýn ve devletin zararýna olacak olan yapýlanmalarý halkýn gözünden kaçýrmak için; gerici ve tutucu kesimin inanç yönünden desteklenmesi ve bu kesimin aydýnlýktan yana olanlara karþý kullanýlmasýdýr. Diðer bir yanýyla; Batini, Tasavvufçu, Heterodoks ve Kültürel yapýlanmasýndan dolayý hoþ karþýlanmayan ve bu yönüyle; Selçuklulardan bu yana muhalif yapýlanmasýný sürdüren Alevileri korkutmak, sindirmek, merkeze çekmek ve Sünnileþtirmek için zemin hazýrlamaktýr. Sivas olayý bir baþka yanýyla da ; Sosyal Demokratlarýn Hükümete ortak olduðu bir sýrada; Alevileri doðal tabanlarýndan (sol anlayýþtan) koparmak için yapýlmýþ bir kýyým olma özelliði taþýmaktadýr. Alevilerin paylaþýmcý/eþitlikçi ve üretimci yanýndan kaynaklanan “sol” duruþunu, “sað”a çekmenin yolunu, yöntemini kurabilmenin alt yapýsýný hazýrlamaktýr. Diðer bir yanýyla da bu olay; Aleviliði tek baþýna “Ehlibeyt Yönüyle” donandýrýp onu Þiileþtirme planýdýr. Aleviliðin kendisini Kültürel olarak sunmasý ve bunu dile getirmesi tutucu ve Þii anlayýþý delirtmektedir. Bugün bu oyunun uygulamalarý Televizyon tartýþmalarýnda açýkça gözükmektedir. Kimi dedeler kendilerinin Seyit olduðunu söyleyerek, Aleviliði Arap’ laþtýrmaya çalýþmaktadýrlar. Bu oyunu bozmak gerekir. Alevilikte Sazý- Sözü, tasavvufu, felsefeyi, Batýniliði kaldýrýn, bu Alevilik olmaktan çýkar. Hangi nedenle olursa oldun, insanlarýn yakýlmalarý, öldürülmeleri, toplu halde kýyýmlarý insan onuruna, insan olma özelliðine, insan bilincine, insan istencine aykýrý bir davranýþtýr. Doðanýn yapmadýðýný insanlar- insanlara yapýyor. Ýnsanlýk adýna ne büyük bir dram!.... Güzel insanlar rahat uyuyunuz. Bilin ki siz milyonlarýn bilincinde dopdolu bir þekilde yaþýyorsunuz. Sizler vicdanlarda, bilinçaltlarýnda sürekli varsýnýz. Sizler tarihin yapraklarýnda sonsuzluða aktýnýz. Ölümsüz oldunuz insanlarýn bilincinde. Ya sizleri yakanlar; onlar nasýl anýlýyorlar!? Bir kara is gibi. Bir kara leke gibi tarihe geçtiler. Onlar insan onurunu hiçe sayanlardýr. Onlar küçük beyinli, kýsa erimli çýkar peþinde koþan sülüklerdir. Onlar kendi olamayanlardýr. Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Asým Bezirci, Metin Altýok, Hasret Gültekin, Behçet Safa Aysan, Uður Kaynar, Asaf Koçak, Carinna Cuanna, Edibe Sulari, ...ve diðerleri; yani o 37 can hepiniz yaþýyorsunuz. Unutulmadýnýz. Sizi öldürdüklerini sananlar aslýnda ölüler. Hangisinin ismini kim biliyor. Tabii ki Gerçek inananlarla, inancý kendi amaçlarý için kullananlarý birbirinden ayýrmak gerekmektedir. Çünkü hiçbir gerçek Müslüman, duyarlý hiçbir insan bu kýyýmý asla onaylamaz. Ancak kafasý kaoslu olan, bulanýk düþünceli, inandýðý dininin kurallarýný ve felsefesini bile anlayamamýþ insanlardýr