|
Saturday, 21 December 2024 |
|
|
Anasayfa Ziyaretçi Defteri |
Ziyaretçi Defteri
Ziyaretçi Defterini imzala
Cemile erdogan
13 April 2007 20:36 | izmir
Sayýn Mehmet Zaman.Siz benden siteye koymak için resim istemiþtiniz.Bizde o resimleri senin hotmail adresine gönderdik.alýp almadýgýný bize bildirirsen sevinirim.Hayatýnýzda saðlýk dolu yaþam dilerim.Herkeze selam.
yasam
09 April 2007 20:59 |
sevgili dostlar yayýný dinleyebilmek icin, www.gokceharman.de adresini ziyaret ediniz.
Kazým
09 April 2007 15:12 |
Deðerli site sakinleri, BÝRGÜN Gaztesinden aldýðým alýntýyý sizlere sunuyorum.Bu konuda emeði geçen herkesede sitemiz adýna teþekkür ediyorum.Bana göre yorum yapmaya gerek yok.
08/04/2007 "Veysel'imizi bulacaðýz' Veysel Güney olayým, benzer binlerce olaydan farklý yapan birþey var. Kendi yasalarýný bile hiçe saymanýn aþýlabilecek son eþiðinin de aþýlmýþ olmasý. Asýp kaybetmek! Görece demokratik ortama geçilmiþ olmasý acýmýzý hajýfletmiyor, öfkemizi dindirmiyor. Ülkemizi ve sol hareketi bu ayýptan kurtarmak, Veysel Güney'in mezarýný bulmak için baþýndan beri çaba harcayan Mersin 78'liler Derneði Baþkaný Ethem Dinçer ile görüþtük.
YETER ÖZDEMÝR ÞAHÝN - EMRULLAH KANDEMÝR » Veysel Güney'e ilginiz nasýl baþladý? BirGün'de Ýnönü Alpat bir yazý yazdý: "Arkadaþlarýmýza borçluyuz. Veysel'in mezar yerini bile bilmiyoruz. Bu ayýp hepimize yeter" diye özetleyebileceðim bir yazý. O yazýdan sonra aileyle baðlantýya geçtik. Pek çok sembol ismin cenazesi verilirken Veysel niye verilmedi merak ettik. Bunu araþtýrýrken Veysel'in veda mektubunun da verilmediðini öðrendik.
» Nasýl öðrendiniz? Aileden öðrendik. Gerçi bu söyleniyordu, arkadaþlarý da biliyordu. Ýþi kurcalamaya baþladýktan sonra çok yerden ipuçlarý gelmeye baþladý. Ýdama þöyle gitti diye arkadaþlarýndan akrabalarýndan gelip bizi bulanlar oldu. Ýþin medya, duyulma yönünü bir noktaya getirirseniz çok insan size ulaþýyor.
» Ýlk ipuçlarý kimden geldi? Sýradan insanlardan da. Örneðin 75 yaþlarýnda namazýnda niyazýnda bir mezarlýk görevlisinden. 2005 yýlýnýn 11 Haziran günü Veysel'in ölüm yýldönümünde ilk resmi baþvuruyu yaptýk. Antep savcýlýðýna gittiðimiz gün Radikal gazetesi manþet attý, "Veysel'in mezarý nerede?" diye. Bu infaz edilmiþ, gözaltýnda kaybedilmiþ, iþkencede öldürülmüþ atýlmýþ biri deðil. Devlete zimmetlenmiþ bir insan. Hukuk sistemini beðenirsiniz beðenmezsiniz, ama idam edilmiþ birisi. Kaybolmuþ olmasýný aklýmýz almadý. O nedenle "Antep mezarlýðýnda olduðunu bildiðimiz" diye yazdýk dilekçeye. 15 gün sonra "bizde yok" yanýtý geldi. Ayný gün bir gazeteci arkadaþ mezar yerinin belirlendiðini, kendisine gösterileceðini söyledi. Antep'e gittik. 9 Haziran 1981 tarihli mezarlýk kayýt defterinde "asýlarak idam edilen, ama hüviyeti meçhul" yazan bir belgeyi gördük. "Geldiði yer: Orduevi" yazýyordu. Yine oradaki kayýtlarda ilginç bir durum, para almamýþlar mezar için. Mezar yeri çok hafif tümsek oluþmuþ bir yerdi. Küçük bir aðaçla ot arasý bir þey büyümüþ üstünde. Selamlaþtýktan sonra Veysel'le oradan ayrýldýk. Mezarýn açýlabilmesi için baþvurularý yaptýk. Bu süreçte savcý Mete Göktürk'ün kitabýnýn yayýnlanmasý ve gazetelerin konuya ilgi göstermesiyle baský unsuru oluþtu. Basýnýn ilgisi de müthiþ yoðunlaþmýþtý. Sonra DNA testi süreci baþladý. Ýstanbul Adli Týp'ta bekledi örneklerimiz, görev alanýnda olmadýðý gerekçesiyle geri gönderildi. Gerekçeleri ilginç, "Adalet Bakanlýðý yeni bir genelge yayýnladý, en yakýn adli týp kurumuna gidip gelecek" dediler.
