Yeni Resimler
yeni2009 Dayanýþma Gecesi
Site Haberleri
Anasayfa
Haberler
Şiir
Sağlık
Tatil / Turizm
E- Devlet
Forum
Galeri
Linkler
SSS

Köy Resimleri


Köy Resimleri


Ekim 2006 Istanbul


Ekim 2006 Istanbul


Köy Resimleri





Saturday, 21 December 2024
Anasayfa arrow Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçi Defterini imzala


Süleyman Zaman    05 February 2007 10:40 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
CHP VE YAÞANILAN GERÇEKLER

Cumhuriyetimizin en temel yapýlarýný kuran, yurdumuzda çaðdaþ kurumlarýn oluþmasýnda çok önemli iþlevleri bulunan, Emperyalizme karþý duruþ sergileyerek ülkenin baðýmsýzlýðýný kazandýran…vs. bir partinin 1999 yýlý 18 Nisan günü yapýlan seçimlerde baraja takýlarak Meclise vekil gönderememesi çok büyük bir acýdýr. Bu CHP için olduðu kadar, bu ülkenin Laik, demokrat, anti emperyalist, emekçi, üretici , ilerici ve devrimci kesim içinde çok önemli. CHP ülkenin en büyük “sol” partisi olarak meclise vekil gönderememesi “sol” açýsýndan da düþünülmesi gereken çok önemli derslerle doludur.
1999 yýlýnda Meclise gerçek anlamda “sol”u temsil etmeyen ve tamamen saðcý partilerden oluþan bir meclisin ülkemize getirdiði sonuçlarý bugün hepimiz acý bir þekilde yaþamaktayýz. Ülke tamamen gerici, anti Laik, uluslar arasý sermayeye teslim bayraðýný çekmiþ, büyük sermayenin güdümünde…bg. Bir yönetime teslim olmuþtur.
Bu yönetim görece olarak, demokrat bir duruþ göstermekle birlikte, bu tamamen “Avrupa Birliði”nin ve ABD’nin istekleri doðrultusunda yapýlan davranýþ kalýplarýndan oluþmaktadýr. Yani görüntüden ibarettir. Kendi halkýna yoksulluk, acý..vs. çektiren bir yönetim ne kadar demokrattýr bu tartýþýlýr. Ülkeyi büyük karmaþaya taþýyacak olan “yasalarý” çýkaran yada çýkarmaya çalýþan bir anlayýþýn bu ülkeye “demokrasiyi” getirmesi düþünülemez. Bunlarýn sonuçlarý çok acý bir þekilde bu ülkeye çýkarýlacaktýr.
CHP’nin bu sonuçlarý yaþamasý, CHP’ye yandaþ olan ve “sol”da duran, Sosyalist, Sosyal Demokrat ve Demokrat olan tüm duyarlý ve duygululu insanlarý üzmekte ve düþündürmektedir. Çünkü gelecek açýsýndan bu ülkenin acilen bir “SOL” iktidara gereksinimi vardýr. Ama gerçek anlamda bir “Sol”a, gerçek ve aslýna dönen bir CHP’ye.
1999 seçimleri sonucunda hezimete uðrayan CHP ve “sol” belki özüne denir diye düþünürken, tam tersine ne CHP ve ne de “Sol” kendi gerçekliðini yakalayamamaktadýr. 2002 yýlýnda ki seçimlerde CHP ve “sol” yine istenilen sonucu elde edememiþtir. 11 milyon seçmenin CHP yönetimine kýzýp oy kullanmamasý, güvensizlik belirtmesi sonucunda meclisin üstün çoðunluðunu elde eden AKP ülkeyi belirsizliðe doðru sürüklemektedir.
Aslýnda bu sonuçlar gerek CHP ve gerekse tüm “Sol” açýsýndan yeni bir baþlangýç, yeniden bir diriliþ, ve yeni bir örgütlenmeyi birlikte getirmesi en büyük istektir. Bu da tam anlamýyla gerçekleþememiþtir. CPH daha da geriye ve “sað”a doðru kaydýrýlmýþtýr. Aslýnda bu bilinçli bir þekilde sistemin etkin güçleri tarafýndan yapýlmaktadýr. Gerçek “sol” bir partinin varlýðýný “sistem”(Uluslar arasý büyük sermaye ve onun ülkemizde ki temsilcileri ve ortaklarý) kendi bünyesinde istememektedir.
Bu bizde umutsuzluk yaratmasýn. Çünkü umudun bittiði yerde, yaþamýn anlamý da kalmaz. Kaldý ki yaþamýn diyalektiði buna izin vermez.
Gelecekte umutlu olmamýzý doðuran en büyük neden diyalektiðin o en temel yasasýdýr. Diyalektik der ki “Her ölüm bir doðum; her doðum bir ölümdür”. Buna göre bitmekte olan aslýnda doðmakta olandýr. Doðmakta olan ise ölmekte olandýr. Bu yasa evrende ki tüm olay ve olgular için geçerlidir.
Gelecekte bu ülkede gerçek anlamda “sol” bir yönetimin egemen olacaðý kesindir. Ama bu hangi süreçte gerçekleþir. Bu da zaman ve koþul ve bilinç sorunudur.
Peki gelinen noktada özelde CHP’nin ve genelde “Sol”un neden bu durumlara düþtüðünün yanýtlarýný bulmamýz ve bu neden ve niçinleri yüksek sesle dile getirmememiz; Ýdeolojik açýdan gerçekçi ve akýlcý söylemleri dile getirip bulunduðumuz konumdan hýzlý çýkýþýn doðru önerilerini sürebilmemiz gerekmektedir.
Bana göre CHP’nin bu duruma düþmesinin belli baþlý nedenleri þunlardýr.
- Özellikle 1980 darbesi genelde “sol”u bir silindir gibi ezdi. Sol’un
besleyici damarlarýný kökünden kesti. Bu sonuç tüm sol’u etkilediði gibi CHP’yi de etkiledi. Zaten CHP kapatýlmýþtý.
- 1980 sonrasý yeniden kurulan CHP’de yeniden açýldý. Yeniden
oluþan partinin yönetim kadrolarý partiyi “sað”a kaydýrdýlar. Parti kendi misyonundan (öz görevinden) uzaklaþtýrýldý. Öyle ki kendi kuruluþ ilkelerine bile ters politikalar uyguladý.
- CHP kendi simgesi olan ve flamasýnda gösterdiði temel ilkesi
