Yeni Resimler
yeni2009 Dayanýþma Gecesi
Site Haberleri
Anasayfa
Haberler
Şiir
Sağlık
Tatil / Turizm
E- Devlet
Forum
Galeri
Linkler
SSS

Ekim 2006 Ankara


Ekim 2006 Ankara


Ekim 2006 Istanbul


Ekim 2006 Istanbul


Köy Resimleri





Saturday, 21 December 2024
Anasayfa arrow Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defterini imzala


Özgür ZAMAN    17 November 2006 13:30 | Ankara
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Aziz hemþehrilerim;

Öncelikle herkese selam eder ellerinizden sýkarým...Dün (16/11/2006) Oktay ZAMAN abi'min yanýna uðradým.Onca iþinin arasýnda bana gösterdiði ilgi,sýcak karþýlama ve ýlýk çay için minnetlerimi sunuyorum :) Tüm aile büyüklerime olduðu gibi kendisine derin sevgi ve saygý duyarým.Benim genel bir sitemim olacak;Ýliþkilerimizde herþey sütliman deðil tabii ki,eskiden hertürlü organizasyonda küçük-büyük herkes birarada olurdu.Gel gör ki zamanýnda en çok aranan aktivite olan halýsaha futbol maçlarýmýza bile ilgi ve alaka çok ama çok yetersiz.Kimi var Ýstanbul-Ankara arasý yolculðu göze alýr,kimi de kendi þehrinde seyirci olmayý dahi yorucu bulur.Etmeyin tutmayýn diyorum baþka da birþey demiyorum :)
Hoþçakalýn...

