1980 öncesi toplum örgütlü, sorgulayan ve hak arayan bir toplumdu. Ýnsanlarýn yaþamla ilgili tespitleri ve bu tespitlere uygun mücadele biçimleri bulunuyordu. Sýnýfsal çeliþki toplumun bilincine iþlemiþti. Toplumun dinamik kesimlerince Kapitalizmin ve sistemin eleþtirisi yapýlýyor ve buna karþý seçenekler ve karþýt tezler savunuluyordu. Toplumsal bilinç sistemi rahatsýz etmeye baþlamýþtý. Sol çok önemli mevziler kazanmýþ ve halk tarafýndan desteklenir olmuþtu. Diðer yandan bu geliþen halk muhalefetini durdurmak ve toplumda karmaþa yaratmak için sistem tarafýndan belirli guruplar (milliyetçi ve kafatasçý ülkücüler) desteklenir oldu. Ve bu sayede insanlar birbirine kýrdýrýldý. Nice masum insan öldü, öldürüldü. Toplum adeta iç savaþ düzeyine getirildi. Bir yandan da 1980 nin 24 Ocak ekonomik kararlarýyla; (kamucu, planlý, denetleyici ekonomik anlayýþ yerine) liberal ekonomik anlayýþa geçiþ saðlandý. Bugün geldiðimiz çýkmazýn en büyük nedenlerinden birisidir bu 24 Ocak Kararlarý. Bu kararlarla üretim ekonomisi terk edilip; hizmet sektörüne aðýrlýk verilmeye baþlanmýþ; serbest döviz sistemine geçilmiþ; çalýþanlarýn reel (gerçek) alým güçleri azaltýlmýþ; gümrüklerin sýfýrlanmasý dolayýsýyla içeriye dönük üretim yapan bir çok sanayi, rekabet karþýsýnda tutunamamýþ ve bir çoðu iflas etmiþ ve bu nedenle iþsizlik artmýþ; çiftçilere tarým yardýmý kesilmiþ; kaynak yaratma adýna en büyük kamu kurumlarý özelleþtirme adýna birilerine peþkeþ çekilmiþ ; sürekli borçlanma politikasýyla bugün iç ve dýþ borçlar 250- 300 milyar dolara ulaþmýþ; saðlýk, eðitim gibi temel hizmetler paralý konuma getirilmiþ ve parasý olan okur, parasý olan yaþar mantýðý iþler olmuþ; ....bg. Bu olumsuz durumlar tamamen 12 Eylülün getirdiði sonuçlardýr. 12 Eylül bu ülkenin üzerine bir karabasan gibi çökmüþtür. Sola gelince; 1980 sonrasýnda sol tamamen kabuðuna çekildi. 12 Eylül Solu sindirdi. Halký yoksullaþtýrdý, örgütsüzleþtirdi, korkuttu. Sistem Solun kan damarlarýný kesti. Ýþçi kendi sýnýfsal kimliðinden koptu. Etnik, dinsel ve yerel kimlikler ön plana çýktý. Sol bu kimliklerin yanýnda bir duruþ sergiledi. Ve giderek bir kýsým Sol Marjinalleri savunan entel bir konuma girdi. Bu anlamda bütünleþmenin deðil, bölünmenin, küçülmenin yanýnda oldu. Soldan bir kesim; toplumun alt guruplarýnýn kimliklerini, özgürlüðünü savunan bir duruþ sergiledi. Sýnýfsal ve tüm sistemi sorgulayan bir anlayýþ ne yazýk ki oluþamadý. Kimi sol anlayýþ ise; tarikatlarýn insan haklarý adýna özgürlüðünü savunur oldu. Oysa tarikatlarýn bir feodal toplum anlayýþýnýn ürünü olduðunu sorgulamadý. Kimi sol anlayýþ ise ulusallýk adýna gittikçe milliyetçi söylemleri dile getiren ve neredeyse kafatasçýlýða varan bir anlayýþýn temsilcisi konumuna geldi. Kimisi geçmiþte eleþtirdikleri Kapitalizmin tek gerçeklik ve Liberalizmin en doðru en gerçek sistem olduðunu söyleyerek, karþý duruþ sergileyip; sosyalizmin insanlýðýn geliþiminin önünde bir engel olduðunu söyledi. Kimisi de emperyalizm diye bir kavram bulunmadýðýný, geliþen ve geliþemeyen toplumlarýn veya devletlerin bulunduðunu, geliþenin yanýnda olmanýn doðru bir tavýr olduðunu ve emperyalizm, eþitlik, dayanýþma, adilce bölüþüm, baðýmsýzlýk ve sýnýf yararý gibi kavramlarý savunmanýn dinozorluk olduðunu söyledi. Ve halen günümüzde Türk solu kendi gerçeðini, gerçek kimliðini bulamadý. Tartýþmalar sürüyor. Ama inanýyorum ki yaþamýn zorunluluðu ve hayatýn pratiði solun da gerçek kimliðini bulmasýný saðlayacaktýr. Bütünselliði kavrayan; sýnýfsal bir yaklaþým sergileyen; emperyalizmin varlýðýný inkar etmeyen; ulusallýðýn günümüz dünyasýnýn gerçekliði olduðunu bilen ve bu anlamda emperyalizme karþý duran; diðer yandan da dünyada geliþen muhalif kesimlerle de iliþkili bulunan bir sol anlayýþa gereksinim vardýr.
