Yeni Resimler
yeni2009 Dayanýþma Gecesi
Site Haberleri
Anasayfa
Haberler
Şiir
Sağlık
Tatil / Turizm
E- Devlet
Forum
Galeri
Linkler
SSS

Köy Resimleri


Dernek Toplantýsý


Ekim 2006 Ankara


Ekim 2006 Ankara


Köy Resimleri





Saturday, 21 December 2024
Anasayfa arrow Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defterini imzala


süleyman    31 August 2006 21:20 | DUMLUPINAR
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung




Mart 1921 Ýnönü Ovasý Ýnsanýn Ýflahýný kesen buz gibi bozkýr ayazýnda Ethem Çavuþ'un sýrtý üþüyor, avuçlarý ise kýzgýn mermi kovanlarýna çýplak elle dokunduðu için alev alev yanýyordu. Top atýþý on sekiz saattir durmaksýzýn sürüyordu. Ethem Çavuþ, 75 mm'lik topu durmaksýzýn dolduruyor, her seferinde besmele çekip keþif kolundan bildirilen menzillere kýyamet yaðdýrýyordu.
Sandýkta kalan sondan üçüncü mermiyi aldýðýnda bir an duraksadý. Merminin üzerine bir çaput sarýlýydý. Çaputu sökerken avucuna kalem büyüklüðünde demir bir çubuk düþtü. Çaputun ve çubuðun anlamýný çözmeye çalýþýrken sarý metalden mermi kovanýna kazýnarak yazýlmýþ yazýya gözü iliþti. Okumaya vakti yoktu. Mermiyi topa sürüp ateþledi. Demir çubuðu cebine, boþ kovanýný ise bu sefer sandýða deðil yere attý. Birkaç dakika sonra soðumuþ olan kovaný kaybolmamasý için yerden alýp mintanýnýn yakasýndan içeri attý. Akþam ezaný vaktinde çarpýþma durulmuþ, mevzileri ileri, düþman hatlarýna doðru ilerletme emri gelmiþti. Batarya komutaný, Ethem Çavuþa istirahat verdi. Ýlk iþ olarak boþ kovaný çýkarýp üzerindeki yazýyý okudu.

Kovanýn üzerinde "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4.Alay 2.Tabur 8.Batarya 26 Rebiyülahir 1339*Ýnönü" yazýyordu. Birinci Ýnönü savaþýnýn en kýzgýn günlerinden birinde düþülmüþ not ve mermiyle gelen demir çubuk, Ýmalat-ý Harbiye atölyelerinde çalýþanlarýn bir mesaj istediðini gösteriyordu. Boþalan kovanlar Ankara'daki atölyelere yollanýr, oradan tekrar doldurulup cepheye dönerdi.

Üç saat sonra gecenin iyice çökmesiyle savaþ tamamen durulmuþ, birlikler yeni mevzilerine yerleþmiþti. Ethem Çavuþ, cebindeki demir çubuðu çýkarýp bir köþeye oturdu. Ucu sivriltilmiþ çubuk, bakýr ustalarýnýn "kalem" dedikleri, metal üzerine desen oymaya yarayan keskin bir aletti. Eline yumruk büyüklüðünde bir taþ alarak hafif týklamalarla kendi mesajýný kovana kazýdý. "Aksekili Ethem Çavuþ 8.Alay 3. Tabur 1.Batarya 20 Recep 1339** Ýnönü"

Beþ gün sonra Ankara Atölye'nin bir köþesinde cepheden gelen sandýklarý açan kalfa, tezgâhlardan birinde harýl harýl çalýþmakta olan ustaya seslendi:
Sesinde, eþi doðum yapmýþ bir adama bebeðini müjdeleyen ebenin heyecaný vardý. "Kâmil Usta! Müjdemi Ýsterim! Senin yavru cepheden dönmüþ!". Hepsi sandýklarýn olduðu kýsma koþturarak kovanýn üstündeki yazýyý okumak için toplandýlar. Tabii ki bu þeref Kâmil Ustaya aitti. Yüksek sesle Ethem Çavuþun notunu okudu. Atölyede bir bayram havasý esmiþti. Tüm çalýþanlar, Kâmil Ustayý yeni baba olmuþ biriymiþ gibi kutluyor, hayýr dualarý ediyorlardý. Ustalar, Ýþ tezgâhlarýndan birinin baþýnda toplandýlar. Kâmil Usta kovanýn aðzýnýn eðilen yerlerini düzeltip özenle kapsülünü yeniledi. Ýçine barutunu doldurduktan sonra yeni bir çekirdeði kovanýn aðzýna oturttu. Mermi hazýr olunca, Ethem Çavuþun kovanýn içinde geri yolladýðý çelik kalemi yeni bir çaputla merminin üzerine sardý. Kundaklanmýþ mermiyi þefkatle tutarak yeni doldurulan bir sandýða yatýrdý. Çalýþanlar hep bir aðýzdan "Allah kavuþtursun" diyip iþlerinin baþýna döndüler. Kâmil Usta, halen açýk duran sandýða yatýrdýðý mermiye hüzünle bakýp "Selametle git aslaným. Allah muvaffak etsin. Çok bekletme bizi" dedi. Kovan, Birinci Ýnönü savaþý sýralarýnda üzerindeki ilk notla Kâmil Ustanýn eline geçtiðinde bu fikir doðmuþtu. Karahisarlý Seyfi Çavuþun baþlattýðý bu geleneðin süreceðinden emin deðildi; ama denemeye deðerdi. Nitekim Aksekili Ethem Çavuþ umutlarýný boþa çýkarmamýþtý. Cephede patlayan her merminin kovaný buradaki ustalarýn elinden geçtiðine göre bir aksilik olmazsa yeniden görüþeceklerdi.

Eylül 1922 - Ankara Bir buçuk yýl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uðradý. Üzerindeki mesajlarýn sayýsý da sekize ulaþmýþtý. Mesaj yazanlarýn sekizi de baþka alay ve taburlardan farklý kiþilerdi. Kovan her keresinde atölyedekilere daha büyük bir coþku yaþatýyor, istiklâl savaþýnýn her zorlu duraðýndan Ankara'ya barut, kan ve zafer kokusu taþýyordu. Türk ordusunun Ýzmir'e girdiði gün Ankara'da bayram havasý eserken kovan yeniden gelmiþ, ama bu sefer tüm atölyeyi yasa boðmuþtu. Kovanýn içinde, çelik kalemin yaný sýra bir mektup ile bir tane de bakýr künye vardý. Kovanýn üzerine kazýnmýþ dokuzuncu notta; "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4. Alay 2. Tabur 8.Batarya 12 Muharrem 1341*** Banaz" yazýlýydý. Atölyedekiler mektubu açýp okumaya koyuldular;

Bismillahirrahmanir rahim.
Selamün aleyküm gayretperver ustalar. Allah'a þükürler olsun ki mendebur düþman kaçýyor. Muzaffer Türk ordusu beþ gündür durup dinlenmeksizin kâfiri kovalýyor. Güzel Ýzmir'e, kalplerimizdeki imanýmýz kadar yakýnýz artýk. Ýki gün evvel Banaz'daki muharebede bataryamýn çavuþlarýndan Seyfi, kalleþ düþmanýn kurþunuyla þahadete ermiþtir. Cenazesini sýhhiyecilere teslim etmeden önce mintanýnýn içinde bu kovaný buldum. Malumunuzdur ki vefat eden neferin künyesi ailesine yollanýr. Lâkin beþ gün önce Karahisar'ý ele geçirdiðimizde, Seyfi Çavuþ'un ailesinin düþman tarafýndan katledildiðini öðrendik. Bu kahraman Türk evladý kederini yüreðine gömüp anacýðýný, babacýðýný defnedemeden düþmanýn peþine düþtü. Üç gün sonra kendisi de hakkýn rahmetine kavuþtu.Kovandaki yazýlardan anladýðým üzere bu topçu neferlerin bir ailesi de sizler olmuþsunuz. Bu sebeple Seyfi Çavuþun künyesini sizlere yolluyorum.Baþý nýz sað olsun. Hayýr dualarýnýzý bizlerden, Fatihalarýnýzý aziz þehitlerimizden esirgemeyiniz. Hakkýn rahmeti üzerinize olsun. Yüzbaþý Muhsin Talât 4.Alay 2. Tabur 8. Batarya
14 Muharrem 1341 Salihli"

Mektup bittiðinde tüm personel aðlýyordu. Atölyeye bir ölüm sessizliði çökmüþtü. Hiç tanýmadýklarý halde iki satýr yazýyla kardeþ olduklarý Seyfi Çavuþun ardýndan Fatiha okuyup amin dediler.
Kamil Usta yutkunarak tezgâhýnýn baþýna oturdu. Kovaný yeniledi ama bu sefer, minik iki perçinle Seyfi Çavuþun künyesini kovanýn dibine çaktý. Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayýp sandýða yatýrdý. Oysa o mermi bir daha düþman mevzilerine gönderilmeyecekti.
Ocak 1923-Ankara Savaþýnýn bitmesinin ardýndan Ankara'daki mühimmat depolarýnda sayým ve temizlik yapýlýyordu. Sandýklar tek tek açýlýyor, mermiler sayýlýp yeniden sandýklanýyor, kayda geçirilip daha tertipli bir cephaneliðe gönderiliyordu. Teðmen Hamdi Vâsýf, Kâmil ustanýn hazýrlayýp kundakladýðý mermiyi buldu. Böyle bir anýnýn-belki de yýllarca- sandýklarýn Ýçinde kalmasýna gönlü elvermedi. Ciddi bir suç iþliyor olmayý göze alýp mermiyi evine götürdü. Niyeti, ömrünün sonuna kadar mermiyi bir aný olarak saklamaktý.

