FETULLAH GÜLEN VE GERÇEKLER Ülkemizde özellikle 1980 sonrasý yeni bir anlayýþ, yeni bir yaþam biçimi olarak etkin bir þekilde topluma dayatýlmaya çalýþýlan “Türk-Ýslam” sentezinin ülkemizde gittikçe güç kazandýðý belirgin bir þekilde ortaya çýkmýþtýr. Aslýnda ülkemizde 1950 yýlýndan bu yana etkin kýlýnmaya çalýþýlan “Ilýmlý Ýslam” anlayýþýnýn bir sonucu olarak bugünkü yapý oluþmuþtur. Bunu çok derinlemesine incelemeye gerek yok. O çok uzun bir araþtýrmayý gerekli kýlar. Öz olarak “Sovyetler Birliðini” zayýflatmak ve oradaki Türkü Cumhuriyetleri etkileyerek, Ýslamcý bir anlayýþý güçlü kýlarak “Sovyetleri” daðýtmak ve bir yandan da Laik Cumhuriyetimizin yurtaþ yaratma ve Uluslaþma sürecini yavaþlatmak veya geriletmek amacýyla Emperyalist ülkelerin ülkemize dayattýklarý, uygulattýklarý bir gerici politik tasarýmdý. Bu tasarým bugün gerçekleþemeye doðru hýzla ilerlemiþ ve bu görüþü savunan parti iktidar bile olmuþtur. Bugün devletin yönetim kademesinin hemen her alanýnda etkili ve yetkili kiþileri ya tarikatçý, yada dinci bir kimlikle karþýmýza çýkmaktadýr. Bundan yaklaþýk 5-10 yýl önce yönetime etnikçi ve tarikatçý bir kadro bu ülkeyi yönetirken (Türk-Ýslam Sentezi anlayýþýyla); bugün yalnýza “Ýslamcýlar yönetime egemen olmuþlardýr. Bugün kadýn eli sýkmayan öðretmenler, hakimler, savcýlar; karþý cinse bakmayan doktorlar, farklý cinsten kadavrayý görmek istemeyen öðrenciler, evrim teorisini bilim dýþý sayan öðretim üyeleri; Yaratýlýþ efsanesini ve Bilinçli Tasarýmý” bilim adýna savunan Prof.’lar, Doç.’ler, TBMM’sine etekle giren bayan milletvekilini kovmaya çalýþan milletvekilleri, depremi “Ýlahi Adalet” sayan sözde bilim insanlarý ve gittikçe artan parapsikolojik eðilimler; fala, tarota, cine,periye, þeytana, nazara, söylentiye, hurafeye…vs. daha çok inanmaya baþlayan büyük insan yýðýnlarý. Yeni Dünya Düzeninin getirdiði ekonomik uygulamalar sonucunda hýzla yoksullaþan, iþsiz kalan, gelecek korkusu taþýyan büyük kitleler Depolitize edilmiþ, her þeyden çekinen, örgütsüz, yalnýz, hak aramadan korkan, sindirilmiþ ve bilinçleri boþaltýlmýþ ve gelecek korkusu taþýyan büyük insan yýðýnlarý. Tüm bu nedenlerden dolayý kurtuluþu inançta, dinde, kaderde, mistik yöntemlerde aramaya baþlayan ve bu amaçla kendini yüce bir güce sýðýnarak çaresizliðine derman bulmaya çalýþan, boyun eðen, tanrýya yönelerek içi huzuru bulmaya çalýþan çoðunca insanlar. Bu duruma gelmiþ, yoksul, çaresiz, bilinci boþaltýlmýþ, kaderciliðe ve inanca yönlendirilmiþ insanlarýn; içtenliklerini, çaresizliklerini, inançlarýný kötüye kullanarak güç sahibi olmayý amaçlayan din simsarlarý, inanç sömürücüleri. Son yýllarda ülkemizde bu inanç sömürücüleri fazlasýyla çoðaldý. Kendilerinde inanýlmaz mistik gücün olduðunu söyleyen, dertlere