Tüm dostlarýn bayramýný en içten duygularýmla kutlarým. Herkese saðlýk ve esenlik diliyorum... Sevgilerimle.
mehmet zaman 06 December 2008 23:07 | ankara
MERAHBA DOSTSLAR.GÖKCEHARMAN-KEKLÝKPINARLI KÖYÜMÜN GÜZEL ÝNSANLARI HANÝ HERKESÝN BÝLDÝÐÝ BÝR DÝZE VARDI:ORADA BÝR KÖY VAR UZAKTA O KÖY BÝZÝM KÖYÜMÜZDÜR...EVET BU KÖY ÝÞTE ORASI UZAKLARDA BÝLE OLSAK YÜREGÝMÝZÝN,SEVGÝ VE BARIÞ DOLU SÖYLEVLERÝMÝZ, SEVÝNCLERÝMÝZÝN, ÜZÜNTÜLERÝMÝZÝN ORTAK OLABÝLDÝGÝMÝZ ADRES DERNEGÝMÝZDÝR BURASIDIR. BÝZ BU BAYRAMDA YERÝMÝZ OLMADIGI ÝÇÝN BÝRARADA OLAMIYACAGIZ BU VESÝLEYLE DERNEGÝMÝZE BÝR YER ALINMASI DÝLEGÝMÝZLE BAYRAMINIZI ÝÇTENLÝKLE KUTLARIZ YÖNETÝM KURULU
Süleyman Zaman 06 December 2008 00:40 |
"18 Haziran 2008 tarihli vatan gazatesi;
Sizin Fethullah Gülen'e yakýn olduðunuz söyleniyor...
Fethullah Hoca'yý tanýrým. Saydýðým bir insan. Onu Ýslam'la ilgilenen bir düþünür, bir filozof olarak görüyorum. Birkaç defa görüþtük, konuþtuk, kendisi geldi. Cemevlerinin yapýmýnda olumlu bir katkýsý vardýr. Hatýrlarsýnýz, yýllar önce 'Camilerin yanýnda cemevleri de yapýlmalý' diye beyanat vermiþti."; Sevgili Davut abi, ben Ýzettin Doðan, Fetullah Gülen'i "mürþit" görüyor derken, aslýnda bu cümleye dayanarak yaptýðým bir yorumdu. Fetullah'ý bir filozof ve bilgin olarak gören bir "Profesör" için hangi sözcüðü kullanabilirm bilemem. Fetullah Gülen'in "ýlýmlý Ýslam" yaratmak için ABD tarafýndan orada tutulduðu bilinmektedir. Türkiye'nin "Humeyni"si O. "Ilýmlý Ýslam"a doðal olarak "Ilýmlý bir Alevilik" gerekmektedir. Bunu da Alevilik konusunda bir satýr bile yazýsý olmayan isim yapmýþ bir Dede Profösör" üstlenmiþ. Ne yapalým þimdi, biz bunlarý eleþtirmeyecek miyiz?. Sevgili Davut abi; Ehlibeyt sevgisi Aleviliðin yalnýzca bir yönüdür. Ama Aleviliðin tamamý veya özü deðildir. Alevilik on bin yýllýk Anadolu kültürünün hepsinin bir toplamýdýr. Bu gerçeði yok saydýðýmýzda bu Alevilik olmaktan çýkar. Birileri Aleviliði yalnýzca "Ehlibeyt sevgisine" indirgheyerek onun esas yönünü unutturmaya, baþkalþtýrmaya çalýþýyor. Benim ve benim gibilerin temel itirazý budur. Alevilik tek baþýna "kültür" deðildir. Kaldý ki "din" de kültürün içindedir. Sünniliðin de, Yahudiliðin de, Budizmin de, Hýristiyanlýðýn da....vs. kültürleri vardýr. Alevlik, hem bir kültür, hem bir inanç, hem bir yaþama biçimi ve hem de bir felsefedir. Bunlarýn hepsinin toplamýdýr. Sünnilik de böyledir. Sünniliðin de bir kültürü, bir felsefesi, bir yaþama biçimi ve bir inanç ritüeli vardýr... Bunlarý birbirinden ayýrmak bilgisizlik ve bu kavramlarýn içeriðini bilememektir. Sevgiyle kal.