29 Ekim 1923 - Ankara Teðmen Hamdi Vâsýf Ankara kalesine çýkan dik sokaklarý koþarak týrmanýyordu. Soðuða raðmen kan ter içinde kalmýþtý. Yarým saat önce 20:30 sýralarýnda meclisten, cumhuriyetin ilan edildiði duyurulmuþtu. 101 pare top atýþýyla cumhuriyet kutlanýyordu ve Seyfi Çavuþ'un mermisi bu þöleni kaçýrmamalýydý. Yetmiþ, belki de sekseninci atýþta topçularýn yanýna ulaþabilmiþti. Yüzbaþý Muhsin Talat'ýn yanýna giderek sert bir asker selamý verdi.
"Hamdi Vâsýf Edirne! Bir maruzatým var komutaným" Yüzbaþý sorar gözlerle genç subaya bakýyordu.

"Evet teðmenim? Sizi dinliyorum"

Teðmen, üniformasýnýn içinden mermiyi çýkarýp yüzbaþýya uzattý.
"Yüzbirinci pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutaným. Müsaadenizle bu þerefi ondan esirgemeyelim"

Yüzbaþý Muhsin Talat gözlerine inanamamýþtý. Sevinç gözyaþlarýný tutamadý. O kadar heyecanlanmýþtý ki neredeyse aralarýndaki rütbe farkýna bakmaksýzýn genç teðmenin ellerini öpecekti. Mermiyi alýp çekirdeðini dikkatlice yerinden çýkardý. Kovanýn tepesine bir bez parçasý tepip iyice sýkýþtýrdý. Subay þapkasýný çýkarýp surun üzerine koydu. Mermiyi þapkanýn içine yatýrdý. Toplar atýþlara devam ediyordu. 82, 83, ...97, 98, 99... On dakika kadar sonra, atýþlarý sayan çavuþ "Yüzüncüyü attýk komutaným" diyince, Muhsin Talat, kovaný topun yataðýna kendi elleriyle sürerek ateþ emrini verdi. Subaylarýn kýlýçlarýný çekerek selamladýðý o son top sesi Ankara'nýn her duvarýndan yankýyýp dört yýllýk istiklâl savaþýnýn tüm hikâyesini anlatmýþtý sanki. Rütbe ve mevkilerine bakmaksýzýn topun baþýndaki tüm askerler kucaklaþarak birbirlerini kutladý. Son olarak Yüzbaþý Muhsin Talat ile Teðmen Hamdi Vâsýf sarýldýlar. Kovan ayaklarýnýn dibindeydi. Yüzbaþý eðilip saygýyla kovaný yerden aldý. Avuçlarýnýn yanmasýna aldýrmadý bile.



Mart 1921 Ýnönü Ovasý Ýnsanýn Ýflahýný kesen buz gibi bozkýr ayazýnda Ethem Çavuþ'un sýrtý üþüyor, avuçlarý ise kýzgýn mermi kovanlarýna çýplak elle dokunduðu için alev alev yanýyordu. Top atýþý on sekiz saattir durmaksýzýn sürüyordu. Ethem Çavuþ, 75 mm'lik topu durmaksýzýn dolduruyor, her seferinde besmele çekip keþif kolundan bildirilen menzillere kýyamet yaðdýrýyordu.
Sandýkta kalan sondan üçüncü mermiyi aldýðýnda bir an duraksadý. Merminin üzerine bir çaput sarýlýydý. Çaputu sökerken avucuna kalem büyüklüðünde demir bir çubuk düþtü. Çaputun ve çubuðun anlamýný çözmeye çalýþýrken sarý metalden mermi kovanýna kazýnarak yazýlmýþ yazýya gözü iliþti. Okumaya vakti yoktu. Mermiyi topa sürüp ateþledi. Demir çubuðu cebine, boþ kovanýný ise bu sefer sandýða deðil yere attý. Birkaç dakika sonra soðumuþ olan kovaný kaybolmamasý için yerden alýp mintanýnýn yakasýndan içeri attý. Akþam ezaný vaktinde çarpýþma durulmuþ, mevzileri ileri, düþman hatlarýna doðru ilerletme emri gelmiþti. Batarya komutaný, Ethem Çavuþa istirahat verdi. Ýlk iþ olarak boþ kovaný çýkarýp üzerindeki yazýyý okudu.

Kovanýn üzerinde "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4.Alay 2.Tabur 8.Batarya 26 Rebiyülahir 1339*Ýnönü" yazýyordu. Birinci Ýnönü savaþýnýn en kýzgýn günlerinden birinde düþülmüþ not ve mermiyle gelen demir çubuk, Ýmalat-ý Harbiye atölyelerinde çalýþanlarýn bir mesaj istediðini gösteriyordu. Boþalan kovanlar Ankara'daki atölyelere yollanýr, oradan tekrar doldurulup cepheye dönerdi.

Üç saat sonra gecenin iyice çökmesiyle savaþ tamamen durulmuþ, birlikler yeni mevzilerine yerleþmiþti. Ethem Çavuþ, cebindeki demir çubuðu çýkarýp bir köþeye oturdu. Ucu sivriltilmiþ çubuk, bakýr ustalarýnýn "kalem" dedikleri, metal üzerine desen oymaya yarayan keskin bir aletti. Eline yumruk büyüklüðünde bir taþ alarak hafif týklamalarla kendi mesajýný kovana kazýdý. "Aksekili Ethem Çavuþ 8.Alay 3. Tabur 1.Batarya 20 Recep 1339** Ýnönü"

Beþ gün sonra Ankara Atölye'nin bir köþesinde cepheden gelen sandýklarý açan kalfa, tezgâhlardan birinde harýl harýl çalýþmakta olan ustaya seslendi:
Sesinde, eþi doðum yapmýþ bir adama bebeðini müjdeleyen ebenin heyecaný vardý. "Kâmil Usta! Müjdemi Ýsterim! Senin yavru cepheden dönmüþ!". Hepsi sandýklarýn olduðu kýsma koþturarak kovanýn üstündeki yazýyý okumak için toplandýlar. Tabii ki bu þeref Kâmil Ustaya aitti. Yüksek sesle Ethem Çavuþun notunu okudu. Atölyede bir bayram havasý esmiþti. Tüm çalýþanlar, Kâmil Ustayý yeni baba olmuþ biriymiþ gibi kutluyor, hayýr dualarý ediyorlardý. Ustalar, Ýþ tezgâhlarýndan birinin baþýnda toplandýlar. Kâmil Usta kovanýn aðzýnýn eðilen yerlerini düzeltip özenle kapsülünü yeniledi. Ýçine barutunu doldurduktan sonra yeni bir çekirdeði kovanýn aðzýna oturttu. Mermi hazýr olunca, Ethem Çavuþun kovanýn içinde geri yolladýðý çelik kalemi yeni bir çaputla merminin üzerine sardý. Kundaklanmýþ mermiyi þefkatle tutarak yeni doldurulan bir sandýða yatýrdý. Çalýþanlar hep bir aðýzdan "Allah kavuþtursun" diyip iþlerinin baþýna döndüler. Kâmil Usta, halen açýk duran sandýða yatýrdýðý mermiye hüzünle bakýp "Selametle git aslaným. Allah muvaffak etsin. Çok bekletme bizi" dedi. Kovan, Birinci Ýnönü savaþý sýralarýnda üzerindeki ilk notla Kâmil Ustanýn eline geçtiðinde bu fikir doðmuþtu. Karahisarlý Seyfi Çavuþun baþlattýðý bu geleneðin süreceðinden emin deðildi; ama denemeye deðerdi. Nitekim Aksekili Ethem Çavuþ umutlarýný boþa çýkarmamýþtý. Cephede patlayan her merminin kovaný buradaki ustalarýn elinden geçtiðine göre bir aksilik olmazsa yeniden görüþeceklerdi.

Eylül 1922 - Ankara Bir buçuk yýl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uðradý. Üzerindeki mesajlarýn sayýsý da sekize ulaþmýþtý. Mesaj yazanlarýn sekizi de baþka alay ve taburlardan farklý kiþilerdi. Kovan her keresinde atölyedekilere daha büyük bir coþku yaþatýyor, istiklâl savaþýnýn her zorlu duraðýndan Ankara'ya barut, kan ve zafer kokusu taþýyordu. Türk ordusunun Ýzmir'e girdiði gün Ankara'da bayram havasý eserken kovan yeniden gelmiþ, ama bu sefer tüm atölyeyi yasa boðmuþtu. Kovanýn içinde, çelik kalemin yaný sýra bir mektup ile bir tane de bakýr künye vardý. Kovanýn üzerine kazýnmýþ dokuzuncu notta; "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4. Alay 2. Tabur 8.Batarya 12 Muharrem 1341*** Banaz" yazýlýydý. Atölyedekiler mektubu açýp okumaya koyuldular;

Bismillahirrahmanir rahim.
Selamün aleyküm gayretperver ustalar. Allah'a þükürler olsun ki mendebur düþman kaçýyor. Muzaffer Türk ordusu beþ gündür durup dinlenmeksizin kâfiri kovalýyor. Güzel Ýzmir'e, kalplerimizdeki imanýmýz kadar yakýnýz artýk. Ýki gün evvel Banaz'daki muharebede bataryamýn çavuþlarýndan Seyfi, kalleþ düþmanýn kurþunuyla þahadete ermiþtir. Cenazesini sýhhiyecilere teslim etmeden önce mintanýnýn içinde bu kovaný buldum. Malumunuzdur ki vefat eden neferin künyesi ailesine yollanýr. Lâkin beþ gün önce Karahisar'ý ele geçirdiðimizde, Seyfi Çavuþ'un ailesinin düþman tarafýndan katledildiðini öðrendik. Bu kahraman Türk evladý kederini yüreðine gömüp anacýðýný, babacýðýný defnedemeden düþmanýn peþine düþtü. Üç gün sonra kendisi de hakkýn rahmetine kavuþtu.Kovandaki yazýlardan anladýðým üzere bu topçu neferlerin bir ailesi de sizler olmuþsunuz. Bu sebeple Seyfi Çavuþun künyesini sizlere yolluyorum.Baþý nýz sað olsun. Hayýr dualarýnýzý bizlerden, Fatihalarýnýzý aziz þehitlerimizden esirgemeyiniz. Hakkýn rahmeti üzerinize olsun. Yüzbaþý Muhsin Talât 4.Alay 2. Tabur 8. Batarya
14 Muharrem 1341 Salihli"

Mektup bittiðinde tüm personel aðlýyordu. Atölyeye bir ölüm sessizliði çökmüþtü. Hiç tanýmadýklarý halde iki satýr yazýyla kardeþ olduklarý Seyfi Çavuþun ardýndan Fatiha okuyup amin dediler.
Kamil Usta yutkunarak tezgâhýnýn baþýna oturdu. Kovaný yeniledi ama bu sefer, minik iki perçinle Seyfi Çavuþun künyesini kovanýn dibine çaktý. Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayýp sandýða yatýrdý. Oysa o mermi bir daha düþman mevzilerine gönderilmeyecekti.
Ocak 1923-Ankara Savaþýnýn bitmesinin ardýndan Ankara'daki mühimmat depolarýnda sayým ve temizlik yapýlýyordu. Sandýklar tek tek açýlýyor, mermiler sayýlýp yeniden sandýklanýyor, kayda geçirilip daha tertipli bir cephaneliðe gönderiliyordu. Teðmen Hamdi Vâsýf, Kâmil ustanýn hazýrlayýp kundakladýðý mermiyi buldu. Böyle bir anýnýn-belki de yýllarca- sandýklarýn Ýçinde kalmasýna gönlü elvermedi. Ciddi bir suç iþliyor olmayý göze alýp mermiyi evine götürdü. Niyeti, ömrünün sonuna kadar mermiyi bir aný olarak saklamaktý.