bu oyuna gelenler. Benim gerçek Müslümanlara karþý bir söylemim olamaz. Sözlerim, inancý kendi çýkarlarýna kullananlara, dininin özünü kavrayamayanlara, oyuna gelenlere, cahilce yaklaþanlara.... Bu dünya tüm insanlýðýn vatanýdýr. Hatta tüm canlýlarýn yaþama alanýdýr. Ýnsanlarýn birbirine saygý gösterdiði, özgür, aydýn ve erdemli kiþiliklerin varlaþtýðý; herkesin tok, mutlu, saðlýklý ve güven içinde yaþadýðý; üretimin, paylaþýmýn, eþitliðin geçerli kýlýndýðý; kardeþlik, dostluk, iyilik ve güzelliðin yerleþtiði; herkesin, herkesle barýþýk olduðu güzel bir dünyada yaþamak her duyarlý insanýn en temel istemidir. Bu durum tüm insanlýðýn yararýnadýr. Tüm insanlýðýn gerçek kurtuluþu da bu deðerlerin tüm dünyaya egemen olmasýyla söz konusudur. Sivas’ta yakýlanlar; tüm insanlýðýn iyi koþullarda yaþamasýný saðlayacak verilerin oluþmasýný, yaratýlan katma deðerden herkesin adilce pay almasýný, var olan maddi ve moral deðerlerin tüm insanlýðýn yararýna kullanýlmasýný, kiþilerin zenginliðinin deðil, bütünün/ toplumun kalkýnmasýný, herkesin çalýþtýðý, herkesin adilce tükettiði bir toplumsal yapýnýn gerçekleþmesini, kavgasýz ve savaþsýz bir dünyanýn var edilmesini, türkü sýcaklýðýnýn herkese yansýmasýný ve herkese olumlu enerji saðlamasýný, semah dönerek insanlara gönül baðýyla baðlanýlmasýný; dostluðun, barýþýn ve kardeþliðin dünyada egemen olmasýný istiyorlardý. Bunun neresi kötü?!... Kýsacasý insanca bir yaþam, barýþ içinde bir dünya onlarýn en büyük özlemiydi. Bu deðerleri kavrayamayan içi düþmanlýk, kin ve nefretle dolu olan, beyinleri aydýnlanmamýþ insanlar ve bunlardan çýkar uman karanlýk güçler, bu iyi ve yürekli insanlarý acýmadan, vicdanlarý sýzlamadan yaktýlar....!. ne deyim. Bunu yapanlara Yazýklar olsun!... Ýnsanlýk adýna öldürülen, katledilen, yakýlan, giyotinle baþý uçurulan... tüm insanlarý saygýyla anýyorum. Dünya bu insanlarýn ödediði bedellerle iyi ve güzel deðerleri yaratmýþtýr. Geleceðimizi bu insanlar aydýnlatýyor. Dünyayý güzelleþtirenlere bin selam.
Süleyman Zaman 13.06.2006
Süleyman Zaman 28 June 2006 09:20 |
SÝVAS VE GÜNÜMÜZ GERÇEÐÝ 2 Temmuz 1993 insanlýk tarihinde kara bir gündür. Geçmiþte ki “Kerbela Olayý” nasýl büyük bir insanlýk suçuysa; Solingen’de yapýlan vahþet insanlýk adýna nasýl bir utançsa; Gaz odalarýnda, ekmek fýrýnlarýnda yakýlan onca insanlar nasýl insan dýþýlýksa, iþte Sivas Kýyýmý’da öyle bir olaydýr. Ýnanýn bu olaylarý düþündüðümde insan olduðuma utanýyorum. Ýnsanlýk tarihi bu tür kýyýmlarla, katliamlarla doludur. Ýþte en yakýný Irak vahþeti. Çoluk çocuk demeden, suçlu- suçsuz gözetmeden bu ülkeyi iþgal eden Amerikan güçleri tarafýndan yapýlan katliamlar; büyük insanlýðýn gözleri önünde yapýlmaktadýr. Ýnsanlýk