12 EYLÜLÜN ANLAMI
12 Eylül ülkemizin ileriye doðru olan geliþimini durdurmaya ve o devindirici toplumsal bilinci yok etmeye ve toplumun gidiþini geriye döndürme eylemdir!. 12 Eylül, 1970lerin ikinci çeyreðinde öellikle Uluslar arasý Sermaye ve bir Amerikan projesi olarak ortaya atýlan YDDnin paradigmasýna uygun; ülkemizi dizayn etme ve toplumu hazýr bir konuma sokma eylemidir. 12 Eylül, toplumu YDDnin istediði koþullara getirimeye dönük bir eylemdir.! 12 Eylül ülkemizin ibresini ve ivmesini, ABDnin ve ABnin etkin olduðu Uluslaararasý Sermayenin güdümüne sokma eylemidir. 12 Eylül, Osmanlýlýðý yeniden diriltme ve Laik Cumhuriyeti bitirme eylemdir.! 12 Eylül, Atatürkün devrim ve ilkelerini uygulamaktan kaldýrmak, Atatürkü halkýn beyninde ve düþüncesinde silmek eylemidir. (Bunu içinde Atatürkü her gün gündemde tutarak, halkta bezginlik ve soðutma duygusu yaratmýþlardýr. Bu durum da Atatrük'ü halkýn gönlünde ve bilincinde sildirmek amacýyla, yapýlmýþtýr. . Nitekim bu maya tutmuþtýur.!) 12 Eylül, yurttaþ kimliði yerine, ümmet ve kul kimliðini yeniden yaratmaya dönük bir eyelemdir. Bunu da halký yoksullaþtýrýp, arabesk kültürü egemen kýlarak, halký kaderciliðe ve inanca yönlendirerek yapmýþlardýr. Büyük baþarý kazanmýþlardýr.! 12 Eylül, sisteme karþý muhalif olan insnalarý, kurumlarý ve guruplarý sindirme, yýldýrma eylemidir. 12 Eylül, Atatürkün en çok istismar edildiði bir dönemdir. Bu da halký Atatrükten soðutma ve ayrýþtýrma eylemi olarak ortaya konmuþtur. 12 Eylül, ülkenin varolan ekonomik kaynaklarýnýn (özellikle KÝTlerin) laçkalaþtýrýlarak, özelleþtirilmesini saðlamak ve bu yöntemle, bu kurumlarý büyük sermayeye ucuz bir þekilde peþkeþ çekilmesinin koþullarýný yaratmaya dönük bir eylemdir. 12 Eylül, edilgen ve güdümlü bir toplum yaratmaya dönük bir eylendir. 12 Eylül, düþünmeyen, sorgulamayan, bilimsellikten uzak, hurafeye eðilimli bir gençlik yaratmaya dönük bir eylemdir. 12 Eylül, üreten ve bilgi yükleyen bilimsel bir eðitim yerine, tüketen ve bilgiyi dýþlayan bir eðitim modelinin yaþama geçirlmesine dönük bir eylemdir. 12 Eylü, toplumun ve insanlarýn kendi kültürüne yabancýlaþmasýný saðlayan, buna karþýlýk markacý, taklitçi ve özentili bir insan modeli yaratmaya dönük bir eylemdir. 12 Eylül, halklarý birleþtirmekten uzaklaþtýran, tam tersine ayrýþtýrma kültürünü öne çýkaran yöntemele bu ülkenin üniter yapýsýný bozmaya dönük bir eylemdir. 