Yeni Resimler
yeni2009 Dayanýþma Gecesi
Site Haberleri
Anasayfa
Haberler
Şiir
Sağlık
Tatil / Turizm
E- Devlet
Forum
Galeri
Linkler
SSS

Ekim 2006 Istanbul


Köy Resimleri


Köy Resimleri


Köy Resimleri


Divriði Köyleri Futbol Turnuvalarý





Saturday, 21 December 2024
Anasayfa arrow Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defterini imzala


Süleyman Zaman    24 July 2006 19:43 | Akrostiþ (Tuðba)
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Tuðba’ya akrostiþ.

Tutunmak istiyorum; bir yerlere
Ummana düþmüþ insan gibi,
Girmek istiyorum engin denizlere
Batmadan yüzebilmek Yunus gibi.
Aþkýmý duyurabilmek; yaþatabilmek sevgimi.
Sonsuzluðun girdabýnda,
Evrensel gerçeðe ulaþabilmenin
Nedenselliðini bulabilmek için; varedebilmek
Güneþ gibi aydýnlýk saçan beyinleri.
Üretebilmek ve çoðaltmak herþeyi,
Zengin ve dopdulu bir hayat varsýllaþtýrmak,
En çok isteðim, en büyük ütopyamdýr o.
Lezziz olsun yenilenler.
Kurtulabilmek kokuþmuþluklardan, yaþamak yani
Otatntiðin haz verdiði ortamlarda.
Korkmadan ve
Anlýk olanýn kolyacýlýðýna kaçmadan
Neden ve niçinleri sorgularcasýna
Bireyselliði aþarcasýna,
Ýroniði söylemlere katarcasýna
Rahat ve mutlu tinler var edercesine yaþayabilmek.
Küçük ve narin bedenler
Ilýk ve sýcak tenler
Zamanla oluþur unutma
Seri ser yapan genler
Irak olmasýn duygular
Nedensiz ve sonuçsuz kalmasýn aþklar.


13.01.2000


Süleyman Zaman    24 July 2006 19:43 | Akrostiþ (Tuðba)
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Tuðba’ya akrostiþ.

Tutunmak istiyorum; bir yerlere
Ummana düþmüþ insan gibi,
Girmek istiyorum engin denizlere
Batmadan yüzebilmek Yunus gibi.
Aþkýmý duyurabilmek; yaþatabilmek sevgimi.
Sonsuzluðun girdabýnda,
Evrensel gerçeðe ulaþabilmenin
Nedenselliðini bulabilmek için; varedebilmek
Güneþ gibi aydýnlýk saçan beyinleri.
Üretebilmek ve çoðaltmak herþeyi,
Zengin ve dopdulu bir hayat varsýllaþtýrmak,
En çok isteðim, en büyük ütopyamdýr o.
Lezziz olsun yenilenler.
Kurtulabilmek kokuþmuþluklardan, yaþamak yani
Otatntiðin haz verdiði ortamlarda.
Korkmadan ve
Anlýk olanýn kolyacýlýðýna kaçmadan
Neden ve niçinleri sorgularcasýna
Bireyselliði aþarcasýna,
Ýroniði söylemlere katarcasýna
Rahat ve mutlu tinler var edercesine yaþayabilmek.
Küçük ve narin bedenler
Ilýk ve sýcak tenler
Zamanla oluþur unutma
Seri ser yapan genler
Irak olmasýn duygular
Nedensiz ve sonuçsuz kalmasýn aþklar.


13.01.2000


Süleyman Zaman    24 July 2006 19:43 | Akrostiþ (Tuðba)
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Tuðba’ya akrostiþ.

Tutunmak istiyorum; bir yerlere
Ummana düþmüþ insan gibi,
Girmek istiyorum engin denizlere
Batmadan yüzebilmek Yunus gibi.
Aþkýmý duyurabilmek; yaþatabilmek sevgimi.
Sonsuzluðun girdabýnda,
Evrensel gerçeðe ulaþabilmenin
Nedenselliðini bulabilmek için; varedebilmek
Güneþ gibi aydýnlýk saçan beyinleri.
Üretebilmek ve çoðaltmak herþeyi,
Zengin ve dopdulu bir hayat varsýllaþtýrmak,
En çok isteðim, en büyük ütopyamdýr o.
Lezziz olsun yenilenler.
Kurtulabilmek kokuþmuþluklardan, yaþamak yani
Otatntiðin haz verdiði ortamlarda.
Korkmadan ve
Anlýk olanýn kolyacýlýðýna kaçmadan
Neden ve niçinleri sorgularcasýna
Bireyselliði aþarcasýna,
Ýroniði söylemlere katarcasýna
Rahat ve mutlu tinler var edercesine yaþayabilmek.
Küçük ve narin bedenler
Ilýk ve sýcak tenler
Zamanla oluþur unutma
Seri ser yapan genler
Irak olmasýn duygular
Nedensiz ve sonuçsuz kalmasýn aþklar.