» Bu süreçte mi yayýnlanmýþ genelge? Gerçekten öyle bir genelge var mý yoksa oyalandýk mý bilmiyoruz. Ankara Adli Týp'tan gelen ilk sonuçlar "kardeþinden alýnan numuneler uymadý, anne babasýndan alýnýrsa daha saðlýklý sonuç çýkar" þeklindeydi. Anne babasýnýn iþin içine girmesini istemiyorduk, yaþlý insanlar. Hatta annesinin mezar yerinin bulunmasýndan sonra duymasýný istiyorduk. Yeniden Ankara'ya gitti geldi, hem iskelet hem ailenin örnekleri. Bu süreçte sürekli gidiyor geliyor bunlar. Oradaki sonuç da olumsuz çýktý. Yalnýz bu sonuç konusunda kafamýzda ciddi soru iþaretleri oluþtu.
» Neden? Birincisi bu kadar çok gidip gelmesi, Ýstanbul'un reddetmesi. Ýkincisi iskeletin Ankara'dan ikinci kez Antep'e döndüðü gün Antep Maraþ yol ayrýmýnda baþka bir iskelet bulundu. Basýna da yansýdý. O da 20 yýllýk iskelet. Onun üzerinde de Adli Týp Kurumu'nun mühürü var ve yol kenarýnda tarlaya atýlmýþ. Ýlginç ve manidar geldi. Maraþ savcýlýðý, "20 yýl önce Maraþ'taki bir cinayet davasýna ait bir iskelet" dedi. Peki, niye bu tarlanýn kenarýnda diye sorduk. 1984'te bitmiþ bir dava, ailenin de dava yeniden incelensin gibi bir talebi olmamýþ ve o iskelet her nasýlsa tam da Veysel'in iskeletinin Antep'e döndüðü gün Antep Maraþ yol ayrýmýnda bir tarla kenarýnda görülüyor.
» Buna nasýl bir açýklama getiriyor savcýlýk. Hiçbir açýklama getirmiyor. Güya Maraþ'ta emanette 20 yýl unutulmuþ, 20 yýl sonra o gün bulunmuþ. Veysel'in cenazesinin bulunmasý zamanaþýmýný ortadan kaldýracak. Biz hâlâ DNA testi olumsuz çýkan mezarda yatanýn Veysel olduðunu düþünüyoruz.
» Hukukçularýn görüþü, cenaze bulunduðunda Veysel Güney'in yargýlanma sürecinin yeniden baþlayabileceði yönünde mi? Evet. Veda mektubunun dosyada olabileceðini düþündük. Yargýlama sürecinde avukatý olmadýðý için Bilgi Edinme Yasasý doðrultusunda Kara Kuvvetleri Komutanlýðý'na aile adýna baþvuru yaptýk. Bir ay kadar sonra yanýt geldi. Fotokopi paralarýný yatýrýr-sanýz veririz dediler. Yatýrdýk. Baþvuru yapan kiþinin Veysel Güney'e yakýnlýðýný kanýtlayýn dediler. Ýþi zorlaþtýrmaya baþladýlar ama bir defa veririz dediler ya... Bir hafta sonra dosya postayla geldi. Ýnanamadýk, mektup da içindeydi. Mektubunda bile o kadar coþkulu, inançlý duruyordu ki, Veysel iþini kovalamamak, Veysel'e olan borcunu ödememek için insanýn herhalde insanlýktan çýkmasý gerekiyordu. Kardeþine telefonda okudum mektubu. Ayhan o tarafta aðladý, ben bu tarafta. Ertesi gün Ankara'da basýn açýklamasýyla duyurduk. Mektup pek çok gazetede, bazýlarýnda manþetten "yirmi beþ yýl geciken mektup" diye yayýnlandý. Mektubunu "Sizin Veysel" diye bitirmiþ. "Sizin Veysel" yazýsýný büyüttük, bir fotoðrafýyla birlikte -gençlik fotoðrafýyla diyeceðim ama zaten 24 yaþýnda idam edilmiþ- derneðimizde asýlý duruyor.