ellez    16 November 2006 23:10 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Dünya ne zamandýr var
Zaman olgusu hangi gün ve saatte insan aklýný kurcaladý ve zamaný bölüp saatler, günler , haftalar, aylar ve yýllar oluþturdu bilmiyorum.
Ama bildiðim insan hayatýný oldukça kolaylaþtýrdý ve kategorize etti.
Ýnsanoðlu dünyanýn kendi ekseninde dönüþünü 1 gün , güneþin etrafýnda dönüþünüde bir yýl olarak tanýmladý.Günleri 24 e bölüp her bölüme bir saat dedi.Saatleri birleþtirip gün eyledi, günleri 7 ile çarpýp hafta eyledi… iþte öyle
Yani insanoðlu zamaný parçaladý, böldü , çarptý …
Onlara anlamlar yükledi,
Adlar verdi
Ýlkbahar, yaz,sonbahar ,kýþ dedi yaþanan iklime göre
Cuma dedi , Pazar dedi, Salý dedi yaþanan her güne…
Hani zaman bölünmüþ ya saatlere günlere… e doðal olarak sevgilerde zamanla tanýmlanýr olmuþ.
Kimisi sabahýn tan vaktini sever güneþin doðum anýndaki kýzýllýðýna vurulmuþtur.
Kimisi akþamýn 5’ini sever , çay ve pasta kardeþliði nedeniyle
Kimisi geceyi hiç sevmez karanlýktan korktuðu için…
Sizlerinde vardýr böyle anlam yüklediðiniz zaman dilimleri..
E benimde var tabi!
Ben mesela akþamýn 19:00 dan sonraki saatlerini severim.Çünkü evime gideceðimdir.
Cuma günlerini severim… ertesi gün çok güzeldir.
Cumartesiler bayýldýðým günlerdendir.Sabah her günkünden geç kalkarým.Gün ne kadar mesai günü olsa da benim için biraz daha “light” geçer , akþam daha erken çýkarým iþten… evde bu havadadýr zaten .
Cumartesileri kimi zaman sabahýn 5 ‘ine kadar oturmuþluðum olmuþtur.
Pazarlarý geç kalkar , geç kahvaltý ederim.Akþama doðru aptalca bir huzursuzluk çöker üzerime.Oysa gün ne güzel baþlamýþtýr.Güzel bir kahvaltý.Sonrasýnda en az 3 adet gazete koltuða gömülüp , çayla birlikte keyif yaparým.Ama o akþam saatleri yok mu? Ýþte o saatler de stres baþlar.Eðer Fener yenmiþse rakipleri ve diðerleri tökezlemiþse biraz rahatlar spor programlarýna takýlýrým.Eðer yenilmiþsek “hay bin kunduz”…
Ertesi gün…
çýk çýk adýný bile anmak istemediðim ertesi gün…
pis gýcýk, sevimsiz, öyle melanet , öyle çekilmez…
þuna bak adý bile yok Önceki günün kýçýna bir “tesi” ekleyip kendini öyle adlandýrmýþ.
Ad’a bak ad’a: “Pazartesi”!
ad , ad olmadýðý gibi , ne sýfatý var nede yüzü.
Türedi bir gün iþte.
Kalk sabah.Ýþe git.6 gün nasýl geçecek onu düþün dur.
Geçmez saatler… bu yelkovan niye hiç ilerlemez.Saniyeler bile ayný hýzýnda ilerlemiyor diðer günlerin.Aheste hareket ediyor alçak.
Pili bitmiþ olmasýn bu saat denilen aletin…
Offf , offf bitmez bu gün…
Sanýrým ayný sýkýntýlarý yaþýyorsunuz Adý olmayan pazarýn “tesi” olan gününde.
Þimdi diyeceksiniz kardeþim Cumartesi’ de ismini Cumanýn ardýna takýlan “tesi” den alýyor ona niye biþey demiyorsun diye… demem demem kardeþim keyif benim deðil mi? Allah, Allah , pazartesi , pazartesi sinirlendirmeyin adamý!
Neyse bu pazarýn ertesi günü ayný duygularla kalktým.Kahvaltý,diþ parlatma,giyim, güzel kokular.. evden ayrýlýþ.Metroya bin , in , Ankaraya bin , in .iþe git evraklarý kontrol et .Gözün sürekli ilerlemeyen saatte iþlerini yap… oh be birinci tutsaklýk vakti sona erdi Saat 12:00 gibi bürolarýnda hizmet verdiðim iþyerinden ayrýlýp Kýzýlaya doðru yola çýktým.
Ne zamandýr vakitsizlikten kýzýmýn dersanesinin taksidi kalmýþtý gidip onu ödeyeyim diye yönümü oraya döndüm.Dersaneye gittim hem geçmiþ taksiti hemde bu ayki taksiti ödedim.
Dersane çalýþan ve yöneticilerinin yapmacýklý tavýrlarý ile uðurlanýp dýþarýya çýktýðýmda
Milli eðitime , okullara verdim veriþtirdim çocuklarýmýzý bunca hengamenin içine attýklarý için, onlara çocukluklarýný, ilk gençliklerini yaþatmadýklarý için, dersanelere kýzdým parayla eðitimi sattýklarý için… neler , neler geçirdim aklýmdan da burada yazamayacaðým tabi…
Neyse dersane Kýzýlayýn göbeðinde . Benim Ankara’da en sevdiðim yerlerden bir tanesi olan Sakarya caddesine komþu.
Sakarya caddesiki trafiðe kapalý bir alan üzerinde adým baþý Türkü barlar, meyhaneler, dönerciler, balýkçýlar, çiçekçiler , kuruyemiþçiler ve illede baharatçýlar…
Ah ne çok severim baharatçýlarý bi bilseniz…
Dersaneden kötü duygularla çýkýp kendimi Sakarya caddesine vurdum.
Hemen köþede bu soðuk havaya aldýrmadan sedirler üzerine tünemiþ onlarca insan çay ve sigara eþliðinde sohbet ediyorlar… gözüm , gönlüm açýlýyor.
Sokaðý dönüp caddeye giriyorum… bir kuruyemiþçi dükkaný … önünde ayçekirdeði kavuran bir emekçi , arasýra kavrulmuþ çekirdeðin kývama gelip gelmediðini kontrol için çekirdek çitliyor.Kavurma makinesýnýn üzerinde kavrulan ay çekirdeðinin dumaný yalýyor yüzümü , birde kokusu mis gibi.