13.01.2000


Süleyman Zaman    24 July 2006 16:06 | Köyümüze ilþkin bir yazý
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
KÖYÜMÜZ VE ÝNSANLARIMIZ
O kýraç ve verimsiz topraklarýn egemen olduðu; üretimin hayvancýlýk ve tarýma dayandýðý ve tarýmýn karasaban, döven ve geliþmemiþ aletlerle yapýldýðý; kaynak yetersizliðinin üst aþamada bulunduðu ve bundan dolayý da, geçimin çok zorluklar içerisinde geçtiði köyümüz ve o köyümüzün çilekeþ insanlarý.
Dört tarafý daðlarla çevrili, yol ve kervan geçmez, kentten uzak, kimsenin görmeyeceði çukur bir alana yerleþen ufaklý,büyüklü orman aðaçlarýnýn olduðu daðýn tam karþý eteklerinde bulunan, büyüklü, küçüklü otsularýn, küçük derelerin ve soðuk sularýnýn bol olduðu þirin köyün, tatlý insanlarý.
Acýlarýyla, kavgalarýyla, küskünlükleriyle, yardýmlaþmalarýyla, þakalaþmalarýyla, kendine özgü yiyecekleri ve yemekleriyle, çok az bulunan meyve ve sebzeleriyle ama hepsinden önemlisi, insanlýklarýyla anýlarda kalan köyümüzün can insanlarý.
Köyümüz; bir çok olumsuzluklara karþýn; temiz suyu, havasý, güzel ve doðal kokan topraðý, yeþil çimenleri, az yer kapsasa da güzel yemyeþil ormanýyla; küçük dereleri, bol tepeleri; o engebeli, girintili çýkýntýlý patika yollarýyla; o Mayýs (hayvan pisliðinin býraktýðý, topraða karýþmýþ üst tabaka ve onun yaydýðý kötü bir koku) kokan ahýrlarýyla; koyunlarý, kuzularý, öküzleri, inekleri, atlarý, eþekleri, keçiler, koçlarý, tavuklarý, horozlar ve tekeleri civcivleriyle; iniþli yokuþlu yamaçlarýyla bizim olan köyümüz ve köyümüzün duygulu insanlarý.
Þimdi tadýna varamadýðýmýz ve özlemle andýðýmýz; Karþý Pýnar’ýn çocuðunu doyuran bir anaç gibi; yaz kýþ buz gibi akan o doyumsuz suyu anýmsamamak olur mu? Hele büyük þehirlerin Klor kokan, tatsýz ve saðlýksýz sularýný içince; o adýna ve içimine doyulamaz olan Karþýpýnar’ýmýzý anmamak kimin haddine!..
Þimdi ne yana bakýnca; apartman ve gökdelenlerle kapalý, yeþili ve ormaný olmayan, oksijeni azalmýþ, insan yapýsý þeylerden baþka bir þeyi kalmayan yerleþim alanlarýný görünce ; topraktan yapýlmýþ, tek katlý evlerden de olsa her yaný açýk ve doðanýn bin bir rengiyle bezenmiþ, yeþilli, morlu, kýrmýzýlý, lacivertli, siyahlý, aðaçlý, kýraçlý; yani insana yaþama sevinci veren yaþama alanýyla çevrili güzel köyümü anýmsamamak olasý mý?
Þimdi o ilkyaz ve sonyazda yaðan yaðmurlarýn hýþýrtýsýný, kýþýn ince, ince yaðan kar’ýn pencereden izleniþini, serçenin gelip köy odasýnýn küçük penceresine gelip camý týkýrdatmasýný; ilkyaza doðru eriyen kar’larýn sonucunda oluþan sularýn ve boranca esen lodos rüzgarýnýn melodik týnýlarýný, güçlü sellerin oluþmasýyla çaðlayana benzeyen su uðultusunu duyumsamamak olasý mý?
Þimdi o yaz aylarýnda (Aðustos) olgunlaþmýþ ve sar renge bürünmüþ buðday baþaklarýnýn görüntüsünün o tinde býraktýðý sonsuzluk imgesi ve doyumsuz hazzý anýmsamamak olasý mý?
Þimdi o kýþ aylarýnda, yanan odun ve tezek sabasýnýn býraktýðý sýcaklýðý; odayý zar-zor aydýnlatan idare lambasýnýn býraktýðý o loþ ýþýklý köy odalarý; bu odalarda köy büyülerimizin yaptýðý sýcak sohbetleri, güzel muhabbetleri, ballandýra, ballandýra anlatýlan söylencesel, masalýmsý öyküleri , þakalaþmalarý, çok istekli ve çekiþmeli geçen “altmýþaltý veya altý kol denilen” iskambil oyunlarýný; bu oyunlar sýrasýnda ki kýzgýnlýklarý, kavgalarý ve o içten yardýmlaþmalarý anýmsamamak olasý mý?
Þimdi, köyde ki imecesel yardýmlaþmayý bu yardýmlaþmanýn getirdiði sýcacýk iliþkileri; gelinleri, damatlarý; düðünleri, gelin aðlatan kýna gecelerini, ölenin arkasýnda söylenen o yürek burkan, insanýn duygularýný allak-bullak eden, en duygusuz adamý bile aðlatan o aðýtlarý; halaylarý, zýplatan oyunlarý, semahlarý, sazlarý, türküleri…vs anýmsamamak olasý mý?
Ah dostlarým, ah köylülerim; ah köyümün güzel insanlarý; ah büyük çileler çekmiþ, çok bedeller ödemiþ dedelerimiz, ninelerimiz, babalarýmýz, annelerimiz….ah! Sizleri anýmsamamak olasý mý?
Köyümüzde yaþanýlan güzellikler yanýnda, doðal ki, kötü, acý ve hüzünlü olaylarda yaþanmýþtýr. Köyümüzde süreç içinde kavgalar, yaralamalar, adam öldürmeler, kýrgýnlýklar, kýzgýnlýklar, kýz kaçýrmalar, yol kesmeler, …vs. gibi olumsuzluklarda yaþanmýþtýr. Aslýnda bu olumsuzluklar insanýn bulunduðu her yerde yaþanmaktadýr. Bunlar eþyanýn doðasýnda uygundur. Çünkü doðanýn ve maddenin en temel yasasýnda bile çatýþma ve birleþme vardýr. Bu olgular ayný gerçeklikle birbirlerini zorunlu olarak var eder. Ama insan bilinciyle, aklýyla, sosyal yapýlanmasýyla kendi cinsine karþý verdiði kavgayý, mücadeleyi, baþka kanallara yönlendirmesini yapabilmeli. Akýl ve mantýk insaný bu yöne götürecek çok önemli yetilerdir. Ýnsan akýl ve mantýkla, sosyal bilinciyle; kini, nefreti, geçmiþin kötü izlerini aþabilir. Erdemli, çaðdaþ ve barýþçýl olmak bu deðerleri gerektirir.
Dostlar köyümüzle ilgili güzel ve acý anýlarýmýzý çoðaltabiliriz. Hepimizin köyümüz ve yöremizle ilgili çok güzel, olumlu ve olumsuz yaþanmýþlýklarý bulunmaktadýr. Ýnsanýn anýlarýyla yaþamasý güzel bir olgu. Anýlar insana geçmiþini duyumsatýr. Geçmiþle bugünü birbirine baðlayan insan tininde güzel duygularýn açýða çýkmasýyla anlýk mutluluklar yaþayabilir. Anýlar bazen insana yaþama sevinci doðurur. Bazen insaný günlük sýkýntýlardan uzaklaþmasýný saðlar. Bazen insaný depresif davranýþlardan kurtarýr, insanýn imgelemesine erinç ve rahatlýk verir. Anýlar bazen tek baþlarýna Psikolojik bir ilaçtýr.


