|
Saturday, 21 December 2024 |
|
|
Anasayfa Ziyaretçi Defteri |
Ziyaretçi Defteri
Ziyaretçi Defterini imzala
mehmet zaman baþ
07 October 2007 20:10 | ankara
Merhaba sevgili Gökçe harmanlýlar, 1950li yýllardan bugüne kadar köyümüzün olumsuz koþullarý ve olanaksýzlýklarý, ekonomik birikimden yoksun, yoksul insanlarýmýz þehirlere göç etmek zorunda kaldýlar. 1970li yýllarda yaþadýðýmýz þehirlere yoðun göçle birlikte yurdun birçok yerlerine hatta yurtdýþýna kadar daðýldýk. Öyle ki çocuklarýmýzýn birbirlerini hiç tanýma þansý olmadý. Köylülerimizin bu daðýnýklýðý ve olanaksýzlýklar, birbirlerine akraba olan insanlarýmýzýn tanýþamamasýna neden oldu. Ayný otobüste, ayný okulda yan yana duran bu insanlar birbirlerine yabancý gibi gidip geldiler. Yazarlarýmýz, öðretmenlerimiz, hekimlerimiz, müþavirlerimiz,avukatlarýmýz, mühendislerimiz memurlarýmýz oldu ve eðitim düzeyimiz de yükseldi fakat yine de bir araya gelemedik. Bundan dolayý birbirimize olduðu kadar gelenek ve göreneklerimize yani kültürümüze de yabancýlaþtýk hazýr bulunan derneðimize sahip çýkmýyoruz Bürokrasi ve maddi engellerden öte, bizim bu özverili ve birleþtirme ve dayanýþma düþüncemiz bazý dostlarýmýz tarafýndan yýkýcý eleþtirilere maruz kaldý. Fakat biz siz köylülerimize olan inancýmýzla yolumuza devam ediyoruz Siz köylülerimiz için hizmet vermekten onur duyuyoruz. Bu dernek sayesinde bu güne kadar bir çok þeyin baþarýldýðýna inanýyorum. Örneðin; köyümüzün tapu kadastro iþlerinin, köy yollarýnýn, aþure günlerinin, kadýnlar günü etkinliklerinin, biri yine Boluda olmak üzere beþ defa gezinin yapýlmasý bu hizmetler arasýndadýr. Düþünen, sorgulayan, araþtýran bir toplum yaratmanýn yolunun örgütlü olmaktan, dayanýþmadan geçer. Öyleyse sevgi ve hoþgörünün olduðu bu yapýyý koruyalým ve yaþatalým.
Bu coþkuyu, heyecaný paylaþmak için siz köylülerimize de görev düþüyor: Derneðimizi büyütmeye .davet eder yönetim kurulu adýna bayramýnýzý kutlarýn Saygýlarým laSen yoksan, bir kiþi eksiðiz! Baþkan Mehmet Zaman
yakup zaman
07 October 2007 14:31 |
ÝTE BAK HELE Gazete okurken aymazýn biri, Ýrademe yapmak istedi müdahele, Örümcek kafasý,kanlýgözleri, Tehditler savuruyor ite bak hele.
Bu gazete sahibi dine düþmanmýþ, Yazarý çizeri,yalan yazarmýþ, Hacýya hocaya çamur atarmýþ, Nasýlda saldýrýyor ite bak hele.
Okuduðum gazetede vatan,hürriyet, Bunlardan korkuyor,bozuk zihniyet Beyni çalýþmayan cahil,mosibet, Ders verecekmiþ bana ite bak hele.
Cumhuriyet çýkardým iyice fýttýrdý, Koministmisin diye sözle saldýrdý, Ben umursamadýkça iyice çýldýrdý, Niyetini bozmuþ ite bak hele.
Gazete dediðin yeni þafakmýþ, Hatta vakit imiþ,hatta Zamanmýþ, Bunlarý okuyan gerçek dindarmýþ, Birde hükmediyor ite bak hele.
Kravat takmýþým bilmeliymiþim, Ýyiyi kötüyü çözmeliymiþim, Müslüman deðilsem gitmeliymiþim, Beni sorguluyor ite bak hele.
