sayýn gökceharmanlýlar hepinizi sevgiile selamlarým dernek yönetim kurulu üyemizin ali erdoganýn oglu ali ugur erdogan bügüne kadar getirdigi 22 adet madalyaya yeni baþarýlar eklemiþtir 2-3 haziran 2007 tarihinde izmirde yapýlan 13-14yaþTürkiye kulüpler arasý kýþ yüzme þampiyonasý final müsabakasýda 50 metre sýrt üstü yarýþýnda türkye 2 incisi olmuþtur ayrýca 100-200 metre sýrt üstü yarýþýnda türkiye 4üncü olmuþtur kendisini ve ailesini kutlarým ali ugur erdoganý sahsým ve yönetim kurulu adýna kendisini kutlarým mehmet zaman baþkan
Naci 04 June 2007 08:54 |
Kazým abi gerçi yegenin Can deðinmiþ 6 Haziraný benimde bilgim var umarým bunu bize aktarma olanagýn olur Büyük gökçeharman köyü sitesinde izleme olanagýmýz olur hadi o zaman Çarþamba günü hepberaber ayný heycaný yaþama ümidiyle diyorum selam sevgiler
can 03 June 2007 23:38 |
Sevgili Gökceharman lilar: Dayim Kazim Erdogan carsamba günü 06.06.2007 cok büyük bir ödül ile gösterdigi cok büyük calismasi icin anilacak. Verilecek ödül Berlinde sadece 2 kisiye veriliyor! Canlar bu cok büyük bir ödül! Bakanlar tarafindan verilen bu büyük ödül bizleri cok gururlandiriyor!! Ben buradan Kazim Erdogan dayimi candan tebrik ediyorum ve bizleri gururlandirdigi icin saygiyla elerinden öpüyorum.
Can Dogan
Dersimli 02 June 2007 17:00 |
Yazý alýntýdýr.
SUSMAK VE ÖÐRENMEK
Bir gün susmayý öðrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktým. Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduðum iletiþim tarzýydý. Babam akþamlarý eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün evde sýkýlýr onun geliþini iple çekerdim. Daha o kapýdan girer girmez boynuna atýlýr onunla oynamak isterdim. Babam sarýlýr, öper sonra da, hadi odana git, derdi. Yemek hazýrlanýnca annem çaðýrýr bu defa masada bir araya gelirdik babamla.Onlar annemle konuþurken ben araya girer, sesimi duyuramayýnca da baðýrýrdým. Babam sinirlenir, 'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldým, birde sen kafamý ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uðraþtým, bir çift laf da mý konuþturtmayacaksýn babanla?' diye çýkýþýr, beni odama gönderirdi.
Çaresiz bir þekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doðru yol alýrdým. Babam arkamdan, 'Bizim bir odamýz bile yoktu, her þeye sahip, hâlâ ne istiyor anlamadým.' diye baðýrmaya devam ederdi. 'Keþke benim de bir odam olmasaydý, keþke bizim de evimiz bir odalý olsaydý da hep birlikte otursaydýk' derdim içimden; ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim.
Yemekten sonra babam kanepeye uzanýr, eline kumandayý alýr, televizyon seyrederdi. Beni yanýna çaðýrýr biraz severdi. Onun izleyeceði önemli birþey varsa beni adeta yerimden bile kýpýrdatmazdý. Azýcýk hareket edip koþup oynamaya çalýþsam oda hapsim yeniden baþlardý. Bir gün anladým ki susunca babamla daha iyi anlaþýyoruz. Bu defa susarak yapabileceðim oyunlar geliþtirmeye baþladým. Önce resim yaparak baþladým iþe. Babam çizdiðim resimleri çok beðeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna iþte.' diyordu. Babam bazen göz ucuyla bakýyor, resimle ilgili bir þey sorsam afallýyordu. Ama bana kýzarak beni artýk odama göndermiyordu. 'Son günlerde ne de akýllandý benim oðlum.' diye komþulara anlatýyordu annem halimi. Resimlerim arttýkça ortalýk daðýlmaya baþladý. Annem 'Odaný topla!'diye odama kapattýðýnda iþe nereden baþlayacaðýmý bilemiyordum.