olarak belirlediði 6 ilkeyi (Atatürk Ýlkeleri) savunur olmaktan korktu ve kaçýndý. Bu 6 ilkeyi yeni politikalarýna uygun görmedi ama flamasýnda taþýdý. Yani iki yüzlü bir politika uyguladý. Parti üst düzey yöneticileri bu 6 ilkenin 3’ünün (Devletçilik,Halkçýlýk ve Devrimcilik) günümüz “Liberal” dünyasýnda!.... geçerliklerinin kalmadýðýný!....ve bundan dolayý da bu 3 ilkenin kaldýrýlmasý gerektiðini söyleyen bir anlayýþý savunur olmuþladýr. Oysa özellikle bu 3 ilkenin ülkemizin kalkýnmasýnda en temel ilkeler olduðu gerçeðini kavrayamadýlar. Ülkemizin “Ulusal Demokratik Devrimi”nin tamamlanmasý için bu 3 ilkenin olmazsa olmaz bir konumu olduðuna inanýyorum. Ülkenin kalkýnmasý, sosyal devletin oluþmasý, insanlarýn yaþam standartlarýnýn arttýrýlmasý, eðitimde, sanatta, felsefede, bilimde...vs. ileri bir konuma gelmesi bu 3 ilkenin yaþama geçirilmesiyle söz konusu olabilir. Hayatýn pratiði bunun böyle olduðunu kanýtlamýþtýr. Ama bunu gören göz, algýlayan ve sezen bilinç sayýsýnýn çok fazla olduðunu söyleyemem. Acý olan da bu zaten.
- Bu 6 ilkenin bütününü savunamayan bir partinin, “simgesinde”
Ok’u kullanmasý dürüstlük deðildir. Buda toplumda büyük güvensizlik yarattý. Bu durum “özellikle ilerici kesim tarafýndan” CHP’ye karþý antipati oluþturmasýna neden oldu.
- 1980 darbesi topluma “dar bir gömlek giydirdi”. CHP’de bu
gömleðin içine sýðdýrýlmaya çalýþýldý. Darbeyi yapanlar (eðer bu ülkede “SOL” bir parti olacaksa, onu da biz kurdururuz diyen bir anlayýþla) CHP’yi, Sol ideolojiden uzak, bu partinin temel görüþlerini savunamayan yada savunmayan insanlara teslim etti. CHP’nin 1980 sonrasý yöneticilerinin çoðunluðu müteahhitler, rantiyeciler, çýkarcýlar, iþ adamlarý…tarafýndan oluþturuldu. Bu parti kendi doðal tabanlarý yerine, bu ideolojiye karþý olan insanlarýn egemenliðine verildi. Parti saðcýlaþtýrýldý.
- 1980 sonrasý dünyada “Sosyalist Blok”un daðýlmasý, Sol’un
Emperyalizm ve yeni geliþen Vahþi Kapitalizme karþý büyük mevziler yitirdi. Buda Sol’u ideolojik anlamda geriletti. Ülkemizde de Sol bu anlamda bir gerileme yaþadý. Öyle ki belirli bir süre “kaos” ortamýna sürüklendi. Kafalar darmadaðýnýk oldu. Sol kimliksiz ve iþlevsiz býrakýldý. Bu durum ister istemez CHP’yi de etkiledi. Ýnsanlar sol ideolojiyi savunur olmaktan çekinir oldular.
Özel de CHP, genelde ise Sol, Büyük Sermayenin Uluslararasýlaþmasý olan Yeni Dünya Düzeni’ne karþý gerek ideolojik ve gerekse örgütlenme anlamýnda doðru bir duruþ ve gerçekçi politikalar ve seçenekler oluþturamadý. Hatta YDD’nin paradigmalarýný (savlarýný) sessizce geçirdi yada savunur gözüktü. Özellikle CHP açýsýndan bu böyle oldu. Büyük halk çoðunluðunun yayarý deðil, büyük sermayenin yanýnda gözükmek, o politikalara angaje olmak CHP’nin gerçek tabanýnda büyük rahatsýzlýklar yarattý.
- CHP kendi doðal tabaný olan iþçi, emekçi,çalýþan,üretici, öðrenci
ve öðretim üyelerinin…kýsacasý ülkenin gerçek halk tabakasýnýn yararýna politikalarý gündeme taþýyamadý. Onlarýn yanýnda gerçek bir duruþ sergileyemedi.
- CHP özelleþtirmenin Büyük Sermaye yararýna yapýlan bir iþlev
olduðunu ve büyük sermayeye “kaynak aktarýmý” olduðu gerçeðini göz ardý etti ve bunu halka doðru yansýtamadý. Yada yansýtmadý. Hatta özelleþtirmeden yana tavýr aldý. Bunun ülkeyi zayýflatacaðýný, iþsizlik, yoksulluk ve baðýmlýlýk getireceði gerçeðin
- CHP, sendikalardan, Demokratik Sivil Toplum Örgütlerinden,
Çitçilerden, Kooperatiflerden, Küçük Esnaftan uzak, Çalýþanlardan…vs. uzak düþmüþ, Sermaye Kurumlarýna daha yakýn duran bir siyasal görüntü vermiþtir. Tabanýndan uzaklaþmýþtýr.
- CHP 1980 öncesi “Gençlik kollarý ile Kadýn Kollarý”ndan yoksun
kalmýþ, bugün bile genci ve kadýný en az bulunan bir parti olmuþtur.
- Sol partilerde örgütlenme biçimi aþaðýdan yukarýya doðru bir yapý
oluþtururken, CHP’de bu tam tersine dönmüþ ve tüm politikalar yukarýdan aþaðýya doðru alýnýr olmuþtur. Bu yapý onun Demokratik yapýsýný bozmuþtur. Daha disiplinli ve daha liderci bir parti konumuna ulaþmýþtýr.
- Sol partilerde politikalar tüm üyelerin katýlýmý ile oluþturulurken,
CHP’de bu yapý tersine dönüþtürülmüþ, lider belirleyici olmuþtur.
- CHP’de oluþturulan Delegelik yapýsý, partinin geliþmesinin önünde
büyük bir engel oluþturmuþ ve halen oluþturmaya devam etmektedir. Delegelik yapýsý süreç içinde “Delege Aðalýðýnýn” doðmasýna neden olmuþ tutucu, dar, çýkarcý ve gerici bir örgütlenme anlayýþýnýn doðmasýna neden olmuþtur.
- Tüm bu yapýlanmalar içinde CHP, gerçek ideolojisi yitirmiþ ve
feodal örgütlenmeyi partiye egemen kýlmýþtýr. Bu baðlamda partide, adam kayýrmacýlýk, adam sendecilik, ahbaplýk, akrabalýk, hemþerilik, bölgecilik, etnikçilik ve mezhepçilik egemen olmuþtur. Bu kýsýr döngü partinin önünü týkamýþtýr. CHP bu yapýsýndan dolayý bu girdabý aþamamýþ ve kendi kendisini sokan yýlan gibi, kendi kendisinin ipini çekmeyi baþarmýþtýr. Ve halende bu süreci devam ettirmektedir.
- CHP içi doldurulamayan, Halkçý, Cumhuriyetçi, Toplumcu, Adil Bölüþümcü, Çaðdaþ Hukukçu, Laikçi, Akýlcý ve bilimselci …vs. bir anlayýþtan uzak kalmýþtýr. Bu deðerleri savunur gözükmüþtür ama bunlar hep söylemde kalmýþtýr. Uyguladýðý politikalar inandýrýcý olamamýþtýr. Hep kaçak güreþmiþtir. Ýçi boþ bir laiklik söylemiyle laikliðin korunacaðý gibi, garip bir anlayýþý savunur olmuþtur.
- CHP ülkede geliþen Tarikatçýlýk, dincilik ve diðer feodal anlayýþlarýn geliþmesini fark edememiþ ve bu konuda doðru politikalar üretememiþtir.