Meydaný boþ bulmuþ saldýrýyorlar, Kendi gibi deðilsen yargýlýyorlar, O düþünsede deðilsen yok sayýyorlar Sineceðim sandý ite bak hele,
Bunlar insan deðil kara bir yobaz Bunlardan sevgi,aþk,merhamet olmaz, Yakup gibi insanlar,bunlardan korkmaz Özümüz hoþgörüdür ite bak hele.
yakup zaman
Süleyman Zaman
07 October 2007 01:25 |
Muhsin Kýzýlkaya dostumuzun yazdýðý "Pes" simli makaleyi, Kazým dostumuz sitemize taþýmýþ. Muhsin dostla ayný þeyleri düþünüyoruz. Fakat Musin Dostumuzun mantýðýnda bir yanýlgý kendimni açýkça ortaya koymaktadýr. Sorun þu; Bu Türban "kiþiyi özgürleþtirir mi? Yoksa kullaþtýrýrý mý? Þimdi tüm bu olumsuzluklarý yazýp, Türbana arka çýkmanýn espirisini ve onun "özgürlükle" ilgisini ben kuramadým. Sanýrým Kazým dostumuzla, Muhsin dostumuz kurmuþtur. Düz mantýk insaný yanýltýr. Muhsin dotun yazýsýnda diyalektik bir mantýk bulamadým. Bu olaylarýn nedensellikleri üzerinde durmayan Muhsin dost; yýllarca "ümmet toplumu yaratmaya çalýþan" kadrolarýn yanlýþ ve amaçlý uygulamalarýný acaba kime mal ediyor. Laikliði ve Kemalist anlayýþý savunanlara mý? Ýþte ben buna Pes! derim. Pes ki; bugün "Türban"ýn kullanýlarak, toplumumuzu Feodalitenin içine çekmeye çalýþan bir anlayýþa bilerek veya bilmeyerek düþünsel destek verilmektedir. Yav dostlar düþünün kü; kimi insanlar "Türban'ýn Takýlmasýný" "özgürlük" sanýyorlar. Bu ne yaman çeliþki. Kadýnýn kafasýnda ki saçý baðlatmak, Özgürlük ! öylemi; kadýnýn görünen saçýný suç sayan bir anlayýþ kadýný "köle" yapmýyor mu? Bugün Muhsin dostun yazmýþ olduðu olumsuzluklarý onaylamak olasý mý? Ama þu da önemli deðilmi. Madem ki bilimsel ve diyalektik mantýkla düþüneceðiz; o zaman þöyle bir þey sorayým? Sevgili Muhsin ve Kazým dost; sizin bedeninize dýþardan bir "mikrop" girse, bedeniniz antikor üretmez mi? Üretir. Toplumlarda böyle. O zaman tarihin motorunu ileriye taþýyacak olan anlayýþ yerine, toplumu daha da geriye götürecek olan "dinsel" motifleri, giyim- kuþamlarý "özgürlük" adýna savunmak ta ne oluyur? Feodalist deðerlerden yanamýsýnýz? Hoþça kalýnýz.
Kazým
06 October 2007 03:22 |
Muhsin Kýzýlkaya muhsinkizilkaya@birgun.net Baþörtüsü serbest kalýrsa... 04/10/07
Mustafa Suphi ve arkadaþlarýný Karadeniz'de boðdular. Nâzým Hikmet'i ömür boyu hapse mahkûm ettiler, yurtdýþýna sürdüler, vatan hasretinden ölmesine sebep oldular. Sabahattin Ali'nin kafasýný kalasla parçalayýp öldürdüler. Yüzlerce yazarý, aydýný hapislerde çürüttüler, sürgüne gönderdiler.
Kitap yasakladýlar, piyes iptal ettiler, film yaktýlar. 33 Kürt köylüsünü kurþuna dizdiler, ölüm emrini veren generali yargýladýlar, ömür boyu hapse mahkûm ettiler, hapishanede ölen generalin adýný yýllar sonra köylülerin öldürüldüðü kazanýn kýþlasýna verdiler
Musevi, Rum ve Ermeni vatandaþlara Varlýk Vergisi'ni çýkarýp hepsini Aþkale'ye sürdüler, gayrimüslimleri cami inþaatlarýnda çalýþtýrdýlar, mallarýna mülklerine el koydular.
6-7 Eylül'de Türk ve Müslüman olmayanlarýn evlerini, iþyerlerini yaktýlar. Devlet eliyle kapitalist yetiþtireceðiz diye zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaptýlar. Sonra da kalkýp "sýnýfsýz imtiyazsýz kaynaþmýþ bir kütleyiz" deliler.
