|
Saturday, 21 December 2024 |
|
|
Anasayfa Ziyaretçi Defteri |
Ziyaretçi Defteri
Ziyaretçi Defterini imzala
Davut ZAMAN
05 February 2007 18:34 | ANKARA
ÇEVRE ve KÜRESEL ISINMA (Cumartesi gecesi yarým býraktýðým yazýmýn devamý)
Sevgili Ýlyas Zaman, internet radyoda, konu iþlediðinde ‘çok da isabetli bir konu seçmiþ’ demek isterdim; Eðer konu tamamen çevreye odaklanmýþ olsaydý. Fakat maalesef Ýlyas’ýn yaklaþýmý kendine özgü deðil, hepimizi ifade ediyor. Zira, hemen hepimiz bu gibi konularda söyler geçeriz. Tehlike kapýyý çalýnca, bir yerlerde suçlu ararýz. Bu küresel ýsýnma denen melet yeni deðil ki. Yýllarca önce bilim adamlarý ‘ozon tabakasýnýn yýrtýlmasý’ denen bir þey attýlar ortaya. Bunun sebebi de insanlarýn kendi kuyusunu kazmaktan kaynaklandýðýný söylediler ve dediler ki:”Ey dünyalýlar; dünyanýn yaþanýlabilir bir yer olmasýný istiyorsanýz, ozon tabakasýna zararlý, deodorant vb gibi kozmetik ürünlerden uzak durun. Sera gazlarýný ve kimyasal maddeleri ürünlerden uzak tutun.” Bilmiyorum ama tahmin ederim. “Kimyasal, nükleer silahlardan, savaþlardan uzak durun” demiþtirler. Bu zararlý etkenlere karþý ülkeler arasý antlaþmalar da imzalandý. Ama çýkarý, ticareti en çok zarar görecek olan ülkeler ya imzalamadýlar ya da bu antlaþmaya uymadýlar. Bilim adamlarý kozmetik spreylere dikkat çektiðinde bizler, bu ürünlerin yüzde 10 olarak kullanýyor idiysek, þu an yüzde 50’lerin üzerine çýkmýþtýr. Demek ki insanlar bu konuyu önemsemiyor. Yýðýnlarý hareket ettiren sivil toplum örgütleri ve kuruluþlar bu konuda açýk hava toplantýlarý yaptý mý? bilemiyorum. Ayný þekilde devletimizin bu konuda bir eylem planý ar mý? Halký bilinçlendiriyor mu? Gören duyan var mý? Üç tarafý denizlerle çevrili bu ülkede susuzluðu ve çölleþmeyi bugünkü teknoloji ile kabullenmek mümkün mü? Ülkemizde bilimsel çalýþmalar yapýlýyor mu? Halk bilinçlendiriliyor mu? Bileniniz var mý? Bunlarý yazarken aklýma; halamýn oðlu Ýbrahim Aydoðan ortaokula giderken beraberdik. Birimizden birine bir iþ yapýlmasý istendiðinde ben Ýbrahim’i, Ýbrahim beni gösterirdi. Dolayýsýyla suya, çarþýya beraber çýkardýk ve elimize bir file verilirdi. Filenin bir ucundan ben, öbür ucundan Ýbrahim tutar, böylece ikimiz birlikte yorulurduk. Zaman zaman da birimiz filenin ucunu býrakýr, birbirimizi hile yapmakla suçlardýk. Bu güzel çocukluk anýmý neden anlattým? O zamanlar bir file ile, birkaç sene çarþý Pazar ihtiyacýný giderirdik. Sonra bu file doðaya atýldýðýnda çabucak çürür, herhalde gübre olurdu. Oysa þimdi bakkalda bir ekmek-bir naylon poþet, bir çikolata-bir naylon poþet, kasap, manav, konfeksiyon, tuhafiye aklýnýza ne gelirse hep ayný. Kim dur diyecek bu kirliliðe. Sera gazýnda yetiþen kimyasal