adýna, çaðdaþlýk adýna yazýk !. Bundan 13 yýl önce; Sivas’ta ülkemizin yetiþtirdiði en büyük ozanlardan birisi olan “ Pir Sultan ABDAL’I “ anmak, yapýlan “Ozanlar Anýtý”nýn açýlýþýný gerçekleþtirmek ve barýþ, kardeþlik, dostluk sunan bir kültür anlayýþýný dünyaya sunmak için toplanan o yiðit, onurlu, cesur ve gönülleri sevgi dolu insanlar diri, diri yakýldýlar. Bu tarifsiz bir vahþet örneðidir. Bunu içinde sevgi taþýyan hiçbir insan yapamaz. Yüreðinde insan sevgisi, beyinlerinde özgürlük düþüncesi, toplum yaþamýnda halkça paylaþým, insanlar arasýnda kardeþlik, dostluk, herkese eþit mesafede olan bir yönetim anlayýþý, gerçek bir demokrasi, iþleyen bir barýþ ortamý ...vs. istemekten baþka suçlarý olmayan; aydýnlýk düþünceli, çaðdaþ kafalý, laik, özgürlük yanlýsý, demokrat...vs. olan ozanlarýmýz, yazarlarýmýz, araþtýrmacýlarýmýz, aydýnlarýmýz; çað dýþý, korteksten yoksun sürüngen beyinli, akýldan ve mantýktan uzak, gerici ve yobaz güruhu tarafýndan yakýlarak öldürüldüler. Ne acý! Ne acý !. Onlar ; “Hararet nardadýr, sacda deðildir/ Keramet sendedir, Hac’da deðildir/ Her ne arar isen kendinde ara/ Mekke’de, Kudüs’te, Hac’da deðildir . diyen ve gerçeði bulmak için sorgulayan, kendisine sunulaný araþtýran, yorumlayan birer bilim insanýydýlar. Varlýðýn özünü insanda arayan ve insaný varlýðýn en temeline koyan “insan merkezli” bir dünya görüþünün temsilcileri olan bu insanlar, dünya insanlýðýna bu evrensel görüþlerini anlatmak için buraya gelmiþlerdi. Onlar; Mahzuni Þerif’in dediði gibi“Ben insanlar deðerini ölçemem/ Doðu- Batý, Gavur-Müslim bir bana Yada; Ýçilmeli birlik denen bir sudan/ Alevler dal olsun tüfekler fidan/ Sýnýrsýz, davasýz dünya dilerim / veya büyük üstat, ulu ozan Yunus’un dediði gibi “Sen sana ne sanýrsan/ Ayrýða da onu san/ Dört kitabýn manasý / Budur ancak var ise”. Muhlis Akarsu’yun dediði gibi “Doðarken farklý doðmadýk/ Ayýrma bizi kendinden/ Nesimi Çimen’in dediði gibi; Barýþ güvercini uçsun dünyada/ diyen ve insan sevgisini dünya görüþlerinin, inançlarýnýn en temeline koyan yüce insanlardý. Sivas Kýyýmýný; anýnda, birden bire kendiliðinden oluþmuþ bir olay olarak görürsek çok yanýlýrýz. Bu anlayýþ Sivas’taki gibi daha bir çok olaylarýn doðmasýna engel olacak bir duruþ olamaz. Sivas Kýyýmý; yýllarca (1950 yýllarýndan bu yana) gerici, tutucu ve saðcý yöneticilerin adým, adým; taviz vere, vere; sýrtlar sývazlana, sývazlana; olgunlaþtýrýlan ve kýþkýrtmalar sonucunda oluþan önceden planlanmýþ bir gerici saldýrýdýr. Bu gerici saldýrýnýn emperyalist ayaðýnýn görülmemesi ise tam bir aymazlýk olur. Yaklaþýk 60 yýldýr bu ülkede hükümet edenlerin bugüne kadar uyguladýklarý sosyo- ekonomik ve siyasi anlayýþlar ve bunlarýn uzantýsý