-Toplumda içi doldurulamayan bir laiklik anlayýþýný dile getiren CHP; toplum tarafýndan “din düþmanýymýþ” gibi yanlýþ kanýlarýn doðmasýna neden olmuþtur.
-Parti düþünen, araþtýran, sorgulayan, her olay ve olguya bilimsel bakan insanlara kapýsýný kapamýþ; tam tersine üretmeyen, sorgulamayan, araþtýrmayan, her olgu ve olayý kendisine sunulduðu biçimiyle kabullenen yani “evet efendimci” insanlarý partiye doldurmuþlardýr.
-YDD’ inin en uç söylemleri olan Post modern (Modern ötesi) anlayýþlarýna (bu anlayýþa göre; eþitlik,barýþ, emek,toplum yararý, plancýlýk, kardeþlik, bilimsellik, deterministlik, baðýmsýzlýk, kamuculuk, sendikacýlýk, sömürü, emperyalizm…vs. kavramlar geçerliliðini yitirmiþtir. Bu kavramlarý savunmak dinozorluktur. Bu çok amalgam(kafalarda bulanýklýk yaratmak) bir duruþ getirmiþtir.) karþýlýk ya hiçbir seçenek sunamamýþlar yada bu savlarý sessizce geçirmiþlerdir. Bu suskunluk CHP gibi solda gözüken bir partide büyük olumsuzluklar yaratmýþtýr.
- CHP Sosyal Demokrat bir anlayýþtan çok, daha Liberal anlayýþlar ve söylemler dile getirilmiþ ve Liberalizm referans olarak kullanýlmýþtýr. Buna uygun olarar da “Kamucu” anlayýþ terk edildi.
- CHP Güneydoðu olaylarýna doðru teþhisler koyamadý. Parti tarafýndan hazýrlanan “Güneydoðu Raporu” gibi görece daha demokratik anlayýþý topluma doðru anlatamadý. Buda partiyi güçsüzleþtirdi. CHP tarafýndan DEP’in meclise taþýnmasýnýn aslýnda ülkenin “Üniter Yapýsýný Kurmaya Dönük bir eylem” olduðu konusu topluma net anlatýlmadý.
- CHP yada SHP yerel yönetimlerde baþarý saðlamýþ ama bu yönetimlerin yaptýklarý uygulamalar (medyanýn da yardýmýyla) toplumu rahatsýz edecek noktalara gelmiþ, partili olmayan ve tamamen rantiyeci olan insanlarla çýkar iliþkileri geliþtirilmiþtir. Bu da hem partiye ve hem de genel anlamda “Sol”a zarar vermiþtir.
-CHP kendi Sol’unda ki partilere ve anlayýþlara çok soðuk yaklaþmýþtýr. Kendi duruþunu hep doðru görmüþ, diðer “sol” görüþlü partilere kapýsýný kapatmýþtýr.
- CHP büyük Atatürk’ün “bütüncül kalkýnma” modelinden uzaklaþmýþ; kalkýnmaya sað partilerin mantýðýyla yaklaþmýþtýr. Buna göre kalýnma sadece “ekonomik” kalkýnma görülmüþ (ki orda da ne kadar kalkýndýðýmýz açýktýr…!?) diðer alanlarda ki (sanat, bilim, eðitim, saðlýk, kültür…vs) kalkýnmayý savunup gündeme getirememiþtir.
- CHP yada SHP; Sosyal Demokrasi’nin evrensel ilkelerini (eþitlik, dayanýþma, katýlým, üretim ve bölüþüm....gibi) yaþama geçirecek politikalarý yaratamamýþtýr.
- CHP veya SHP; kendi parti ideolojisini, parti içi eðitimlerle, üyelerine verememiþtir. Üyeler parti ideolojisinden habersiz yaþamýþlar ve adeta bilinçsiz ve bir taraftar görünümü vermiþlerdir. Günümüzde bu olgu halen aþýlmýþ deðildir.
-CHP’nin dar bir kadronun (Baykal ve ekibinin) yönetiminde “Parti benim olsun ama küçük yada büyük olsun fark etmez diyen bir anlayýþla” her gün daha da güvensiz bir ortama doðru sürüklenmektedir. Bu kadroyu aþamadan CHP’nin iktidar olmasý çok zor gözükmektedir. Böyle bir sonuç ancak bir sürpriz olabilir. Olasýlýk zayýftýr.
Tüm bu olgulara bir de halkýmýzýn çoðunluðunda var olan geleneksel “Sol” karþýtlýðýný da eklemek gerekir. Türk seçmeninin %35-40’ý Sol’a eðilimlidir. Çoðunluk hep kurtuluþu “Sað” partilerde görmüþlerdir. Saðýn seçeneði, yine sað bir baþka partisi kurtuluþ sayýlmýþ ve bu kýsýr döngü seçmenlerimizde yýkýlamamýþtýr.
Uzun bir yazýyla belirlediðim nedenlerle CHP veya SHP ve “SOL iktidar olamamaktadýr.
Bugün bile bu kadar olumsuzluk yaþanmasýna karþýn CHP’nin halen seçenek olarak görülmemesi de bu tespitlerimi doðrulamaktadýr.
Aslýnda bu olgu çok düþündürücü. Bu Partinin iktidar olmasýný (bilerek yada bilmeyerek) engelleyenler, tarihe olumlu olarak geçmeyeceklerdir. Akýl ve bilinç bizi bu kýsýr döngüden kurtarabilir.
Tüm bu gerçekler ýþýðýnda “Her fidan kesilince, daha gür ve daða saðlam yeþerir” gerçeðinden hareketle CHP’nin veya Sol’un ülkemizde bence çok da uzak olmayan bir süreçte geliþip büyüyeceðine, bu ataleti üzerinden atacaðýna ve bunun sonucunda iktidar olacaðýna inanýyorum. Ýnanmanýn ötesinde bunun böyle olacaðýný biliyorum.
Onun için yýlgýnlýða, bezginliðe, karamsar olmaya gerek yoktur. Ama bilinçli olmaya, bu süreci hýzlandýrmaya ve örgütlü olmaya gereksinim vardýr.
Bugün gelinen noktada CHP’yi kendini bar eden öz kimliðine çekmek için, zaman ve mekan anlamýnda koþullarýn da çok uygun olmadýðý gerçeðiyle karþýlaþýyoruz. Hiçbir düþünce, hiçbir anlayýþ ve uygulama var olan Zaman+Mekan birlikteliðinden ve onlarýn var ettiði maddi ve tinsel koþullardan ayrý düþünülemez.
Bunun için mücadele ve bilinç gerekiyor.
Sol’un CHP’ye karþýn baþarý saðlama olasýlýðý bugün çok zayýftýr.
CHP’ye kýzabiliriz ama onu yok sayamayýz.
Birleþme ve güç ancak CHP’de olur kanýsýndayým. Benim düþüncem bu yönde.
NOT; bu yazým 01.05.1999 tarihinde yazýlmýþtýr. Bugün biraz daha geniþletilmiþ ve gözden geçirilmiþtir.
NOT 2) CHP’yi SHP olarak da okuyabiliriz. Ýkisini bir deðerlendirdim.