Soðuk hava , sýcacýk ayçekirdeði.
Al 100 gram elin yansýn ýsýsýndan
Öyle sýcak .Öyle mutluluk verici.
Biraz daha yürüdüm.Aman allahým O ne cümbüþ , o ne ahenk … büyük hasýr sepetlere konulmuþ kuþburnular, cevizler, ýhlamur filizleri,dogal süngerler, kurutulmuþ ipe dizilmiþ kýrmýzý biberler, bamyalar… içerden buram , buram kokan tarçýnlar, kekikler yeni çekilmiþ karabiber , kahve kokularý… gelde hýzla geç buradan allahým!
Yavaþladým.
Baharatçýnýn onlarca farklý kokusunu ciðerlerime çektim.Nasýl mutluyum bi bilseniz.
Bir anda ayaklarýma kaydý gözlerim.Ayakkabýlarým ihtiyaç duymasa da , baharatçýnýn hemen kapý dibinde bulunan boyacýnýn sandýðýný gördüm.5/10 dakika bu güzelliði yaþamak adýna boyacýnýn boþ sandalyesine oturdum.
Benim aklým , gozüm, burnum baharatçýnýn kapýsýna yönelmiþ . Orayý izliyor, havasýný kokluyorum.
Boyacý amca iþine baþlamýþ bile….Ayakkabýlarýmý fýrçalýyor… birden yýllar öncesine gidiyorum…
Baþýmý amcaya çeviriyorum.
Yaklaþýk 65/70 yaþlarýnda.derisi öylesine incelmiþ.. iskeleti olduðu gibi görülüyor.Avurtlarý çökmüþ.Alný kýrýþmýþ.Diþleri sigaradan paslý ve önden birkaç diþi dökülmüþ.Býyýklarý kýrçýllaþmýþ ve kýsa kesilmiþ.Kafasýnda Anadolu köylüsünün taktýðý türden bir kasket.Üzerinde eskiden devrimcilerin giydiði yeþil bir parke.Altýndaki gömlek, kazak ve süeter ile vücudunu zor hareket ettiriyor.Bacaðýnda yünden imal edilmiþ ve ütüsüz bir pantalon,ayaðýnda iyice eprimiþ yarým bir bot…yoksulluk yüzünden akýyor.sandýðýnýn yanýna koyduðu küçük bir konserve kutusunu kültablasý niyetine kullanýyor.
Ýlk ben soruyorum
-Amca üþümüyormusun bu havada?
-valla Beyefendi böyle günlerde sýký giyiyom.Daha soðuk havalarda da iþe çýkmýyorum.
-Emekliliðin varmý amca?
-Ne yalan söyleyeyim beyefendi yok
-niye amca?
-olmadý iþte! Gençtik, hovardaydýk ehi ehi… yatýrmadýk iþte
-Hep genç kalacaðým sandýn deðilmi?
-He öyle valla ehi ehi
Sustum..bir süre amcayý izledim… sessizliði amca bozdu
-Yaþlýlýk aylýðý alýyom iþte, çocuklar evlendi hepsi evini kurdu!
-Maþallah amca … hasta falan olduðunda ne yapýyosunuz
-Valla yaþlýlýk aylýðý alýyom ya iþte hastaneler bize bakýyor
-iyi o zaman amca , öyle olmasýna sevindim.Önemli çünkü!
Bu konuþma esnasýnda amca ayakkabýlarý boyuyor.Ama fark ediyorum ki amca çay kaþýðýndan düzelterek imal ettiði spatula ile azýcýk aldýðý boyayý þöyle bir ayakkabý üzerine sývýyor (boya çok görünsün diye) , hemen boya süngerini ayakkabý üzerinde þöyle bir gezdiriyor … e devam et amca ben anlamadým nasýl olsa. Bu arada amca baþlýyor söze.
-E Karaoðlaný’da (Ecevit’i kastediyor) gömdük, Allah rehmet etsin
-Severmiydin amca karaoðlaný?
-Severdim tabi!
-Sende Erbakancý bir hal var!
-Bak ben yalan söylemeyi sevmem , erbakana hiç oy vermedim.
-Tayyipe vermiþsindir o zaman!?
-Yok valla , ben yalaný sevmem tayyip ‘ede vermedim
-Demirel?
-Bak yalan söylemeyi sevmem, Demirel’ ede vermedim.Aha bu gidene (Ecevit’e) verdim,
Özal’a verdim , Türkeþ’e verdim.
-Maþallah amca sende …
-Beyefendi ben yalan söylemeyi sevmem.Bak geçen gün senin gibi bir beyefendi geldi.Ayakkabýsýný boyadým.Konuþtuk.Boyadan sonra “Amca sen yalan söylemesini sevmediðin için al sana 5 lira” dedi.
Bunu söyledikten sonra gevrek bir gülüþ sesi geldi amcadan.Ben de hafiften gaz verme faaliyetini sezdim.Dudaðýmýn kenarýna küçük bir gülücük kondurdum.
Bu arada amca boya iþini bitirmiþ Cilaya baþladý.Sað elinin iþaret ve orta parmaklarýna doladýðý bezi , sol elinde tuttuðu cilaya söyle bir dokundurup tüm ayakkabýyý cilaladýktan sonra parlatma iþine geçti.Hiç müdahale etmedim.
Bu arada amca içinde “bak ben yalaný hiç sevmem beyefendi “ diye baþlayan gaz verici cümlelerle beni dolduruþa getirmeye çalýþtýkça benim yüzümde müstehzi bir gülümseme oluþuyordu.
Ayakkabýma son parlatma iþlemini yaparken amca son gazýný vermek için daha önce kullandýðý bir cümleyi baþka bir cümlenin arkasýna ekleyerek yeniden kurdu
-Ayakkabýda güzel parladý ama …. Ya iþte öyle“Amca sen yalan söylemesini sevmediðin için al sana 5 lira” dediydi.
Güldüm.gaza gelmemiþtim.Amcam uyanýktý ve bana sürekli gaz veriyordu i ama yanýlmýþtý.
-Borcumuz ne amca dedim
-Valla ben yalan söylemesini sevmem beyefendi 2 lira, dedi
Cebimde bulunan bozukluklardan 2 lira çýkarýp gülümseyerek amcaya uzattým.
-Eline saðlýk amca… iyi günler
-Ýyi günler beyefendi yine beklerim.
Amcanýn daveti pek içten deðildi ama , ben yalan söylemesini sevmem yolum düþtüðünde amcaya yine uðrayacaðým.Ayakkabýmý yine boyatacaðým.Az boya ve cila kullanmýþ olsa da
Baharat kokularýnýn içinde , amcayla sohbet çok güzeldi.Keþke birde çay olsaydý.