12 Eylül, iþkencelerin, öldürmelerin, idamlarýn, fiþlenmelerin, faili meçul cinayetlerin yaþandýðý eylemler bütünüdür. 12 Eylül, aydýna, üretene, emekçiye, iþçiye, memura, mühendise, köylüye, ögrenciye,...bg. düþmanlýk besleyen bir yönetimin adýdýr. Bu maddeleri daha da çok arttýrabiliriz. Ama bu açýklamalar bile 12 Eylülün bu ülkenin yararýna yapýlmadýðýný belirten en temel göstergelerdir. Bugün ülkemizin gelmiþ olduðu koþullar 12 Eylülün bir sonucudur. 12 Eylül, Emperyalizmin projesidir. Bu proje Emperyalistler açýsýndan tutmuþtur. Ama ülkemizin halký adýna çok kötü sonuçlar doðurmuþtur. Bugün sýnýf bilinci tamaman ortadan kalkmýþ, tarikat, cemmat ve etnisiteye dayalý deðerler öne çýkarýlarak, ayrýþtýrýcý kavramlar daha geçerli konuma getirilmiþtir. Bu durum birleþtiren, kaynaþtýran, bütünleþtiren deðil, ayrýþtýran, farklýlaþtýran, bölüþtüren, düþmanlaþtýran ...bg. deðerler olmuþtur. !2 Eylül bu ülkenin zararýna yapýlmýþ bir darbedir. Halkýmýzýn bunu iyi bilmesi gerekmektedir. Zaten tarihin ortak aklýda hükmünü böyle vermiþtir. Tarihin aklý þaþmaz...!
UTANÇ TABLOSU 12 September 2008 13:44 |
ÝNSANLIK ONURU ÝÞKENCEYÝ YENECEK AMA GÖREBÝLECEKMÝYÝZ????
12 Eylül'ün inanýlmaz iþkence yöntemleri 12 Eylül 2008 hurriyet.com.tr Gazeteci Oðuz Güven'in 78 kuþaðýný anlattýðý "Zordur Zorda Gülmek" adlý kitabýnda insanýn kanýný donduran iþkence yöntemleri anlatýlýyor. 12 Eylül 1980 darbesinin öncesi ve sonrasýnda "78 kuþaðý" diye adlandýrýlan gençlerin yaþadýðý trajikomik gerçek öykülerin yer aldýðý kitap yeni öykülerle geniþliyor.
3. Baskýsýný yine 12 Eylül'ün yýldönümünde yapan kitapta, bu kez Diyarbakýr Cezaevi'nde uygulanan iþkence yöntemleri de tüm ayrýntýlarýyla anlatýlýyor. Ýþte, Diyarbakýr Cezaevi Gerçeðiyle Yüzleþme Araþtýrma ve Adalet Komisyonu raporundan akýllara durgunluk veren iþkence yöntemleri:
FALAKA: Yaygýn ve sürekli uygulandý. Ayak tabaný, ellerin içi gibi vücudun kaslý bölümlerine kalas, cop, zincir, saz sapý, pik demir vb. vurularak gerçekleþtirilirdi. Bu yöntem, ayak tabanlarýný ve el ayalarýný patlatýr, kaba yerleri ezer, morartýr, týrnaklarý sökerdi. El ayak gibi herhangi bir yeri kýrar, sakat býrakýrdý.
KÖPEK SALDIRTMA: Tutuklu çýrýlçýplak soyulur, kurt köpeði üzerine saldýrtýlýrdý. Köpeðin ilk kaptýðý yer bacak arasý olurdu.