11.02.2007

Süleyman Zaman    05 February 2007 10:40 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
CHP VE YAÞANILAN GERÇEKLER

Cumhuriyetimizin en temel yapýlarýný kuran, yurdumuzda çaðdaþ kurumlarýn oluþmasýnda çok önemli iþlevleri bulunan, Emperyalizme karþý duruþ sergileyerek ülkenin baðýmsýzlýðýný kazandýran…vs. bir partinin 1999 yýlý 18 Nisan günü yapýlan seçimlerde baraja takýlarak Meclise vekil gönderememesi çok büyük bir acýdýr. Bu CHP için olduðu kadar, bu ülkenin Laik, demokrat, anti emperyalist, emekçi, üretici , ilerici ve devrimci kesim içinde çok önemli. CHP ülkenin en büyük “sol” partisi olarak meclise vekil gönderememesi “sol” açýsýndan da düþünülmesi gereken çok önemli derslerle doludur.
1999 yýlýnda Meclise gerçek anlamda “sol”u temsil etmeyen ve tamamen saðcý partilerden oluþan bir meclisin ülkemize getirdiði sonuçlarý bugün hepimiz acý bir þekilde yaþamaktayýz. Ülke tamamen gerici, anti Laik, uluslar arasý sermayeye teslim bayraðýný çekmiþ, büyük sermayenin güdümünde…bg. Bir yönetime teslim olmuþtur.
Bu yönetim görece olarak, demokrat bir duruþ göstermekle birlikte, bu tamamen “Avrupa Birliði”nin ve ABD’nin istekleri doðrultusunda yapýlan davranýþ kalýplarýndan oluþmaktadýr. Yani görüntüden ibarettir. Kendi halkýna yoksulluk, acý..vs. çektiren bir yönetim ne kadar demokrattýr bu tartýþýlýr. Ülkeyi büyük karmaþaya taþýyacak olan “yasalarý” çýkaran yada çýkarmaya çalýþan bir anlayýþýn bu ülkeye “demokrasiyi” getirmesi düþünülemez. Bunlarýn sonuçlarý çok acý bir þekilde bu ülkeye çýkarýlacaktýr.
CHP’nin bu sonuçlarý yaþamasý, CHP’ye yandaþ olan ve “sol”da duran, Sosyalist, Sosyal Demokrat ve Demokrat olan tüm duyarlý ve duygululu insanlarý üzmekte ve düþündürmektedir. Çünkü gelecek açýsýndan bu ülkenin acilen bir “SOL” iktidara gereksinimi vardýr. Ama gerçek anlamda bir “Sol”a, gerçek ve aslýna dönen bir CHP’ye.
1999 seçimleri sonucunda hezimete uðrayan CHP ve “sol” belki özüne denir diye düþünürken, tam tersine ne CHP ve ne de “Sol” kendi gerçekliðini yakalayamamaktadýr. 2002 yýlýnda ki seçimlerde CHP ve “sol” yine istenilen sonucu elde edememiþtir. 11 milyon seçmenin CHP yönetimine kýzýp oy kullanmamasý, güvensizlik belirtmesi sonucunda meclisin üstün çoðunluðunu elde eden AKP ülkeyi belirsizliðe doðru sürüklemektedir.
Aslýnda bu sonuçlar gerek CHP ve gerekse tüm “Sol” açýsýndan yeni bir baþlangýç, yeniden bir diriliþ, ve yeni bir örgütlenmeyi birlikte getirmesi en büyük istektir. Bu da tam anlamýyla gerçekleþememiþtir. CPH daha da geriye ve “sað”a doðru kaydýrýlmýþtýr. Aslýnda bu bilinçli bir þekilde sistemin etkin güçleri tarafýndan yapýlmaktadýr. Gerçek “sol” bir partinin varlýðýný “sistem”(Uluslar arasý büyük sermaye ve onun ülkemizde ki temsilcileri ve ortaklarý) kendi bünyesinde istememektedir.
Bu bizde umutsuzluk yaratmasýn. Çünkü umudun bittiði yerde, yaþamýn anlamý da kalmaz. Kaldý ki yaþamýn diyalektiði buna izin vermez.
Gelecekte umutlu olmamýzý doðuran en büyük neden diyalektiðin o en temel yasasýdýr. Diyalektik der ki “Her ölüm bir doðum; her doðum bir ölümdür”. Buna göre bitmekte olan aslýnda doðmakta olandýr. Doðmakta olan ise ölmekte olandýr. Bu yasa evrende ki tüm olay ve olgular için geçerlidir.
Gelecekte bu ülkede gerçek anlamda “sol” bir yönetimin egemen olacaðý kesindir. Ama bu hangi süreçte gerçekleþir. Bu da zaman ve koþul ve bilinç sorunudur.
Peki gelinen noktada özelde CHP’nin ve genelde “Sol”un neden bu durumlara düþtüðünün yanýtlarýný bulmamýz ve bu neden ve niçinleri yüksek sesle dile getirmememiz; Ýdeolojik açýdan gerçekçi ve akýlcý söylemleri dile getirip bulunduðumuz konumdan hýzlý çýkýþýn doðru önerilerini sürebilmemiz gerekmektedir.
Bana göre CHP’nin bu duruma düþmesinin belli baþlý nedenleri þunlardýr.
- Özellikle 1980 darbesi genelde “sol”u bir silindir gibi ezdi. Sol’un
besleyici damarlarýný kökünden kesti. Bu sonuç tüm sol’u etkilediði gibi CHP’yi de etkiledi. Zaten CHP kapatýlmýþtý.
- 1980 sonrasý yeniden kurulan CHP’de yeniden açýldý. Yeniden
oluþan partinin yönetim kadrolarý partiyi “sað”a kaydýrdýlar. Parti kendi misyonundan (öz görevinden) uzaklaþtýrýldý. Öyle ki kendi kuruluþ ilkelerine bile ters politikalar uyguladý.
- CHP kendi simgesi olan ve flamasýnda gösterdiði temel ilkesi
olarak belirlediði 6 ilkeyi (Atatürk Ýlkeleri) savunur olmaktan korktu ve kaçýndý. Bu 6 ilkeyi yeni politikalarýna uygun görmedi ama flamasýnda taþýdý. Yani iki yüzlü bir politika uyguladý. Parti üst düzey yöneticileri bu 6 ilkenin 3’ünün (Devletçilik,Halkçýlýk ve Devrimcilik) günümüz “Liberal” dünyasýnda!.... geçerliklerinin kalmadýðýný!....ve bundan dolayý da bu 3 ilkenin kaldýrýlmasý gerektiðini söyleyen bir anlayýþý savunur olmuþladýr. Oysa özellikle bu 3 ilkenin ülkemizin kalkýnmasýnda en temel ilkeler olduðu gerçeðini kavrayamadýlar. Ülkemizin “Ulusal Demokratik Devrimi”nin tamamlanmasý için bu 3 ilkenin olmazsa olmaz bir konumu olduðuna inanýyorum. Ülkenin kalkýnmasý, sosyal devletin oluþmasý, insanlarýn yaþam standartlarýnýn arttýrýlmasý, eðitimde, sanatta, felsefede, bilimde...vs. ileri bir konuma gelmesi bu 3 ilkenin yaþama geçirilmesiyle söz konusu olabilir. Hayatýn pratiði bunun böyle olduðunu kanýtlamýþtýr. Ama bunu gören göz, algýlayan ve sezen bilinç sayýsýnýn çok fazla olduðunu söyleyemem. Acý olan da bu zaten.
- Bu 6 ilkenin bütününü savunamayan bir partinin, “simgesinde”
Ok’u kullanmasý dürüstlük deðildir. Buda toplumda büyük güvensizlik yarattý. Bu durum “özellikle ilerici kesim tarafýndan” CHP’ye karþý antipati oluþturmasýna neden oldu.
- 1980 darbesi topluma “dar bir gömlek giydirdi”. CHP’de bu
gömleðin içine sýðdýrýlmaya çalýþýldý. Darbeyi yapanlar (eðer bu ülkede “SOL” bir parti olacaksa, onu da biz kurdururuz diyen bir anlayýþla) CHP’yi, Sol ideolojiden uzak, bu partinin temel görüþlerini savunamayan yada savunmayan insanlara teslim etti. CHP’nin 1980 sonrasý yöneticilerinin çoðunluðu müteahhitler, rantiyeciler, çýkarcýlar, iþ adamlarý…tarafýndan oluþturuldu. Bu parti kendi doðal tabanlarý yerine, bu ideolojiye karþý olan insanlarýn egemenliðine verildi. Parti saðcýlaþtýrýldý.
- 1980 sonrasý dünyada “Sosyalist Blok”un daðýlmasý, Sol’un
Emperyalizm ve yeni geliþen Vahþi Kapitalizme karþý büyük mevziler yitirdi. Buda Sol’u ideolojik anlamda geriletti. Ülkemizde de Sol bu anlamda bir gerileme yaþadý. Öyle ki belirli bir süre “kaos” ortamýna sürüklendi. Kafalar darmadaðýnýk oldu. Sol kimliksiz ve iþlevsiz býrakýldý. Bu durum ister istemez CHP’yi de etkiledi. Ýnsanlar sol ideolojiyi savunur olmaktan çekinir oldular.
Özel de CHP, genelde ise Sol, Büyük Sermayenin Uluslararasýlaþmasý olan Yeni Dünya Düzeni’ne karþý gerek ideolojik ve gerekse örgütlenme anlamýnda doðru bir duruþ ve gerçekçi politikalar ve seçenekler oluþturamadý. Hatta YDD’nin paradigmalarýný (savlarýný) sessizce geçirdi yada savunur gözüktü. Özellikle CHP açýsýndan bu böyle oldu. Büyük halk çoðunluðunun yayarý deðil, büyük sermayenin yanýnda gözükmek, o politikalara angaje olmak CHP’nin gerçek tabanýnda büyük rahatsýzlýklar yarattý.
- CHP kendi doðal tabaný olan iþçi, emekçi,çalýþan,üretici, öðrenci
ve öðretim üyelerinin…kýsacasý ülkenin gerçek halk tabakasýnýn yararýna politikalarý gündeme taþýyamadý. Onlarýn yanýnda gerçek bir duruþ sergileyemedi.
- CHP özelleþtirmenin Büyük Sermaye yararýna yapýlan bir iþlev