» Ya dosya... Dosya öylesine hukuk facialarýyla, hukuksuzluklarla dolu ki. Bir evde çatýþma çýkýyor. Çatýþmada Ali Ýhsan Özer ölüyor ki, Ali Ýhsan'ýn fotoðraflarý da ilk kez bu dosyadan çýktý. Çatýþmadan sonra öldürülmüþ halde fotoðraflarý var. Veysel yaralý yakalanýyor. Çatýþma sýrasýnda Þahin Akkaya isimli operasyonun komutaný bir Üsteðmen ölüyor. Veysel'in cezaevi arkadaþlarý "Veysel teðmeni vurmadýðýný söyledi" diyorlardý. Ama biz bunun bir refleks olabileceðini düþünüyorduk. Zaten Veysel'in ifadesi neredeyse yok gibi dosyada. Hiç konuþmamýþ dense yeridir. Yaralý yakalandýðý ilk gün bile imza atmamýþ tutanaklara. Dosyayý incelediðimizde gerçekten teðmeni Veysel'in öldürmediðini düþünmeye baþladýk. Evi, çatýþmanýn olduðu bölgeyi, apartmaný gezdik, belgeleri inceledik ve bundan neredeyse tam anlamýyla emin olduk diyebilirim. Dosyayý inceleyen pek çok hukukçunun da fikri bu. Evde bir çatýþma çýkmýþ, direnmiþler, bu kesin ama teðmenin olduðu nokta ile çatýþmanýn olduðu nokta arasýnda o kadar farklýlýklar var ki belli ki Veysel teðmeni vurmamýþ. Zaten çok ilginç, Ýskenderun'da bir davadan yargýlanýyor. Burada yargýlanýrken onu hiç dikkate almamýþlar.
» Ýskenderun'daki dava ne davasý? Veysel'in Ýskenderun Demir Çelik Fabrikasý'nda çalýþtýðýný biliyoruz. Ýskenderun'da Necdet Erdoðan Bozkurt adýnda bir devrimci 12 Eylül'den önce bir karakolda iþkencede öldürülüyor. Daha sonra bir karakol baskýný yapýlýyor. Veysel bu eylemden sonra Ýskenderun'da aranmaya baþlanýyor.
» Bu olayýn faili olarak mý? Devrimci Yol'a yönelik operasyonda, evet fail olarak aranýyor denebilir. Ama ilginçtir, Gaziantep'teki dosyada Ýskenderun'dan gelen belgeler hiç incelenmiyor. Hatta Veysel'in örgüt üyesi olduðuna dair bir dava açýyorlar ama olmadýðýna karar veriyorlar. Teðmeni vurmak suçundan idam cezasý veriyorlar. Davayý uzatmak istemiyorlar, bir an önce cezalandýrmak istedikleri için bu davayý pas geçiyorlar diyebilirim bir anlamda.
Hem karakol baskýný, hem örgüt üyeliði soruþturulmuyor... Evet, ellerinde teðmenin ölümü gibi bir olay var. O dönemin idamlarý ilginçtir. Örneðin Erdal Eren de bir jandarma erini vurduðu iddiasýyla 17 yaþýnda idam edilir.
» Veysel Güney dosyasýna yeniden dönersek... Ýçerde çok büyük bir çatýþma çýkýyor. Ancak dosyada, polislerin çeliþik ifadeler verdiði çok açýk. Bu ifadeleri, çatýþmanýn krokilerini, Veysel'in ifadelerini görünce çatýþma sýrasýnda polislerin teðmeni vurmuþ olabiÝeceðini düþündük. Yanlýþlýkla, bilerek ya da bir baþka nedenle...