Ford araba satsýn diye demiryollarýný yapmayýp "trafik canavarý" diye bir þey icat ettiler. Adnan Menderes ve iki arkadaþýný idam ettiler. Beþ kere askeri darbe yaptýlar, onlarca kez Anayasa'yý ihlal ettiler. Deniz Gezmiþ ve üç arkadaþýný ipe gönderdiler. Çetin Altan'ýn gözünü kör ettiler. Erdal Eren'i ipe götürmek için yaþýný büyütüp astýlar.
Binlerce aydýný yurtdýþýna sürgüne yollayýp vatandaþlýktan attýlar. Ruhi Su'ya pasaport vermediler, çabuk ölmesine sebep oldular. Aziz Nesin'e dünyayý dar ettiler. Ýç savaþ çýkardýlar, 70'li yýllarda günde 30 kiþinin, toplam 5 bin kiþinin ölümüne sebep oldular. Diyarbakýr Cezaevi'nde vahþetin görülmemiþini uyguladýlar. Ýnsanlarý daða sürdüler. Otuz yýldan beri süren bir iç savaþa sebep oldular.
Orada iþkencenin her türlüsünü icat edip uyguladýlar. Ýnsanlarýn makatlarýna cop soktular. Koltuk altlarýna kaynamýþ yumurta koydular. Tabanlarýnýn altýný patlatýp tuzun üstünde gezdirdiler. Uzun süre sigarasýz býrakýp sonra koðuþun bütün pencerelerini kapatýp herkese birer paket sigara daðýtýp, o havasýz ortamda hep birlikte sigara içmeye zorladýlar. Fosseptik çukurlarýna soktular. Köpeklere tekmil verdirdiler. Türkçe bilmeyen Kürt vatandaþlara Ýstiklal Marþý'nýn on kýtasýný ezberlettiler. Resim yapmayý bilmeyen köylülere "yüz Türk büyüðünün" portrelerini çizdirdiler. Ýmamlarýn maaþýný Rabýta'ya ödettiler. Okullara zorunlu din dersini koydular. Türk-Ýslam sentezini icat ettiler. Hortladýysa eðer, irticayý hortlattýlar.
Hizbullah'ý yarattýlar. Domuz baðýyla insanlarýn baðlanýp boðdurulmalarýna sebep oldular. Arkadan yanaþýp enseye tek kurþun sýktýrdýlar, 5 bin faili meçhul cinayet iþlettiler. Kürtlerin dilini, kimliðini yasakladýlar. Yer adlarýný deðiþtirdiler. 3 bin 500 köyü boþalttýlar, bir coðrafyayý insansýzlaþtýrdýlar. Kürt köylülerine bok yedirdiler. 13 yaþýnda bir çocuðu herkesin gözü önünde öldürdüler, mahkemeyi fazla uzatmadýlar. Hâkim, savcý lojmanlarýna bomba koydular, bomba koyduklarýný itiraf ettiler. Uður Mumcu'yu, Bahriye Üçok'u, Musa An-ter'i öldürdüler, faili meçhule yazdýlar.
Hrant Dink'i vurdurdular. Vuranlarýn arkasýna bayrak koyup posterini yaptýlar. Katillere destan yazdýrdýlar. Sonra o destaný türkü yapýp Ýsmail Türüt'e söylettiler ve her þeyin üstüne tüy diktiler. Þimdi kalkmýþ, "Üniversitelerde baþörtüsün serbest kalýrsa eðer, mahalle baskýsý olur" diyorlar.
Pes!
Kazým
06 October 2007 03:19 |
Bir yanýmýz Emre bir yanýmýz Servet!