29 Ekim 1923 - Ankara Teðmen Hamdi Vâsýf Ankara kalesine çýkan dik sokaklarý koþarak týrmanýyordu. Soðuða raðmen kan ter içinde kalmýþtý. Yarým saat önce 20:30 sýralarýnda meclisten, cumhuriyetin ilan edildiði duyurulmuþtu. 101 pare top atýþýyla cumhuriyet kutlanýyordu ve Seyfi Çavuþ'un mermisi bu þöleni kaçýrmamalýydý. Yetmiþ, belki de sekseninci atýþta topçularýn yanýna ulaþabilmiþti. Yüzbaþý Muhsin Talat'ýn yanýna giderek sert bir asker selamý verdi.
"Hamdi Vâsýf Edirne! Bir maruzatým var komutaným" Yüzbaþý sorar gözlerle genç subaya bakýyordu.

"Evet teðmenim? Sizi dinliyorum"

Teðmen, üniformasýnýn içinden mermiyi çýkarýp yüzbaþýya uzattý.
"Yüzbirinci pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutaným. Müsaadenizle bu þerefi ondan esirgemeyelim"

Yüzbaþý Muhsin Talat gözlerine inanamamýþtý. Sevinç gözyaþlarýný tutamadý. O kadar heyecanlanmýþtý ki neredeyse aralarýndaki rütbe farkýna bakmaksýzýn genç teðmenin ellerini öpecekti. Mermiyi alýp çekirdeðini dikkatlice yerinden çýkardý. Kovanýn tepesine bir bez parçasý tepip iyice sýkýþtýrdý. Subay þapkasýný çýkarýp surun üzerine koydu. Mermiyi þapkanýn içine yatýrdý. Toplar atýþlara devam ediyordu. 82, 83, ...97, 98, 99... On dakika kadar sonra, atýþlarý sayan çavuþ "Yüzüncüyü attýk komutaným" diyince, Muhsin Talat, kovaný topun yataðýna kendi elleriyle sürerek ateþ emrini verdi. Subaylarýn kýlýçlarýný çekerek selamladýðý o son top sesi Ankara'nýn her duvarýndan yankýyýp dört yýllýk istiklâl savaþýnýn tüm hikâyesini anlatmýþtý sanki. Rütbe ve mevkilerine bakmaksýzýn topun baþýndaki tüm askerler kucaklaþarak birbirlerini kutladý. Son olarak Yüzbaþý Muhsin Talat ile Teðmen Hamdi Vâsýf sarýldýlar. Kovan ayaklarýnýn dibindeydi. Yüzbaþý eðilip saygýyla kovaný yerden aldý. Avuçlarýnýn yanmasýna aldýrmadý bile.

süleyman    31 August 2006 21:20 | DUMLUPINAR
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung




Mart 1921 Ýnönü Ovasý Ýnsanýn Ýflahýný kesen buz gibi bozkýr ayazýnda Ethem Çavuþ'un sýrtý üþüyor, avuçlarý ise kýzgýn mermi kovanlarýna çýplak elle dokunduðu için alev alev yanýyordu. Top atýþý on sekiz saattir durmaksýzýn sürüyordu. Ethem Çavuþ, 75 mm'lik topu durmaksýzýn dolduruyor, her seferinde besmele çekip keþif kolundan bildirilen menzillere kýyamet yaðdýrýyordu.
Sandýkta kalan sondan üçüncü mermiyi aldýðýnda bir an duraksadý. Merminin üzerine bir çaput sarýlýydý. Çaputu sökerken avucuna kalem büyüklüðünde demir bir çubuk düþtü. Çaputun ve çubuðun anlamýný çözmeye çalýþýrken sarý metalden mermi kovanýna kazýnarak yazýlmýþ yazýya gözü iliþti. Okumaya vakti yoktu. Mermiyi topa sürüp ateþledi. Demir çubuðu cebine, boþ kovanýný ise bu sefer sandýða deðil yere attý. Birkaç dakika sonra soðumuþ olan kovaný kaybolmamasý için yerden alýp mintanýnýn yakasýndan içeri attý. Akþam ezaný vaktinde çarpýþma durulmuþ, mevzileri ileri, düþman hatlarýna doðru ilerletme emri gelmiþti. Batarya komutaný, Ethem Çavuþa istirahat verdi. Ýlk iþ olarak boþ kovaný çýkarýp üzerindeki yazýyý okudu.

Kovanýn üzerinde "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4.Alay 2.Tabur 8.Batarya 26 Rebiyülahir 1339*Ýnönü" yazýyordu. Birinci Ýnönü savaþýnýn en kýzgýn günlerinden birinde düþülmüþ not ve mermiyle gelen demir çubuk, Ýmalat-ý Harbiye atölyelerinde çalýþanlarýn bir mesaj istediðini gösteriyordu. Boþalan kovanlar Ankara'daki atölyelere yollanýr, oradan tekrar doldurulup cepheye dönerdi.

Üç saat sonra gecenin iyice çökmesiyle savaþ tamamen durulmuþ, birlikler yeni mevzilerine yerleþmiþti. Ethem Çavuþ, cebindeki demir çubuðu çýkarýp bir köþeye oturdu. Ucu sivriltilmiþ çubuk, bakýr ustalarýnýn "kalem" dedikleri, metal üzerine desen oymaya yarayan keskin bir aletti. Eline yumruk büyüklüðünde bir taþ alarak hafif týklamalarla kendi mesajýný kovana kazýdý. "Aksekili Ethem Çavuþ 8.Alay 3. Tabur 1.Batarya 20 Recep 1339** Ýnönü"

Beþ gün sonra Ankara Atölye'nin bir köþesinde cepheden gelen sandýklarý açan kalfa, tezgâhlardan birinde harýl harýl çalýþmakta olan ustaya seslendi:
Sesinde, eþi doðum yapmýþ bir adama bebeðini müjdeleyen ebenin heyecaný vardý. "Kâmil Usta! Müjdemi Ýsterim! Senin yavru cepheden dönmüþ!". Hepsi sandýklarýn olduðu kýsma koþturarak kovanýn üstündeki yazýyý okumak için toplandýlar. Tabii ki bu þeref Kâmil Ustaya aitti. Yüksek sesle Ethem Çavuþun notunu okudu. Atölyede bir bayram havasý esmiþti. Tüm çalýþanlar, Kâmil Ustayý yeni baba olmuþ biriymiþ gibi kutluyor, hayýr dualarý ediyorlardý. Ustalar, Ýþ tezgâhlarýndan birinin baþýnda toplandýlar. Kâmil Usta kovanýn aðzýnýn eðilen yerlerini düzeltip özenle kapsülünü yeniledi. Ýçine barutunu doldurduktan sonra yeni bir çekirdeði kovanýn aðzýna oturttu. Mermi hazýr olunca, Ethem Çavuþun kovanýn içinde geri yolladýðý çelik kalemi yeni bir çaputla merminin üzerine sardý. Kundaklanmýþ mermiyi þefkatle tutarak yeni doldurulan bir sandýða yatýrdý. Çalýþanlar hep bir aðýzdan "Allah kavuþtursun" diyip iþlerinin baþýna döndüler. Kâmil Usta, halen açýk duran sandýða yatýrdýðý mermiye hüzünle bakýp "Selametle git aslaným. Allah muvaffak etsin. Çok bekletme bizi" dedi. Kovan, Birinci Ýnönü savaþý sýralarýnda üzerindeki ilk notla Kâmil Ustanýn eline geçtiðinde bu fikir doðmuþtu. Karahisarlý Seyfi Çavuþun baþlattýðý bu geleneðin süreceðinden emin deðildi; ama denemeye deðerdi. Nitekim Aksekili Ethem Çavuþ umutlarýný boþa çýkarmamýþtý. Cephede patlayan her merminin kovaný buradaki ustalarýn elinden geçtiðine göre bir aksilik olmazsa yeniden görüþeceklerdi.