GAZA GELMEYEN ELLEZ.









ellez    16 November 2006 23:10 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Dünya ne zamandýr var
Zaman olgusu hangi gün ve saatte insan aklýný kurcaladý ve zamaný bölüp saatler, günler , haftalar, aylar ve yýllar oluþturdu bilmiyorum.
Ama bildiðim insan hayatýný oldukça kolaylaþtýrdý ve kategorize etti.
Ýnsanoðlu dünyanýn kendi ekseninde dönüþünü 1 gün , güneþin etrafýnda dönüþünüde bir yýl olarak tanýmladý.Günleri 24 e bölüp her bölüme bir saat dedi.Saatleri birleþtirip gün eyledi, günleri 7 ile çarpýp hafta eyledi… iþte öyle
Yani insanoðlu zamaný parçaladý, böldü , çarptý …
Onlara anlamlar yükledi,
Adlar verdi
Ýlkbahar, yaz,sonbahar ,kýþ dedi yaþanan iklime göre
Cuma dedi , Pazar dedi, Salý dedi yaþanan her güne…
Hani zaman bölünmüþ ya saatlere günlere… e doðal olarak sevgilerde zamanla tanýmlanýr olmuþ.
Kimisi sabahýn tan vaktini sever güneþin doðum anýndaki kýzýllýðýna vurulmuþtur.
Kimisi akþamýn 5’ini sever , çay ve pasta kardeþliði nedeniyle
Kimisi geceyi hiç sevmez karanlýktan korktuðu için…
Sizlerinde vardýr böyle anlam yüklediðiniz zaman dilimleri..
E benimde var tabi!
Ben mesela akþamýn 19:00 dan sonraki saatlerini severim.Çünkü evime gideceðimdir.
Cuma günlerini severim… ertesi gün çok güzeldir.
Cumartesiler bayýldýðým günlerdendir.Sabah her günkünden geç kalkarým.Gün ne kadar mesai günü olsa da benim için biraz daha “light” geçer , akþam daha erken çýkarým iþten… evde bu havadadýr zaten .
Cumartesileri kimi zaman sabahýn 5 ‘ine kadar oturmuþluðum olmuþtur.
Pazarlarý geç kalkar , geç kahvaltý ederim.Akþama doðru aptalca bir huzursuzluk çöker üzerime.Oysa gün ne güzel baþlamýþtýr.Güzel bir kahvaltý.Sonrasýnda en az 3 adet gazete koltuða gömülüp , çayla birlikte keyif yaparým.Ama o akþam saatleri yok mu? Ýþte o saatler de stres baþlar.Eðer Fener yenmiþse rakipleri ve diðerleri tökezlemiþse biraz rahatlar spor programlarýna takýlýrým.Eðer yenilmiþsek “hay bin kunduz”…
Ertesi gün…
çýk çýk adýný bile anmak istemediðim ertesi gün…
pis gýcýk, sevimsiz, öyle melanet , öyle çekilmez…
þuna bak adý bile yok Önceki günün kýçýna bir “tesi” ekleyip kendini öyle adlandýrmýþ.
Ad’a bak ad’a: “Pazartesi”!
ad , ad olmadýðý gibi , ne sýfatý var nede yüzü.
Türedi bir gün iþte.
Kalk sabah.Ýþe git.6 gün nasýl geçecek onu düþün dur.
Geçmez saatler… bu yelkovan niye hiç ilerlemez.Saniyeler bile ayný hýzýnda ilerlemiyor diðer günlerin.Aheste hareket ediyor alçak.
Pili bitmiþ olmasýn bu saat denilen aletin…
Offf , offf bitmez bu gün…
Sanýrým ayný sýkýntýlarý yaþýyorsunuz Adý olmayan pazarýn “tesi” olan gününde.
Þimdi diyeceksiniz kardeþim Cumartesi’ de ismini Cumanýn ardýna takýlan “tesi” den alýyor ona niye biþey demiyorsun diye… demem demem kardeþim keyif benim deðil mi? Allah, Allah , pazartesi , pazartesi sinirlendirmeyin adamý!
Neyse bu pazarýn ertesi günü ayný duygularla kalktým.Kahvaltý,diþ parlatma,giyim, güzel kokular.. evden ayrýlýþ.Metroya bin , in , Ankaraya bin , in .iþe git evraklarý kontrol et .Gözün sürekli ilerlemeyen saatte iþlerini yap… oh be birinci tutsaklýk vakti sona erdi Saat 12:00 gibi bürolarýnda hizmet verdiðim iþyerinden ayrýlýp Kýzýlaya doðru yola çýktým.
Ne zamandýr vakitsizlikten kýzýmýn dersanesinin taksidi kalmýþtý gidip onu ödeyeyim diye yönümü oraya döndüm.Dersaneye gittim hem geçmiþ taksiti hemde bu ayki taksiti ödedim.
Dersane çalýþan ve yöneticilerinin yapmacýklý tavýrlarý ile uðurlanýp dýþarýya çýktýðýmda
Milli eðitime , okullara verdim veriþtirdim çocuklarýmýzý bunca hengamenin içine attýklarý için, onlara çocukluklarýný, ilk gençliklerini yaþatmadýklarý için, dersanelere kýzdým parayla eðitimi sattýklarý için… neler , neler geçirdim aklýmdan da burada yazamayacaðým tabi…
Neyse dersane Kýzýlayýn göbeðinde . Benim Ankara’da en sevdiðim yerlerden bir tanesi olan Sakarya caddesine komþu.
Sakarya caddesiki trafiðe kapalý bir alan üzerinde adým baþý Türkü barlar, meyhaneler, dönerciler, balýkçýlar, çiçekçiler , kuruyemiþçiler ve illede baharatçýlar…
Ah ne çok severim baharatçýlarý bi bilseniz…
Dersaneden kötü duygularla çýkýp kendimi Sakarya caddesine vurdum.
Hemen köþede bu soðuk havaya aldýrmadan sedirler üzerine tünemiþ onlarca insan çay ve sigara eþliðinde sohbet ediyorlar… gözüm , gönlüm açýlýyor.
Sokaðý dönüp caddeye giriyorum… bir kuruyemiþçi dükkaný … önünde ayçekirdeði kavuran bir emekçi , arasýra kavrulmuþ çekirdeðin kývama gelip gelmediðini kontrol için çekirdek çitliyor.Kavurma makinesýnýn üzerinde kavrulan ay çekirdeðinin dumaný yalýyor yüzümü , birde kokusu mis gibi.