Ama tüm bunlarýn dýþýnda hep anýlarla baðlanýp kalmak; geçmiþte ki veya köyde ki yaþam biçimini aynen kent ortamýna uygulamaya kalkmak, orda ki kültürel olgularýn aynýsýný kent ortamýnda yaþamaya veya yaþatmaya çalýþmak bizleri çok zor durumda býrakýr. Bu bazen olanaksýzdýr. Çünkü tarih zora dayanýr ve zorda alýþkanlýklarý bozar. Geçmiþi aynen yaþatmaya çalýþmak gericilik ve tutuculuktur.
Hepimiz tüm bu deðerleri bilelim. Bu deðerlere saygý duyalým. Yeni olana taþýnacak olanlarý taþýyalým; uyumsuz olaný dýþlayalým. Tarihin rotasý bunu gerektiriyor. Ýlla da ben köyde ki þu alýþkanlýðýmý burda devem ettirmek istiyorum demek tarihe çalým atmaktýr. Eðer senin uygulamak istediðin þey, yeni geldiðin koþullara uymuyorsa, onda diretmek yanlýþtýr. Ýnsaný zorda býrakýr.
Çünkü her þey, her an sürekli deðiþime uðrar. Deðiþmeyen, dönüþmeyen hiçbir þey, hiçbir nesne bulunmamaktadýr. Toplumsal ve evrensel deðiþimin farkýna varabilmek insaný ileriye taþýr. Bilinçli insana düþen þey, çaðdaþ ve geçerli olaný desteklemek ve diyalektiðe uygun davranmaktýr.
Geriye doðru, o bizim çocukluk yýllarýmýza doðru gittiðimizde köyümüz 70-80 hanelik evlerden oluþmuþtu. Bugün köyümüze gittiðimizde 1 veya 2 ev kaldýðýný görürüz. Bu çok büyük bir göçtür. Bu göç dalgasý daha çok 1970’lerden sonra baþlamýþtýr. Bu ülkemizin her yöresinde böyle olmuþtur. Özellikle 1960 yýllarý sonrasýnda “köyden kente” hýzlý bir göç dalgasý yaþanmýþtýr. Bu olgu ülkemizin Sosyo-ekonomik nedenlerin bir sonucu olarak doðmuþtur.
Biliyoruz ki hepimiz belirli bir bölgenin, belirli bir coðrafyanýn insanlarýyýz. Bizler kentlere gelmeden önce bölgemizde, yöremizde geçerli olan üretim araçlarýnýn ve buna uygun olarak yapýlaþan üretim iliþkilerimize göre bir üretim yapýmýz, bir kültürel yaratýmýz ve birikimimiz oldu. Böylece bir toplumsal deðerler sistemimiz oluþtu. Çünkü insan ancak kültürel birikim ve oluþan deðerler sistemiyle insanlaþýr. Yani insan toplumsal bir varlýktýr. Ýnsaný toplum dýþýna çýkarýn o insan insanlaþmaz.
Biz bu toplumsal örgütlenmenin çözülmesi ve artýk bizleri taþýyamayacak konuma gelmesiyle birlikte hepimiz doðduðumuz köyümüzü terk etmek zorunda kaldýk. Bu tarihin deðiþmez yasasýdýr. Her yeni eskinin baðrýnda filizlenir. Her eskide yeninin süreç içinde kendi varoluþ koþullarýný yitirmesiyle oluþur. Özünde yeni eski, eski yenidir.
Bizim dýþýmýzda yaþadýðýmýz üretim iliþkilerinden daha geliþmiþ bir üretim biçimi ve üretim iliþkisi oluþtuðundan; tarih baba bizi daha geliþmiþ olanýna doðru savurdu. Bu durum tarihin ve toplumlarýn geliþim ve dönüþüm aþamalarýna uygun bir zorunluluktur. Bu zorunluluðu hiç kimse deðiþtiremez ve durduramaz. Bu evrenin, toplumun ve yaþamýn itici yasalarýnýn bir sonucudur.
Þöyle bir düþünelim; köyümüzün o kýraç ve verimsiz topraklarýnda yeterli olmayan üretim sonucunda köy halký kendini besleyemeyecek bir konumdaydý. Yani bizim topraklarýmýz bizleri besleyemiyordu. Geliþmiþ tarým teknikleri köyümüze gelmemiþti. Bilinçsiz ve yetersiz bir üretim söz konusuydu. Köy topraðýmýz verimsizdi. Köyümüz besin çeþitleri yönünden de çok verimsizdi. Hele sebze ve meyve yönünden yoksundu. Daha çok dað meyveleri ve sebzeleri vardý. Sebze hiç yoktu dense yerindedir. Patates ve fasulye, nohut ve mercimek dýþýnda sebze bulunmazdý.Yabani olarak, madýmak, evelik, yemlik, Kenger, kuzukulaðý…vs. vardý. Meyve ise birkaç evde Erik, Kaysý, Dut ve Elma aðacýndan oluþuyordu. Ama dað meyveleri vardý. Ahlat, Kuþburnu, Karamuk, Süsülük, Alýç, Ýðde…vs.den ibaretti.
Tüm bu açýklamalar gösteriyor ki; köyümüzden kentlere göçün en temel nedeni öncelikle ekonomik kaynaklýdýr.
Diðer nedenleri de þöyle sýralayabiliriz. Çalýþmak, iþ, güç sahibi olmak, geleceði güven altýna almak, daha iyi bir yaþam sürmek, gençlere, çocuklara daha iyi ve güvenli bir gelecek hazýrlamak; çocuklarýn daha iyi bir eðitim almasýný saðlamak; insanlarýmýzýn çaðdaþ araç ve gereçlerden daha kolay ve çabuk yararlanmasýnýn koþullarýný yaratmak; Saðlýk,eðitim, ulaþým, yol, su kanalizasyon, elektrik, televizyon, radyo, bilgisayar…vs.ye kolayca kavuþmalarýný saðlamak içindir. Bu amaçlarla köy halký gerek yurt içi ve gerekse yurt dýþýnda ki farklý kentlere göç etti. Ayný kentlere göçenlerimiz ise bu kentlerin farklý, farklý semtlerinde farklý, farklý varoþlarda ayrý, ayrý yaþamak zorunda kaldýk.