Eylül 1922 - Ankara Bir buçuk yýl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uðradý. Üzerindeki mesajlarýn sayýsý da sekize ulaþmýþtý. Mesaj yazanlarýn sekizi de baþka alay ve taburlardan farklý kiþilerdi. Kovan her keresinde atölyedekilere daha büyük bir coþku yaþatýyor, istiklâl savaþýnýn her zorlu duraðýndan Ankara'ya barut, kan ve zafer kokusu taþýyordu. Türk ordusunun Ýzmir'e girdiði gün Ankara'da bayram havasý eserken kovan yeniden gelmiþ, ama bu sefer tüm atölyeyi yasa boðmuþtu. Kovanýn içinde, çelik kalemin yaný sýra bir mektup ile bir tane de bakýr künye vardý. Kovanýn üzerine kazýnmýþ dokuzuncu notta; "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4. Alay 2. Tabur 8.Batarya 12 Muharrem 1341*** Banaz" yazýlýydý. Atölyedekiler mektubu açýp okumaya koyuldular;

Bismillahirrahmanir rahim.
Selamün aleyküm gayretperver ustalar. Allah'a þükürler olsun ki mendebur düþman kaçýyor. Muzaffer Türk ordusu beþ gündür durup dinlenmeksizin kâfiri kovalýyor. Güzel Ýzmir'e, kalplerimizdeki imanýmýz kadar yakýnýz artýk. Ýki gün evvel Banaz'daki muharebede bataryamýn çavuþlarýndan Seyfi, kalleþ düþmanýn kurþunuyla þahadete ermiþtir. Cenazesini sýhhiyecilere teslim etmeden önce mintanýnýn içinde bu kovaný buldum. Malumunuzdur ki vefat eden neferin künyesi ailesine yollanýr. Lâkin beþ gün önce Karahisar'ý ele geçirdiðimizde, Seyfi Çavuþ'un ailesinin düþman tarafýndan katledildiðini öðrendik. Bu kahraman Türk evladý kederini yüreðine gömüp anacýðýný, babacýðýný defnedemeden düþmanýn peþine düþtü. Üç gün sonra kendisi de hakkýn rahmetine kavuþtu.Kovandaki yazýlardan anladýðým üzere bu topçu neferlerin bir ailesi de sizler olmuþsunuz. Bu sebeple Seyfi Çavuþun künyesini sizlere yolluyorum.Baþý nýz sað olsun. Hayýr dualarýnýzý bizlerden, Fatihalarýnýzý aziz þehitlerimizden esirgemeyiniz. Hakkýn rahmeti üzerinize olsun. Yüzbaþý Muhsin Talât 4.Alay 2. Tabur 8. Batarya
14 Muharrem 1341 Salihli"

Mektup bittiðinde tüm personel aðlýyordu. Atölyeye bir ölüm sessizliði çökmüþtü. Hiç tanýmadýklarý halde iki satýr yazýyla kardeþ olduklarý Seyfi Çavuþun ardýndan Fatiha okuyup amin dediler.
Kamil Usta yutkunarak tezgâhýnýn baþýna oturdu. Kovaný yeniledi ama bu sefer, minik iki perçinle Seyfi Çavuþun künyesini kovanýn dibine çaktý. Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayýp sandýða yatýrdý. Oysa o mermi bir daha düþman mevzilerine gönderilmeyecekti.
Ocak 1923-Ankara Savaþýnýn bitmesinin ardýndan Ankara'daki mühimmat depolarýnda sayým ve temizlik yapýlýyordu. Sandýklar tek tek açýlýyor, mermiler sayýlýp yeniden sandýklanýyor, kayda geçirilip daha tertipli bir cephaneliðe gönderiliyordu. Teðmen Hamdi Vâsýf, Kâmil ustanýn hazýrlayýp kundakladýðý mermiyi buldu. Böyle bir anýnýn-belki de yýllarca- sandýklarýn Ýçinde kalmasýna gönlü elvermedi. Ciddi bir suç iþliyor olmayý göze alýp mermiyi evine götürdü. Niyeti, ömrünün sonuna kadar mermiyi bir aný olarak saklamaktý.

29 Ekim 1923 - Ankara Teðmen Hamdi Vâsýf Ankara kalesine çýkan dik sokaklarý koþarak týrmanýyordu. Soðuða raðmen kan ter içinde kalmýþtý. Yarým saat önce 20:30 sýralarýnda meclisten, cumhuriyetin ilan edildiði duyurulmuþtu. 101 pare top atýþýyla cumhuriyet kutlanýyordu ve Seyfi Çavuþ'un mermisi bu þöleni kaçýrmamalýydý. Yetmiþ, belki de sekseninci atýþta topçularýn yanýna ulaþabilmiþti. Yüzbaþý Muhsin Talat'ýn yanýna giderek sert bir asker selamý verdi.
"Hamdi Vâsýf Edirne! Bir maruzatým var komutaným" Yüzbaþý sorar gözlerle genç subaya bakýyordu.

"Evet teðmenim? Sizi dinliyorum"

Teðmen, üniformasýnýn içinden mermiyi çýkarýp yüzbaþýya uzattý.
"Yüzbirinci pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutaným. Müsaadenizle bu þerefi ondan esirgemeyelim"

Yüzbaþý Muhsin Talat gözlerine inanamamýþtý. Sevinç gözyaþlarýný tutamadý. O kadar heyecanlanmýþtý ki neredeyse aralarýndaki rütbe farkýna bakmaksýzýn genç teðmenin ellerini öpecekti. Mermiyi alýp çekirdeðini dikkatlice yerinden çýkardý. Kovanýn tepesine bir bez parçasý tepip iyice sýkýþtýrdý. Subay þapkasýný çýkarýp surun üzerine koydu. Mermiyi þapkanýn içine yatýrdý. Toplar atýþlara devam ediyordu. 82, 83, ...97, 98, 99... On dakika kadar sonra, atýþlarý sayan çavuþ "Yüzüncüyü attýk komutaným" diyince, Muhsin Talat, kovaný topun yataðýna kendi elleriyle sürerek ateþ emrini verdi. Subaylarýn kýlýçlarýný çekerek selamladýðý o son top sesi Ankara'nýn her duvarýndan yankýyýp dört yýllýk istiklâl savaþýnýn tüm hikâyesini anlatmýþtý sanki. Rütbe ve mevkilerine bakmaksýzýn topun baþýndaki tüm askerler kucaklaþarak birbirlerini kutladý. Son olarak Yüzbaþý Muhsin Talat ile Teðmen Hamdi Vâsýf sarýldýlar. Kovan ayaklarýnýn dibindeydi. Yüzbaþý eðilip saygýyla kovaný yerden aldý. Avuçlarýnýn yanmasýna aldýrmadý bile.



Mart 1921 Ýnönü Ovasý Ýnsanýn Ýflahýný kesen buz gibi bozkýr ayazýnda Ethem Çavuþ'un sýrtý üþüyor, avuçlarý ise kýzgýn mermi kovanlarýna çýplak elle dokunduðu için alev alev yanýyordu. Top atýþý on sekiz saattir durmaksýzýn sürüyordu. Ethem Çavuþ, 75 mm'lik topu durmaksýzýn dolduruyor, her seferinde besmele çekip keþif kolundan bildirilen menzillere kýyamet yaðdýrýyordu.
Sandýkta kalan sondan üçüncü mermiyi aldýðýnda bir an duraksadý. Merminin üzerine bir çaput sarýlýydý. Çaputu sökerken avucuna kalem büyüklüðünde demir bir çubuk düþtü. Çaputun ve çubuðun anlamýný çözmeye çalýþýrken sarý metalden mermi kovanýna kazýnarak yazýlmýþ yazýya gözü iliþti. Okumaya vakti yoktu. Mermiyi topa sürüp ateþledi. Demir çubuðu cebine, boþ kovanýný ise bu sefer sandýða deðil yere attý. Birkaç dakika sonra soðumuþ olan kovaný kaybolmamasý için yerden alýp mintanýnýn yakasýndan içeri attý. Akþam ezaný vaktinde çarpýþma durulmuþ, mevzileri ileri, düþman hatlarýna doðru ilerletme emri gelmiþti. Batarya komutaný, Ethem Çavuþa istirahat verdi. Ýlk iþ olarak boþ kovaný çýkarýp üzerindeki yazýyý okudu.

Kovanýn üzerinde "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4.Alay 2.Tabur 8.Batarya 26 Rebiyülahir 1339*Ýnönü" yazýyordu. Birinci Ýnönü savaþýnýn en kýzgýn günlerinden birinde düþülmüþ not ve mermiyle gelen demir çubuk, Ýmalat-ý Harbiye atölyelerinde çalýþanlarýn bir mesaj istediðini gösteriyordu. Boþalan kovanlar Ankara'daki atölyelere yollanýr, oradan tekrar doldurulup cepheye dönerdi.

Üç saat sonra gecenin iyice çökmesiyle savaþ tamamen durulmuþ, birlikler yeni mevzilerine yerleþmiþti. Ethem Çavuþ, cebindeki demir çubuðu çýkarýp bir köþeye oturdu. Ucu sivriltilmiþ çubuk, bakýr ustalarýnýn "kalem" dedikleri, metal üzerine desen oymaya yarayan keskin bir aletti. Eline yumruk büyüklüðünde bir taþ alarak hafif týklamalarla kendi mesajýný kovana kazýdý. "Aksekili Ethem Çavuþ 8.Alay 3. Tabur 1.Batarya 20 Recep 1339** Ýnönü"

Beþ gün sonra Ankara Atölye'nin bir köþesinde cepheden gelen sandýklarý açan kalfa, tezgâhlardan birinde harýl harýl çalýþmakta olan ustaya seslendi:
Sesinde, eþi doðum yapmýþ bir adama bebeðini müjdeleyen ebenin heyecaný vardý. "Kâmil Usta! Müjdemi Ýsterim! Senin yavru cepheden dönmüþ!". Hepsi sandýklarýn olduðu kýsma koþturarak kovanýn üstündeki yazýyý okumak için toplandýlar. Tabii ki bu þeref Kâmil Ustaya aitti. Yüksek sesle Ethem Çavuþun notunu okudu. Atölyede bir bayram havasý esmiþti. Tüm çalýþanlar, Kâmil Ustayý yeni baba olmuþ biriymiþ gibi kutluyor, hayýr dualarý ediyorlardý. Ustalar, Ýþ tezgâhlarýndan birinin baþýnda toplandýlar. Kâmil Usta kovanýn aðzýnýn eðilen yerlerini düzeltip özenle kapsülünü yeniledi. Ýçine barutunu doldurduktan sonra yeni bir çekirdeði kovanýn aðzýna oturttu. Mermi hazýr olunca, Ethem Çavuþun kovanýn içinde geri yolladýðý çelik kalemi yeni bir çaputla merminin üzerine sardý. Kundaklanmýþ mermiyi þefkatle tutarak yeni doldurulan bir sandýða yatýrdý. Çalýþanlar hep bir aðýzdan "Allah kavuþtursun" diyip iþlerinin baþýna döndüler. Kâmil Usta, halen açýk duran sandýða yatýrdýðý mermiye hüzünle bakýp "Selametle git aslaným. Allah muvaffak etsin. Çok bekletme bizi" dedi. Kovan, Birinci Ýnönü savaþý sýralarýnda üzerindeki ilk notla Kâmil Ustanýn eline geçtiðinde bu fikir doðmuþtu. Karahisarlý Seyfi Çavuþun baþlattýðý bu geleneðin süreceðinden emin deðildi; ama denemeye deðerdi. Nitekim Aksekili Ethem Çavuþ umutlarýný boþa çýkarmamýþtý. Cephede patlayan her merminin kovaný buradaki ustalarýn elinden geçtiðine göre bir aksilik olmazsa yeniden görüþeceklerdi.