19.9.2007
Biz, bize benzemeyiz. Farklý farklý, çeþit çeþitiz. Beþ parmak misali! Varlýðýmýz ayrýlýklar, aykýrýlýklar, çeliþkiler üzerine kuruludur. Bir yanýmýz batýdadýr, bir yanýmýz doðuda. Kuzeyde de yer alýrýz, güneyde de... Zenginlikle yoksulluk iç içedir... Keza, medeniyetle cehalet de... Sýrça saraylarda yaþayan da bizim insanýmýzdýr, çöplerden yiyecek toplayan da... Bazen yüzümüzü aydýnlýða döneriz, bazen de karanlýða... Barýþý isteyenler de bu topraklardadýr, savaþtan beslenenler de... Velhasýl, yeryüzünün en anlaþýlmaz toplumuyuz. Nerede kabaracaðýmýzý, nerede durulacaðýmýzý kestirmek mümkün deðildir. Boþuna deðil, bilim adamlarýnýn, sosyologlarýn þaþkýnlýk içinde bizi izlemeleri. Hâl böyle olunca, ayný milli forma içinde siyah-beyaz misali bir kaç zýt karakter de yer alabiliyor. Týpký Emre Belözoðlu ve Servet Çetin gibi.
Galatasaray formasýný en son hak edecek futbolcu Emredir Henüz daha 17sinde bile nasýl çirkef bir futbolcu olacaðýnýn belirtilerini veren Emre Belözoðlunun yaptýklarýný burada bir kez daha sýralamanýn bir anlamý yok. Türk basýný bir haftadýr onunla yatýp kalkýyor zaten. O malum hareketi yaptý diye ceza almasýný istemek, boþa kürek çekmekten baþka bir þey deðil. Onun nerelerden, kimlerden, hangi güç odaklarýndan cesaret aldýðý zaten belli. Onu kollayanlarýn ceza kesmesini beklemek, kelimenin tam anlamýyla saflýktýr. Bir takým çevreler tarafýndan bir koruma kalkaný altýna alýnmasa, bu kadar pervasýz olmasý mümkün mü? Burada anlaþýlmaz olan, Galatasarayýn Fair Play ödüllü baþkaný ile yardýmcýsýnýn ona sahip çýkmasý, kucak açmasýdýr. Yeryüzünde Galatasaray formasýný en son hak edecek futbolcu Emre Belözoðludur. Bunu baþta eski baþkan Faruk Süren olmak üzere Galatasaray camiasý çok iyi bilir! Neyse... Benim asýl anlatmak istediðim bunlar deðil. Emre ve manevi destekçilerinin katran koyusu gölgesinin Türk Futbolunun üzerine çökmesi nedeniyle farkýna varamadýðýmýz Servet Çetinden bahsetmek istiyorum. Hani, Galatasarayda son maçýna kýrýk kaburgasýyla çýkan, maç içinde göðsüne aldýðý bir darbeyle acýlar içinde kývrandýktan sonra tekrar karþýlaþmaya devam eden, yüreði de kendi gibi kocaman adamdan...
Servete yapýlan eleþtiriler ya Emreye yapýlsaydý... Hiç düþündünüz mü, Servet Çetin kadar þu anda eleþtirilen bir baþka Türk futbolcusu daha var mýdýr? Onun Galatasaraya layýk bir futbolcu olmadýðýndan, milli takýma seçilmesine kadar bir dizi belden aþaðý eleþtiri okuyoruz, dinliyoruz, futbol ulemalarý tarafýndan... Hocalarýný Servet tercihinden dolayý bombardýmana tutuyoruz. Sahadaki cansiperane mücadelesini görmezden gelip, yaptýðý bir hatayý büyütüyoruz. Ne kadar kötü bir savunmacý olduðundan dem vuruyoruz. Ama onun gerek saha içindeki, gerekse saha dýþýndaki efendiliðini görmezden geliyoruz. Malta beraberliði eleþtirildi diye Emre gibi mülevvesler basýna kol gösterirken, Servet Çetinin bu kadar yoðun eleþtiri karþýsýnda aðzýný açýp tek kötü bir söz söylememesini, tek bir mimik hareketi dahi yapmamasýný göz ardý ediyoruz. Peki neden? Kimbilir? Belki fakir bir köylü çocuðu içindir, belki de sýrtýný bir yerlere dayamadýðý için... Her ne olursa olsun Servet, genç futbolcularýn önünde bir profesyonellik, bir centilmenlik abidesi olarak yükselmektedir. Belki çok üst düzey bir futbolcu deðil, ama üst düzey bir insan olduðu su götürmez gerçek. Bazýlarýnýn insanlýktan çýktýðý þu günlerde onun gibilere çok ihtiyacýmýz var. Çünkü o bizim aydýnlýk yüzümüz; üzerimize çöken zifiri karanlýðý yýrtýp atacak...
Hamit Turhan hturhan@fanatik.com.tr 4937 Mesaj Var
|
|