» Teðmenden çýkan kurþunun tespiti yapýlmýþ mý? O hepsinden ilginç. Çatýþma 28 Aralýk gecesi oluyor, balistik raporlarýnýn tarihi 30 Aralýk. O dönem Adana-Antep arasý gidiþ dönüþ on saat sürüyor. Yani bir günde 15'i polislerden, üçü Ali Ýhsan ve Veysel'den 18 silah ve 200 mermi için balistik raporu verilmiþ. Soruþturduk, bugünkü teknolojiyle bile 15-20 günden önce çýkmayacaðý söyleniyor. Ýlginç bir durum daha var. Teðmenden çýkan kuþun, çatýþmadaki polis tarafýnýn en üst yetkilisine teslim edilmiþ.
» Ertesi gün de balistikten geliyor... Evet. Binlerce soru iþareti var. Polisler 15 dakika kapýyý çaldýk diyorlar. Kimi kapýyý çaldýk diyor, kimi zili. Veysel'in el yazýsýyla dosyada bir belge var. Bazý noktalara itiraz ediyor. Bu kapý ziline de diyor ki, "Bu kadar çalýnsaydý komþular da uyanýrdý, baþkalarý da uyanýrdý, biz de uyanýrdýk. Ama o kadar düzmece iþ yapýyorsunuz ki evde zil yok ki zili çalasýnýz." Bunlarýn hiçbiri dikkate alýnmýyor tabii. Karar o kadar çabuk, o kadar net verilmiþ ki.
» Kaç duruþma sürüyor? 28 Aralýk'ta yakalanýyor, 11 Ocak'ta tutuklanýyor. 6 Þubat'ta ilk duruþmasý yapýlýyor. Veysel Adana'ya götürülmüyor. Antep'e bir mahkeme kuruyorlar. Ýlk duruþmada tanýk polis memurlarýndan ikisi þehir dýþýnda olduðu için ikinci duruþmaya kalýyor. Ýkinci duruþma 17 Þubat'ta yapýlýyor, ikinci duruþmada karar veriliyor: Ýdam!
» Veysel'in Adana'ya götürülmeyip, mahkemenin Antep'e getirilmesine iliþkin bir açýklama var mý? Yok tabi. O dönem Devrimci Yol hareketi Türkiye'deki en büyük kitlesel siyasal hareket olarak biliniyor ve Veysel, Devrimci Yol davasýndan idam edilen ilk kiþi. Yani Veysel'in arkadaþlarýndan bir karþý tepki gelebileceðini düþünmüþ olabilirler. Bir ilginç anekdot var. Ýdam edileceði güne kadar mektuplarý, eþyalarý, giysileri verilmiyor, ailesiyle görüþtürülmüyor. Karar kesinleþtikten sonra bir subay Veysel'in yanýna gidiyor. "Hadi al, mektuplarýn, giysilerin. Týraþ ol. Arkadaþlarýnla da görüþebilirsin" diyor. Ama cezan kesinleþti denmiyor. Veysel, arkadaþlarý ziyarete geldiðinde diyor ki "Herhalde bizimkiler burjuvaziyi geriletti, iyi davranmaya baþladýlar." Veysel'in mahkeme dosyasýnda 16 Þubat'ta verdiði bir dilekçe var. "Avukat istiyorum" diyor. Bu dilekçeye cevap bile verilmiyor. Yani kesinlikle avukatý olmuyor. Veysel çatýþmada yaralý yakalandýðýnda polis panzerine götürülüyor. Dönemin sýkýyönetim komutaný geliyor, "bunu infaz edin" diyor. Fakat panzerdeki polis memuru hastaneye götürüyor. Hem yaralanmýþ hem de yaralý yakaladýktan sonra ciddi þekilde dövmüþler. Yaralýyý devlet hastanesine götüren polis memurunu da görevden almýþlar.
» Bundan sonra ne olacak... Çatýþmaya ait tutanaklar Veysel'lerin teðmeni vurmadýðýný kanýtlýyor. Görev hukukçularýmýzda. Onlar bu dosyayla yeniden yargýlama olabileceðini düþündüler. Ýade-i muhakeme baþvurusu yapýlacak. Dosyada bir yüzbaþý ismi var. Savcýnýn yazýsý net. "Babasý Ali Güney'e teslim edilmek üzere Yüzbaþý Burhan Erdem'e teslim edildi." diyor. Ýsmen de suç duyurusu yaptýk.