Eylül 1922 - Ankara Bir buçuk yýl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uðradý. Üzerindeki mesajlarýn sayýsý da sekize ulaþmýþtý. Mesaj yazanlarýn sekizi de baþka alay ve taburlardan farklý kiþilerdi. Kovan her keresinde atölyedekilere daha büyük bir coþku yaþatýyor, istiklâl savaþýnýn her zorlu duraðýndan Ankara'ya barut, kan ve zafer kokusu taþýyordu. Türk ordusunun Ýzmir'e girdiði gün Ankara'da bayram havasý eserken kovan yeniden gelmiþ, ama bu sefer tüm atölyeyi yasa boðmuþtu. Kovanýn içinde, çelik kalemin yaný sýra bir mektup ile bir tane de bakýr künye vardý. Kovanýn üzerine kazýnmýþ dokuzuncu notta; "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4. Alay 2. Tabur 8.Batarya 12 Muharrem 1341*** Banaz" yazýlýydý. Atölyedekiler mektubu açýp okumaya koyuldular;

Bismillahirrahmanir rahim.
Selamün aleyküm gayretperver ustalar. Allah'a þükürler olsun ki mendebur düþman kaçýyor. Muzaffer Türk ordusu beþ gündür durup dinlenmeksizin kâfiri kovalýyor. Güzel Ýzmir'e, kalplerimizdeki imanýmýz kadar yakýnýz artýk. Ýki gün evvel Banaz'daki muharebede bataryamýn çavuþlarýndan Seyfi, kalleþ düþmanýn kurþunuyla þahadete ermiþtir. Cenazesini sýhhiyecilere teslim etmeden önce mintanýnýn içinde bu kovaný buldum. Malumunuzdur ki vefat eden neferin künyesi ailesine yollanýr. Lâkin beþ gün önce Karahisar'ý ele geçirdiðimizde, Seyfi Çavuþ'un ailesinin düþman tarafýndan katledildiðini öðrendik. Bu kahraman Türk evladý kederini yüreðine gömüp anacýðýný, babacýðýný defnedemeden düþmanýn peþine düþtü. Üç gün sonra kendisi de hakkýn rahmetine kavuþtu.Kovandaki yazýlardan anladýðým üzere bu topçu neferlerin bir ailesi de sizler olmuþsunuz. Bu sebeple Seyfi Çavuþun künyesini sizlere yolluyorum.Baþý nýz sað olsun. Hayýr dualarýnýzý bizlerden, Fatihalarýnýzý aziz þehitlerimizden esirgemeyiniz. Hakkýn rahmeti üzerinize olsun. Yüzbaþý Muhsin Talât 4.Alay 2. Tabur 8. Batarya
14 Muharrem 1341 Salihli"

Mektup bittiðinde tüm personel aðlýyordu. Atölyeye bir ölüm sessizliði çökmüþtü. Hiç tanýmadýklarý halde iki satýr yazýyla kardeþ olduklarý Seyfi Çavuþun ardýndan Fatiha okuyup amin dediler.
Kamil Usta yutkunarak tezgâhýnýn baþýna oturdu. Kovaný yeniledi ama bu sefer, minik iki perçinle Seyfi Çavuþun künyesini kovanýn dibine çaktý. Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayýp sandýða yatýrdý. Oysa o mermi bir daha düþman mevzilerine gönderilmeyecekti.
Ocak 1923-Ankara Savaþýnýn bitmesinin ardýndan Ankara'daki mühimmat depolarýnda sayým ve temizlik yapýlýyordu. Sandýklar tek tek açýlýyor, mermiler sayýlýp yeniden sandýklanýyor, kayda geçirilip daha tertipli bir cephaneliðe gönderiliyordu. Teðmen Hamdi Vâsýf, Kâmil ustanýn hazýrlayýp kundakladýðý mermiyi buldu. Böyle bir anýnýn-belki de yýllarca- sandýklarýn Ýçinde kalmasýna gönlü elvermedi. Ciddi bir suç iþliyor olmayý göze alýp mermiyi evine götürdü. Niyeti, ömrünün sonuna kadar mermiyi bir aný olarak saklamaktý.

29 Ekim 1923 - Ankara Teðmen Hamdi Vâsýf Ankara kalesine çýkan dik sokaklarý koþarak týrmanýyordu. Soðuða raðmen kan ter içinde kalmýþtý. Yarým saat önce 20:30 sýralarýnda meclisten, cumhuriyetin ilan edildiði duyurulmuþtu. 101 pare top atýþýyla cumhuriyet kutlanýyordu ve Seyfi Çavuþ'un mermisi bu þöleni kaçýrmamalýydý. Yetmiþ, belki de sekseninci atýþta topçularýn yanýna ulaþabilmiþti. Yüzbaþý Muhsin Talat'ýn yanýna giderek sert bir asker selamý verdi.
"Hamdi Vâsýf Edirne! Bir maruzatým var komutaným" Yüzbaþý sorar gözlerle genç subaya bakýyordu.

"Evet teðmenim? Sizi dinliyorum"

Teðmen, üniformasýnýn içinden mermiyi çýkarýp yüzbaþýya uzattý.
"Yüzbirinci pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutaným. Müsaadenizle bu þerefi ondan esirgemeyelim"

Yüzbaþý Muhsin Talat gözlerine inanamamýþtý. Sevinç gözyaþlarýný tutamadý. O kadar heyecanlanmýþtý ki neredeyse aralarýndaki rütbe farkýna bakmaksýzýn genç teðmenin ellerini öpecekti. Mermiyi alýp çekirdeðini dikkatlice yerinden çýkardý. Kovanýn tepesine bir bez parçasý tepip iyice sýkýþtýrdý. Subay þapkasýný çýkarýp surun üzerine koydu. Mermiyi þapkanýn içine yatýrdý. Toplar atýþlara devam ediyordu. 82, 83, ...97, 98, 99... On dakika kadar sonra, atýþlarý sayan çavuþ "Yüzüncüyü attýk komutaným" diyince, Muhsin Talat, kovaný topun yataðýna kendi elleriyle sürerek ateþ emrini verdi. Subaylarýn kýlýçlarýný çekerek selamladýðý o son top sesi Ankara'nýn her duvarýndan yankýyýp dört yýllýk istiklâl savaþýnýn tüm hikâyesini anlatmýþtý sanki. Rütbe ve mevkilerine bakmaksýzýn topun baþýndaki tüm askerler kucaklaþarak birbirlerini kutladý. Son olarak Yüzbaþý Muhsin Talat ile Teðmen Hamdi Vâsýf sarýldýlar. Kovan ayaklarýnýn dibindeydi. Yüzbaþý eðilip saygýyla kovaný yerden aldý. Avuçlarýnýn yanmasýna aldýrmadý bile.

süleyman    31 August 2006 21:20 | DUMLUPINAR
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung




Mart 1921 Ýnönü Ovasý Ýnsanýn Ýflahýný kesen buz gibi bozkýr ayazýnda Ethem Çavuþ'un sýrtý üþüyor, avuçlarý ise kýzgýn mermi kovanlarýna çýplak elle dokunduðu için alev alev yanýyordu. Top atýþý on sekiz saattir durmaksýzýn sürüyordu. Ethem Çavuþ, 75 mm'lik topu durmaksýzýn dolduruyor, her seferinde besmele çekip keþif kolundan bildirilen menzillere kýyamet yaðdýrýyordu.
Sandýkta kalan sondan üçüncü mermiyi aldýðýnda bir an duraksadý. Merminin üzerine bir çaput sarýlýydý. Çaputu sökerken avucuna kalem büyüklüðünde demir bir çubuk düþtü. Çaputun ve çubuðun anlamýný çözmeye çalýþýrken sarý metalden mermi kovanýna kazýnarak yazýlmýþ yazýya gözü iliþti. Okumaya vakti yoktu. Mermiyi topa sürüp ateþledi. Demir çubuðu cebine, boþ kovanýný ise bu sefer sandýða deðil yere attý. Birkaç dakika sonra soðumuþ olan kovaný kaybolmamasý için yerden alýp mintanýnýn yakasýndan içeri attý. Akþam ezaný vaktinde çarpýþma durulmuþ, mevzileri ileri, düþman hatlarýna doðru ilerletme emri gelmiþti. Batarya komutaný, Ethem Çavuþa istirahat verdi. Ýlk iþ olarak boþ kovaný çýkarýp üzerindeki yazýyý okudu.

Kovanýn üzerinde "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4.Alay 2.Tabur 8.Batarya 26 Rebiyülahir 1339*Ýnönü" yazýyordu. Birinci Ýnönü savaþýnýn en kýzgýn günlerinden birinde düþülmüþ not ve mermiyle gelen demir çubuk, Ýmalat-ý Harbiye atölyelerinde çalýþanlarýn bir mesaj istediðini gösteriyordu. Boþalan kovanlar Ankara'daki atölyelere yollanýr, oradan tekrar doldurulup cepheye dönerdi.