Oysa köyümüzde yaþadýðýmýz dönemde; bizi biz eden güzel geleneklerimizi, kültür deðerlerimizi orada býraktýk. Ama yinede bir çok deðerlerimizi kentlere taþýdýk. Uzun süre eski deðerlerimizi üzerimizden atamadýk. Aþlýk olmadýðýmýz yeni deðerlerle karþý karþýya kaldýðýmýzda, kendimize yabancýlaþtýk. Büyük kent ortamýnda saða- sola savrulduk. Bocaladýk. Yöremize, kültürümüze, alýþkanlýklarýmýza özlem duyduk. Kentlerin varoþlarýnda büyük yabancýlaþma çektik. Büyük insan çoðunluðu içinde, yalnýzlýk yaþadýk. Yalnýz kaldýðýmýzý düþündük. Zaman, zaman komþularýmýzý, o sýcacýk insan iliþkilerini aradýk. Yemliðimizi, kuzukulaðýmýzý, alýcýmýzý, yufka ekmeðimizi, kömbemzi, küllememizi, haþýlýmýzý, pofigimizi, yoðurdumuzu, ayranýmýzý, soku dövüþümüzü, düðen sürüþümüzü, daðlarda davar güdümümüzü, çelik oyunumuzu, kaþ’a yaðan ilk kar’ýn o harika beyaz görünüþünü, saatlerce Avþar’a okula giderken yaþadýðýmýz korkularýmýzý, komik davranýþlarýmýzý, küçücük ve kimselere açamadýðýmýz küçük aþklarýmýzý, hayvanlarla harmanlara çektiðimiz ekinlerimizi…vs. aradýk. Bu olgularý imgelememizde yaþadýk, yaþattýk. Ama bunlarý uzun süre kendi dünyamýzda yaþatýp durduk. Çoðu zaman bu deðerleri zaman içinde unuttuk. Bu deðerleri yaþatabilmek için ne kadar dirensek de tek baþýna bu deðerleri yaþatmak zordu. Zaman, zaman kentin kültür deðerleri ve yaþama koþullarý ve kurallarýyla çatýþýr olduk. Gençlerimizin bizim deðerlerimizden uzaklaþmalarýný içimize sindiremedik. Çoðu kez gençlerimizle çatýþtýk. Onlarý anlamadýk. Oysa bu tarihin bir cilvesiydi. Determinizmin durdurulamazlýðýydý. Hele yaþlýlarýmýz bu kent kültürüne uyum saðlayamadýlar. Onlarýn bu deðiþimi anlamasý çok zordu. Doðal ki anlayamadýlar. Çoðu yabancýsý olduðu bu deðerlerle yüzleþemeden bu dünyadan göçüp gittiler.
Bu deðiþim ve dönüþümü Nazým Usta bizlere; “Ben ölen babamdan ileri, doðacak çocuðumdan geriyim” diyerek þairane dizelerle bu diyalektiði çok güzel anlatmýþtý.
Gerçek þu ki hepimiz zaman içinde gerileyeceðiz. Süreç içinde ileri olan geriler, geri olan ilerler. Bu gerçekliði anlamak gerekir.
Var olan olumsuzluklardan kurtulabilmek, yalnýzlýk duygusunu yenebilmek, yabancýlaþmayý önleyebilmek, kültürler arasýnda ki çatýþmayý esnek bir konuma getirebilmek, üst kültürel aþamaya kolayca geçiþi saðlayabilmek, kendi varlýðýmýzýn bilincine ve bütünselliðine varabilmek, kimliðimizin yitip gitmesini önleyebilmek, bizi biz eden deðerlerle donanabilmek…vs. için dernek kurmanýn yararlý ve zorunlu olarak karþýmýza çýktýðý ve bu koþullarý dayattýðý bir gerçekliktir.
Ýþte bu konuda duyarlýlýk gösterip eyleme geçen Mehmet ZAMAN,Ali ERDOÐAN, ve Hacý Mehmet ZAMAN önderlik ederek köyümüzün derneðini 1994 yýlýnda yaþama geçirdiler.
Köy derneðimiz geçen zaman içinde farklý yönetici kadrosuyla bu güne baþarýlý bir konumda getirilmiþtir. Kuruluþ yýllarýnda baþkanlýða seçilen Mehmet Zaman uzun yýllar bu görevde kadý. Daha sonra iki yýl da Cafer Zaman dernek baþkalýðý yaptý. Ýbrahim Aydoðan; Nuri Aydoðan; Ali Erdoðan, Hacý Mehmet Erdoðan, Ýhsan Erdoðan, Yaþam Zaman, Menekþe Zaman…vs. gibi farký isimler derneðimizin yönetiminde bulunuþlardýr.
Derneðimiz çok önemli çalýþmalar da yapmýþtýr. Köyümüze de bazý yatýrýmlar yapýlmýþtýr. Kentlerde yalnýzlýk duygusu yaþayan köy halkýmýza etkinlikler düzenleyerek, insanlarýmýzýn belleðinde güzel anýlarýn kalmasýný ve insanlarýn özlemlerini gidermemelerine katký saðlamýþlardýr.
Þurasý bir gerçek ki; artýk istense de köye geri dönüþ yamak çok kolay deðildir. Bizde yavaþ, yavaþ yeni olana alýþtýk. Artýk kent yaþamýna da uyum saðlýyoruz. Baþlangýçta belleðimizde ve bilincimizde var olan keskin çatýþkýlar þu anda yerini daha esnek daha da uyumlu bir konuma geldi. Bu bir özümleme, kendini bulma, karmaþadan düzene geçme aþamasýdýr.
Ama yinede hepimizin imgesinde, köyümüzün, yöremizin, güzel anýlarý vardýr. Bu anýlar durum ve koþullar oluþtuðunda yüzeye çýkýp belleðimize geliyorlar. Hepimiz o eski günlerimizin özlemini çekiyor o yaþamýn, o iliþkilerimizin sýcaklýðýný duyumsuyoruz.
Bu da çok doðal bir olgu. Tarih baba kesinliðini belirliyor. Buna karþý gelemeyiz.