» Aile neler yaþadý? Nereye defnedileceði bile konuþuldu. Sonra o deðil dendi... Evet. Aile yýpratýlmýþ. 24 yaþýnda bir çocuðunuzu, kardeþinizi kaybetmek kolay iþ deðil. Ýdam günü cezaevi aracýnda görüþmüþler. Annesi, "oðlum korkmuyor musun" diye sormuþ. "Niye korkayým ki anne. Korkmuyorum. Hiçbir kötülük, hiçbir haksýzlýk yaptýðýmý düþünmüyorum, halkýmýn mutluluðu için ölüyorum. Onun için rahatým" demiþ, annesini teselli etmiþ. Arabaya bindirildi-ðinde kardeþi sarýlmýþ, "Yiðitsin, aðbimsin" demiþ, kardeþini de gözaltýna almýþlar. Bu aile için ikinci travma olmuþ. Aile buna raðmen cenazeyi aramýþ. Sýkýyönetim komutanlýðýndan defalarca kovulmuþlar. Aile bugün yeniden çocuðuna sahip çýkýyor. Kardeþi bize "Mezar köyümüze geldiðinde abim buraya gelmiþ gibi hissedeceðim. Onun için buraya istiyorum" diyor. Sonuç olumsuz çýkýnca kinci kez kaybetmiþ gibi oldular. Çok üzüldük. Hâlâ DNA testleriyle ilgili birtakým "derin tahliller" olduðunu düþünüyorum.
DNA testi olumlu sonuçlansaydý köylerinde tören yapacaktýk. Türkiye'nin her yanýndan insanlarýn oraya gitmesi öngörülüyordu. Umuyorum bu yýl ölüm yýldönümüne kadar Veysel'in mezarýný bulacaðýz.
'Tanýklýk bile travma yaratýyor' » Veysel Güney olayýný baþýndan beri bütün yönleriyle takip ettiniz. Sizi nasýl etkilediðinden söz etsek. Bir þey fark ettim bu görüþmede. Her yerde Veysel dosyasýný ve buna benzer bir kaç dosyayý anlatýp duruyordum. Etkilenmemeye baþladýðýmý düþünüyordum. Oysa her seferinde yeniden o travmayý yaþýyormuþum. Çok aðýr bir yük, ama yüklenmesem de olmazmýþ. Gururla hüzün, üzüntüyle öfke arasýnda gidip geliyorum. Anlattýðým insanlar ne düþünüyor ne hissediyor çok bakmýyordum. Fark ettim ki üzüyorum insanlarý. Ama, akýlla düþününce yaptýðýmýz þeyin ne olduðunu biliyorum. Etraftan, aileden, deðiþik kentlerdeki arkadaþlardan "ne oldu bu iþ" sorusu gelince bir yerlerim kanýyor sanki. DNA testinden sonra günlerce uyumadan düþündüm. Acaba bir yerde eksik mi yaptýk diye. Sanki Veysel'i ben vurdum, ben yargýladým, ben idam ettim, ben sakladým mezarý, mektubu ben vermedim. Nasýl bir ruh halindeyim biliyor musunuz, Veysel'in cenazesi bulunmazsa, hani derler ya gözüm açýk gideceðim.
Veysel Güney kimdir? 1957de Malatya'nýn Hekimhan ilçesine baðlý Davulkulu Köyü'nde doðdu. Çocukluk yýllarý mezrada hayvancýlýk ve tarýmla uðraþan ailesiyle geçti. Okul dýþý zamanlarýnda çobanlýk yapýyordu.
Veysel Güney, ilkokulu bitirdikten sonra Hasan Çelebi nahiyesine gitti. Ýzmir Erkek Sanat Enstitüsü'nden sonra da liseyi Malatya'da tamamladý.
1975'te Ýsdemir Karabük Montaj Þantiyesi'nde elektrikçi olarak çalýþmaya baþlayan Veysel Güney, bu arada Ýskenderun Meslek Yüksek Okulu Makine Bölümü'nü de bitirdi.