Üç saat sonra gecenin iyice çökmesiyle savaþ tamamen durulmuþ, birlikler yeni mevzilerine yerleþmiþti. Ethem Çavuþ, cebindeki demir çubuðu çýkarýp bir köþeye oturdu. Ucu sivriltilmiþ çubuk, bakýr ustalarýnýn "kalem" dedikleri, metal üzerine desen oymaya yarayan keskin bir aletti. Eline yumruk büyüklüðünde bir taþ alarak hafif týklamalarla kendi mesajýný kovana kazýdý. "Aksekili Ethem Çavuþ 8.Alay 3. Tabur 1.Batarya 20 Recep 1339** Ýnönü"

Beþ gün sonra Ankara Atölye'nin bir köþesinde cepheden gelen sandýklarý açan kalfa, tezgâhlardan birinde harýl harýl çalýþmakta olan ustaya seslendi:
Sesinde, eþi doðum yapmýþ bir adama bebeðini müjdeleyen ebenin heyecaný vardý. "Kâmil Usta! Müjdemi Ýsterim! Senin yavru cepheden dönmüþ!". Hepsi sandýklarýn olduðu kýsma koþturarak kovanýn üstündeki yazýyý okumak için toplandýlar. Tabii ki bu þeref Kâmil Ustaya aitti. Yüksek sesle Ethem Çavuþun notunu okudu. Atölyede bir bayram havasý esmiþti. Tüm çalýþanlar, Kâmil Ustayý yeni baba olmuþ biriymiþ gibi kutluyor, hayýr dualarý ediyorlardý. Ustalar, Ýþ tezgâhlarýndan birinin baþýnda toplandýlar. Kâmil Usta kovanýn aðzýnýn eðilen yerlerini düzeltip özenle kapsülünü yeniledi. Ýçine barutunu doldurduktan sonra yeni bir çekirdeði kovanýn aðzýna oturttu. Mermi hazýr olunca, Ethem Çavuþun kovanýn içinde geri yolladýðý çelik kalemi yeni bir çaputla merminin üzerine sardý. Kundaklanmýþ mermiyi þefkatle tutarak yeni doldurulan bir sandýða yatýrdý. Çalýþanlar hep bir aðýzdan "Allah kavuþtursun" diyip iþlerinin baþýna döndüler. Kâmil Usta, halen açýk duran sandýða yatýrdýðý mermiye hüzünle bakýp "Selametle git aslaným. Allah muvaffak etsin. Çok bekletme bizi" dedi. Kovan, Birinci Ýnönü savaþý sýralarýnda üzerindeki ilk notla Kâmil Ustanýn eline geçtiðinde bu fikir doðmuþtu. Karahisarlý Seyfi Çavuþun baþlattýðý bu geleneðin süreceðinden emin deðildi; ama denemeye deðerdi. Nitekim Aksekili Ethem Çavuþ umutlarýný boþa çýkarmamýþtý. Cephede patlayan her merminin kovaný buradaki ustalarýn elinden geçtiðine göre bir aksilik olmazsa yeniden görüþeceklerdi.

Eylül 1922 - Ankara Bir buçuk yýl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uðradý. Üzerindeki mesajlarýn sayýsý da sekize ulaþmýþtý. Mesaj yazanlarýn sekizi de baþka alay ve taburlardan farklý kiþilerdi. Kovan her keresinde atölyedekilere daha büyük bir coþku yaþatýyor, istiklâl savaþýnýn her zorlu duraðýndan Ankara'ya barut, kan ve zafer kokusu taþýyordu. Türk ordusunun Ýzmir'e girdiði gün Ankara'da bayram havasý eserken kovan yeniden gelmiþ, ama bu sefer tüm atölyeyi yasa boðmuþtu. Kovanýn içinde, çelik kalemin yaný sýra bir mektup ile bir tane de bakýr künye vardý. Kovanýn üzerine kazýnmýþ dokuzuncu notta; "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4. Alay 2. Tabur 8.Batarya 12 Muharrem 1341*** Banaz" yazýlýydý. Atölyedekiler mektubu açýp okumaya koyuldular;

Bismillahirrahmanir rahim.
Selamün aleyküm gayretperver ustalar. Allah'a þükürler olsun ki mendebur düþman kaçýyor. Muzaffer Türk ordusu beþ gündür durup dinlenmeksizin kâfiri kovalýyor. Güzel Ýzmir'e, kalplerimizdeki imanýmýz kadar yakýnýz artýk. Ýki gün evvel Banaz'daki muharebede bataryamýn çavuþlarýndan Seyfi, kalleþ düþmanýn kurþunuyla þahadete ermiþtir. Cenazesini sýhhiyecilere teslim etmeden önce mintanýnýn içinde bu kovaný buldum. Malumunuzdur ki vefat eden neferin künyesi ailesine yollanýr. Lâkin beþ gün önce Karahisar'ý ele geçirdiðimizde, Seyfi Çavuþ'un ailesinin düþman tarafýndan katledildiðini öðrendik. Bu kahraman Türk evladý kederini yüreðine gömüp anacýðýný, babacýðýný defnedemeden düþmanýn peþine düþtü. Üç gün sonra kendisi de hakkýn rahmetine kavuþtu.Kovandaki yazýlardan anladýðým üzere bu topçu neferlerin bir ailesi de sizler olmuþsunuz. Bu sebeple Seyfi Çavuþun künyesini sizlere yolluyorum.Baþý nýz sað olsun. Hayýr dualarýnýzý bizlerden, Fatihalarýnýzý aziz þehitlerimizden esirgemeyiniz. Hakkýn rahmeti üzerinize olsun. Yüzbaþý Muhsin Talât 4.Alay 2. Tabur 8. Batarya
14 Muharrem 1341 Salihli"

Mektup bittiðinde tüm personel aðlýyordu. Atölyeye bir ölüm sessizliði çökmüþtü. Hiç tanýmadýklarý halde iki satýr yazýyla kardeþ olduklarý Seyfi Çavuþun ardýndan Fatiha okuyup amin dediler.
Kamil Usta yutkunarak tezgâhýnýn baþýna oturdu. Kovaný yeniledi ama bu sefer, minik iki perçinle Seyfi Çavuþun künyesini kovanýn dibine çaktý. Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayýp sandýða yatýrdý. Oysa o mermi bir daha düþman mevzilerine gönderilmeyecekti.
Ocak 1923-Ankara Savaþýnýn bitmesinin ardýndan Ankara'daki mühimmat depolarýnda sayým ve temizlik yapýlýyordu. Sandýklar tek tek açýlýyor, mermiler sayýlýp yeniden sandýklanýyor, kayda geçirilip daha tertipli bir cephaneliðe gönderiliyordu. Teðmen Hamdi Vâsýf, Kâmil ustanýn hazýrlayýp kundakladýðý mermiyi buldu. Böyle bir anýnýn-belki de yýllarca- sandýklarýn Ýçinde kalmasýna gönlü elvermedi. Ciddi bir suç iþliyor olmayý göze alýp mermiyi evine götürdü. Niyeti, ömrünün sonuna kadar mermiyi bir aný olarak saklamaktý.

29 Ekim 1923 - Ankara Teðmen Hamdi Vâsýf Ankara kalesine çýkan dik sokaklarý koþarak týrmanýyordu. Soðuða raðmen kan ter içinde kalmýþtý. Yarým saat önce 20:30 sýralarýnda meclisten, cumhuriyetin ilan edildiði duyurulmuþtu. 101 pare top atýþýyla cumhuriyet kutlanýyordu ve Seyfi Çavuþ'un mermisi bu þöleni kaçýrmamalýydý. Yetmiþ, belki de sekseninci atýþta topçularýn yanýna ulaþabilmiþti. Yüzbaþý Muhsin Talat'ýn yanýna giderek sert bir asker selamý verdi.
"Hamdi Vâsýf Edirne! Bir maruzatým var komutaným" Yüzbaþý sorar gözlerle genç subaya bakýyordu.

"Evet teðmenim? Sizi dinliyorum"

Teðmen, üniformasýnýn içinden mermiyi çýkarýp yüzbaþýya uzattý.
"Yüzbirinci pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutaným. Müsaadenizle bu þerefi ondan esirgemeyelim"

Yüzbaþý Muhsin Talat gözlerine inanamamýþtý. Sevinç gözyaþlarýný tutamadý. O kadar heyecanlanmýþtý ki neredeyse aralarýndaki rütbe farkýna bakmaksýzýn genç teðmenin ellerini öpecekti. Mermiyi alýp çekirdeðini dikkatlice yerinden çýkardý. Kovanýn tepesine bir bez parçasý tepip iyice sýkýþtýrdý. Subay þapkasýný çýkarýp surun üzerine koydu. Mermiyi þapkanýn içine yatýrdý. Toplar atýþlara devam ediyordu. 82, 83, ...97, 98, 99... On dakika kadar sonra, atýþlarý sayan çavuþ "Yüzüncüyü attýk komutaným" diyince, Muhsin Talat, kovaný topun yataðýna kendi elleriyle sürerek ateþ emrini verdi. Subaylarýn kýlýçlarýný çekerek selamladýðý o son top sesi Ankara'nýn her duvarýndan yankýyýp dört yýllýk istiklâl savaþýnýn tüm hikâyesini anlatmýþtý sanki. Rütbe ve mevkilerine bakmaksýzýn topun baþýndaki tüm askerler kucaklaþarak birbirlerini kutladý. Son olarak Yüzbaþý Muhsin Talat ile Teðmen Hamdi Vâsýf sarýldýlar. Kovan ayaklarýnýn dibindeydi. Yüzbaþý eðilip saygýyla kovaný yerden aldý. Avuçlarýnýn yanmasýna aldýrmadý bile.