04.04.1995’te yazýlmýþ bir yazýmdýr.
,










Süleyman Zaman    24 July 2006 16:06 | Köyümüze ilþkin bir yazý
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
KÖYÜMÜZ VE ÝNSANLARIMIZ
O kýraç ve verimsiz topraklarýn egemen olduðu; üretimin hayvancýlýk ve tarýma dayandýðý ve tarýmýn karasaban, döven ve geliþmemiþ aletlerle yapýldýðý; kaynak yetersizliðinin üst aþamada bulunduðu ve bundan dolayý da, geçimin çok zorluklar içerisinde geçtiði köyümüz ve o köyümüzün çilekeþ insanlarý.
Dört tarafý daðlarla çevrili, yol ve kervan geçmez, kentten uzak, kimsenin görmeyeceði çukur bir alana yerleþen ufaklý,büyüklü orman aðaçlarýnýn olduðu daðýn tam karþý eteklerinde bulunan, büyüklü, küçüklü otsularýn, küçük derelerin ve soðuk sularýnýn bol olduðu þirin köyün, tatlý insanlarý.
Acýlarýyla, kavgalarýyla, küskünlükleriyle, yardýmlaþmalarýyla, þakalaþmalarýyla, kendine özgü yiyecekleri ve yemekleriyle, çok az bulunan meyve ve sebzeleriyle ama hepsinden önemlisi, insanlýklarýyla anýlarda kalan köyümüzün can insanlarý.
Köyümüz; bir çok olumsuzluklara karþýn; temiz suyu, havasý, güzel ve doðal kokan topraðý, yeþil çimenleri, az yer kapsasa da güzel yemyeþil ormanýyla; küçük dereleri, bol tepeleri; o engebeli, girintili çýkýntýlý patika yollarýyla; o Mayýs (hayvan pisliðinin býraktýðý, topraða karýþmýþ üst tabaka ve onun yaydýðý kötü bir koku) kokan ahýrlarýyla; koyunlarý, kuzularý, öküzleri, inekleri, atlarý, eþekleri, keçiler, koçlarý, tavuklarý, horozlar ve tekeleri civcivleriyle; iniþli yokuþlu yamaçlarýyla bizim olan köyümüz ve köyümüzün duygulu insanlarý.
Þimdi tadýna varamadýðýmýz ve özlemle andýðýmýz; Karþý Pýnar’ýn çocuðunu doyuran bir anaç gibi; yaz kýþ buz gibi akan o doyumsuz suyu anýmsamamak olur mu? Hele büyük þehirlerin Klor kokan, tatsýz ve saðlýksýz sularýný içince; o adýna ve içimine doyulamaz olan Karþýpýnar’ýmýzý anmamak kimin haddine!..
Þimdi ne yana bakýnca; apartman ve gökdelenlerle kapalý, yeþili ve ormaný olmayan, oksijeni azalmýþ, insan yapýsý þeylerden baþka bir þeyi kalmayan yerleþim alanlarýný görünce ; topraktan yapýlmýþ, tek katlý evlerden de olsa her yaný açýk ve doðanýn bin bir rengiyle bezenmiþ, yeþilli, morlu, kýrmýzýlý, lacivertli, siyahlý, aðaçlý, kýraçlý; yani insana yaþama sevinci veren yaþama alanýyla çevrili güzel köyümü anýmsamamak olasý mý?
Þimdi o ilkyaz ve sonyazda yaðan yaðmurlarýn hýþýrtýsýný, kýþýn ince, ince yaðan kar’ýn pencereden izleniþini, serçenin gelip köy odasýnýn küçük penceresine gelip camý týkýrdatmasýný; ilkyaza doðru eriyen kar’larýn sonucunda oluþan sularýn ve boranca esen lodos rüzgarýnýn melodik týnýlarýný, güçlü sellerin oluþmasýyla çaðlayana benzeyen su uðultusunu duyumsamamak olasý mý?
Þimdi o yaz aylarýnda (Aðustos) olgunlaþmýþ ve sar renge bürünmüþ buðday baþaklarýnýn görüntüsünün o tinde býraktýðý sonsuzluk imgesi ve doyumsuz hazzý anýmsamamak olasý mý?
Þimdi o kýþ aylarýnda, yanan odun ve tezek sabasýnýn býraktýðý sýcaklýðý; odayý zar-zor aydýnlatan idare lambasýnýn býraktýðý o loþ ýþýklý köy odalarý; bu odalarda köy büyülerimizin yaptýðý sýcak sohbetleri, güzel muhabbetleri, ballandýra, ballandýra anlatýlan söylencesel, masalýmsý öyküleri , þakalaþmalarý, çok istekli ve çekiþmeli geçen “altmýþaltý veya altý kol denilen” iskambil oyunlarýný; bu oyunlar sýrasýnda ki kýzgýnlýklarý, kavgalarý ve o içten yardýmlaþmalarý anýmsamamak olasý mý?
Þimdi, köyde ki imecesel yardýmlaþmayý bu yardýmlaþmanýn getirdiði sýcacýk iliþkileri; gelinleri, damatlarý; düðünleri, gelin aðlatan kýna gecelerini, ölenin arkasýnda söylenen o yürek burkan, insanýn duygularýný allak-bullak eden, en duygusuz adamý bile aðlatan o aðýtlarý; halaylarý, zýplatan oyunlarý, semahlarý, sazlarý, türküleri…vs anýmsamamak olasý mý?
Ah dostlarým, ah köylülerim; ah köyümün güzel insanlarý; ah büyük çileler çekmiþ, çok bedeller ödemiþ dedelerimiz, ninelerimiz, babalarýmýz, annelerimiz….ah! Sizleri anýmsamamak olasý mý?
Köyümüzde yaþanýlan güzellikler yanýnda, doðal ki, kötü, acý ve hüzünlü olaylarda yaþanmýþtýr. Köyümüzde süreç içinde kavgalar, yaralamalar, adam öldürmeler, kýrgýnlýklar, kýzgýnlýklar, kýz kaçýrmalar, yol kesmeler, …vs. gibi olumsuzluklarda yaþanmýþtýr. Aslýnda bu olumsuzluklar insanýn bulunduðu her yerde yaþanmaktadýr. Bunlar eþyanýn doðasýnda uygundur. Çünkü doðanýn ve maddenin en temel yasasýnda bile çatýþma ve birleþme vardýr. Bu olgular ayný gerçeklikle birbirlerini zorunlu olarak var eder. Ama insan bilinciyle, aklýyla, sosyal yapýlanmasýyla kendi cinsine karþý verdiði kavgayý, mücadeleyi, baþka kanallara yönlendirmesini yapabilmeli. Akýl ve mantýk insaný bu yöne götürecek çok önemli yetilerdir. Ýnsan akýl ve mantýkla, sosyal bilinciyle; kini, nefreti, geçmiþin kötü izlerini aþabilir. Erdemli, çaðdaþ ve barýþçýl olmak bu deðerleri gerektirir.
Dostlar köyümüzle ilgili güzel ve acý anýlarýmýzý çoðaltabiliriz. Hepimizin köyümüz ve yöremizle ilgili çok güzel, olumlu ve olumsuz yaþanmýþlýklarý bulunmaktadýr. Ýnsanýn anýlarýyla yaþamasý güzel bir olgu. Anýlar insana geçmiþini duyumsatýr. Geçmiþle bugünü birbirine baðlayan insan tininde güzel duygularýn açýða çýkmasýyla anlýk mutluluklar yaþayabilir. Anýlar bazen insana yaþama sevinci doðurur. Bazen insaný günlük sýkýntýlardan uzaklaþmasýný saðlar. Bazen insaný depresif davranýþlardan kurtarýr, insanýn imgelemesine erinç ve rahatlýk verir. Anýlar bazen tek baþlarýna Psikolojik bir ilaçtýr.