olduðunu ve büyük sermayeye “kaynak aktarýmý” olduðu gerçeðini göz ardý etti ve bunu halka doðru yansýtamadý. Yada yansýtmadý. Hatta özelleþtirmeden yana tavýr aldý. Bunun ülkeyi zayýflatacaðýný, iþsizlik, yoksulluk ve baðýmlýlýk getireceði gerçeðin
- CHP, sendikalardan, Demokratik Sivil Toplum Örgütlerinden,
Çitçilerden, Kooperatiflerden, Küçük Esnaftan uzak, Çalýþanlardan…vs. uzak düþmüþ, Sermaye Kurumlarýna daha yakýn duran bir siyasal görüntü vermiþtir. Tabanýndan uzaklaþmýþtýr.
- CHP 1980 öncesi “Gençlik kollarý ile Kadýn Kollarý”ndan yoksun
kalmýþ, bugün bile genci ve kadýný en az bulunan bir parti olmuþtur.
- Sol partilerde örgütlenme biçimi aþaðýdan yukarýya doðru bir yapý
oluþtururken, CHP’de bu tam tersine dönmüþ ve tüm politikalar yukarýdan aþaðýya doðru alýnýr olmuþtur. Bu yapý onun Demokratik yapýsýný bozmuþtur. Daha disiplinli ve daha liderci bir parti konumuna ulaþmýþtýr.
- Sol partilerde politikalar tüm üyelerin katýlýmý ile oluþturulurken,
CHP’de bu yapý tersine dönüþtürülmüþ, lider belirleyici olmuþtur.
- CHP’de oluþturulan Delegelik yapýsý, partinin geliþmesinin önünde
büyük bir engel oluþturmuþ ve halen oluþturmaya devam etmektedir. Delegelik yapýsý süreç içinde “Delege Aðalýðýnýn” doðmasýna neden olmuþ tutucu, dar, çýkarcý ve gerici bir örgütlenme anlayýþýnýn doðmasýna neden olmuþtur.
- Tüm bu yapýlanmalar içinde CHP, gerçek ideolojisi yitirmiþ ve
feodal örgütlenmeyi partiye egemen kýlmýþtýr. Bu baðlamda partide, adam kayýrmacýlýk, adam sendecilik, ahbaplýk, akrabalýk, hemþerilik, bölgecilik, etnikçilik ve mezhepçilik egemen olmuþtur. Bu kýsýr döngü partinin önünü týkamýþtýr. CHP bu yapýsýndan dolayý bu girdabý aþamamýþ ve kendi kendisini sokan yýlan gibi, kendi kendisinin ipini çekmeyi baþarmýþtýr. Ve halende bu süreci devam ettirmektedir.
- CHP içi doldurulamayan, Halkçý, Cumhuriyetçi, Toplumcu, Adil Bölüþümcü, Çaðdaþ Hukukçu, Laikçi, Akýlcý ve bilimselci …vs. bir anlayýþtan uzak kalmýþtýr. Bu deðerleri savunur gözükmüþtür ama bunlar hep söylemde kalmýþtýr. Uyguladýðý politikalar inandýrýcý olamamýþtýr. Hep kaçak güreþmiþtir. Ýçi boþ bir laiklik söylemiyle laikliðin korunacaðý gibi, garip bir anlayýþý savunur olmuþtur.
- CHP ülkede geliþen Tarikatçýlýk, dincilik ve diðer feodal anlayýþlarýn geliþmesini fark edememiþ ve bu konuda doðru politikalar üretememiþtir.
-Toplumda içi doldurulamayan bir laiklik anlayýþýný dile getiren CHP; toplum tarafýndan “din düþmanýymýþ” gibi yanlýþ kanýlarýn doðmasýna neden olmuþtur.
-Parti düþünen, araþtýran, sorgulayan, her olay ve olguya bilimsel bakan insanlara kapýsýný kapamýþ; tam tersine üretmeyen, sorgulamayan, araþtýrmayan, her olgu ve olayý kendisine sunulduðu biçimiyle kabullenen yani “evet efendimci” insanlarý partiye doldurmuþlardýr.
-YDD’ inin en uç söylemleri olan Post modern (Modern ötesi) anlayýþlarýna (bu anlayýþa göre; eþitlik,barýþ, emek,toplum yararý, plancýlýk, kardeþlik, bilimsellik, deterministlik, baðýmsýzlýk, kamuculuk, sendikacýlýk, sömürü, emperyalizm…vs. kavramlar geçerliliðini yitirmiþtir. Bu kavramlarý savunmak dinozorluktur. Bu çok amalgam(kafalarda bulanýklýk yaratmak) bir duruþ getirmiþtir.) karþýlýk ya hiçbir seçenek sunamamýþlar yada bu savlarý sessizce geçirmiþlerdir. Bu suskunluk CHP gibi solda gözüken bir partide büyük olumsuzluklar yaratmýþtýr.
- CHP Sosyal Demokrat bir anlayýþtan çok, daha Liberal anlayýþlar ve söylemler dile getirilmiþ ve Liberalizm referans olarak kullanýlmýþtýr. Buna uygun olarar da “Kamucu” anlayýþ terk edildi.
- CHP Güneydoðu olaylarýna doðru teþhisler koyamadý. Parti tarafýndan hazýrlanan “Güneydoðu Raporu” gibi görece daha demokratik anlayýþý topluma doðru anlatamadý. Buda partiyi güçsüzleþtirdi. CHP tarafýndan DEP’in meclise taþýnmasýnýn aslýnda ülkenin “Üniter Yapýsýný Kurmaya Dönük bir eylem” olduðu konusu topluma net anlatýlmadý.
- CHP yada SHP yerel yönetimlerde baþarý saðlamýþ ama bu yönetimlerin yaptýklarý uygulamalar (medyanýn da yardýmýyla) toplumu rahatsýz edecek noktalara gelmiþ, partili olmayan ve tamamen rantiyeci olan insanlarla çýkar iliþkileri geliþtirilmiþtir. Bu da hem partiye ve hem de genel anlamda “Sol”a zarar vermiþtir.
-CHP kendi Sol’unda ki partilere ve anlayýþlara çok soðuk yaklaþmýþtýr. Kendi duruþunu hep doðru görmüþ, diðer “sol” görüþlü partilere kapýsýný kapatmýþtýr.
- CHP büyük Atatürk’ün “bütüncül kalkýnma” modelinden uzaklaþmýþ; kalkýnmaya sað partilerin mantýðýyla yaklaþmýþtýr. Buna göre kalýnma sadece “ekonomik” kalkýnma görülmüþ (ki orda da ne kadar kalkýndýðýmýz açýktýr…!?) diðer alanlarda ki (sanat, bilim, eðitim, saðlýk, kültür…vs) kalkýnmayý savunup gündeme getirememiþtir.
- CHP yada SHP; Sosyal Demokrasi’nin evrensel ilkelerini (eþitlik, dayanýþma, katýlým, üretim ve bölüþüm....gibi) yaþama geçirecek politikalarý yaratamamýþtýr.
- CHP veya SHP; kendi parti ideolojisini, parti içi eðitimlerle, üyelerine verememiþtir. Üyeler parti ideolojisinden habersiz yaþamýþlar ve adeta bilinçsiz ve bir taraftar görünümü vermiþlerdir. Günümüzde bu olgu halen aþýlmýþ deðildir.
-CHP’nin dar bir kadronun (Baykal ve ekibinin) yönetiminde “Parti benim olsun ama küçük yada büyük olsun fark etmez diyen bir anlayýþla” her gün daha da güvensiz bir ortama doðru sürüklenmektedir. Bu kadroyu aþamadan CHP’nin iktidar olmasý çok zor gözükmektedir. Böyle bir sonuç ancak bir sürpriz olabilir. Olasýlýk zayýftýr.
Tüm bu olgulara bir de halkýmýzýn çoðunluðunda var olan geleneksel “Sol” karþýtlýðýný da eklemek gerekir. Türk seçmeninin %35-40’ý Sol’a eðilimlidir. Çoðunluk hep kurtuluþu “Sað” partilerde görmüþlerdir. Saðýn seçeneði, yine sað bir baþka partisi kurtuluþ sayýlmýþ ve bu kýsýr döngü seçmenlerimizde yýkýlamamýþtýr.
Uzun bir yazýyla belirlediðim nedenlerle CHP veya SHP ve “SOL iktidar olamamaktadýr.
Bugün bile bu kadar olumsuzluk yaþanmasýna karþýn CHP’nin halen seçenek olarak görülmemesi de bu tespitlerimi doðrulamaktadýr.
Aslýnda bu olgu çok düþündürücü. Bu Partinin iktidar olmasýný (bilerek yada bilmeyerek) engelleyenler, tarihe olumlu olarak geçmeyeceklerdir. Akýl ve bilinç bizi bu kýsýr döngüden kurtarabilir.
Tüm bu gerçekler ýþýðýnda “Her fidan kesilince, daha gür ve daða saðlam yeþerir” gerçeðinden hareketle CHP’nin veya Sol’un ülkemizde bence çok da uzak olmayan bir süreçte geliþip büyüyeceðine, bu ataleti üzerinden atacaðýna ve bunun sonucunda iktidar olacaðýna inanýyorum. Ýnanmanýn ötesinde bunun böyle olacaðýný biliyorum.
Onun için yýlgýnlýða, bezginliðe, karamsar olmaya gerek yoktur. Ama bilinçli olmaya, bu süreci hýzlandýrmaya ve örgütlü olmaya gereksinim vardýr.
Bugün gelinen noktada CHP’yi kendini bar eden öz kimliðine çekmek için, zaman ve mekan anlamýnda koþullarýn da çok uygun olmadýðý gerçeðiyle karþýlaþýyoruz. Hiçbir düþünce, hiçbir anlayýþ ve uygulama var olan Zaman+Mekan birlikteliðinden ve onlarýn var ettiði maddi ve tinsel koþullardan ayrý düþünülemez.
Bunun için mücadele ve bilinç gerekiyor.
Sol’un CHP’ye karþýn baþarý saðlama olasýlýðý bugün çok zayýftýr.
CHP’ye kýzabiliriz ama onu yok sayamayýz.
Birleþme ve güç ancak CHP’de olur kanýsýndayým. Benim düþüncem bu yönde.
NOT; bu yazým 01.05.1999 tarihinde yazýlmýþtýr. Bugün biraz daha geniþletilmiþ ve gözden geçirilmiþtir.
NOT 2) CHP’yi SHP olarak da okuyabiliriz. Ýkisini bir deðerlendirdim.