ZlNCÝR: 20-25 metre uzunluðundaki zincirin uçlarý iki tutuklunun boynuna baðlanýr, tutuklular sýrt sýrta verdirilerek ters yönde hýzla itilir. Tutuklu tek ayaðýndan zincire baðlanýr, bu zincir yüksek bir yere asýlýr, tutuklu bayýlýncaya kadar askýda kalýrdý.
GERME: Tutuklunun bir bacaðý merdiven kenarlýðýna baðlanýr, diðer bacaðý da açýk býrakýlan koðuþun gözetleme deliðine baðlanýp kapý kapatýlýr, tutuklunun bacaklarý koðuþ kapýsýnýn eni kadar gerilir ve öyle kalýrdý. Koþuþturulur, zincir tam gerilince, her iki tutuklu da sýrtüstü yere düþerdi.
AYAKTAN ASMA/TEPE: 50-60 kiþi havalandýrmaya alýnýrdý. Gardiyan "tepe ol" komutu verince tüm tutuklular üst üste bindikten sonra, bir tutuklu da üst üste yatan tutuklularýn üstüne çýkar, istiklal Marþý'nýn on kýtasý okutulurdu.
KULE: Havalandýrmaya çýkan tutuklular altý kiþilik daire oluþtururlardý. Bunlarýn üzerine 3-4 kat olacak biçiminde tutuklular çýkarýldýktan sonra, gardiyanýn "yýkýl" komutuyla kule oluþturan tutuklular kendini yere býrakýr ve böylece tutuklularýn deðiþik yerlerinde kýrýlma, incinme ve çýkýk olurdu.
RANZA ALTI: Gardiyanlar ellerinde kalaslarla koðuþa girip, "ranza altý ol" komutunu verince, koðuþta bulunan tutuklularýn hepsi ranzalarýn altýna girerdi. Herhangi bir yerlerinin açýkta kalmamasý gerekiyordu. Ranzalarýn altýna tüm tutuklular sýðmadýðý için kiminin eli, kiminin kolu dýþarýda kaldýðýndan, gardiyanlar ellerindeki kalaslarla tutuklularýn dýþarýda kalan kýsýmlarýna vurmaya baþlardý.
KANTAR: Tutuklular havalandýrmada çýrýlçýplak soyundurulup tek sýra halinde dizilirler, sýranýn ön tarafýnda duran tutuklu sýrt üstü yatýrýlýrdý. Ýkinci tutuklu, yatan tutuklunun testis ve erkeklik organlarýndan tutarak yukarý kaldýrýr, tutuklunun kaç kilo geldiðini söylemesi istenirdi. Tüm tutuklular birbirini tartana kadar bu iþlem devam ederdi.
KERVAN: Havalandýrmada, tutuklular tek sýra dizilir, her tutuklu önündeki tutuklunun sýrtýna bindirilir, bacaklarý, altýndaki tutuklunun boynundan aþaðýya sarkýtýlýr ve kulaklarýndan tutmasý istenirdi. Gardiyanýn komutuyla tutuklular yürümeye baþlar ve bu iþlem tutuklular ayakta duramayacak duruma gelene kadar sürerdi.
SEHPA: Tutuklu gece koðuþtan alýnýp, koðuþ koridorunda gardiyan ve subaylardan mizansen olarak oluþturulan bir mahkemede sorgulanýrdý. Mahkeme, tutukluyu idam cezasýna çarptýrýr, ikinci katýn merdiven kenarlýðýna bir ip geçirilip, ipin ucuna tutuklunun boyun kemiðini kýrmayacak düzeyde kalýn bezden bir ilmik takýlýr, tutuklunun boynu bu ilmiðe geçirilir ve temsili infaz gerçekleþtirilirdi. Tutuklu tam boðulacaðý sýrada ip açýlýrdý.
COP SOKMA: Gardiyanlar copu zeytinyaðýna batýrýr ve yaðlý copu tutuklunun makatýna zorla sokardý. Sonra bu copu kendisine ya da bir baþka tutukluya yalatýrlardý.
ÇEK-ÇEK: Tutuklu çýrýlçýplak soyundurulur ve erkeklik organýna bir ip takýlýrdý. Gardiyan ipin diðer ucunu alýp hýzla koþar, tutuklu da zorunlu olarak gardiyanýn peþinden koþar.