Ben bunlarla uðraþýrken zaman geçiyor; ama odamý toparlamayý beceremiyordum. Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayý yasaklayacaðým.' dedi bir gün. Susuyor olmamý usluluk olarak deðerlendiren ailem resim yapmayý da elimden alýrsa ben ne yapacaktým?
Bu düþüncelerle bir aile tablosu yaptým. Babam eve gelince uygun zamaný kolladým. Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz çizdiðim resmi getirdim. Babam baktý. Hým, dedi 'Çok güzel olmuþ.Bu adam benim herhalde.' dedi. Ben 'Hayýr o adam deðil, bu çocuk sensin.'dedim. O 'Hayýr, bu adam benim, bu çocuk sensin, bu küçük kýz da arkadaþýn.'dedi. Ben yine 'Hayýr, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kýz da annem.' dedim. Babam benimle uðraþmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi. Heyecanla baþladým anlatmaya.Ben büyüyüp adam olacaðým. Ýþ bulup çalýþacaðým. Siz yaþlanýp küçüleceksiniz. Beliniz bükülecek, komþumuz Ahmet amca ile Ayþe teyze gibi küçücük kalacaksýnýz. Ben iþten geldiðimde yorgun olacaðým. Siz benimle konuþmaya çalýþtýðýnýzda iþyerinde kafam þiþmiþ olacaðýndan sizi duymayacaðým bile. Siz benimle bir þeyler paylaþmak istediðinizde 'Hadi odanýza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceðim. Ve bir de baðýracaðým 'Her þeylerini alýyorum. Sýcacýk odalarý da var, daha ne istiyorlar' diye.
Annemle babamýn gözleri fal taþý gibi açýlmýþtý. Duyduklarýna inanamýyorlardý. Bana sarýlýp beni öyle içten bir okþayýþlarý vardý ki sonsuza kadar konuþsam hiç býkmadan dinleyecekler gibiydi
Ömür Dediðin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti Yarýn Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediðin Bir Gündür,
O Da Bugündür...
Kazým 02 June 2007 09:15 |
Necdet Saraç
necdetsarac@birgun.net
Komünist misin, Alevi misin? 01/06/07 Gazetede "kýzýmý artýk baþka okula göndereceðim" baþlýðýyla yayýnlanan haberin yanýndaki fotoðraftaki kiþinin yüzü tanýnmasýn diye kapatýlmýþ, ismi bilinmesin diye de ismi ve soyismi yerine "Ý.K." yazýlmýþ. Yüzü kapatýlan ve ismi yazýlamayan kiþi, ne yüz kýzartýcý bir þuç iþlemiþ, ne de bir sanýk. Üstelik yüzünün kapatýlmasýnýn, isminin yazýlmamasýnýn nedeni basýn ahlak yasasýndan da kaynaklanmýyor. Resimdeki kiþi 18 yaþýndan büyük. O bir baba. Kendisinin, ailesinin, çocuðunun taciz edilmesinden, dövülmesinden belki de öldürülmesinden korktuðu için yüzünü saklýyor. Babayý bu kadar korkutan ve gizlenmesine neden olan olay Türkiye'nin en önemli þehrinde Ýstanbul'da ve 2007 yýlýnda gerçekleþiyor.
Baðcýlar Lisesi'nde 2. sýnýfta okuyan 16 yaþýndaki kýzlarýnda son 6 ayda fikirlerinde, davranýþlarýnda ve kýyafetlerinde ani deðiþikleri fark eden aile bunu araþtýrmaya baþlýyor. Aile yaptýðý araþtýrmada çocuklarýnýn "sýký bir din eðitimine" tabi tutulduðunu ortaya çýkarýyor: Kýzlarý yalnýzca dini kitaplar okumaya baþlýyor, kapanmak istiyor. Babasýna "baba sen niye namaz kýlmýyorsun?" diye sormakla kalmýyor, annesine de "kapanmalýsýn, yoksa cehennemde yanarsýn" demeye baþlýyor... Bu hýzlý deðiþimin de devlete ait bir lisede verilen "eðitimle" gerçekleþtiðinin ortaya çýkmasý ise uzun sürmüyor. Okulda çocuklarýnýn eski din öðretmeninin etkisinde kalarak, öðrenim gördüðü lisenin bodrum katýnda mescide dönüþtürülen bir odada arkadaþlarýyla toplu olarak namaz kýldýðýný ortaya çýkarýyor ve bunu cep kamerasýyla görüntülüyor...