derman, hastalara þifa, yoksullara aþ saðladýklarýný iddia eden bir çok insan türer oldu. Bunlarýn en baþýnda ise birkaç yýldýr kendisinden sürekli söz edilen ve þu anda ABD’ye kaçarak oraya yerleþmiþ olan Fetullah GÜLEN’dir. Gülen ABD’nin Müslümanlarý öldürmesine ses çýkarmaz bir konumdadýr. Ama bizim ülkemizin Laik yapýsýný da bozmaya çalýþmaktadýr. Fetullah GÜLEN; Laik Cumhuriyet adýna tehlikeli bir insandýr. Onun tehlikeli olmasýnýn en büyük kanýtý, yýllar önce televizyonlara taþýnan gizli kasetlerde söyledikleri görüþleridir. Orada Fetullah GÜLEN; Laik Cumhuriyete Ýnançlý insanlarýn egemen olacaðýný, bunu kendi taraftarlarýnýn yapacaðýný, bunu yaparken karþý tarafý (Laik Cumhuriyetten yana olanlarý) ürkütmeden, sabýrla, yavaþ, yavaþ devlet kadrolarýný ellerine geçirerek amaçlarýna ulaþacaklarýný ve daha sonra Ýslamcý bir yönetimin getirileceðini dile getirmiþti. Bugün gelinen nokta tam da oraya doðru gittiðimizin iþaretlerini vermektedir. Fetullah Gülen hangi toplum modelini bize dayatýyor? Fetullah Gülen, tam bir ümmet toplumu getirmek istiyor. Bu modelde çaðdaþ deðerler yok. Feodal toplumun deðerleri geçerli. Ýnsan birey olarak kendine yabancý, beyni bir baþkasýna baðlý. Çünkü kul olarak yaþýyor. Kiþi “þeyhi” ne derse onu yapmak zorunda. Kadýn evde oturmak, çocuklarýna ve eþine hizmet etmekle sorumlu. Kýsacasý Þeriat hükümleri geçerli olan bir yönetim. Bu yönetimde “þeyhin” “Þýhhýn” söyledikler asla tartýþýlmaz. Bunlar ne derse o geçerlidir. Fetullah Gülen, kasetlerde yaptýðý konuþmalarda kendisini çok kutlu (mübarek) gören bir kiþilik sergilemiþ; kendisinde inanýlmaz mucizevi güçler olduðunu söylemiþtir. Fetullah hoca; dünyasal olan hiçbir þeyin kendisine zarar veremeyeceðinden söz etmektedir. Bu görüþlerde bilimsellik bulunmamaktadýr. Bilim yerini safsataya; özgür akýl yerini, tam itaate; tartýþma, araþtýrma, sorgulama yerini söylenceye; söyleneni onaylamaya býrakmýþtýr. Böylesi bir toplum modeli, akýlcýlýðý, özgülüðü, Laikliði, bilimi, çaðdaþlýðý,..vb. savunan ,insanlarýn kabulleneceði bir model olamaz. Kimi entellerin “insan haklarý ve demokrasi” adýna böylesi bir modeli destekler olmalarý aymazlýktan baþka bir þey deðildir. Çünkü bu çaðdaþ deðerlerle, Fetullah hocanýn savunduðu Þeriat’çý deðerler birbirinin zýttýdýrlar. Bunlarýn uyuþmasý eþyanýn doðasýna aykýrýdýr. Sinsice, gerçek istemlerini gizleyerek, yavaþ, yavaþ yönetimi ele geçirmeye çalýþan; yönetim kadrolarýna kendi yandaþlarýný sokarak kendi yaþam felsefelerini gerçekleþtirmeye çalýþan Fetullah Hoca’nýn amacýný iyi anlamak ve ona göre karþý duruþ göstererek onun istediði yönetimi saf býrakmak gerekmektedir. Tüm aydýnlýktan yana insanlarýn bu gerici duruþa karþý çýkmasý gelecek aþýsýndan çok önem taþýmaktadýr.