olan uygulamalar sonucunda Sivas gibi bir garabet kýyýmý oluþmuþtur. Atatürk diye, diye Atatürk’ün düþüncelerini uygulamayanlar, Laiklik diye, diye Laisizmin içini boþaltanlar; çaðdaþ eðitim diye ,diye felsefeyi kaldýrýp, din derslerini zorunlu kýlanlar; camileri birer eðitim yuvasý haline getirenler; bilim dýþý uygulamalarý televizyon kanalýyla halka yayanlar; muskacýlýðý, falcýlýðý, üfürükçülüðü, cinciliði, kýsacasý arabesk kültürü; halk kültürünün önüne geçirenler; eþitlik ve paylaþýmcý düþüncelerden korkanlar, var olan ekonomik entegre kurumlarý birer, birer elden çýkarýp, yandaþlarýna peþkeþ çekenler, insanlarý açlýða, yoksulluða sevkederek, onlarý tevekkül anlayýþýyla kaderciliðe itip gericileþtirenler, ekonomimizi ÝMF’ ye, politik kararlarýmýz Brüksel’e teslim edenler, ....vs. Sivas garabetini yaratanlardýr. Bu saldýrý özgür düþünceden, özgür duyunçtan, yoksun, aydýnlýk kafadan uzak, çaðdýþý, donmuþ, baðýmlý, uydulanmýþ, ortaçað karanlýðýný henüz aþamamýþ kafalarýn bir ürünüdür. Bu kafa yapýsýnýn en büyük düþmaný Atatürk Cumhuriyeti ve onun saðladýðý Laiklik anlayýþýdýr. Bu kafa ben merkezcil bir kafadýr. Bu kafa hep kendi düþüncesinin, kendi inancýnýn doðru olduðunu sanýr. Herkesin kendisi gibi inanmasý gerektiðini dayatýr. Bu kafaya göre kendisi gibi düþünmeyenler, sapkýndýr, yoldan çýkandýr. Bu kafaya sahip olanlara göre yoldan çýkanlar yola getirilmelidir. Yola gelmeyenlerin sonu Sivas’taki gibi olur. Tarihte bunun örnekleri çoktur. En çabuk akla gelen Kuyucu Murat Paþa’nýn; kendi inancýnda olmayan binlerce Anadolu Ýnsanýný (Alevileri) kuyulara atýp katletmesi. Yavuz Sultan Selim’in on binlerce Alevi’yi kýyýma uðratmasý...vs. gibi olaylar tarihin sayfalarýnda gizlidir. Pir Sultan’ý asanlar, Nesimi’nin derisini yüzenler, Hallacý-Mansur’un elini- kolunu kestikten sonra, sokaklarda sürükleyerek korkunç bir þekilde öldürenler, Kubilay’ýn kafasýný kesenler, Maraþ’ta, Çorum’da, toplu kýyýmlarý yapanlar...vs. ne yazýk ki! Aydýnlýktan korkanlar tarafýndan yapýlmýþtýr. Ben merkezcil kafaya sahip insanlar ve þeriat yanlýsý kimseler ve yönetimler bu tür katliamlarýn alt yapýsýný hazýrlamýþlardýr. Bunlar eleþtirel akýldan uzak, sorgulamaktan korkan, sýnmayý düþünmeyen, gözlemlemeyi yapamayan, sýð, güdümlü, ve öznel bir kafaya sahiptirler. Nesnel bakamayan bir kafa bu! Bunlarýn karþýsýnda aydýnlýk kafalar bulunmasaydý dünya ne çekilmez olurdu. Bu kafa müziðe karþý, baleye karþý, resme karþý, teknolojiye karþý... kýsacasý yaþama karþý bir kafa. Düþünebiliyor musunuz? Müziksiz , sanatsýz ve bilimsel- teknik geliþimi olmayan bir dünya ne sýkýcý olurdu. Ama nedense! Bu güzel ve insani deðerlerden yana olmak yada bunlarý uygulamak bu insanlarý