LAÐIM SUYUNA SOKMA: Tecrit bölümünün alt katýndaki bazý tuvaletlerin delikleri týkanýr. Hücrelerin pisliði ve laðým sularý burada biriktirilir, diz boyu kadar oluþturulan pisliðin içine tutuklu atýlýr ve pislik yedirilirdi
KiTAP OKUMA: Koðuþta bir tutuklunun eline kitap verilir, tutukluya avazý çýktýðý kadar yüksek sesle tek tek sözcükler okutulurken, diðer tutuklular bu sözcükleri tekrarlarlardý. Sabahtan akþama kadar yapýlan bu iþlem sýrasýnda, tutuklular ayakta durmak zorundaydý.
MARÞ SÖYLETME: Cezaevinde bulunan herkes elli'yi aþkýn marþý ezberlemek zorundaydý. Bu marþlar tutuklularýn ses telleri tahriþ oluncaya kadar söyletilirdi.
ÖL DEDÝÐÝMDE: Tutuklu havalandýrmanýn orta yerine çýkarýlýr, hazýr ol durumuna geçirilirdi. Gardiyanýn "öl" komutuyla tutuklu kaskatý, eklemlerini kýrmadan yere düþürülürdü. Bu iþlem gardiyanýn keyfine göre tekrarlanýrdý.
SÝGARA ÝÇÝRME: Bunun çok çeþitli yöntemleri vardý. En çok uygulananlarý þunlardý: Koðuþta kalan tutuklularýn eline beþ adet sigara verilir, sigaralarýn tümü yakýlarak devamlý aðzýnda tutulurdu. Gardiyanýn "çek-býrak" komutuyla sigaralar bitinceye kadar içirilir, sigaralar-filtreleri dahil- tutuklulara yedirilirdi. Bu sýrada koðuþ pencereleri kapatýlýr, havasýzlýk ve dumanla boðulma ortamý yaratýlýrdý.
BANYO: Tutuklular çýrýlçýplak soyundurulur ve tek sýra halinde banyoya götürülürdü. Banyoda sabun kullanýlmazdý. Hortumla tazyikli su tutuklularýn üzerine fýþkýrtýlýrdý. Daha sonra tutuklular koridora çýkarýlýr, "Yat-sürün" komutuyla tutuklular yerlerde süründürülerek koðuþlarýna götürülürdü.
SAYIM DÜZENÝ: Tutuklular günde en az beþ kez sayýlýrdý. Her sayýmdan önce, tutuklular sayým düzenine geçer, sayým talimi yaptýrýlýr, yüksek sesle tekmil verilir, rahat-hazýr ol ile, çöker kalkarlardý.
GECE NÖBETÝ: Geceleri her koðuþta mevcuda göre 2-7 kiþiye kadar tutukluya sýrayla nöbet tutturulurdu. Nöbet sýrasýnda devriye gezen gardiyanlar, koðuþun mazgal deliðini açar, nöbetçi tutuklunun mazgaldan dýþarý elini uzatmasýný ister, tutuklunun ellerine cop veya kalasla istediði kadar vururdu.
LOKOMOTÝF: Tutuklular havalandýrmaya çýkarýlýr, Ýki kiþi çýrýlçýplak soyundurulur, bunlardan birisi domalýp iki eliyle diz kapaklarýný tutar, diðeri de arkadan bunu kucaklardý. Gardiyanýn "uygun adým marþ" demesiyle her iki tutuklu havalandýrmada dolaþýrlar, diðer tutuklular zorunlu olarak bunlarý izlerdi.
PÝSLÝK YEDÝRME: Her havalandýrmanýn ortasýnda bir laðým çukuru vardý. Laðým sularý ve insan pislikleri burada toplanýrdý. Tutuklulara bu çukurdan avuç avuç pislik alýp yemeleri istenirdi.
ÝÞEME: Havalandýrmada bir tutuklunun yere yatmasý istenir, diðer tutuklulara, yerde yatan tutuklunun yüzüne iþemesi istenirdi..
TECAVÜZ: Cezaevinde görev yapan gardiyanlar, genç tutuklulara merdiven altlarýnda zorla tecavüz ederlerdi. Ayrýca iki tutuklu çýrýlçýplak soyundurularak birbirlerine tecavüz etmeleri istenirdi.