11.02.2007

Süleyman Zaman    05 February 2007 10:02 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Þu bir gerçek ki, dünyada ki toplumsal, ekonomik ve siyasal her deðiþim, her karar ve her devinim doðal olarak ülkemizi de en derin þekilde etkilemektedir.
Yaklaþýk olarak 1980'lerde dünya Kapitalizminin büyük devleri; dönemsel bunalýma girmeye baþlamýþlardýr. Kapitalizm yapýsý gereði dönemsel bunalýma girer. Bu banalýmý aþmak için insanlýða büyük bedeller ödetir. Ýþte Merkezi Kapitalist Ülkeler, 1980 bunalýmýndan çýkmak için
daha önce bilinen yöntemlerden daha farklý bir yöntem geliþtirdiler. Bu defa "Sermaye Birikimlerini" saðlamak için yeni bir paradigma (model) uygulamaya koydular.
Bu paradigmanýn en önemli yaný, insanlarýn kulaðýna hoþ gelen ve bilinçlerini okþayan bir kavramlar bütünselliðinden oluþmasýydý.
YDD (Yeni Dünya Düzeni) Globalizm, Entegrasyonalizm; Liberalizm...vg. Bu kavramlar insanlýðýn gönüllerinde ve bilinçlerinde güzel duygular oluþturuyordu. Merkezi Kapitalist (Emperyalistler) devletler bu kavramlarý bilerek kullanýyorlardý. Bu kavramlarý kendi yararlarý için dillendiriyorlardý. Bunun için her ülkede kendilerine yakýn, sol'dan ve Sað'dan insanlarý bulup, kendi modellerini gerçekleþtirmenin yolunu , yöntemini mükemmel bir þekilde uyguluyorlardý.
Biçimsel olarak bu söylemler çok hoþtu. Bu söylenenlerin içeriðini geniþletmek içinde kimsenin ret edemiyeciði söylemleri kendi yandaþlarý aracýlýðýyla sürekli gündemde tutmasýný bildiler.
Neydi bu söylemler; "Ýnsan Haklarý, Özgürlük, Özlleþtirme, Giriþim hakký, Rekabet, Bireyin Kutsallýðý, Ýnançlara saygý, Sekülerizm....bv. herkesin hemen kolaylýkla evet diyeceði güzel sözler. Sözler diyorum , bugün geldiðimiz noktada gerçektende bunlarýn sözlerden ibaret olduðu gerçeðiyle karþýlaþýyoruz.
Peki bu modelin özü neydi; YDD paradigmasýnýn özü; geliþmekte oaln, azgeliþmiþ ülkler ile, sosyalist ülkelerin daðýtýlmasý ve bu yöntemle kendilerine büyük pazarlar açýlmasýnýn yolunu açmaktý. Teknoloji üreten,ve bunu kendi tekelleri bünyesinde tutan geliþmiþ ve zengin Kuzey ülkeleri; yukarýda sözünü ettiðim (Azgeliþmiþ, yoksul ülkelerle, Sosyalist Bloku) ülkeleri parçalamk ordaki büyük pazarý ele geçirmek amacýyla bu modeli uyguladýlar. Ve bunda da baþarýlý oldular.
Peki YDD ne getirdi. Ýnsanlýða büyük yoksulluk, yoksunluk,kýtllýk, bölgesel savaþlar; etnik ayrýmlarýn, dinsel örgütlerin artmasý ve tarikat kültürünün yerleþmesi; sýnýfsal çeliþki yerine, etnik ve inançsal çeliþkinin öne geçirilmesi; varoþ kültürünün (arabesk) geliþtirlmesi ve bu yolla insanlarýn kendilerine yabancýlaþtýrýlmasý; bölgesel çeliþkiþleri arttýrmasý ....ve bu yolla üniter devlketleri zayýflatarak onlarýn parçalanmasýný, küçülmesini saðladý. Parçalanmaya kariý direneleri de zayýf düþürdü. (Türkiye örneði).
Bu konuda çok büyük baþarýlar elde ettiler. Yugoslavya bu yöntemle paarçalandý. Sovyetler Birliði darmadaðýn edildi. Afganistan Kan çölüne çevrildi. Irak Küçük merkezlere bölündü. Ýran ve Türkiye'nin parçalanmasý için eller ovuþturulmakta. Bu gerçekler ortada ilken daha ne kadar Emperyalistlein dayattýðý anlamda bu kavramlaraýn sihirli çekiciliðne kapýlacaðýz. Bu gerçekleri ne kadar sonra göreceðiz.
Dünyada hiç bir zaman bir Emperyal ülke, bir baþka ülkeye asla özgürlük ve demokrasi götürmemiþtir. Emperyal güçlerden ülkemiz için "Demokrasi ve Özgürlük" bekleyenlerin bu ilkeyi iyi algýlamalarýný özellikle diliyorum.
Peki onlar için özgülük neydi; Kurumlarý ve kurallarý dýþlayan ve var olan ayrýmcýlýðý körükleyerek, farklýlýkarý arttýrmak ve bu konuda toplumsal baskýyý azaltmaktýr. Ýsteyen istediði davranýþý yapacak, ama kimse dokunamayacak. Ýþte þu an geldiðimiz nokta burasý. Sokaklar cinayetten geçilmiyor.
Liberalizm, Özelleþtirme ve Bireyin kutsallýðý anlayýlþýyla; var olan toplumsal kurumlar daðýtýldý, KÝT'ler önce laçkalaþtýrýldý ve sonra haraç-mezat elden çýkarýldý. Özel giriþimcilik adý altýnda halkýn var olan ekonomik deðerleri çarçur edildi. (Bankerleri düþünün). Bankerler Liberalim ve Bireyin kutsallýðý adýna destek gördü. Oysa o dönemde çalýþanlarýn ücretini "Yüksek Hakem Kurulu" belirliyordu.
Demokrasi söylemiyle, bugün dinsel ve tarikat örgütlenesinin saðlandýðýný gören göz ve algýlayan her beyin farkedebiliyor. Ama bu ilke çalýþanlarýn, yoksullarýn özgürlüðünü saðlayamýyur. Ekonik anlamda güçsüz olanýn özgürlüðü sadece sanal almede olabilir. Önce yoksullaþtýr, sonra özgürlük kavramýyla, insanlara sanal bir dünya yarat, bu yaratýlan sanal dünyada da, var olan bütüselliði parçalamak yönünde kullan. Ýþte Emperyalizmin Demokrasi ve Özgürlük anlayýþý budur.
Günümüzde bu gerçeklik yaþanýrken, elde avuçta olanlar elden çýkarýlmýþken, etnik ve dinsel örgütlenme artmýþken, sýnýfsal bilinç yerine, ümmet bilinci geliþmiþken ve bu ülkenin parçalanmýþ haritalarý emperyal ülkeler tarafýndan açýkça ilan edilmiþken bizler bu ülkenin solcularý; geçmiþte "Kahrolsun Emperyalizm, Yaþasýn Baðýmsýzlýk " diyen ilericiler ne yapacaðýz. Hangi politiklarý uygulayacaðýz. Emperyal ülkler kafalarý, bilinçleri kaotik bir duruma soktu. Ýnsanlar baðýmsýzlýðý bile küçümser oldular. Oysa her insan bile özünde baðýmsýz bir kimlik taþýr. Bizler emperyal kartellerin, tröstlerin, ...baktýðý gözlükten bakamayýz.
Peki o zaman çýkýþ nerede. Bu sorunun yanýtýný bir baþka yazýmda dile getirceðim.