tahrik ediyor. Bunlarý insanca olan her þey tahrik ediyor!?... Dünyasal olan bir çok olgu ve olay bu kafayý rahatsýz etmeye yetiyor. Eðer bunlar her dönem dünyaya egemen olsaydý; insanlýk her zaman ilkel kalýrdý. Yada uygarlýk bugünkü aþamasýna yüzyýllar sonra ulaþýrdý. Bilimsel ve teknolojik geliþmeler bugün bu aþamaya ulaþmazdý. Ýnsanlýk ortak deðerleri oluþturamazdý. Ýyi ki bu kafanýn karþýsýnda; bilimsel düþünen, sorgulayan, araþtýran, yaratan, üreten ve olanla yetinmeyen aydýnlýk kafalar var. Ýyi ki dünyayý ve yaþamý güzelleþtiren Müzik var, sanat var. Bunun böyle olmasý da çok doðal. Çünkü her þey karþýtýyla vardýr. Çünkü her þey kendi karþýtýný yaratýr. Her þey kendi karþýtýna dönüþür. Bu en evrensel yasadýr. Hiç kimse bunun karþýsýnda duramaz. Eðer bir karanlýk kafa varsa, onun karþýtýnda da mutlaka bir aydýnlýk kafa var olacaktýr. Ýþte bu bizim gelecek umudumuzu törpülemektedir. Bu durum karamsarlýðýmýzý daðýtmaya yeter neden olmaktadýr. Ýnsanlar var olan ve olagelmekte olan her çeþit karþýt olgu ve olaylara iradelerini kattýðý oranda bazen birisi diðerine egemen olmaktadýr. Hangisinin (iyi veya kötü olanýn) toplumda egemen olduðunu belirleyen ise o toplumun bilinç düzeyine veya yaþama bilinçli bir þeklide katýlýp- katýlmamasýna baðlý bir olaydýr. Sivas’taki olay; Cumhuriyete karþý bir duruþ hareketidir. Burada atýlan sloganlardan birisi de; “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yýkýlacak”týr. Bu olay bir yanýyla Cumhuriyeti yýkma giriþiminin provasýdýr. Diðer yandan bu olay; Cumhuriyet yönetimi yerine Þeriat anlayýþýnýn, Þeriat yönetiminin özlemini dile getiren bir anlayýþýn ürünüdür. Bu anlayýþýn, bu topluluðun arkasýnda; yýllarca bu ülkeye “Ilýmlý Ýslam”ý yerleþtirmeye çalýþan Emperyalist desteði görmezlikten gelemeyiz. Yýllar önce “Yeþil Ýslamý Kuþak”, ardýnda da “Ilýmlý Ýslam”anlayýþý bu coðrafyada en çok konuþulan ve en çok taraftar toplayan bir ABD projesi olarak toplumumuza angaje edilmiþtir. Bu proje ile ABD ve onlarýn ülkemizdeki destekçileri tarafýndan, ülkemizin sosyal dokusu bozulmaya çalýþýlmýþ, sosyal katmanlar birbirine düþman edilmiþ ve bu ülke bu model sayesinde sürekli bir iç savaþ provasýyla karþý karþýya býrakýlmýþtýr. Emperyalizm Ortadoðu’da güçlü (Demokrasisi geliþmiþ, Laik ve Toplumsal anlamda ilerlemiþ, insanlýðýn ortak kültüründen yararlanmayý becerebilmiþ, çaðdaþ uygarlýk deðerlerini bu topraklara getirmeye çalýþan…..) bir Türkiye istememektedir. Bunun için din, inanç ve etnik ayrýmlar sürekli kaþýnýr olmuþtur. Eðer bu olguyu göremezsek tavanda su döveriz. Karanlýða karþý dururken, Þeriata karþý mücadele verirken bu gerçeði de Alevi- Sünni, Türk- Kürt ...vs. herkese anlatmamýz gerekmektedir. Bir