Soðuk hava , sýcacýk ayçekirdeði.
Al 100 gram elin yansýn ýsýsýndan
Öyle sýcak .Öyle mutluluk verici.
Biraz daha yürüdüm.Aman allahým O ne cümbüþ , o ne ahenk … büyük hasýr sepetlere konulmuþ kuþburnular, cevizler, ýhlamur filizleri,dogal süngerler, kurutulmuþ ipe dizilmiþ kýrmýzý biberler, bamyalar… içerden buram , buram kokan tarçýnlar, kekikler yeni çekilmiþ karabiber , kahve kokularý… gelde hýzla geç buradan allahým!
Yavaþladým.
Baharatçýnýn onlarca farklý kokusunu ciðerlerime çektim.Nasýl mutluyum bi bilseniz.
Bir anda ayaklarýma kaydý gözlerim.Ayakkabýlarým ihtiyaç duymasa da , baharatçýnýn hemen kapý dibinde bulunan boyacýnýn sandýðýný gördüm.5/10 dakika bu güzelliði yaþamak adýna boyacýnýn boþ sandalyesine oturdum.
Benim aklým , gozüm, burnum baharatçýnýn kapýsýna yönelmiþ . Orayý izliyor, havasýný kokluyorum.
Boyacý amca iþine baþlamýþ bile….Ayakkabýlarýmý fýrçalýyor… birden yýllar öncesine gidiyorum…
Baþýmý amcaya çeviriyorum.
Yaklaþýk 65/70 yaþlarýnda.derisi öylesine incelmiþ.. iskeleti olduðu gibi görülüyor.Avurtlarý çökmüþ.Alný kýrýþmýþ.Diþleri sigaradan paslý ve önden birkaç diþi dökülmüþ.Býyýklarý kýrçýllaþmýþ ve kýsa kesilmiþ.Kafasýnda Anadolu köylüsünün taktýðý türden bir kasket.Üzerinde eskiden devrimcilerin giydiði yeþil bir parke.Altýndaki gömlek, kazak ve süeter ile vücudunu zor hareket ettiriyor.Bacaðýnda yünden imal edilmiþ ve ütüsüz bir pantalon,ayaðýnda iyice eprimiþ yarým bir bot…yoksulluk yüzünden akýyor.sandýðýnýn yanýna koyduðu küçük bir konserve kutusunu kültablasý niyetine kullanýyor.
Ýlk ben soruyorum
-Amca üþümüyormusun bu havada?
-valla Beyefendi böyle günlerde sýký giyiyom.Daha soðuk havalarda da iþe çýkmýyorum.
-Emekliliðin varmý amca?
-Ne yalan söyleyeyim beyefendi yok
-niye amca?
-olmadý iþte! Gençtik, hovardaydýk ehi ehi… yatýrmadýk iþte
-Hep genç kalacaðým sandýn deðilmi?
-He öyle valla ehi ehi
Sustum..bir süre amcayý izledim… sessizliði amca bozdu
-Yaþlýlýk aylýðý alýyom iþte, çocuklar evlendi hepsi evini kurdu!
-Maþallah amca … hasta falan olduðunda ne yapýyosunuz
-Valla yaþlýlýk aylýðý alýyom ya iþte hastaneler bize bakýyor
-iyi o zaman amca , öyle olmasýna sevindim.Önemli çünkü!
Bu konuþma esnasýnda amca ayakkabýlarý boyuyor.Ama fark ediyorum ki amca çay kaþýðýndan düzelterek imal ettiði spatula ile azýcýk aldýðý boyayý þöyle bir ayakkabý üzerine sývýyor (boya çok görünsün diye) , hemen boya süngerini ayakkabý üzerinde þöyle bir gezdiriyor … e devam et amca ben anlamadým nasýl olsa. Bu arada amca baþlýyor söze.
-E Karaoðlaný’da (Ecevit’i kastediyor) gömdük, Allah rehmet etsin
-Severmiydin amca karaoðlaný?
-Severdim tabi!
-Sende Erbakancý bir hal var!
-Bak ben yalan söylemeyi sevmem , erbakana hiç oy vermedim.
-Tayyipe vermiþsindir o zaman!?
-Yok valla , ben yalaný sevmem tayyip ‘ede vermedim
-Demirel?
-Bak yalan söylemeyi sevmem, Demirel’ ede vermedim.Aha bu gidene (Ecevit’e) verdim,
Özal’a verdim , Türkeþ’e verdim.
-Maþallah amca sende …
-Beyefendi ben yalan söylemeyi sevmem.Bak geçen gün senin gibi bir beyefendi geldi.Ayakkabýsýný boyadým.Konuþtuk.Boyadan sonra “Amca sen yalan söylemesini sevmediðin için al sana 5 lira” dedi.
Bunu söyledikten sonra gevrek bir gülüþ sesi geldi amcadan.Ben de hafiften gaz verme faaliyetini sezdim.Dudaðýmýn kenarýna küçük bir gülücük kondurdum.
Bu arada amca boya iþini bitirmiþ Cilaya baþladý.Sað elinin iþaret ve orta parmaklarýna doladýðý bezi , sol elinde tuttuðu cilaya söyle bir dokundurup tüm ayakkabýyý cilaladýktan sonra parlatma iþine geçti.Hiç müdahale etmedim.
Bu arada amca içinde “bak ben yalaný hiç sevmem beyefendi “ diye baþlayan gaz verici cümlelerle beni dolduruþa getirmeye çalýþtýkça benim yüzümde müstehzi bir gülümseme oluþuyordu.
Ayakkabýma son parlatma iþlemini yaparken amca son gazýný vermek için daha önce kullandýðý bir cümleyi baþka bir cümlenin arkasýna ekleyerek yeniden kurdu
-Ayakkabýda güzel parladý ama …. Ya iþte öyle“Amca sen yalan söylemesini sevmediðin için al sana 5 lira” dediydi.
Güldüm.gaza gelmemiþtim.Amcam uyanýktý ve bana sürekli gaz veriyordu i ama yanýlmýþtý.
-Borcumuz ne amca dedim
-Valla ben yalan söylemesini sevmem beyefendi 2 lira, dedi
Cebimde bulunan bozukluklardan 2 lira çýkarýp gülümseyerek amcaya uzattým.
-Eline saðlýk amca… iyi günler
-Ýyi günler beyefendi yine beklerim.
Amcanýn daveti pek içten deðildi ama , ben yalan söylemesini sevmem yolum düþtüðünde amcaya yine uðrayacaðým.Ayakkabýmý yine boyatacaðým.Az boya ve cila kullanmýþ olsa da
Baharat kokularýnýn içinde , amcayla sohbet çok güzeldi.Keþke birde çay olsaydý.