Süleyman Zaman    05 February 2007 10:02 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Þu bir gerçek ki, dünyada ki toplumsal, ekonomik ve siyasal her deðiþim, her karar ve her devinim doðal olarak ülkemizi de en derin þekilde etkilemektedir.
Yaklaþýk olarak 1980'lerde dünya Kapitalizminin büyük devleri; dönemsel bunalýma girmeye baþlamýþlardýr. Kapitalizm yapýsý gereði dönemsel bunalýma girer. Bu banalýmý aþmak için insanlýða büyük bedeller ödetir. Ýþte Merkezi Kapitalist Ülkeler, 1980 bunalýmýndan çýkmak için
daha önce bilinen yöntemlerden daha farklý bir yöntem geliþtirdiler. Bu defa "Sermaye Birikimlerini" saðlamak için yeni bir paradigma (model) uygulamaya koydular.
Bu paradigmanýn en önemli yaný, insanlarýn kulaðýna hoþ gelen ve bilinçlerini okþayan bir kavramlar bütünselliðinden oluþmasýydý.
YDD (Yeni Dünya Düzeni) Globalizm, Entegrasyonalizm; Liberalizm...vg. Bu kavramlar insanlýðýn gönüllerinde ve bilinçlerinde güzel duygular oluþturuyordu. Merkezi Kapitalist (Emperyalistler) devletler bu kavramlarý bilerek kullanýyorlardý. Bu kavramlarý kendi yararlarý için dillendiriyorlardý. Bunun için her ülkede kendilerine yakýn, sol'dan ve Sað'dan insanlarý bulup, kendi modellerini gerçekleþtirmenin yolunu , yöntemini mükemmel bir þekilde uyguluyorlardý.
Biçimsel olarak bu söylemler çok hoþtu. Bu söylenenlerin içeriðini geniþletmek içinde kimsenin ret edemiyeciði söylemleri kendi yandaþlarý aracýlýðýyla sürekli gündemde tutmasýný bildiler.
Neydi bu söylemler; "Ýnsan Haklarý, Özgürlük, Özlleþtirme, Giriþim hakký, Rekabet, Bireyin Kutsallýðý, Ýnançlara saygý, Sekülerizm....bv. herkesin hemen kolaylýkla evet diyeceði güzel sözler. Sözler diyorum , bugün geldiðimiz noktada gerçektende bunlarýn sözlerden ibaret olduðu gerçeðiyle karþýlaþýyoruz.
Peki bu modelin özü neydi; YDD paradigmasýnýn özü; geliþmekte oaln, azgeliþmiþ ülkler ile, sosyalist ülkelerin daðýtýlmasý ve bu yöntemle kendilerine büyük pazarlar açýlmasýnýn yolunu açmaktý. Teknoloji üreten,ve bunu kendi tekelleri bünyesinde tutan geliþmiþ ve zengin Kuzey ülkeleri; yukarýda sözünü ettiðim (Azgeliþmiþ, yoksul ülkelerle, Sosyalist Bloku) ülkeleri parçalamk ordaki büyük pazarý ele geçirmek amacýyla bu modeli uyguladýlar. Ve bunda da baþarýlý oldular.
Peki YDD ne getirdi. Ýnsanlýða büyük yoksulluk, yoksunluk,kýtllýk, bölgesel savaþlar; etnik ayrýmlarýn, dinsel örgütlerin artmasý ve tarikat kültürünün yerleþmesi; sýnýfsal çeliþki yerine, etnik ve inançsal çeliþkinin öne geçirilmesi; varoþ kültürünün (arabesk) geliþtirlmesi ve bu yolla insanlarýn kendilerine yabancýlaþtýrýlmasý; bölgesel çeliþkiþleri arttýrmasý ....ve bu yolla üniter devlketleri zayýflatarak onlarýn parçalanmasýný, küçülmesini saðladý. Parçalanmaya kariý direneleri de zayýf düþürdü. (Türkiye örneði).
Bu konuda çok büyük baþarýlar elde ettiler. Yugoslavya bu yöntemle paarçalandý. Sovyetler Birliði darmadaðýn edildi. Afganistan Kan çölüne çevrildi. Irak Küçük merkezlere bölündü. Ýran ve Türkiye'nin parçalanmasý için eller ovuþturulmakta. Bu gerçekler ortada ilken daha ne kadar Emperyalistlein dayattýðý anlamda bu kavramlaraýn sihirli çekiciliðne kapýlacaðýz. Bu gerçekleri ne kadar sonra göreceðiz.
Dünyada hiç bir zaman bir Emperyal ülke, bir baþka ülkeye asla özgürlük ve demokrasi götürmemiþtir. Emperyal güçlerden ülkemiz için "Demokrasi ve Özgürlük" bekleyenlerin bu ilkeyi iyi algýlamalarýný özellikle diliyorum.
Peki onlar için özgülük neydi; Kurumlarý ve kurallarý dýþlayan ve var olan ayrýmcýlýðý körükleyerek, farklýlýkarý arttýrmak ve bu konuda toplumsal baskýyý azaltmaktýr. Ýsteyen istediði davranýþý yapacak, ama kimse dokunamayacak. Ýþte þu an geldiðimiz nokta burasý. Sokaklar cinayetten geçilmiyor.
Liberalizm, Özelleþtirme ve Bireyin kutsallýðý anlayýlþýyla; var olan toplumsal kurumlar daðýtýldý, KÝT'ler önce laçkalaþtýrýldý ve sonra haraç-mezat elden çýkarýldý. Özel giriþimcilik adý altýnda halkýn var olan ekonomik deðerleri çarçur edildi. (Bankerleri düþünün). Bankerler Liberalim ve Bireyin kutsallýðý adýna destek gördü. Oysa o dönemde çalýþanlarýn ücretini "Yüksek Hakem Kurulu" belirliyordu.
Demokrasi söylemiyle, bugün dinsel ve tarikat örgütlenesinin saðlandýðýný gören göz ve algýlayan her beyin farkedebiliyor. Ama bu ilke çalýþanlarýn, yoksullarýn özgürlüðünü saðlayamýyur. Ekonik anlamda güçsüz olanýn özgürlüðü sadece sanal almede olabilir. Önce yoksullaþtýr, sonra özgürlük kavramýyla, insanlara sanal bir dünya yarat, bu yaratýlan sanal dünyada da, var olan bütüselliði parçalamak yönünde kullan. Ýþte Emperyalizmin Demokrasi ve Özgürlük anlayýþý budur.
Günümüzde bu gerçeklik yaþanýrken, elde avuçta olanlar elden çýkarýlmýþken, etnik ve dinsel örgütlenme artmýþken, sýnýfsal bilinç yerine, ümmet bilinci geliþmiþken ve bu ülkenin parçalanmýþ haritalarý emperyal ülkeler tarafýndan açýkça ilan edilmiþken bizler bu ülkenin solcularý; geçmiþte "Kahrolsun Emperyalizm, Yaþasýn Baðýmsýzlýk " diyen ilericiler ne yapacaðýz. Hangi politiklarý uygulayacaðýz. Emperyal ülkler kafalarý, bilinçleri kaotik bir duruma soktu. Ýnsanlar baðýmsýzlýðý bile küçümser oldular. Oysa her insan bile özünde baðýmsýz bir kimlik taþýr. Bizler emperyal kartellerin, tröstlerin, ...baktýðý gözlükten bakamayýz.
Peki o zaman çýkýþ nerede. Bu sorunun yanýtýný bir baþka yazýmda dile getirceðim.