19.07.2006
Süleyman Zaman 19 July 2006 11:13 | Bir yazý
FETULLAH GÜLEN VE GERÇEKLER Ülkemizde özellikle 1980 sonrasý yeni bir anlayýþ, yeni bir yaþam biçimi olarak etkin bir þekilde topluma dayatýlmaya çalýþýlan “Türk-Ýslam” sentezinin ülkemizde gittikçe güç kazandýðý belirgin bir þekilde ortaya çýkmýþtýr. Aslýnda ülkemizde 1950 yýlýndan bu yana etkin kýlýnmaya çalýþýlan “Ilýmlý Ýslam” anlayýþýnýn bir sonucu olarak bugünkü yapý oluþmuþtur. Bunu çok derinlemesine incelemeye gerek yok. O çok uzun bir araþtýrmayý gerekli kýlar. Öz olarak “Sovyetler Birliðini” zayýflatmak ve oradaki Türkü Cumhuriyetleri etkileyerek, Ýslamcý bir anlayýþý güçlü kýlarak “Sovyetleri” daðýtmak ve bir yandan da Laik Cumhuriyetimizin yurtaþ yaratma ve Uluslaþma sürecini yavaþlatmak veya geriletmek amacýyla Emperyalist ülkelerin ülkemize dayattýklarý, uygulattýklarý bir gerici politik tasarýmdý. Bu tasarým bugün gerçekleþemeye doðru hýzla ilerlemiþ ve bu görüþü savunan parti iktidar bile olmuþtur. Bugün devletin yönetim kademesinin hemen her alanýnda etkili ve yetkili kiþileri ya tarikatçý, yada dinci bir kimlikle karþýmýza çýkmaktadýr. Bundan yaklaþýk 5-10 yýl önce yönetime etnikçi ve tarikatçý bir kadro bu ülkeyi yönetirken (Türk-Ýslam Sentezi anlayýþýyla); bugün yalnýza “Ýslamcýlar yönetime egemen olmuþlardýr. Bugün kadýn eli sýkmayan öðretmenler, hakimler, savcýlar; karþý cinse bakmayan doktorlar, farklý cinsten kadavrayý görmek istemeyen öðrenciler, evrim teorisini bilim dýþý sayan öðretim üyeleri; Yaratýlýþ efsanesini ve Bilinçli Tasarýmý” bilim adýna savunan Prof.’lar, Doç.’ler, TBMM’sine etekle giren bayan milletvekilini kovmaya çalýþan milletvekilleri, depremi “Ýlahi Adalet” sayan sözde bilim insanlarý ve gittikçe artan parapsikolojik eðilimler; fala, tarota, cine,periye, þeytana, nazara, söylentiye, hurafeye…vs. daha çok inanmaya baþlayan büyük insan yýðýnlarý. Yeni Dünya Düzeninin getirdiði ekonomik uygulamalar sonucunda hýzla yoksullaþan, iþsiz kalan, gelecek korkusu taþýyan büyük kitleler Depolitize edilmiþ, her þeyden çekinen, örgütsüz, yalnýz, hak aramadan korkan, sindirilmiþ ve bilinçleri boþaltýlmýþ ve gelecek korkusu taþýyan büyük insan yýðýnlarý. Tüm bu nedenlerden dolayý kurtuluþu inançta, dinde, kaderde, mistik yöntemlerde aramaya baþlayan ve bu amaçla kendini yüce bir güce sýðýnarak çaresizliðine derman bulmaya çalýþan, boyun eðen, tanrýya yönelerek içi huzuru bulmaya çalýþan çoðunca insanlar. Bu duruma gelmiþ, yoksul, çaresiz, bilinci boþaltýlmýþ, kaderciliðe ve inanca yönlendirilmiþ insanlarýn; içtenliklerini, çaresizliklerini, inançlarýný kötüye kullanarak güç sahibi olmayý amaçlayan din simsarlarý, inanç sömürücüleri. Son yýllarda ülkemizde bu inanç sömürücüleri fazlasýyla çoðaldý. Kendilerinde inanýlmaz mistik gücün olduðunu söyleyen, dertlere derman, hastalara þifa, yoksullara aþ saðladýklarýný iddia eden bir çok insan türer oldu. Bunlarýn en baþýnda ise birkaç yýldýr kendisinden sürekli söz edilen ve þu anda ABD’ye kaçarak oraya yerleþmiþ olan Fetullah GÜLEN’dir. Gülen ABD’nin Müslümanlarý öldürmesine ses çýkarmaz bir konumdadýr. Ama bizim ülkemizin Laik yapýsýný da bozmaya çalýþmaktadýr. Fetullah GÜLEN; Laik Cumhuriyet adýna tehlikeli bir insandýr. Onun tehlikeli olmasýnýn en büyük kanýtý, yýllar önce televizyonlara taþýnan gizli kasetlerde söyledikleri