GAZA GELMEYEN ELLEZ.









ellez    16 November 2006 23:10 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Dünya ne zamandýr var
Zaman olgusu hangi gün ve saatte insan aklýný kurcaladý ve zamaný bölüp saatler, günler , haftalar, aylar ve yýllar oluþturdu bilmiyorum.
Ama bildiðim insan hayatýný oldukça kolaylaþtýrdý ve kategorize etti.
Ýnsanoðlu dünyanýn kendi ekseninde dönüþünü 1 gün , güneþin etrafýnda dönüþünüde bir yýl olarak tanýmladý.Günleri 24 e bölüp her bölüme bir saat dedi.Saatleri birleþtirip gün eyledi, günleri 7 ile çarpýp hafta eyledi… iþte öyle
Yani insanoðlu zamaný parçaladý, böldü , çarptý …
Onlara anlamlar yükledi,
Adlar verdi
Ýlkbahar, yaz,sonbahar ,kýþ dedi yaþanan iklime göre
Cuma dedi , Pazar dedi, Salý dedi yaþanan her güne…
Hani zaman bölünmüþ ya saatlere günlere… e doðal olarak sevgilerde zamanla tanýmlanýr olmuþ.
Kimisi sabahýn tan vaktini sever güneþin doðum anýndaki kýzýllýðýna vurulmuþtur.
Kimisi akþamýn 5’ini sever , çay ve pasta kardeþliði nedeniyle
Kimisi geceyi hiç sevmez karanlýktan korktuðu için…
Sizlerinde vardýr böyle anlam yüklediðiniz zaman dilimleri..
E benimde var tabi!
Ben mesela akþamýn 19:00 dan sonraki saatlerini severim.Çünkü evime gideceðimdir.
Cuma günlerini severim… ertesi gün çok güzeldir.
Cumartesiler bayýldýðým günlerdendir.Sabah her günkünden geç kalkarým.Gün ne kadar mesai günü olsa da benim için biraz daha “light” geçer , akþam daha erken çýkarým iþten… evde bu havadadýr zaten .
Cumartesileri kimi zaman sabahýn 5 ‘ine kadar oturmuþluðum olmuþtur.
Pazarlarý geç kalkar , geç kahvaltý ederim.Akþama doðru aptalca bir huzursuzluk çöker üzerime.Oysa gün ne güzel baþlamýþtýr.Güzel bir kahvaltý.Sonrasýnda en az 3 adet gazete koltuða gömülüp , çayla birlikte keyif yaparým.Ama o akþam saatleri yok mu? Ýþte o saatler de stres baþlar.Eðer Fener yenmiþse rakipleri ve diðerleri tökezlemiþse biraz rahatlar spor programlarýna takýlýrým.Eðer yenilmiþsek “hay bin kunduz”…
Ertesi gün…
çýk çýk adýný bile anmak istemediðim ertesi gün…
pis gýcýk, sevimsiz, öyle melanet , öyle çekilmez…
þuna bak adý bile yok Önceki günün kýçýna bir “tesi” ekleyip kendini öyle adlandýrmýþ.
Ad’a bak ad’a: “Pazartesi”!
ad , ad olmadýðý gibi , ne sýfatý var nede yüzü.
Türedi bir gün iþte.
Kalk sabah.Ýþe git.6 gün nasýl geçecek onu düþün dur.
Geçmez saatler… bu yelkovan niye hiç ilerlemez.Saniyeler bile ayný hýzýnda ilerlemiyor diðer günlerin.Aheste hareket ediyor alçak.
Pili bitmiþ olmasýn bu saat denilen aletin…
Offf , offf bitmez bu gün…
Sanýrým ayný sýkýntýlarý yaþýyorsunuz Adý olmayan pazarýn “tesi” olan gününde.
Þimdi diyeceksiniz kardeþim Cumartesi’ de ismini Cumanýn ardýna takýlan “tesi” den alýyor ona niye biþey demiyorsun diye… demem demem kardeþim keyif benim deðil mi? Allah, Allah , pazartesi , pazartesi sinirlendirmeyin adamý!
Neyse bu pazarýn ertesi günü ayný duygularla kalktým.Kahvaltý,diþ parlatma,giyim, güzel kokular.. evden ayrýlýþ.Metroya bin , in , Ankaraya bin , in .iþe git evraklarý kontrol et .Gözün sürekli ilerlemeyen saatte iþlerini yap… oh be birinci tutsaklýk vakti sona erdi Saat 12:00 gibi bürolarýnda hizmet verdiðim iþyerinden ayrýlýp Kýzýlaya doðru yola çýktým.
Ne zamandýr vakitsizlikten kýzýmýn dersanesinin taksidi kalmýþtý gidip onu ödeyeyim diye yönümü oraya döndüm.Dersaneye gittim hem geçmiþ taksiti hemde bu ayki taksiti ödedim.
Dersane çalýþan ve yöneticilerinin yapmacýklý tavýrlarý ile uðurlanýp dýþarýya çýktýðýmda
Milli eðitime , okullara verdim veriþtirdim çocuklarýmýzý bunca hengamenin içine attýklarý için, onlara çocukluklarýný, ilk gençliklerini yaþatmadýklarý için, dersanelere kýzdým parayla eðitimi sattýklarý için… neler , neler geçirdim aklýmdan da burada yazamayacaðým tabi…
Neyse dersane Kýzýlayýn göbeðinde . Benim Ankara’da en sevdiðim yerlerden bir tanesi olan Sakarya caddesine komþu.
Sakarya caddesiki trafiðe kapalý bir alan üzerinde adým baþý Türkü barlar, meyhaneler, dönerciler, balýkçýlar, çiçekçiler , kuruyemiþçiler ve illede baharatçýlar…
Ah ne çok severim baharatçýlarý bi bilseniz…
Dersaneden kötü duygularla çýkýp kendimi Sakarya caddesine vurdum.
Hemen köþede bu soðuk havaya aldýrmadan sedirler üzerine tünemiþ onlarca insan çay ve sigara eþliðinde sohbet ediyorlar… gözüm , gönlüm açýlýyor.
Sokaðý dönüp caddeye giriyorum… bir kuruyemiþçi dükkaný … önünde ayçekirdeði kavuran bir emekçi , arasýra kavrulmuþ çekirdeðin kývama gelip gelmediðini kontrol için çekirdek çitliyor.Kavurma makinesýnýn üzerinde kavrulan ay çekirdeðinin dumaný yalýyor yüzümü , birde kokusu mis gibi.