baþka yanýyla bu olay üretim- tüketim karþýtlýðýyla var olan toplumsal çeliþkinin özünü, yönünü; baþka bir yöne, (dinsel- etniksel) çekmek amacýný taþýr. Toplumda adeta büyük sorun haline gelen iþsizlik, yoksulluk, gelir bozukluðu, saðlýk çýkmazý ve eðitim gibi sorunlarý halkýn veya toplumun gündeminden uzaklaþtýrýp, toplumu sistem tartýþmasýnýn dýþýna itmek, egemen kesimin iþine gelmektedir. Diðer bir yanýyla, “Yeni Dünya Düzeni”nin paradigmasýna (modeline) uygun olarak, üniter yapýnýn güçsüzleþtirilmesi, merkeziyetçi yapýnýn zayýflatýlýp, yerel yapýnýn güçlendirilmesi , ekonomi de ÝMF’ ye, Yönetimde Brüksel’e baðlý bir modeli yerleþtirme, ABD’nin kuklasý olma...vs gibi halkýn ve devletin zararýna olacak olan yapýlanmalarý halkýn gözünden kaçýrmak için; gerici ve tutucu kesimin inanç yönünden desteklenmesi ve bu kesimin aydýnlýktan yana olanlara karþý kullanýlmasýdýr. Diðer bir yanýyla; Batini, Tasavvufçu, Heterodoks ve Kültürel yapýlanmasýndan dolayý hoþ karþýlanmayan ve bu yönüyle; Selçuklulardan bu yana muhalif yapýlanmasýný sürdüren Alevileri korkutmak, sindirmek, merkeze çekmek ve Sünnileþtirmek için zemin hazýrlamaktýr. Sivas olayý bir baþka yanýyla da ; Sosyal Demokratlarýn Hükümete ortak olduðu bir sýrada; Alevileri doðal tabanlarýndan (sol anlayýþtan) koparmak için yapýlmýþ bir kýyým olma özelliði taþýmaktadýr. Alevilerin paylaþýmcý/eþitlikçi ve üretimci yanýndan kaynaklanan “sol” duruþunu, “sað”a çekmenin yolunu, yöntemini kurabilmenin alt yapýsýný hazýrlamaktýr. Diðer bir yanýyla da bu olay; Aleviliði tek baþýna “Ehlibeyt Yönüyle” donandýrýp onu Þiileþtirme planýdýr. Aleviliðin kendisini Kültürel olarak sunmasý ve bunu dile getirmesi tutucu ve Þii anlayýþý delirtmektedir. Bugün bu oyunun uygulamalarý Televizyon tartýþmalarýnda açýkça gözükmektedir. Kimi dedeler kendilerinin Seyit olduðunu söyleyerek, Aleviliði Arap’ laþtýrmaya çalýþmaktadýrlar. Bu oyunu bozmak gerekir. Alevilikte Sazý- Sözü, tasavvufu, felsefeyi, Batýniliði kaldýrýn, bu Alevilik olmaktan çýkar. Hangi nedenle olursa oldun, insanlarýn yakýlmalarý, öldürülmeleri, toplu halde kýyýmlarý insan onuruna, insan olma özelliðine, insan bilincine, insan istencine aykýrý bir davranýþtýr. Doðanýn yapmadýðýný insanlar- insanlara yapýyor. Ýnsanlýk adýna ne büyük bir dram!.... Güzel insanlar rahat uyuyunuz. Bilin ki siz milyonlarýn bilincinde dopdolu bir þekilde yaþýyorsunuz. Sizler vicdanlarda, bilinçaltlarýnda sürekli varsýnýz. Sizler tarihin yapraklarýnda sonsuzluða aktýnýz. Ölümsüz oldunuz insanlarýn bilincinde. Ya sizleri yakanlar; onlar nasýl anýlýyorlar!? Bir kara is gibi. Bir kara leke gibi tarihe geçtiler. Onlar insan onurunu hiçe sayanlardýr. Onlar küçük beyinli, kýsa erimli çýkar peþinde koþan sülüklerdir. Onlar kendi olamayanlardýr. Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Asým Bezirci, Metin Altýok, Hasret Gültekin, Behçet Safa Aysan, Uður Kaynar, Asaf Koçak, Carinna Cuanna, Edibe Sulari, ...ve diðerleri; yani o 37 can hepiniz yaþýyorsunuz. Unutulmadýnýz. Sizi öldürdüklerini sananlar aslýnda ölüler. Hangisinin ismini kim biliyor. Tabii ki Gerçek inananlarla, inancý kendi amaçlarý için kullananlarý birbirinden ayýrmak gerekmektedir. Çünkü hiçbir gerçek Müslüman, duyarlý hiçbir insan bu kýyýmý asla onaylamaz. Ancak kafasý kaoslu olan, bulanýk düþünceli, inandýðý dininin kurallarýný ve felsefesini bile anlayamamýþ insanlardýr bu oyuna gelenler. Benim gerçek Müslümanlara karþý bir söylemim olamaz. Sözlerim, inancý kendi çýkarlarýna kullananlara, dininin özünü kavrayamayanlara, oyuna gelenlere, cahilce yaklaþanlara.... Bu dünya tüm insanlýðýn vatanýdýr. Hatta tüm canlýlarýn yaþama alanýdýr. Ýnsanlarýn birbirine saygý gösterdiði, özgür, aydýn ve erdemli kiþiliklerin varlaþtýðý; herkesin tok, mutlu, saðlýklý ve güven içinde yaþadýðý; üretimin, paylaþýmýn, eþitliðin geçerli kýlýndýðý; kardeþlik, dostluk, iyilik ve güzelliðin yerleþtiði; herkesin, herkesle barýþýk olduðu güzel bir dünyada yaþamak her duyarlý insanýn en temel istemidir. Bu durum tüm insanlýðýn yararýnadýr. Tüm insanlýðýn gerçek kurtuluþu da bu deðerlerin tüm dünyaya egemen olmasýyla söz konusudur. Sivas’ta yakýlanlar; tüm insanlýðýn iyi koþullarda yaþamasýný saðlayacak verilerin oluþmasýný, yaratýlan katma deðerden herkesin adilce pay almasýný, var olan maddi ve moral deðerlerin tüm insanlýðýn yararýna kullanýlmasýný, kiþilerin zenginliðinin deðil, bütünün/ toplumun kalkýnmasýný, herkesin çalýþtýðý, herkesin adilce tükettiði bir toplumsal yapýnýn gerçekleþmesini, kavgasýz ve savaþsýz bir dünyanýn var edilmesini, türkü sýcaklýðýnýn herkese yansýmasýný ve herkese olumlu enerji saðlamasýný, semah dönerek insanlara gönül baðýyla baðlanýlmasýný; dostluðun, barýþýn ve kardeþliðin dünyada egemen olmasýný istiyorlardý. Bunun neresi kötü?!... Kýsacasý insanca bir yaþam, barýþ içinde bir dünya onlarýn en büyük özlemiydi. Bu deðerleri kavrayamayan içi düþmanlýk, kin ve nefretle dolu olan, beyinleri aydýnlanmamýþ insanlar ve bunlardan çýkar uman karanlýk güçler, bu iyi ve yürekli insanlarý acýmadan, vicdanlarý sýzlamadan yaktýlar....!. ne deyim. Bunu yapanlara Yazýklar olsun!... Ýnsanlýk adýna öldürülen, katledilen, yakýlan, giyotinle baþý uçurulan... tüm insanlarý saygýyla anýyorum. Dünya bu insanlarýn ödediði bedellerle iyi ve güzel deðerleri yaratmýþtýr. Geleceðimizi bu insanlar aydýnlatýyor. Dünyayý güzelleþtirenlere bin selam.