Deðerli babacýðým ve tüm dostlarým, Ben hiçbir þahsi çýkarýmý gözetmeden ülkemin baðýmsýzlýðý ve halkýmýn kurtuluþu için doðru bildiðim yolda inanarak mücadele ettim. Benim kalbim insan sevgisi ile doludur. Ben kimseyi öldürmedim, suçsuzum. Gösterdikleri gerekçeye dahi mahkeme sonuçlanmadan karar verildi. Onlara göre suçlu olabilirim, çünkü onlar ülkeyi yabancýlara peþkeþ çeken ve onlarla bir avuç iþbirlikçi mutlu azýnlýk iþbirliði yapýyor. Halkýma ise zam, iþkence ve ölüm reva görülüyor. Ýþte ben, buna insan olarak karþý geldiðim için onlara göre suçluyum, ama boþuna, çünkü insan kafasýndaki düþünceyi yok edemedikten sonra iþkence ve idamla bir yere varamayacaklarý açýk. Babacýðým,
Ben ölüme seve seve gidiyorum, bir namussuzluk ve bir þerefsizlik yapmadým. Onun için hiç üzülmeniz gerekmez. Benim binlerce annem babam olduðu gibi sizin de binlerce oðlunuz var. Göndermiþ olduðunuz mektuplarý bugün verdikleri için cevabýný yazamadým. Ýmam ve Sultan'dan da mektup aldým. Ayrýca Sultan'ýn gönderdiði çamaþýrlarý da aldým. Tüm dostlardan memnunum ve saygýlarýmý sunar, mutlu yarýnlarýn halkýmýn olmasýný dilerim. Size bir tek dördük þiir yazýyorum
Mezarýmý yol kenarýna kazýn Üzerine devrim þehidi yazýn Baþýna yumruklu yýldýz kazýn Gidiyorum ölümsüzlüðe hoþça kalýn...
Selamlar. Sizin Veysel.
birgün.net www
Halkýn Gazetesi Birgün © 2006 Tüm Haklarý Saklýdýr.
Kazým
09 April 2007 14:48 |
Melih Pekdemir melihpekdemir@birgun.net Kod adý Yeþil 08/04/07 Bizim evin yaný baþýndaki yirmi dönümlük portakal bahçesine hýzarlar girdi... Tam da Ýzmir'den yeðenim Zeynep geliyordu ve oðlum Bulut ona epey hava atmýþtý, "evimiz þöyle yeþillik içinde, portakal bahçesi mis kokuyor" diye... Portakal orada kal durumlarý hasýl olunca, çocuk yalancý duruma düþtü... "Madem bahçe gitti bari balkon yeþillensin" dedim; Migros'a gittim, reklam gibi olacak ama, inanmazsýnýz saksýsý bir YTL'den papatya satýlýyor. Þimdilerin siyasi konjonktür çiçeði... Cumhurbaþkaný seçimine katký olsun diye Radikal gazetesi bile papatya falý köþesi açtýðýndan, ben de beþ on saksý aldým, balkona dizdim.
Cumhurbaþkanlýðý konusunda kim benden görüþ istese, hemen balkona koþuyorum, saksýdan bir papatya alýp yapraklarýmý kopararak tahlilime baþlýyorum: Tayyip Erdoðan Cumhurbaþkaný olacak mý, olmayacak mý, olacak mý, olmayacak mý? Mesela son yaprak "olacak" çýktý. Hemen sýralýyorum: Gelir uçurumu kapanmayacak. Ýþsizlik sorunu çözülmeyecek. IMF tahakkümü sona ermeyecek Neo liberalizm uygulamasýndan vazgeçilmeyecek. ABD'nin çuvalý baþýmýzdan çýkmayacak. AB derhal kapýlarýný Türkiye'ye açmayacak. Kürt sorunu çözülmeyecek. Askeri darbe olmayacak. Çorumspor þampiyon olmayacak... Mesela son yaprak "olmayacak" çýktý. Tahlillerimi yine sýralýyorum: Gelir uçurumu kapanmayacak. Ýþsizlik sorunu çözülmeyecek. IMF tahakkümü sona ermeyecek. Neo liberalizm uygulamasýndan vazgeçilmeyecek. ABD'nin çuvalý baþýmýzdan çýkmayacak.
AB derhal kapýlarýný Türkiye'ye açmayacak. Kürt sorunu çözülmeyecek. Askeri darbe olmayacak. Çorumspor þampiyon olmayacak...