Süleyman Zaman    05 February 2007 10:02 |
BewertungBewertungBewertungBewertungBewertung
Þu bir gerçek ki, dünyada ki toplumsal, ekonomik ve siyasal her deðiþim, her karar ve her devinim doðal olarak ülkemizi de en derin þekilde etkilemektedir.
Yaklaþýk olarak 1980'lerde dünya Kapitalizminin büyük devleri; dönemsel bunalýma girmeye baþlamýþlardýr. Kapitalizm yapýsý gereði dönemsel bunalýma girer. Bu banalýmý aþmak için insanlýða büyük bedeller ödetir. Ýþte Merkezi Kapitalist Ülkeler, 1980 bunalýmýndan çýkmak için
daha önce bilinen yöntemlerden daha farklý bir yöntem geliþtirdiler. Bu defa "Sermaye Birikimlerini" saðlamak için yeni bir paradigma (model) uygulamaya koydular.
Bu paradigmanýn en önemli yaný, insanlarýn kulaðýna hoþ gelen ve bilinçlerini okþayan bir kavramlar bütünselliðinden oluþmasýydý.
YDD (Yeni Dünya Düzeni) Globalizm, Entegrasyonalizm; Liberalizm...vg. Bu kavramlar insanlýðýn gönüllerinde ve bilinçlerinde güzel duygular oluþturuyordu. Merkezi Kapitalist (Emperyalistler) devletler bu kavramlarý bilerek kullanýyorlardý. Bu kavramlarý kendi yararlarý için dillendiriyorlardý. Bunun için her ülkede kendilerine yakýn, sol'dan ve Sað'dan insanlarý bulup, kendi modellerini gerçekleþtirmenin yolunu , yöntemini mükemmel bir þekilde uyguluyorlardý.
Biçimsel olarak bu söylemler çok hoþtu. Bu söylenenlerin içeriðini geniþletmek içinde kimsenin ret edemiyeciði söylemleri kendi yandaþlarý aracýlýðýyla sürekli gündemde tutmasýný bildiler.
Neydi bu söylemler; "Ýnsan Haklarý, Özgürlük, Özlleþtirme, Giriþim hakký, Rekabet, Bireyin Kutsallýðý, Ýnançlara saygý, Sekülerizm....bv. herkesin hemen kolaylýkla evet diyeceði güzel sözler. Sözler diyorum , bugün geldiðimiz noktada gerçektende bunlarýn sözlerden ibaret olduðu gerçeðiyle karþýlaþýyoruz.
Peki bu modelin özü neydi; YDD paradigmasýnýn özü; geliþmekte oaln, azgeliþmiþ ülkler ile, sosyalist ülkelerin daðýtýlmasý ve bu yöntemle kendilerine büyük pazarlar açýlmasýnýn yolunu açmaktý. Teknoloji üreten,ve bunu kendi tekelleri bünyesinde tutan geliþmiþ ve zengin Kuzey ülkeleri; yukarýda sözünü ettiðim (Azgeliþmiþ, yoksul ülkelerle, Sosyalist Bloku) ülkeleri parçalamk ordaki büyük pazarý ele geçirmek amacýyla bu modeli uyguladýlar. Ve bunda da baþarýlý oldular.
Peki YDD ne getirdi. Ýnsanlýða büyük yoksulluk, yoksunluk,kýtllýk, bölgesel savaþlar; etnik ayrýmlarýn, dinsel örgütlerin artmasý ve tarikat kültürünün yerleþmesi; sýnýfsal çeliþki yerine, etnik ve inançsal çeliþkinin öne geçirilmesi; varoþ kültürünün (arabesk) geliþtirlmesi ve bu yolla insanlarýn kendilerine yabancýlaþtýrýlmasý; bölgesel çeliþkiþleri arttýrmasý ....ve bu yolla üniter devlketleri zayýflatarak onlarýn parçalanmasýný, küçülmesini saðladý. Parçalanmaya kariý direneleri de zayýf düþürdü. (Türkiye örneði).
Bu konuda çok büyük baþarýlar elde ettiler. Yugoslavya bu yöntemle paarçalandý. Sovyetler Birliði darmadaðýn edildi. Afganistan Kan çölüne çevrildi. Irak Küçük merkezlere bölündü. Ýran ve Türkiye'nin parçalanmasý için eller ovuþturulmakta. Bu gerçekler ortada ilken daha ne kadar Emperyalistlein dayattýðý anlamda bu kavramlaraýn sihirli çekiciliðne kapýlacaðýz. Bu gerçekleri ne kadar sonra göreceðiz.
Dünyada hiç bir zaman bir Emperyal ülke, bir baþka ülkeye asla özgürlük ve demokrasi götürmemiþtir. Emperyal güçlerden ülkemiz için "Demokrasi ve Özgürlük" bekleyenlerin bu ilkeyi iyi algýlamalarýný özellikle diliyorum.
Peki onlar için özgülük neydi; Kurumlarý ve kurallarý dýþlayan ve var olan ayrýmcýlýðý körükleyerek, farklýlýkarý arttýrmak ve bu konuda toplumsal baskýyý azaltmaktýr. Ýsteyen istediði davranýþý yapacak, ama kimse dokunamayacak. Ýþte þu an geldiðimiz nokta burasý. Sokaklar cinayetten geçilmiyor.
Liberalizm, Özelleþtirme ve Bireyin kutsallýðý anlayýlþýyla; var olan toplumsal kurumlar daðýtýldý, KÝT'ler önce laçkalaþtýrýldý ve sonra haraç-mezat elden çýkarýldý. Özel giriþimcilik adý altýnda halkýn var olan ekonomik deðerleri çarçur edildi. (Bankerleri düþünün). Bankerler Liberalim ve Bireyin kutsallýðý adýna destek gördü. Oysa o dönemde çalýþanlarýn ücretini "Yüksek Hakem Kurulu" belirliyordu.
Demokrasi söylemiyle, bugün dinsel ve tarikat örgütlenesinin saðlandýðýný gören göz ve algýlayan her beyin farkedebiliyor. Ama bu ilke çalýþanlarýn, yoksullarýn özgürlüðünü saðlayamýyur. Ekonik anlamda güçsüz olanýn özgürlüðü sadece sanal almede olabilir. Önce yoksullaþtýr, sonra özgürlük kavramýyla, insanlara sanal bir dünya yarat, bu yaratýlan sanal dünyada da, var olan bütüselliði parçalamak yönünde kullan. Ýþte Emperyalizmin Demokrasi ve Özgürlük anlayýþý budur.
Günümüzde bu gerçeklik yaþanýrken, elde avuçta olanlar elden çýkarýlmýþken, etnik ve dinsel örgütlenme artmýþken, sýnýfsal bilinç yerine, ümmet bilinci geliþmiþken ve bu ülkenin parçalanmýþ haritalarý emperyal ülkeler tarafýndan açýkça ilan edilmiþken bizler bu ülkenin solcularý; geçmiþte "Kahrolsun Emperyalizm, Yaþasýn Baðýmsýzlýk " diyen ilericiler ne yapacaðýz. Hangi politiklarý uygulayacaðýz. Emperyal ülkler kafalarý, bilinçleri kaotik bir duruma soktu. Ýnsanlar baðýmsýzlýðý bile küçümser oldular. Oysa her insan bile özünde baðýmsýz bir kimlik taþýr. Bizler emperyal kartellerin, tröstlerin, ...baktýðý gözlükten bakamayýz.
Peki o zaman çýkýþ nerede. Bu sorunun yanýtýný bir baþka yazýmda dile getirceðim.


4937
Mesaj Var
« 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580 581 582 583 584 585 586 587 588 589 590 591 592 593 594 595 596 597 598 599 600 601 602 603 604 605 606 607 608 609 610 611 612 613 614 615 616 617 618 619 620 621 622 623 624 625 626 627 628 629 630 631 632 633 634 635 636 637 638 639 640 641 642 643 644 645 646 647 648 649 650 651 652 653 654 655 656 657 658 659 660 661 662 663 664 665 666 667 668 669 670 671 672 673 674 675 676 677 678 679 680 681 682 683 684 685 686 687 688 689 690 691 692 693 694 695 696 697 698 699 700 701 702 703 704 705 706 707 708 709 710 711 712 713 714 715 716 717 718 719 720 721 722 723 724 725 726 727 728 729 730 731 732 733 734 735 736 737 738 739 740 741 742 743 744 745 746 747 748 749 750 751 752 753 754 755 756 757 758 759 760 761 762 763 764 765 766 767 768 769 770 771 772 773 774 775 776 777 778 779 780 781 782 783 784 785 786 787 788 789 790 791 792 793 794 795 796 797 798 799 800 801 802 803 804 805 806 807 808 809 810 811 812 813 814 815 816 817 818 819 820 821 822 823 824 825 826 827 828 829 830 831 832 833 834 835 836 837 838 839 840 841 842 843 844 845 846 847 848 849 850 851 852 853 854 855 856 857 858 859 860 861 862 863 864 865 866 867 868 869 870 871 872 873 874 875 876 877 878 879 880 881 882 883 884 885 886 887 888 889 890 891 892 893 894 895 896 897 898 899 900 901 902 903 904 905 906 907 908 909 910 911 912 913 914 915 916 917 918 919 920 921 922 923 924 925 926 927 928 929 930 931 932 933 934 935 936 937 938 939 940 941 942 943 944 945 946 947 948 949 950 951 952 953 954 955 956 957 958 959 960 961 962 963 964 965 966 967 968 969 970 971 972 973 974 975 976 977 978 979 980 981 982 983 984 985 986 987 988 »