Mart 1921 Ýnönü Ovasý Ýnsanýn Ýflahýný kesen buz gibi bozkýr ayazýnda Ethem Çavuþ'un sýrtý üþüyor, avuçlarý ise kýzgýn mermi kovanlarýna çýplak elle dokunduðu için alev alev yanýyordu. Top atýþý on sekiz saattir durmaksýzýn sürüyordu. Ethem Çavuþ, 75 mm'lik topu durmaksýzýn dolduruyor, her seferinde besmele çekip keþif kolundan bildirilen menzillere kýyamet yaðdýrýyordu.
Sandýkta kalan sondan üçüncü mermiyi aldýðýnda bir an duraksadý. Merminin üzerine bir çaput sarýlýydý. Çaputu sökerken avucuna kalem büyüklüðünde demir bir çubuk düþtü. Çaputun ve çubuðun anlamýný çözmeye çalýþýrken sarý metalden mermi kovanýna kazýnarak yazýlmýþ yazýya gözü iliþti. Okumaya vakti yoktu. Mermiyi topa sürüp ateþledi. Demir çubuðu cebine, boþ kovanýný ise bu sefer sandýða deðil yere attý. Birkaç dakika sonra soðumuþ olan kovaný kaybolmamasý için yerden alýp mintanýnýn yakasýndan içeri attý. Akþam ezaný vaktinde çarpýþma durulmuþ, mevzileri ileri, düþman hatlarýna doðru ilerletme emri gelmiþti. Batarya komutaný, Ethem Çavuþa istirahat verdi. Ýlk iþ olarak boþ kovaný çýkarýp üzerindeki yazýyý okudu.

Kovanýn üzerinde "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4.Alay 2.Tabur 8.Batarya 26 Rebiyülahir 1339*Ýnönü" yazýyordu. Birinci Ýnönü savaþýnýn en kýzgýn günlerinden birinde düþülmüþ not ve mermiyle gelen demir çubuk, Ýmalat-ý Harbiye atölyelerinde çalýþanlarýn bir mesaj istediðini gösteriyordu. Boþalan kovanlar Ankara'daki atölyelere yollanýr, oradan tekrar doldurulup cepheye dönerdi.

Üç saat sonra gecenin iyice çökmesiyle savaþ tamamen durulmuþ, birlikler yeni mevzilerine yerleþmiþti. Ethem Çavuþ, cebindeki demir çubuðu çýkarýp bir köþeye oturdu. Ucu sivriltilmiþ çubuk, bakýr ustalarýnýn "kalem" dedikleri, metal üzerine desen oymaya yarayan keskin bir aletti. Eline yumruk büyüklüðünde bir taþ alarak hafif týklamalarla kendi mesajýný kovana kazýdý. "Aksekili Ethem Çavuþ 8.Alay 3. Tabur 1.Batarya 20 Recep 1339** Ýnönü"

Beþ gün sonra Ankara Atölye'nin bir köþesinde cepheden gelen sandýklarý açan kalfa, tezgâhlardan birinde harýl harýl çalýþmakta olan ustaya seslendi:
Sesinde, eþi doðum yapmýþ bir adama bebeðini müjdeleyen ebenin heyecaný vardý. "Kâmil Usta! Müjdemi Ýsterim! Senin yavru cepheden dönmüþ!". Hepsi sandýklarýn olduðu kýsma koþturarak kovanýn üstündeki yazýyý okumak için toplandýlar. Tabii ki bu þeref Kâmil Ustaya aitti. Yüksek sesle Ethem Çavuþun notunu okudu. Atölyede bir bayram havasý esmiþti. Tüm çalýþanlar, Kâmil Ustayý yeni baba olmuþ biriymiþ gibi kutluyor, hayýr dualarý ediyorlardý. Ustalar, Ýþ tezgâhlarýndan birinin baþýnda toplandýlar. Kâmil Usta kovanýn aðzýnýn eðilen yerlerini düzeltip özenle kapsülünü yeniledi. Ýçine barutunu doldurduktan sonra yeni bir çekirdeði kovanýn aðzýna oturttu. Mermi hazýr olunca, Ethem Çavuþun kovanýn içinde geri yolladýðý çelik kalemi yeni bir çaputla merminin üzerine sardý. Kundaklanmýþ mermiyi þefkatle tutarak yeni doldurulan bir sandýða yatýrdý. Çalýþanlar hep bir aðýzdan "Allah kavuþtursun" diyip iþlerinin baþýna döndüler. Kâmil Usta, halen açýk duran sandýða yatýrdýðý mermiye hüzünle bakýp "Selametle git aslaným. Allah muvaffak etsin. Çok bekletme bizi" dedi. Kovan, Birinci Ýnönü savaþý sýralarýnda üzerindeki ilk notla Kâmil Ustanýn eline geçtiðinde bu fikir doðmuþtu. Karahisarlý Seyfi Çavuþun baþlattýðý bu geleneðin süreceðinden emin deðildi; ama denemeye deðerdi. Nitekim Aksekili Ethem Çavuþ umutlarýný boþa çýkarmamýþtý. Cephede patlayan her merminin kovaný buradaki ustalarýn elinden geçtiðine göre bir aksilik olmazsa yeniden görüþeceklerdi.

Eylül 1922 - Ankara Bir buçuk yýl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uðradý. Üzerindeki mesajlarýn sayýsý da sekize ulaþmýþtý. Mesaj yazanlarýn sekizi de baþka alay ve taburlardan farklý kiþilerdi. Kovan her keresinde atölyedekilere daha büyük bir coþku yaþatýyor, istiklâl savaþýnýn her zorlu duraðýndan Ankara'ya barut, kan ve zafer kokusu taþýyordu. Türk ordusunun Ýzmir'e girdiði gün Ankara'da bayram havasý eserken kovan yeniden gelmiþ, ama bu sefer tüm atölyeyi yasa boðmuþtu. Kovanýn içinde, çelik kalemin yaný sýra bir mektup ile bir tane de bakýr künye vardý. Kovanýn üzerine kazýnmýþ dokuzuncu notta; "Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4. Alay 2. Tabur 8.Batarya 12 Muharrem 1341*** Banaz" yazýlýydý. Atölyedekiler mektubu açýp okumaya koyuldular;

Bismillahirrahmanir rahim.
Selamün aleyküm gayretperver ustalar. Allah'a þükürler olsun ki mendebur düþman kaçýyor. Muzaffer Türk ordusu beþ gündür durup dinlenmeksizin kâfiri kovalýyor. Güzel Ýzmir'e, kalplerimizdeki imanýmýz kadar yakýnýz artýk. Ýki gün evvel Banaz'daki muharebede bataryamýn çavuþlarýndan Seyfi, kalleþ düþmanýn kurþunuyla þahadete ermiþtir. Cenazesini sýhhiyecilere teslim etmeden önce mintanýnýn içinde bu kovaný buldum. Malumunuzdur ki vefat eden neferin künyesi ailesine yollanýr. Lâkin beþ gün önce Karahisar'ý ele geçirdiðimizde, Seyfi Çavuþ'un ailesinin düþman tarafýndan katledildiðini öðrendik. Bu kahraman Türk evladý kederini yüreðine gömüp anacýðýný, babacýðýný defnedemeden düþmanýn peþine düþtü. Üç gün sonra kendisi de hakkýn rahmetine kavuþtu.Kovandaki yazýlardan anladýðým üzere bu topçu neferlerin bir ailesi de sizler olmuþsunuz. Bu sebeple Seyfi Çavuþun künyesini sizlere yolluyorum.Baþý nýz sað olsun. Hayýr dualarýnýzý bizlerden, Fatihalarýnýzý aziz þehitlerimizden esirgemeyiniz. Hakkýn rahmeti üzerinize olsun. Yüzbaþý Muhsin Talât 4.Alay 2. Tabur 8. Batarya
14 Muharrem 1341 Salihli"

Mektup bittiðinde tüm personel aðlýyordu. Atölyeye bir ölüm sessizliði çökmüþtü. Hiç tanýmadýklarý halde iki satýr yazýyla kardeþ olduklarý Seyfi Çavuþun ardýndan Fatiha okuyup amin dediler.
Kamil Usta yutkunarak tezgâhýnýn baþýna oturdu. Kovaný yeniledi ama bu sefer, minik iki perçinle Seyfi Çavuþun künyesini kovanýn dibine çaktý. Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayýp sandýða yatýrdý. Oysa o mermi bir daha düþman mevzilerine gönderilmeyecekti.
Ocak 1923-Ankara Savaþýnýn bitmesinin ardýndan Ankara'daki mühimmat depolarýnda sayým ve temizlik yapýlýyordu. Sandýklar tek tek açýlýyor, mermiler sayýlýp yeniden sandýklanýyor, kayda geçirilip daha tertipli bir cephaneliðe gönderiliyordu. Teðmen Hamdi Vâsýf, Kâmil ustanýn hazýrlayýp kundakladýðý mermiyi buldu. Böyle bir anýnýn-belki de yýllarca- sandýklarýn Ýçinde kalmasýna gönlü elvermedi. Ciddi bir suç iþliyor olmayý göze alýp mermiyi evine götürdü. Niyeti, ömrünün sonuna kadar mermiyi bir aný olarak saklamaktý.

29 Ekim 1923 - Ankara Teðmen Hamdi Vâsýf Ankara kalesine çýkan dik sokaklarý koþarak týrmanýyordu. Soðuða raðmen kan ter içinde kalmýþtý. Yarým saat önce 20:30 sýralarýnda meclisten, cumhuriyetin ilan edildiði duyurulmuþtu. 101 pare top atýþýyla cumhuriyet kutlanýyordu ve Seyfi Çavuþ'un mermisi bu þöleni kaçýrmamalýydý. Yetmiþ, belki de sekseninci atýþta topçularýn yanýna ulaþabilmiþti. Yüzbaþý Muhsin Talat'ýn yanýna giderek sert bir asker selamý verdi.
"Hamdi Vâsýf Edirne! Bir maruzatým var komutaným" Yüzbaþý sorar gözlerle genç subaya bakýyordu.