Ayný tahlil yöntemini "Askeri darbe olacak mý olmayacak mý?" sorusunda da kullanýyorum; sonuçlar yine yukarýdaki gibi... Yani tek felaket yapraklarý yoluna yoluna dýmdýzlak ortada kalan papatyanýn baþýna (sapýna) gelmiþ oluyor... Þu memlekette laiklik önemli bir mesele... Bundan elbette kuþku duymuyorum. Ama Tayyip Erdoðan Cumhurbaþkaný oldu ya da olmasý engellendi diye bir yenilgiden ya da zaferden söz etmek denli saçma bir þey düþünemiyorum. Yahu arkadaþlar! Bu memlekette, kurumsallaþmýþ bir laiklik söz konusuysa eðer ve modernite yolunda Kemalist devrim bir takiyye deðil de sahici bir devrim sayýlýyor-sa eðer... Söyleyin þimdi: Þeriat düzenine barýþçýl yoldan geçiþ mümkün müdür?
"Son kale de elden gidecek" lafýdýr tekrarlanýp duruyor. Ýyi de, "bu iþi" yapmaya, yani þeriatý getirmeye hakikaten güçleri yetiyorsa... "Isýtýlan suya atýlan kurbaða" misalini filan bir kenara býrakýn; yahu Ýran'da halk ayaklandý Þaha karþý ve adamý düzeniyle birlikte tepe taklak devirdi. Þeriat istiyorlardý, þeriatý da siyasi ve toplumsal bir Ýslam Devrimi yaparak getirdiler! Barýþçýl yoldan deðil... Þimdi bana "Türkiye'de þeriata barýþçýl yoldan geçiþ mümkün müdür deðil midir?" diye sorarsanýz, cevabým açýk ve nettir: Deðildir! Bu amaca ulaþmalarý için Ýslam Devrimi þarttýr... Yapacaklarý devrimin objektif þartlarý varsa, sübjektif þartlarýný oluþturmuþlarsa... Yaparlar! Peki Cumhurbaþkanlýðý makamý, sübjektif þartlarýn oluþmasýnda kazanýlan bir mevzi midir? Bakýn onu bilemem... Ama Tayyip Erdoðan bu makama oturursa bu bir siyasi devrim sayýlamaz, bunu bilirim. Peki þeriat getirmek için barýþçýl yoldan yani takiyye ile "örtük" bir Ýslam Devrimi yapmaya güçleri yeter mi? Böyle bir giriþimde öncelikle Anayasayý ilga etmeleri gerekir.. Anayasa ihlali karþýsýnda, bu haltý yiyen bir yönetim kendisini anýnda gayri meþru duruma düþürür ve böyle bir iktidara karþý da herkesin, her kurumun isyan etmesi ve onu engellemesi meþru bir hak ve hareket olur...
Papatya falý bakýlan hadise ise bir inatlaþmadýr. Bir bilek güreþidir. Buradaki sýkýntý bellidir: Sýkýntýnýn kod adý Yeþildir, ama adý Mahmut olan Yeþil deðil; Haki yeþil ile Türbe yeþili arasýndaki ideolojik bir renk kavgasý söz konusudur. Bu kavga bizim taraf olduðumuz bir kavga deðildir. Þeriat özlemi duyanlar ile darbe özlemi duyanlar arasýndaki sýkýþmýþlýk psikozunu hele bir üstümüzden atalým. Kýrmýzý kýrmýzý muhalefeti çoðaltalým. Yeþil, siyasette sadece çevreci olduðunda sevimlidir, hakisi de türbe rengi de bizden ýrak olsun. Yeþil dendiðinde benim derdim, þimdi Cumhurbaþkanlýðýndan daha vahim. Hani bizim evin yaný baþýndaki yirmi dönümlük portakal bahçesine hýzarlar girdi ya, binlerce çiçeðe durmuþ ve yemyeþil portakal aðacý kökünden kesildi. "Yeþilim yeþilim yeþilim aman; yeþil yaprak altýnda üþürüm aman!" hallerindeyim.
Kazým Erdoðan
09 April 2007 14:23 |
Deðerli site sakinleri, Ekim 2006 Ankara buluþmasýnýn ikinci bölüm resimleri siteye eklenmiþtir. bakmak isteyenlere duyurulur.
Sevgili baþkan diðer CD lerde olan resimleri açmak mümkün olmadý henüz.CDlerde hiç bir þey yok.Erdal gelince bakacaðýz.Yada Erdal Ankara'ya gelince bir kez daha resimleri cd ye çekmek gerekecek. Hepinize güzel bir hafta,saðlýk ve esenlikler dilerim. 4937 Mesaj Var
|
|