görüþleridir. Orada Fetullah GÜLEN; Laik Cumhuriyete Ýnançlý insanlarýn egemen olacaðýný, bunu kendi taraftarlarýnýn yapacaðýný, bunu yaparken karþý tarafý (Laik Cumhuriyetten yana olanlarý) ürkütmeden, sabýrla, yavaþ, yavaþ devlet kadrolarýný ellerine geçirerek amaçlarýna ulaþacaklarýný ve daha sonra Ýslamcý bir yönetimin getirileceðini dile getirmiþti. Bugün gelinen nokta tam da oraya doðru gittiðimizin iþaretlerini vermektedir. Fetullah Gülen hangi toplum modelini bize dayatýyor? Fetullah Gülen, tam bir ümmet toplumu getirmek istiyor. Bu modelde çaðdaþ deðerler yok. Feodal toplumun deðerleri geçerli. Ýnsan birey olarak kendine yabancý, beyni bir baþkasýna baðlý. Çünkü kul olarak yaþýyor. Kiþi “þeyhi” ne derse onu yapmak zorunda. Kadýn evde oturmak, çocuklarýna ve eþine hizmet etmekle sorumlu. Kýsacasý Þeriat hükümleri geçerli olan bir yönetim. Bu yönetimde “þeyhin” “Þýhhýn” söyledikler asla tartýþýlmaz. Bunlar ne derse o geçerlidir. Fetullah Gülen, kasetlerde yaptýðý konuþmalarda kendisini çok kutlu (mübarek) gören bir kiþilik sergilemiþ; kendisinde inanýlmaz mucizevi güçler olduðunu söylemiþtir. Fetullah hoca; dünyasal olan hiçbir þeyin kendisine zarar veremeyeceðinden söz etmektedir. Bu görüþlerde bilimsellik bulunmamaktadýr. Bilim yerini safsataya; özgür akýl yerini, tam itaate; tartýþma, araþtýrma, sorgulama yerini söylenceye; söyleneni onaylamaya býrakmýþtýr. Böylesi bir toplum modeli, akýlcýlýðý, özgülüðü, Laikliði, bilimi, çaðdaþlýðý,..vb. savunan ,insanlarýn kabulleneceði bir model olamaz. Kimi entellerin “insan haklarý ve demokrasi” adýna böylesi bir modeli destekler olmalarý aymazlýktan baþka bir þey deðildir. Çünkü bu çaðdaþ deðerlerle, Fetullah hocanýn savunduðu Þeriat’çý deðerler birbirinin zýttýdýrlar. Bunlarýn uyuþmasý eþyanýn doðasýna aykýrýdýr. Sinsice, gerçek istemlerini gizleyerek, yavaþ, yavaþ yönetimi ele geçirmeye çalýþan; yönetim kadrolarýna kendi yandaþlarýný sokarak kendi yaþam felsefelerini gerçekleþtirmeye çalýþan Fetullah Hoca’nýn amacýný iyi anlamak ve ona göre karþý duruþ göstererek onun istediði yönetimi saf býrakmak gerekmektedir. Tüm aydýnlýktan yana insanlarýn bu gerici duruþa karþý çýkmasý gelecek aþýsýndan çok önem taþýmaktadýr.
19.07.2006
NACÝ ZAMAN 19 July 2006 10:56 |
DEÐERLÝ SÝTE SAKÝNLERÝ Bolu gezimizle ilgili yazýlar kendini aðýr aðýr hissettirmeye baþladý.Bu çok güzel devam edelim.Ama benin takýldýgým ve üzerinde durmak istediðim bir konu var oda ezan okunurken davlu çalýnmasý meselesi EZAN OKUNURKEN DAVUL KESÝLMELÝYDÝ DÝYE BAZI GÖRÜÞLER VAR buna saygý duyarým .Ama dinler arasý saygýdan söz edersek kimin hangi dine ne kadar saygýlý ve mesafeli oldugu çok açýk. ben iatanbulda oturuyorum Taksim de çok geçerim iþim geregi çok bulunurum.Ama ne hikmetse KÝLÝSEDE ÇAN çalýnýrken hiç kimsenin müzik sesi kýsmasý gibi bir gayreti yok bu dinler arasý bir saygýysa o zaman kesmeli derim.haaa kesmez kendisine yapýlmasýni istemeyen bir anlayoþýn baþkasýnada yapýlmasýnýn doðru olmadogýný bilmesi gerekmiyor mu?Elbetteki gerekir.bugün hala ALEVÝLERE 'KATLÝ VECÝPTÝR' diyen bir zümreye nasýl saygý duyulmasý gerektiðini tabiki ben söyleyemem ama bu ve buna benzer tarzdan tartýþmalar olmasýn derim KEKLÝK PINARILILAR neden daðlara yerleþtiklerini unutmuþlar bellekleri çok yakýnda yenilenir merak etmeyin Eminönü nde hala sokakta adý var EBUSUUD diye kim bu adam? alevi kellesi ençok getiren adamýn adýdýr. Bunlar hoþgörü istiyorlarsa önce sokagýn adý deðiþsin derim ,kýsacasý bütün dinlerin aþýrýsýna karþýyým yobazlýk ve þövenizim kokar bizler daha çok mantik ve politik içerikli düþünceler üzerinde konuþalým CEM yapýlýrken cemahatýn üzerine su serpmekte degil anlýyormusunuz herkesi sevgiyle selamlýyorum NACÝ