Konu basýna yansýyýnca laik bir sistemle idare edildiði iddia edilen devletin Ýl Eðitim Müdürü Eðitim Bakanlýðý da siyasal Ýslamýn eline geçtiði için rahat ve çok piþkin: "Ne var yani, bir odaya toplu olarak gitmiþler ve ibadet yapmýþlar. Bu ülkede din ve vicdan özgürlüðü var" diyor.
Her alaný hýzla ele geçiren siyasal Ýslamcýlar ve Ýslami basýn geliþmeler karþýsýnda ayakta: Dünkü Ýslamcý gazetelerin Baðcýlar Lisesi'ndeki bu geliþmeye karþý tepkileri neredeyse ayný ve ortak: Vakit "Bunu Moskof bile yapmaz" diye baþlýk atmýþ, Zaman ve diðerleri de "amaçlarý tahrik etmek" diye baþlýklar atmýþlar. Okulda namaza ve din eðitimine tepki gösterilmesine tepki gösteren AÜ Ýlahiyat Fakülte-si'den Prof. Dr. Hayri Kýrbaþoðlu "hem okullarda din dersi veriyorsun. Namazýn dinin temel esaslarýndan biri olduðunu öðretiyorsun hem de 'vay namaz kýlýyorlar' diyorsun" demiþ. Kýrbaþoðlu haklý çünkü bu ülkede din dersi 25 yýldýr zorunlu. "Dini" iyi bilmezsen sýnýfta kalýyorsun. 12 Eylül sonrasý, sola, solculara, Alevilere ve bütün demokrasi güçlerini yok etmek için baþlayan saldýrý dalgasý, siyasal Ýslami öne çýkardý. Cuntanýn baþ generalinin ayetlerle yaptýðý konuþmalar, Alevi köylerine zorla yapýlan camiler halen orta yerde deðil mi? 12 Eylül ile bir Anayasa maddesi haline getirilen zorunlu din dersi deðil mi bugün yaþanan büyük kadrolaþmanýn nedenlerinden biri? Bunlara hayýr demek mümkün mü?..
Baðcýlar Lisesi'nde duyarlý bir babanýn ortaya çýkardýðý mescidin tek örnek olmadýðýný devletin ilgili birimleri bilmiyor mu? Devletin birçok lisesi ve kurumu siyasal Ýslamýn iþgali altýnda deðil mi? Bu ülkede milyonlarca Alevi çocuðunun zorunlu din dersleriyle üstelik uygulamalý olarak Sünni-leþtirildiði bilinmiyor mu? Tabii ki biliniyor... Dün Yalova'da ortaya çýkan uygulamalý din dersi gibi skandalla, bugün Baðcýlar'da ortaya çýkan Lise'de mescid skandali arasýndaki en önemli benzerlik, yarýn ortaya çýkacak bir baþka benzer örneðe kadar yarýn unutulacak olmasý!
Bu ülkede din ve vicdan özgürlüðü diye yalnýzca siyasal Ýslami, Sünnileþ-tirmeyi, türbaný anlayan anlayýþ iktidarda kaldýðý sürece, ülkemizde laiklik ve özgürlük lafý olan kendisi olmayan bir olgu olarak kalmaya devam edeceði gibi, 16 yaþýndaki kýzýnýn fanatik bir dinciye dönüþtürülmesine karþý çýkan babalarýn tehdit almaya ve "Komünist misin, Alevi misin, Sünni misin, CHP adayý mýsýnýz" gibi sorulara muhatap olacaðý kesin gözüküyor. 22 Temmuz seçimlerinde bu sürece müdahale etmezsek, bu ülkede laikliði ve demokrasiyi gerçek anlamýyla kendi ayaklarý üzerine dikmezsek tehditlerin sorularla, tacizlerle sýnýrlý kalmayacaðýndan emin olabilirsiniz?
"Namaz Gönüllüleri Platformu" gibi bir çok çevrenin açýklamasý oldukça manidar: "Namaz, dinin 5 esasýndan biridir. Ona düþmanlýk infiale yol açar, insanlarý tahrik eder". Malum bunlar "kendi dinleriyle" ilgili "nedense" çok hýzlý "tahrik" oluyor ve her tahrik oluþlarýndan sonra da tehditler en son Malatya örneðinde olduðu gibi katliama dönüþüyor...