Ama tüm bunlarýn dýþýnda hep anýlarla baðlanýp kalmak; geçmiþte ki veya köyde ki yaþam biçimini aynen kent ortamýna uygulamaya kalkmak, orda ki kültürel olgularýn aynýsýný kent ortamýnda yaþamaya veya yaþatmaya çalýþmak bizleri çok zor durumda býrakýr. Bu bazen olanaksýzdýr. Çünkü tarih zora dayanýr ve zorda alýþkanlýklarý bozar. Geçmiþi aynen yaþatmaya çalýþmak gericilik ve tutuculuktur.
Hepimiz tüm bu deðerleri bilelim. Bu deðerlere saygý duyalým. Yeni olana taþýnacak olanlarý taþýyalým; uyumsuz olaný dýþlayalým. Tarihin rotasý bunu gerektiriyor. Ýlla da ben köyde ki þu alýþkanlýðýmý burda devem ettirmek istiyorum demek tarihe çalým atmaktýr. Eðer senin uygulamak istediðin þey, yeni geldiðin koþullara uymuyorsa, onda diretmek yanlýþtýr. Ýnsaný zorda býrakýr.
Çünkü her þey, her an sürekli deðiþime uðrar. Deðiþmeyen, dönüþmeyen hiçbir þey, hiçbir nesne bulunmamaktadýr. Toplumsal ve evrensel deðiþimin farkýna varabilmek insaný ileriye taþýr. Bilinçli insana düþen þey, çaðdaþ ve geçerli olaný desteklemek ve diyalektiðe uygun davranmaktýr.
Geriye doðru, o bizim çocukluk yýllarýmýza doðru gittiðimizde köyümüz 70-80 hanelik evlerden oluþmuþtu. Bugün köyümüze gittiðimizde 1 veya 2 ev kaldýðýný görürüz. Bu çok büyük bir göçtür. Bu göç dalgasý daha çok 1970’lerden sonra baþlamýþtýr. Bu ülkemizin her yöresinde böyle olmuþtur. Özellikle 1960 yýllarý sonrasýnda “köyden kente” hýzlý bir göç dalgasý yaþanmýþtýr. Bu olgu ülkemizin Sosyo-ekonomik nedenlerin bir sonucu olarak doðmuþtur.
Biliyoruz ki hepimiz belirli bir bölgenin, belirli bir coðrafyanýn insanlarýyýz. Bizler kentlere gelmeden önce bölgemizde, yöremizde geçerli olan üretim araçlarýnýn ve buna uygun olarak yapýlaþan üretim iliþkilerimize göre bir üretim yapýmýz, bir kültürel yaratýmýz ve birikimimiz oldu. Böylece bir toplumsal deðerler sistemimiz oluþtu. Çünkü insan ancak kültürel birikim ve oluþan deðerler sistemiyle insanlaþýr. Yani insan toplumsal bir varlýktýr. Ýnsaný toplum dýþýna çýkarýn o insan insanlaþmaz.
Biz bu toplumsal örgütlenmenin çözülmesi ve artýk bizleri taþýyamayacak konuma gelmesiyle birlikte hepimiz doðduðumuz köyümüzü terk etmek zorunda kaldýk. Bu tarihin deðiþmez yasasýdýr. Her yeni eskinin baðrýnda filizlenir. Her eskide yeninin süreç içinde kendi varoluþ koþullarýný yitirmesiyle oluþur. Özünde yeni eski, eski yenidir.
Bizim dýþýmýzda yaþadýðýmýz üretim iliþkilerinden daha geliþmiþ bir üretim biçimi ve üretim iliþkisi oluþtuðundan; tarih baba bizi daha geliþmiþ olanýna doðru savurdu. Bu durum tarihin ve toplumlarýn geliþim ve dönüþüm aþamalarýna uygun bir zorunluluktur. Bu zorunluluðu hiç kimse deðiþtiremez ve durduramaz. Bu evrenin, toplumun ve yaþamýn itici yasalarýnýn bir sonucudur.
Þöyle bir düþünelim; köyümüzün o kýraç ve verimsiz topraklarýnda yeterli olmayan üretim sonucunda köy halký kendini besleyemeyecek bir konumdaydý. Yani bizim topraklarýmýz bizleri besleyemiyordu. Geliþmiþ tarým teknikleri köyümüze gelmemiþti. Bilinçsiz ve yetersiz bir üretim söz konusuydu. Köy topraðýmýz verimsizdi. Köyümüz besin çeþitleri yönünden de çok verimsizdi. Hele sebze ve meyve yönünden yoksundu. Daha çok dað meyveleri ve sebzeleri vardý. Sebze hiç yoktu dense yerindedir. Patates ve fasulye, nohut ve mercimek dýþýnda sebze bulunmazdý.Yabani olarak, madýmak, evelik, yemlik, Kenger, kuzukulaðý…vs. vardý. Meyve ise birkaç evde Erik, Kaysý, Dut ve Elma aðacýndan oluþuyordu. Ama dað meyveleri vardý. Ahlat, Kuþburnu, Karamuk, Süsülük, Alýç, Ýðde…vs.den ibaretti.
Tüm bu açýklamalar gösteriyor ki; köyümüzden kentlere göçün en temel nedeni öncelikle ekonomik kaynaklýdýr.
Diðer nedenleri de þöyle sýralayabiliriz. Çalýþmak, iþ, güç sahibi olmak, geleceði güven altýna almak, daha iyi bir yaþam sürmek, gençlere, çocuklara daha iyi ve güvenli bir gelecek hazýrlamak; çocuklarýn daha iyi bir eðitim almasýný saðlamak; insanlarýmýzýn çaðdaþ araç ve gereçlerden daha kolay ve çabuk yararlanmasýnýn koþullarýný yaratmak; Saðlýk,eðitim, ulaþým, yol, su kanalizasyon, elektrik, televizyon, radyo, bilgisayar…vs.ye kolayca kavuþmalarýný saðlamak içindir. Bu amaçlarla köy halký gerek yurt içi ve gerekse yurt dýþýnda ki farklý kentlere göç etti. Ayný kentlere göçenlerimiz ise bu kentlerin farklý, farklý semtlerinde farklý, farklý varoþlarda ayrý, ayrý yaþamak zorunda kaldýk.