sebze-meyveyi halkýna zararlý olduðu için Rusya tarafýndan iade edilen ve ihracý duran domatesleri bu ülke insaný yedi. Hatta ucuz diye bol bol aldýk. Kim bu halka ‘yapmayýn, etmeyin’ dedi? Nerede mangalda kül býrakmayanlar? Çernobil faciasýnda Karadeniz radyasyon yaðmuruna tutuldu. Neredeydiler, neredeydik? Volkan Konak’ýn ‘Oy Cerrah Paþa’ demesi veya Kazým Koyuncu’nun kanserden ölmesi mi bizi uyaracak? Ölmeden neden göremiyoruz? Ve halen bir köþeye gömülmüþ radyasyon tenekeleri, atýklarý meydana çýkýyor. Kimbilir baþka neler var, yediðimiz yiyeceklerde, soluduðumuz havada, bastýðýmýz toprakta? Size son bir güncel haber: Dünya’da en çok ve en çabuk kirlenen ülke Türkiye imiþ. Gelin canlar biz deodorantlarý, spreyleri gazlarý kullanmaya devam edelim. Kulaðýmýzýn üstüne cevizaðacý altýnda yatmaya devam edelim.
Hoþça kalýn.
Davut ZAMAN
05 February 2007 18:34 | ANKARA
ÇEVRE ve KÜRESEL ISINMA (Cumartesi gecesi yarým býraktýðým yazýmýn devamý)
Sevgili Ýlyas Zaman, internet radyoda, konu iþlediðinde ‘çok da isabetli bir konu seçmiþ’ demek isterdim; Eðer konu tamamen çevreye odaklanmýþ olsaydý. Fakat maalesef Ýlyas’ýn yaklaþýmý kendine özgü deðil, hepimizi ifade ediyor. Zira, hemen hepimiz bu gibi konularda söyler geçeriz. Tehlike kapýyý çalýnca, bir yerlerde suçlu ararýz. Bu küresel ýsýnma denen melet yeni deðil ki. Yýllarca önce bilim adamlarý ‘ozon tabakasýnýn yýrtýlmasý’ denen bir þey attýlar ortaya. Bunun sebebi de insanlarýn kendi kuyusunu kazmaktan kaynaklandýðýný söylediler ve dediler ki:”Ey dünyalýlar; dünyanýn yaþanýlabilir bir yer olmasýný istiyorsanýz, ozon tabakasýna zararlý, deodorant vb gibi kozmetik ürünlerden uzak durun. Sera gazlarýný ve kimyasal maddeleri ürünlerden uzak tutun.” Bilmiyorum ama tahmin ederim. “Kimyasal, nükleer silahlardan, savaþlardan uzak durun” demiþtirler. Bu zararlý etkenlere karþý ülkeler arasý antlaþmalar da imzalandý. Ama çýkarý, ticareti en çok zarar görecek olan ülkeler ya imzalamadýlar ya da bu antlaþmaya uymadýlar. Bilim adamlarý kozmetik spreylere dikkat çektiðinde bizler, bu ürünlerin yüzde 10 olarak kullanýyor idiysek, þu an yüzde 50’lerin üzerine çýkmýþtýr. Demek ki insanlar bu konuyu önemsemiyor. Yýðýnlarý hareket ettiren sivil toplum örgütleri ve kuruluþlar bu konuda açýk hava toplantýlarý yaptý mý? bilemiyorum. Ayný þekilde devletimizin bu konuda bir eylem planý ar mý? Halký bilinçlendiriyor mu? Gören duyan var mý? Üç tarafý denizlerle çevrili bu ülkede susuzluðu ve çölleþmeyi bugünkü teknoloji ile kabullenmek mümkün mü? Ülkemizde bilimsel çalýþmalar yapýlýyor mu? Halk bilinçlendiriliyor mu? Bileniniz var mý? Bunlarý yazarken aklýma; halamýn oðlu Ýbrahim Aydoðan ortaokula giderken