HASTANE: Hastanede de cezaevindeki kurallar geçerliydi. Hasta, tuvalete götürülmez, yatakta da hazýr ol vaziyetinde yatardý.
VEREM: Veremlilerle, saðlam tutuklular birbirinden tecrit edilmez, ayný kapta yemek zorunda býrakýlýrdý. Ayný battaniyenin altýnda yatýrýlýrlardý. Veremlilerin balgamlarý tahlil yapýlacak bahanesiyle toplanýr, karavanadaki yemeklere karýþtýrýlýr ve bu yemekler tüm tutuklulara yedirilirdi.
AYAKTA BEKLETME: Bu yöntem cezaevinde her gün geçerliydi. Sabah saat 05'den akþam 17-19'a kadar tutuklularýn oturmasý yasaktý.
KONUÞMA YASAÐI: Koðuþ içindeki iki kiþinin birbiriyle konuþmasý, tutuklunun gülmesi ve düþünür gibi görünmesi yasaktý. Böyle bir suçu iþleyen tutuklulara yukarýdaki iþkence yöntemleri uygulanýrdý.
GECE BASKINI: Nöbetçi subay ve gardiyanlar, gece geç saatte tutuklularýn koðuþuna girerek, uyku sýrasýnda tutuklulara cop veya kalaslarla dayak atarlardý.
AVUKAT-ZÝYARET DAYAÐI: Avukat görüþmesine ve diðer görüþmelere gidip gelirken tutuklulara dayak
yakup zaman 12 September 2008 12:56 |
Buün 12 eylül darbesinin 28.ci yýlý.Bu 28 yýlda solun nasýl yok edilmeye çalýþýldýðý daha açýk ve net bir þekilde görülüyor.Hala kendimizi toparlayamadýk.Birkez daha kýnýyor ve darbeci generallerin yargýlanmasýný diliyorum.Bu karanlýk güne özgü 2006 yýlýnda yazmýþ olduðum þiirimi sizlerle paylaþmak istiyorum.
12 EYLÜL 1980 Örtmüþtü üstümüzü kapkara bir siyah tül, Soluverdi aniden o açan kýrmýzý gül Bölündük parçalandýk,adeta yok edildik, Silindir gibi geçti üzerimizden 12 eylül
Ne evren yargýlandý,nede diðer paþalar, Daraðacýnda sallandý o masum genç fidanlar, Bakan baþbakan oldu onca cana kýyanlar, Bir silindir geçti üzerimizden 12 eylül
Hep sustuk,suturulduk,konuþturmadýlar bizi, Allak bullak ettiler,bozdular yörüngemizi, Toz bulutu içinde göremedik önümüzü, Silindir gibi geçti üzerimizden 12 eylül.
Kimileri destek verdi bu hayasýz darbeye, Mahpuslar mesken oldu tüm aykýrý seslere, Karanlýkta yaþadýk,sanki perde indi gözlere, Bir silindir bibi geçti üzerimizden 12 eylül
Ýhtilal deðildi o,tam karþýlýðý diktatörlük, Ne zaman geçecek,gözümüzdeki bu körlük, Ýçi boþ anlamý yok ,bu nasýl bir özgürlük, Silindir gibi geçti üzerimizden 12 eylül.
Bak hala bitmedi açtýðý acý izler, Tuzla buz oldu,bitti tüm güzel hisler, Yakup derki neden hesap sormayýz bizler, Bir silindir gibi geçti üzerimizden 12 eylül.