"Evet teðmenim? Sizi dinliyorum"

Teðmen, üniformasýnýn içinden mermiyi çýkarýp yüzbaþýya uzattý.
"Yüzbirinci pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutaným. Müsaadenizle bu þerefi ondan esirgemeyelim"

Yüzbaþý Muhsin Talat gözlerine inanamamýþtý. Sevinç gözyaþlarýný tutamadý. O kadar heyecanlanmýþtý ki neredeyse aralarýndaki rütbe farkýna bakmaksýzýn genç teðmenin ellerini öpecekti. Mermiyi alýp çekirdeðini dikkatlice yerinden çýkardý. Kovanýn tepesine bir bez parçasý tepip iyice sýkýþtýrdý. Subay þapkasýný çýkarýp surun üzerine koydu. Mermiyi þapkanýn içine yatýrdý. Toplar atýþlara devam ediyordu. 82, 83, ...97, 98, 99... On dakika kadar sonra, atýþlarý sayan çavuþ "Yüzüncüyü attýk komutaným" diyince, Muhsin Talat, kovaný topun yataðýna kendi elleriyle sürerek ateþ emrini verdi. Subaylarýn kýlýçlarýný çekerek selamladýðý o son top sesi Ankara'nýn her duvarýndan yankýyýp dört yýllýk istiklâl savaþýnýn tüm hikâyesini anlatmýþtý sanki. Rütbe ve mevkilerine bakmaksýzýn topun baþýndaki tüm askerler kucaklaþarak birbirlerini kutladý. Son olarak Yüzbaþý Muhsin Talat ile Teðmen Hamdi Vâsýf sarýldýlar. Kovan ayaklarýnýn dibindeydi. Yüzbaþý eðilip saygýyla kovaný yerden aldý. Avuçlarýnýn yanmasýna aldýrmadý bile.

süleyman    30 August 2006 09:24 | dumlupýnar,conk bayýrý.canakkale
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Hiç bir zafer gâye deðildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan gâyeyi elde etmek için gerekir en belli baþlý vasýtadýr. Gâye, fikirdir.
Zafer, bir fikrin istihsâline (elde edilmesine) hizmeti nispetinde kýymet (deðer) ifade eder. Bir fikrin istihsâline dayanmayan bir zafer pâyidar olamaz (yaþayamaz) . O, boþ bir gayrettir.
Her büyük meydan muhare-besinden, her büyük zaferin kazanýlmasýndan sonra yeni bir âlem (dünya) doðmalýdýr, doðar. Yoksa baþlý baþýna bir zafer, boþa gitmiþ bir gayret olur.

Mustafa Kemal ATATÜRK
(Ankara, 16 Eylül 1921)
30 Aðustos Zafer Bayramý

83 yýl önce düvel’i muazzama’ya karþý kazanýlan Bedeli 13 bin þehit ve 35 bin gazi olan Baþkumandan= Yunan Sýndýðý zafer bayramýmýz, kutlu olsun.

30 Aðustos 1922 bir bakýma Türkiye'nin kurtuluþ günüdür. Türkiye Türklerinin kaderlerini kanlarý pahasýna deðiþtirdikleri gündür.

83 yýl sonra kan ile kazanýlan zaferin meyveleri masa baþýnda kalkan inen eller ile heba edilmek istenmektedir.

Baþkumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden sonra her þey Türk için Türk'e göre ve Türk tarafýndan düsturu terk edilmiþ ve kademe kademe ilelebet payidar olacaðýna yemin ettiðimiz Cumhuriyetimiz daha yumuþak geçiþler ile Sevr þartlarý ile karþý karsýya býrakýlmýþtýr.

Bayramlar kuru kuru laf olsun diye kutlamak için çýkmamýþtýr. Bugünlere piyango çekilisinden çýkan büyük ikramiye ile deðil bin bir fedakarlýk ile nasýl geldiðimizi hatýrlatmak ve binlerce yýllýk Türk tarihinin yükünü omuzlarýmýzda hissederek sorumluluklarýmýzý hatýrlatmak için kutlanýr.

Türk evladý, pek kýsa sürecek tatlý bir uyku için atalarýnýn kemiklerini sýzlatma !

Evlatlarýnýn göz yaþlarý ile eriyeceðin o acý günleri yaþamamak için þu tatlý uykuyu býrak. Önce kendin uyan. Sonra, çevrendeki uyuyanlarý uyandýr. Ve uyananlar, birlesin. El birliði, iþ birliði yapýn. Teþkilatlanýn. Yada mevcut teþkilatlar içinde size uygun olanlara katilin.

Kendine geldiðin gün yeni zaferler binlerce yýllýk Türk tarihindeki þeref kütüðünde ebedi yerini alacaktýr.



Elbirliði Derneði
KENDÝM PEK BÝR SEY YAZMAK ÝSTEMEDÝM.YUKARIDA ALINTI YAPTIÐIM YAZILAR GAYET ACIK VE NET BEN SADECE CANLARI PAHASINA KURSUNLARIN ÖNÜNE GECEN O YÜCE ÝNSANLARIN ÖNÜNDE SAYGIYLA EÐÝLÝYORUM VE RAHMET DÝLÝYORUM.

KUVAYÝ MÝLLÝYECÝ SÜLO

süleyman    30 August 2006 09:24 | dumlupýnar,conk bayýrý.canakkale
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Hiç bir zafer gâye deðildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan gâyeyi elde etmek için gerekir en belli baþlý vasýtadýr. Gâye, fikirdir.
Zafer, bir fikrin istihsâline (elde edilmesine) hizmeti nispetinde kýymet (deðer) ifade eder. Bir fikrin istihsâline dayanmayan bir zafer pâyidar olamaz (yaþayamaz) . O, boþ bir gayrettir.
Her büyük meydan muhare-besinden, her büyük zaferin kazanýlmasýndan sonra yeni bir âlem (dünya) doðmalýdýr, doðar. Yoksa baþlý baþýna bir zafer, boþa gitmiþ bir gayret olur.

Mustafa Kemal ATATÜRK
(Ankara, 16 Eylül 1921)
30 Aðustos Zafer Bayramý

83 yýl önce düvel’i muazzama’ya karþý kazanýlan Bedeli 13 bin þehit ve 35 bin gazi olan Baþkumandan= Yunan Sýndýðý zafer bayramýmýz, kutlu olsun.

30 Aðustos 1922 bir bakýma Türkiye'nin kurtuluþ günüdür. Türkiye Türklerinin kaderlerini kanlarý pahasýna deðiþtirdikleri gündür.

83 yýl sonra kan ile kazanýlan zaferin meyveleri masa baþýnda kalkan inen eller ile heba edilmek istenmektedir.

Baþkumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden sonra her þey Türk için Türk'e göre ve Türk tarafýndan düsturu terk edilmiþ ve kademe kademe ilelebet payidar olacaðýna yemin ettiðimiz Cumhuriyetimiz daha yumuþak geçiþler ile Sevr þartlarý ile karþý karsýya býrakýlmýþtýr.

Bayramlar kuru kuru laf olsun diye kutlamak için çýkmamýþtýr. Bugünlere piyango çekilisinden çýkan büyük ikramiye ile deðil bin bir fedakarlýk ile nasýl geldiðimizi hatýrlatmak ve binlerce yýllýk Türk tarihinin yükünü omuzlarýmýzda hissederek sorumluluklarýmýzý hatýrlatmak için kutlanýr.

Türk evladý, pek kýsa sürecek tatlý bir uyku için atalarýnýn kemiklerini sýzlatma !

Evlatlarýnýn göz yaþlarý ile eriyeceðin o acý günleri yaþamamak için þu tatlý uykuyu býrak. Önce kendin uyan. Sonra, çevrendeki uyuyanlarý uyandýr. Ve uyananlar, birlesin. El birliði, iþ birliði yapýn. Teþkilatlanýn. Yada mevcut teþkilatlar içinde size uygun olanlara katilin.

Kendine geldiðin gün yeni zaferler binlerce yýllýk Türk tarihindeki þeref kütüðünde ebedi yerini alacaktýr.



Elbirliði Derneði
KENDÝM PEK BÝR SEY YAZMAK ÝSTEMEDÝM.YUKARIDA ALINTI YAPTIÐIM YAZILAR GAYET ACIK VE NET BEN SADECE CANLARI PAHASINA KURSUNLARIN ÖNÜNE GECEN O YÜCE ÝNSANLARIN ÖNÜNDE SAYGIYLA EÐÝLÝYORUM VE RAHMET DÝLÝYORUM.

KUVAYÝ MÝLLÝYECÝ SÜLO


4937
Mesaj Var
« 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580 581 582 583 584 585 586 587 588 589 590 591 592 593 594 595 596 597 598 599 600 601 602 603 604 605 606 607 608 609 610 611 612 613 614 615 616 617 618 619 620 621 622 623 624 625 626 627 628 629 630 631 632 633 634 635 636 637 638 639 640 641 642 643 644 645 646 647 648 649 650 651 652 653 654 655 656 657 658 659 660 661 662 663 664 665 666 667 668 669 670 671 672 673 674 675 676 677 678 679 680 681 682 683 684 685 686 687 688 689 690 691 692 693 694 695 696 697 698 699 700 701 702 703 704 705 706 707 708 709 710 711 712 713 714 715 716 717 718 719 720 721 722 723 724 725 726 727 728 729 730 731 732 733 734 735 736 737 738 739 740 741 742 743 744 745 746 747 748 749 750 751 752 753 754 755 756 757 758 759 760 761 762 763 764 765 766 767 768 769 770 771 772 773 774 775 776 777 778 779 780 781 782 783 784 785 786 787 788 789 790 791 792 793 794 795 796 797 798 799 800 801 802 803 804 805 806 807 808 809 810 811 812 813 814 815 816 817 818 819 820 821 822 823 824 825 826 827 828 829 830 831 832 833 834 835 836 837 838 839 840 841 842 843 844 845 846 847 848 849 850 851 852 853 854 855 856 857 858 859 860 861 862 863 864 865 866 867 868 869 870 871 872 873 874 875 876 877 878 879 880 881 882 883 884 885 886 887 888 889 890 891 892 893 894 895 896 897 898 899 900 901 902 903 904 905 906 907 908 909 910 911 912 913 914 915 916 917 918 919 920 921 922 923 924 925 926 927 928 929 930 931 932 933 934 935 936 937 938 939 940 941 942 943 944 945 946 947 948 949 950 951 952 953 954 955 956 957 958 959 960 961 962 963 964 965 966 967 968 969 970 971 972 973 974 975 976 977 978 979 980 981 982 983 984 985 986 987 988 »