beraberdik. Birimizden birine bir iþ yapýlmasý istendiðinde ben Ýbrahim’i, Ýbrahim beni gösterirdi. Dolayýsýyla suya, çarþýya beraber çýkardýk ve elimize bir file verilirdi. Filenin bir ucundan ben, öbür ucundan Ýbrahim tutar, böylece ikimiz birlikte yorulurduk. Zaman zaman da birimiz filenin ucunu býrakýr, birbirimizi hile yapmakla suçlardýk. Bu güzel çocukluk anýmý neden anlattým? O zamanlar bir file ile, birkaç sene çarþý Pazar ihtiyacýný giderirdik. Sonra bu file doðaya atýldýðýnda çabucak çürür, herhalde gübre olurdu. Oysa þimdi bakkalda bir ekmek-bir naylon poþet, bir çikolata-bir naylon poþet, kasap, manav, konfeksiyon, tuhafiye aklýnýza ne gelirse hep ayný. Kim dur diyecek bu kirliliðe. Sera gazýnda yetiþen kimyasal sebze-meyveyi halkýna zararlý olduðu için Rusya tarafýndan iade edilen ve ihracý duran domatesleri bu ülke insaný yedi. Hatta ucuz diye bol bol aldýk. Kim bu halka ‘yapmayýn, etmeyin’ dedi? Nerede mangalda kül býrakmayanlar? Çernobil faciasýnda Karadeniz radyasyon yaðmuruna tutuldu. Neredeydiler, neredeydik? Volkan Konak’ýn ‘Oy Cerrah Paþa’ demesi veya Kazým Koyuncu’nun kanserden ölmesi mi bizi uyaracak? Ölmeden neden göremiyoruz? Ve halen bir köþeye gömülmüþ radyasyon tenekeleri, atýklarý meydana çýkýyor. Kimbilir baþka neler var, yediðimiz yiyeceklerde, soluduðumuz havada, bastýðýmýz toprakta? Size son bir güncel haber: Dünya’da en çok ve en çabuk kirlenen ülke Türkiye imiþ. Gelin canlar biz deodorantlarý, spreyleri gazlarý kullanmaya devam edelim. Kulaðýmýzýn üstüne cevizaðacý altýnda yatmaya devam edelim.
Hoþça kalýn.
Davut ZAMAN
05 February 2007 18:34 | ANKARA
ÇEVRE ve KÜRESEL ISINMA (Cumartesi gecesi yarým býraktýðým yazýmýn devamý)
Sevgili Ýlyas Zaman, internet radyoda, konu iþlediðinde ‘çok da isabetli bir konu seçmiþ’ demek isterdim; Eðer konu tamamen çevreye odaklanmýþ olsaydý. Fakat maalesef Ýlyas’ýn yaklaþýmý kendine özgü deðil, hepimizi ifade ediyor. Zira, hemen hepimiz bu gibi konularda söyler geçeriz. Tehlike kapýyý çalýnca, bir yerlerde suçlu ararýz. Bu küresel ýsýnma denen melet yeni deðil ki. Yýllarca önce bilim adamlarý ‘ozon tabakasýnýn yýrtýlmasý’ denen bir þey attýlar ortaya. Bunun sebebi de insanlarýn kendi kuyusunu kazmaktan kaynaklandýðýný söylediler ve dediler ki:”Ey dünyalýlar; dünyanýn yaþanýlabilir bir yer olmasýný istiyorsanýz, ozon tabakasýna zararlý, deodorant vb gibi kozmetik ürünlerden uzak durun. Sera gazlarýný ve kimyasal maddeleri ürünlerden uzak tutun.” Bilmiyorum ama tahmin ederim. “Kimyasal, nükleer silahlardan, savaþlardan uzak durun” demiþtirler. Bu zararlý etkenlere karþý ülkeler arasý antlaþmalar da imzalandý. Ama çýkarý, ticareti en çok zarar görecek olan ülkeler ya imzalamadýlar