yakup zaman 12-09-2006
Süleyman Zaman 09 September 2008 15:57 |
AYMAZA ÇATTIM
Ýnsanlýða çalým atma birader Kendini bilmeyen aymaza çattým Kuru laf edipte, etme ha heder Bilmediðin bilmez, insana çattým
Kelepir fikirle bilgini satma Hazýmsýz yapacak lokmayý yutma Düzenli ortamý kaosa katma Kendini bilmeyen banala çattým
Hakikat þehrine uðramayý bil Kabaca davranýþ insanca deðil Özünde kibiri, beni, kemi sil Sevgisiz ortamlar kurana çattým
Bilmediðin fikri, ortaya atma Girip de bataða, daha da batma Söylediðin sözü, öyle abartma Ukala davranan, çapsýza çattým
Ham ervah olanlar, eksiðin bilmez Dostluða yönelip, canana gelmez Zamaným dert dolu, bundandýr gülmez Bunca dert içinde, dertsize çattým
Not; Bu þiir sitemide yazn hiç bir kimesey iliþkin deðildir. Geneli kapsar. 08.08.2008
Süleyman Zaman 08 September 2008 15:55 |
ALEVÝLERÝN HAKLI ÝSTEKLERÝ
Ülkemiz her gün biraz daha karmaþaya doðru sürüklenmektedir. Ülkenin temel deðerleriyle oynamaya çalýþan bir iktidar, ülkenin hangi sorununu çözebilir. Kuruluþ felsefesini içine sindirememiþ bir anlayýþ, Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletini kurumlarýyla yaþatabilir mi? Bu durum iþin doðasýna aykýrýdýr. Alevilerin, Cem evlerinin kutsal yerler sayýlmasýna, din derslerinin zorunlu olmaktan çýkarýlmasýna iliþkin haklý talepleri ve diðer demokratik istekleri bu yönetim tarafýndan karþýlanabilir mi? Kocaman bir hayýr? Bu yönetimi demokratik gören bazý insanlarýn en büyük yanýlgýlarý sanýrým, bunlarýn gerçek yüzlerinin görülmemiþ olmalarýndan kaynaklanýyor. Kendilerini biçimsel anlamda demokrat gösterip, kendi istedikleri hedefe (ki bu dinsel etkinin daha da fazla duyumsandýðý bir anlayýþtýr.) ulaþmak için uyguladýklarý taktik ve strateji gereðidir. Daha yakýn zamana kadar, Aleviler için aðza alýnmayacak en büyük söylemleri AKPli yöneticiler tarafýndan yapýlmadý mý? Sivas sanýkarý bu partide siyaset yapmadý mý? Cem evi için bunlar Cümbüþ Evi demediler mi? Aleviliði, Þiileþtirmek için kimi Alevileri de yanlarýna alarak Alevi Açýlýmý diyerek göz boyamacýlýðý yaparak Alevilere saldýrýlarýný sürdürmediler mi? Ankara, Keçiörende bir Alevi yurttaþýmýzý çivili sopalarla dövmediler mi? Alevi öðrenciler bunlar dinsiz, terörist diyerek onlarýn taþýnmasýnýn doðru olmayacaðýný söylemediler mi? Bugün okullarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak isimli kitaplara bakýn, bu kitap tamamen Sünni inancýný anlatmaktadýr. Bunun neresi Din Kültür. Din, insanlarýn iç dünyasýný ilgilendiren özel bir alandýr. Bu özel alana müdahale ederek senin inandýðýn yanlýþ deme hakký kim nasýl söyleyebilir?. Ýnanç, kiþinin kendi iç dünyasýný rahatlatmasý ve huzura sokmasýdýr. Kim neye inanýyor ve inandýðýndan huzur buluyorsa, ona kim hangi hakla karýþabilir? Alevilerin kendilerine özgü inanç uygulamalarý ve kutsal alanlarý bulunmaktadýr. Bunlara baþka inançta olan birlerinin karýþma hakký var mýdýr? Alevi çocuklarýný, Sünni inançla eðitilmesini istemiyoruz. Bunun içinde din derslerinin seçmeli ve isteðe baðlý olmasýný istiyoruz. 1980 darbesinin getirdiði bu antidemokratik uygulamanýn kaldýrýlmasýný istiyoruz. Ama bu isteðin, bu yönetim tarafýndan uygulamaya konmayacaðýný ya da konamayacaðýný açýklýkla söyleyebilirim? Çünkü bu davranýþ onlar gerçek misyonlarýyla ters orantýlýdýr. Bizim bu haklý isteðimizi ancak, laikliðe inanmýþ, gerçekten demokrat ve sosyal hukuk devletini içine sindirmiþ bir yönetim erki gerçekleþtirebilir? Böyle bir iktidarý bu halk ne zaman yaratabilir? Biat kültürünü egemen olduðu bir toplumsal yapýda da bu olgu çok uzun bir süre alacaða benziyor. Esas sorun ve en büyük çýkmaz bu!&.