Soðuk hava , sýcacýk ayçekirdeði.
Al 100 gram elin yansýn ýsýsýndan
Öyle sýcak .Öyle mutluluk verici.
Biraz daha yürüdüm.Aman allahým O ne cümbüþ , o ne ahenk … büyük hasýr sepetlere konulmuþ kuþburnular, cevizler, ýhlamur filizleri,dogal süngerler, kurutulmuþ ipe dizilmiþ kýrmýzý biberler, bamyalar… içerden buram , buram kokan tarçýnlar, kekikler yeni çekilmiþ karabiber , kahve kokularý… gelde hýzla geç buradan allahým!
Yavaþladým.
Baharatçýnýn onlarca farklý kokusunu ciðerlerime çektim.Nasýl mutluyum bi bilseniz.
Bir anda ayaklarýma kaydý gözlerim.Ayakkabýlarým ihtiyaç duymasa da , baharatçýnýn hemen kapý dibinde bulunan boyacýnýn sandýðýný gördüm.5/10 dakika bu güzelliði yaþamak adýna boyacýnýn boþ sandalyesine oturdum.
Benim aklým , gozüm, burnum baharatçýnýn kapýsýna yönelmiþ . Orayý izliyor, havasýný kokluyorum.
Boyacý amca iþine baþlamýþ bile….Ayakkabýlarýmý fýrçalýyor… birden yýllar öncesine gidiyorum…
Baþýmý amcaya çeviriyorum.
Yaklaþýk 65/70 yaþlarýnda.derisi öylesine incelmiþ.. iskeleti olduðu gibi görülüyor.Avurtlarý çökmüþ.Alný kýrýþmýþ.Diþleri sigaradan paslý ve önden birkaç diþi dökülmüþ.Býyýklarý kýrçýllaþmýþ ve kýsa kesilmiþ.Kafasýnda Anadolu köylüsünün taktýðý türden bir kasket.Üzerinde eskiden devrimcilerin giydiði yeþil bir parke.Altýndaki gömlek, kazak ve süeter ile vücudunu zor hareket ettiriyor.Bacaðýnda yünden imal edilmiþ ve ütüsüz bir pantalon,ayaðýnda iyice eprimiþ yarým bir bot…yoksulluk yüzünden akýyor.sandýðýnýn yanýna koyduðu küçük bir konserve kutusunu kültablasý niyetine kullanýyor.
Ýlk ben soruyorum
-Amca üþümüyormusun bu havada?
-valla Beyefendi böyle günlerde sýký giyiyom.Daha soðuk havalarda da iþe çýkmýyorum.
-Emekliliðin varmý amca?
-Ne yalan söyleyeyim beyefendi yok
-niye amca?
-olmadý iþte! Gençtik, hovardaydýk ehi ehi… yatýrmadýk iþte
-Hep genç kalacaðým sandýn deðilmi?
-He öyle valla ehi ehi
Sustum..bir süre amcayý izledim… sessizliði amca bozdu
-Yaþlýlýk aylýðý alýyom iþte, çocuklar evlendi hepsi evini kurdu!
-Maþallah amca … hasta falan olduðunda ne yapýyosunuz
-Valla yaþlýlýk aylýðý alýyom ya iþte hastaneler bize bakýyor
-iyi o zaman amca , öyle olmasýna sevindim.Önemli çünkü!
Bu konuþma esnasýnda amca ayakkabýlarý boyuyor.Ama fark ediyorum ki amca çay kaþýðýndan düzelterek imal ettiði spatula ile azýcýk aldýðý boyayý þöyle bir ayakkabý üzerine sývýyor (boya çok görünsün diye) , hemen boya süngerini ayakkabý üzerinde þöyle bir gezdiriyor … e devam et amca ben anlamadým nasýl olsa. Bu arada amca baþlýyor söze.
-E Karaoðlaný’da (Ecevit’i kastediyor) gömdük, Allah rehmet etsin
-Severmiydin amca karaoðlaný?
-Severdim tabi!
-Sende Erbakancý bir hal var!
-Bak ben yalan söylemeyi sevmem , erbakana hiç oy vermedim.
-Tayyipe vermiþsindir o zaman!?
-Yok valla , ben yalaný sevmem tayyip ‘ede vermedim
-Demirel?
-Bak yalan söylemeyi sevmem, Demirel’ ede vermedim.Aha bu gidene (Ecevit’e) verdim,
Özal’a verdim , Türkeþ’e verdim.
-Maþallah amca sende …
-Beyefendi ben yalan söylemeyi sevmem.Bak geçen gün senin gibi bir beyefendi geldi.Ayakkabýsýný boyadým.Konuþtuk.Boyadan sonra “Amca sen yalan söylemesini sevmediðin için al sana 5 lira” dedi.
Bunu söyledikten sonra gevrek bir gülüþ sesi geldi amcadan.Ben de hafiften gaz verme faaliyetini sezdim.Dudaðýmýn kenarýna küçük bir gülücük kondurdum.
Bu arada amca boya iþini bitirmiþ Cilaya baþladý.Sað elinin iþaret ve orta parmaklarýna doladýðý bezi , sol elinde tuttuðu cilaya söyle bir dokundurup tüm ayakkabýyý cilaladýktan sonra parlatma iþine geçti.Hiç müdahale etmedim.
Bu arada amca içinde “bak ben yalaný hiç sevmem beyefendi “ diye baþlayan gaz verici cümlelerle beni dolduruþa getirmeye çalýþtýkça benim yüzümde müstehzi bir gülümseme oluþuyordu.
Ayakkabýma son parlatma iþlemini yaparken amca son gazýný vermek için daha önce kullandýðý bir cümleyi baþka bir cümlenin arkasýna ekleyerek yeniden kurdu
-Ayakkabýda güzel parladý ama …. Ya iþte öyle“Amca sen yalan söylemesini sevmediðin için al sana 5 lira” dediydi.
Güldüm.gaza gelmemiþtim.Amcam uyanýktý ve bana sürekli gaz veriyordu i ama yanýlmýþtý.
-Borcumuz ne amca dedim
-Valla ben yalan söylemesini sevmem beyefendi 2 lira, dedi
Cebimde bulunan bozukluklardan 2 lira çýkarýp gülümseyerek amcaya uzattým.
-Eline saðlýk amca… iyi günler
-Ýyi günler beyefendi yine beklerim.
Amcanýn daveti pek içten deðildi ama , ben yalan söylemesini sevmem yolum düþtüðünde amcaya yine uðrayacaðým.Ayakkabýmý yine boyatacaðým.Az boya ve cila kullanmýþ olsa da
Baharat kokularýnýn içinde , amcayla sohbet çok güzeldi.Keþke birde çay olsaydý.