ya da bu antlaþmaya uymadýlar. Bilim adamlarý kozmetik spreylere dikkat çektiðinde bizler, bu ürünlerin yüzde 10 olarak kullanýyor idiysek, þu an yüzde 50’lerin üzerine çýkmýþtýr. Demek ki insanlar bu konuyu önemsemiyor. Yýðýnlarý hareket ettiren sivil toplum örgütleri ve kuruluþlar bu konuda açýk hava toplantýlarý yaptý mý? bilemiyorum. Ayný þekilde devletimizin bu konuda bir eylem planý ar mý? Halký bilinçlendiriyor mu? Gören duyan var mý? Üç tarafý denizlerle çevrili bu ülkede susuzluðu ve çölleþmeyi bugünkü teknoloji ile kabullenmek mümkün mü? Ülkemizde bilimsel çalýþmalar yapýlýyor mu? Halk bilinçlendiriliyor mu? Bileniniz var mý? Bunlarý yazarken aklýma; halamýn oðlu Ýbrahim Aydoðan ortaokula giderken beraberdik. Birimizden birine bir iþ yapýlmasý istendiðinde ben Ýbrahim’i, Ýbrahim beni gösterirdi. Dolayýsýyla suya, çarþýya beraber çýkardýk ve elimize bir file verilirdi. Filenin bir ucundan ben, öbür ucundan Ýbrahim tutar, böylece ikimiz birlikte yorulurduk. Zaman zaman da birimiz filenin ucunu býrakýr, birbirimizi hile yapmakla suçlardýk. Bu güzel çocukluk anýmý neden anlattým? O zamanlar bir file ile, birkaç sene çarþý Pazar ihtiyacýný giderirdik. Sonra bu file doðaya atýldýðýnda çabucak çürür, herhalde gübre olurdu. Oysa þimdi bakkalda bir ekmek-bir naylon poþet, bir çikolata-bir naylon poþet, kasap, manav, konfeksiyon, tuhafiye aklýnýza ne gelirse hep ayný. Kim dur diyecek bu kirliliðe. Sera gazýnda yetiþen kimyasal sebze-meyveyi halkýna zararlý olduðu için Rusya tarafýndan iade edilen ve ihracý duran domatesleri bu ülke insaný yedi. Hatta ucuz diye bol bol aldýk. Kim bu halka ‘yapmayýn, etmeyin’ dedi? Nerede mangalda kül býrakmayanlar? Çernobil faciasýnda Karadeniz radyasyon yaðmuruna tutuldu. Neredeydiler, neredeydik? Volkan Konak’ýn ‘Oy Cerrah Paþa’ demesi veya Kazým Koyuncu’nun kanserden ölmesi mi bizi uyaracak? Ölmeden neden göremiyoruz? Ve halen bir köþeye gömülmüþ radyasyon tenekeleri, atýklarý meydana çýkýyor. Kimbilir baþka neler var, yediðimiz yiyeceklerde, soluduðumuz havada, bastýðýmýz toprakta? Size son bir güncel haber: Dünya’da en çok ve en çabuk kirlenen ülke Türkiye imiþ. Gelin canlar biz deodorantlarý, spreyleri gazlarý kullanmaya devam edelim. Kulaðýmýzýn üstüne cevizaðacý altýnda yatmaya devam edelim.
Hoþça kalýn.
naci
05 February 2007 14:02 |
Erdal zannedersem uyarý almýþsýn galiba diðer sitede uyarý aldý yada alacak evet o dedigin yerde yazýlsýn çünki zaten fazla okuyucuda yok sana iyi çalýþmalar
naci
05 February 2007 14:02 |
Erdal zannedersem uyarý almýþsýn galiba diðer sitede uyarý aldý yada alacak evet o dedigin yerde yazýlsýn çünki zaten fazla okuyucuda yok sana iyi çalýþmalar 4937 Mesaj Var
|
|