Oysa köyümüzde yaþadýðýmýz dönemde; bizi biz eden güzel geleneklerimizi, kültür deðerlerimizi orada býraktýk. Ama yinede bir çok deðerlerimizi kentlere taþýdýk. Uzun süre eski deðerlerimizi üzerimizden atamadýk. Aþlýk olmadýðýmýz yeni deðerlerle karþý karþýya kaldýðýmýzda, kendimize yabancýlaþtýk. Büyük kent ortamýnda saða- sola savrulduk. Bocaladýk. Yöremize, kültürümüze, alýþkanlýklarýmýza özlem duyduk. Kentlerin varoþlarýnda büyük yabancýlaþma çektik. Büyük insan çoðunluðu içinde, yalnýzlýk yaþadýk. Yalnýz kaldýðýmýzý düþündük. Zaman, zaman komþularýmýzý, o sýcacýk insan iliþkilerini aradýk. Yemliðimizi, kuzukulaðýmýzý, alýcýmýzý, yufka ekmeðimizi, kömbemzi, küllememizi, haþýlýmýzý, pofigimizi, yoðurdumuzu, ayranýmýzý, soku dövüþümüzü, düðen sürüþümüzü, daðlarda davar güdümümüzü, çelik oyunumuzu, kaþ’a yaðan ilk kar’ýn o harika beyaz görünüþünü, saatlerce Avþar’a okula giderken yaþadýðýmýz korkularýmýzý, komik davranýþlarýmýzý, küçücük ve kimselere açamadýðýmýz küçük aþklarýmýzý, hayvanlarla harmanlara çektiðimiz ekinlerimizi…vs. aradýk. Bu olgularý imgelememizde yaþadýk, yaþattýk. Ama bunlarý uzun süre kendi dünyamýzda yaþatýp durduk. Çoðu zaman bu deðerleri zaman içinde unuttuk. Bu deðerleri yaþatabilmek için ne kadar dirensek de tek baþýna bu deðerleri yaþatmak zordu. Zaman, zaman kentin kültür deðerleri ve yaþama koþullarý ve kurallarýyla çatýþýr olduk. Gençlerimizin bizim deðerlerimizden uzaklaþmalarýný içimize sindiremedik. Çoðu kez gençlerimizle çatýþtýk. Onlarý anlamadýk. Oysa bu tarihin bir cilvesiydi. Determinizmin durdurulamazlýðýydý. Hele yaþlýlarýmýz bu kent kültürüne uyum saðlayamadýlar. Onlarýn bu deðiþimi anlamasý çok zordu. Doðal ki anlayamadýlar. Çoðu yabancýsý olduðu bu deðerlerle yüzleþemeden bu dünyadan göçüp gittiler.
Bu deðiþim ve dönüþümü Nazým Usta bizlere; “Ben ölen babamdan ileri, doðacak çocuðumdan geriyim” diyerek þairane dizelerle bu diyalektiði çok güzel anlatmýþtý.
Gerçek þu ki hepimiz zaman içinde gerileyeceðiz. Süreç içinde ileri olan geriler, geri olan ilerler. Bu gerçekliði anlamak gerekir.
Var olan olumsuzluklardan kurtulabilmek, yalnýzlýk duygusunu yenebilmek, yabancýlaþmayý önleyebilmek, kültürler arasýnda ki çatýþmayý esnek bir konuma getirebilmek, üst kültürel aþamaya kolayca geçiþi saðlayabilmek, kendi varlýðýmýzýn bilincine ve bütünselliðine varabilmek, kimliðimizin yitip gitmesini önleyebilmek, bizi biz eden deðerlerle donanabilmek…vs. için dernek kurmanýn yararlý ve zorunlu olarak karþýmýza çýktýðý ve bu koþullarý dayattýðý bir gerçekliktir.
Ýþte bu konuda duyarlýlýk gösterip eyleme geçen Mehmet ZAMAN,Ali ERDOÐAN, ve Hacý Mehmet ZAMAN önderlik ederek köyümüzün derneðini 1994 yýlýnda yaþama geçirdiler.
Köy derneðimiz geçen zaman içinde farklý yönetici kadrosuyla bu güne baþarýlý bir konumda getirilmiþtir. Kuruluþ yýllarýnda baþkanlýða seçilen Mehmet Zaman uzun yýllar bu görevde kadý. Daha sonra iki yýl da Cafer Zaman dernek baþkalýðý yaptý. Ýbrahim Aydoðan; Nuri Aydoðan; Ali Erdoðan, Hacý Mehmet Erdoðan, Ýhsan Erdoðan, Yaþam Zaman, Menekþe Zaman…vs. gibi farký isimler derneðimizin yönetiminde bulunuþlardýr.
Derneðimiz çok önemli çalýþmalar da yapmýþtýr. Köyümüze de bazý yatýrýmlar yapýlmýþtýr. Kentlerde yalnýzlýk duygusu yaþayan köy halkýmýza etkinlikler düzenleyerek, insanlarýmýzýn belleðinde güzel anýlarýn kalmasýný ve insanlarýn özlemlerini gidermemelerine katký saðlamýþlardýr.
Þurasý bir gerçek ki; artýk istense de köye geri dönüþ yamak çok kolay deðildir. Bizde yavaþ, yavaþ yeni olana alýþtýk. Artýk kent yaþamýna da uyum saðlýyoruz. Baþlangýçta belleðimizde ve bilincimizde var olan keskin çatýþkýlar þu anda yerini daha esnek daha da uyumlu bir konuma geldi. Bu bir özümleme, kendini bulma, karmaþadan düzene geçme aþamasýdýr.
Ama yinede hepimizin imgesinde, köyümüzün, yöremizin, güzel anýlarý vardýr. Bu anýlar durum ve koþullar oluþtuðunda yüzeye çýkýp belleðimize geliyorlar. Hepimiz o eski günlerimizin özlemini çekiyor o yaþamýn, o iliþkilerimizin sýcaklýðýný duyumsuyoruz.
Bu da çok doðal bir olgu. Tarih baba kesinliðini belirliyor. Buna karþý gelemeyiz.