NACÝ ZAMAN 19 July 2006 10:56 |
DEÐERLÝ SÝTE SAKÝNLERÝ Bolu gezimizle ilgili yazýlar kendini aðýr aðýr hissettirmeye baþladý.Bu çok güzel devam edelim.Ama benin takýldýgým ve üzerinde durmak istediðim bir konu var oda ezan okunurken davlu çalýnmasý meselesi EZAN OKUNURKEN DAVUL KESÝLMELÝYDÝ DÝYE BAZI GÖRÜÞLER VAR buna saygý duyarým .Ama dinler arasý saygýdan söz edersek kimin hangi dine ne kadar saygýlý ve mesafeli oldugu çok açýk. ben iatanbulda oturuyorum Taksim de çok geçerim iþim geregi çok bulunurum.Ama ne hikmetse KÝLÝSEDE ÇAN çalýnýrken hiç kimsenin müzik sesi kýsmasý gibi bir gayreti yok bu dinler arasý bir saygýysa o zaman kesmeli derim.haaa kesmez kendisine yapýlmasýni istemeyen bir anlayoþýn baþkasýnada yapýlmasýnýn doðru olmadogýný bilmesi gerekmiyor mu?Elbetteki gerekir.bugün hala ALEVÝLERE 'KATLÝ VECÝPTÝR' diyen bir zümreye nasýl saygý duyulmasý gerektiðini tabiki ben söyleyemem ama bu ve buna benzer tarzdan tartýþmalar olmasýn derim KEKLÝK PINARILILAR neden daðlara yerleþtiklerini unutmuþlar bellekleri çok yakýnda yenilenir merak etmeyin Eminönü nde hala sokakta adý var EBUSUUD diye kim bu adam? alevi kellesi ençok getiren adamýn adýdýr. Bunlar hoþgörü istiyorlarsa önce sokagýn adý deðiþsin derim ,kýsacasý bütün dinlerin aþýrýsýna karþýyým yobazlýk ve þövenizim kokar bizler daha çok mantik ve politik içerikli düþünceler üzerinde konuþalým CEM yapýlýrken cemahatýn üzerine su serpmekte degil anlýyormusunuz herkesi sevgiyle selamlýyorum NACÝ
NACÝ ZAMAN 19 July 2006 10:56 |
DEÐERLÝ SÝTE SAKÝNLERÝ Bolu gezimizle ilgili yazýlar kendini aðýr aðýr hissettirmeye baþladý.Bu çok güzel devam edelim.Ama benin takýldýgým ve üzerinde durmak istediðim bir konu var oda ezan okunurken davlu çalýnmasý meselesi EZAN OKUNURKEN DAVUL KESÝLMELÝYDÝ DÝYE BAZI GÖRÜÞLER VAR buna saygý duyarým .Ama dinler arasý saygýdan söz edersek kimin hangi dine ne kadar saygýlý ve mesafeli oldugu çok açýk. ben iatanbulda oturuyorum Taksim de çok geçerim iþim geregi çok bulunurum.Ama ne hikmetse KÝLÝSEDE ÇAN çalýnýrken hiç kimsenin müzik sesi kýsmasý gibi bir gayreti yok bu dinler arasý bir saygýysa o zaman kesmeli derim.haaa kesmez kendisine yapýlmasýni istemeyen bir anlayoþýn baþkasýnada yapýlmasýnýn doðru olmadogýný bilmesi gerekmiyor mu?Elbetteki gerekir.bugün hala ALEVÝLERE 'KATLÝ VECÝPTÝR' diyen bir zümreye nasýl saygý duyulmasý gerektiðini tabiki ben söyleyemem ama bu ve buna benzer tarzdan tartýþmalar olmasýn derim KEKLÝK PINARILILAR neden daðlara yerleþtiklerini unutmuþlar bellekleri çok yakýnda yenilenir merak etmeyin Eminönü nde hala sokakta adý var EBUSUUD diye kim bu adam? alevi kellesi ençok getiren adamýn adýdýr. Bunlar hoþgörü istiyorlarsa önce sokagýn adý deðiþsin derim ,kýsacasý bütün dinlerin aþýrýsýna karþýyým yobazlýk ve þövenizim kokar bizler daha çok mantik ve politik içerikli düþünceler üzerinde konuþalým CEM yapýlýrken cemahatýn üzerine su serpmekte degil anlýyormusunuz herkesi sevgiyle selamlýyorum NACÝ