GAZA GELMEYEN ELLEZ.









naci zaman    16 November 2006 12:41 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
'yan gelip yatýyorsunuz' demedimm Emmimin oðlu .
Emmimin oglu senin deyiminle Revivoyu. küllemeyi. kösnüyü. muhasebeciyi, beraber bir istanbula gelsenizde hani diyorum Çiçek pasajý misali ve birde Halý sahasý yapsak nasýl olur hadi bakimm iyi örðütlemeler


4937
Mesaj Var
« 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580 581 582 583 584 585 586 587 588 589 590 591 592 593 594 595 596 597 598 599 600 601 602 603 604 605 606 607 608 609 610 611 612 613 614 615 616 617 618 619 620 621 622 623 624 625 626 627 628 629 630 631 632 633 634 635 636 637 638 639 640 641 642 643 644 645 646 647 648 649 650 651 652 653 654 655 656 657 658 659 660 661 662 663 664 665 666 667 668 669 670 671 672 673 674 675 676 677 678 679 680 681 682 683 684 685 686 687 688 689 690 691 692 693 694 695 696 697 698 699 700 701 702 703 704 705 706 707 708 709 710 711 712 713 714 715 716 717 718 719 720 721 722 723 724 725 726 727 728 729 730 731 732 733 734 735 736 737 738 739 740 741 742 743 744 745 746 747 748 749 750 751 752 753 754 755 756 757 758 759 760 761 762 763 764 765 766 767 768 769 770 771 772 773 774 775 776 777 778 779 780 781 782 783 784 785 786 787 788 789 790 791 792 793 794 795 796 797 798 799 800 801 802 803 804 805 806 807 808 809 810 811 812 813 814 815 816 817 818 819 820 821 822 823 824 825 826 827 828 829 830 831 832 833 834 835 836 837 838 839 840 841 842 843 844 845 846 847 848 849 850 851 852 853 854 855 856 857 858 859 860 861 862 863 864 865 866 867 868 869 870 871 872 873 874 875 876 877 878 879 880 881 882 883 884 885 886 887 888 889 890 891 892 893 894 895 896 897 898 899 900 901 902 903 904 905 906 907 908 909 910 911 912 913 914 915 916 917 918 919 920 921 922 923 924 925 926 927 928 929 930 931 932 933 934 935 936 937 938 939 940 941 942 943 944 945 946 947 948 949 950 951 952 953 954 955 956 957 958 959 960 961 962 963 964 965 966 967 968 969 970 971 972 973 974 975 976 977 978 979 980 981 982 983 984 985 986 987 988 »