04.04.1995’te yazýlmýþ bir yazýmdýr.
,











4937
Mesaj Var
« 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580 581 582 583 584 585 586 587 588 589 590 591 592 593 594 595 596 597 598 599 600 601 602 603 604 605 606 607 608 609 610 611 612 613 614 615 616 617 618 619 620 621 622 623 624 625 626 627 628 629 630 631 632 633 634 635 636 637 638 639 640 641 642 643 644 645 646 647 648 649 650 651 652 653 654 655 656 657 658 659 660 661 662 663 664 665 666 667 668 669 670 671 672 673 674 675 676 677 678 679 680 681 682 683 684 685 686 687 688 689 690 691 692 693 694 695 696 697 698 699 700 701 702 703 704 705 706 707 708 709 710 711 712 713 714 715 716 717 718 719 720 721 722 723 724 725 726 727 728 729 730 731 732 733 734 735 736 737 738 739 740 741 742 743 744 745 746 747 748 749 750 751 752 753 754 755 756 757 758 759 760 761 762 763 764 765 766 767 768 769 770 771 772 773 774 775 776 777 778 779 780 781 782 783 784 785 786 787 788 789 790 791 792 793 794 795 796 797 798 799 800 801 802 803 804 805 806 807 808 809 810 811 812 813 814 815 816 817 818 819 820 821 822 823 824 825 826 827 828 829 830 831 832 833 834 835 836 837 838 839 840 841 842 843 844 845 846 847 848 849 850 851 852 853 854 855 856 857 858 859 860 861 862 863 864 865 866 867 868 869 870 871 872 873 874 875 876 877 878 879 880 881 882 883 884 885 886 887 888 889 890 891 892 893 894 895 896 897 898 899 900 901 902 903 904 905 906 907 908 909 910 911 912 913 914 915 916 917 918 919 920 921 922 923 924 925 926 927 928 929 930 931 932 933 934 935 936 937 938 939 940 941 942 943 944 945 946 947 948 949 950 951 952 953 954 955 956 957 958 959 960 961 962 963 964 965 966 967 968 969 970 971 972 973 974 975 976 977 978 979 980 981 982 983 984 985 986 987 988 »