Davut Zaman 05 December 2008 20:15 |
DÝNCÝ BASIN;süleymancýðým,yazýlarýný zevkle okudum.yanýlmýyorsam alisiz alevilikten yana deðilsin bunda hemfikitsek buyöndeki eleþtiriyide görmek gerek,dinci basýnýn doðaný övmesi konusunuben þahsen iki esasa baðlamak istiyorum; 1-bazý alevi dernek baþkanlarýnýn.aleviliði inanç deðil bir kültür olrak görmeleri ve alisiz alevilik diye nemendi belli olmayan bir þey çýkarmalarý.2-aleviyi bölmenin,içine nifak sokmanýnenkolay yoludoðancýlar ve ötekiler yaratmak olabilir, yine gülene dostum demesini anlarým ama mürþidim dediðinden eminmisin,yanlýþ anlama olmasýn kaynaðýna bir bak.ayrýldýðýmýz nokta garirhum,doðru söylüyorsun Hz.muhammedin müslümanlara emaneti Kuran ve ehlibeyitidir bizlerde bunu benimsemiþ ve inancýmýzýn inancýmýzýn dayanaðý diyorum buna orta asyadan türklerin gelenek ve görenekleride harmanlanmýþ,anadolu aleviliði diyorum elhemdülillah müslümanýz diyoruz yanýlýyorummu?izzettin doðaný iyi okumadýðýný düþünüyorum zira yazýnda bahsettiðin birçok konularda hemfikir,telli kuraný defalarca duydum.ELLEZ;alevilerin Atatürke borcu konusunda süleyman fevkalede güzel açýklamýþonu desteklemek açýsýndan þunu hatýrlatayým.Osmanlýda yavuzla beraber hilafette getirilirken el enzerden de sünni ülemalar getirilerek osmanlý sünnileþtirilmiþtir.bu tarihten sonra alevi bektaþiler sürekli kötülenmiþtir. 2.mahmut zamanýnda þeyhülislam tarafýndan sürekli iþlenmiþfetva ile þunlarý söylüyor."Anadoluda Rumelinde alevi,kýzýlbaþ namý ile bir kavim türemiþtir ki bunlar ana bacý tanýmazlar,kardeþleriyle yatarlar,anneleriyle yatarlar ve katedilmeleri vaciptir"diyor bu fetvaya 2.mahmut bir fermanla pekiþtiriyor.taki Atatürk Cumhuriyetine kadar.bu kafalar aydýnlamadan diyanetin kaldýrýlmasý ülkeyi böler önce zemin ve yasa lazým derim.yazýnýn altýna yazdýðýn dörtlük pir sultanýn olmasada rahmetli babamýn çok sevdiði bir deyiþ ti andým sað ol Derviþ ailm derki nefesim haktýr-hak diyen kullara þek þüpem yoktur-cehennem dediðin dal odun yoktur-herkes ateþini bile getirir.DERVÝÞ ALÝ bayram düþüncene katýlmýyorum ancak bayramlarýn da deþenere edildiðini düþünüyorum.kavurma bayramýna dödü gibi asýl amaç fakir fukara gözardý edildi.Güzel kardeþim yakup;izzettin doðan madýmak için farklý fikir öne süremezmi?doðan sünni alevi sürtüþmesi olasýn ona zemin hazýrlamasýn,madýmaðý müze deðil tamamen yýkýlmasýve uluslar arasý bir yarýþma açarak 14 sünni 23 alevi vatandaþýn yakýldýðý yere unutulmuyacak bir anýt dikelim herkes ders çýkarsý aydýnlansýn bu ülkede bir daha benzer olay olmasýn diyor.bir yaklaþým ve devleti orayý para bulamýyorum yaklaþýmýna utanç ve acizlik olarak niteliyor.acaba haklýlýk payý varmý bilemiyorum.saðlýcakla.
Süleyman Zaman 05 December 2008 18:16 |
Atatürk ve Aleviler üzerine baþlatýlan tartýþmada; Atatrük'ün Alevilere herhangi bir hak vermediðini söyleyen Sevgili Ýlyas'a yeniden þunu anýmsatmak isterim ki; Alevilerle Atatrük; 20. Yüzyýlýn baþýnda ayný rotada birleþmiþlerdi.Atatrükün tüm devrimleri zaten Alevilere verilen haklarý oluþturuyordu. Nedenine gelince; Atatürk Anadolu'ya Cumhuriyet'i, Laikliði getirmek için yola çýkmýþtý. Aleviler 1000 yýldan bu yana kendi içlerinde ve öðretilerinde bu ilkeleri savunuyorlardý. Özgürlük ve Laiklik mücadelesi bizatihi tüm Alevi trarihini oluþturur. 20. Yüzyýlýn baþýnda Aleviler ne istiyordu. Saltanatýn, Padiþahlýðýn, Þeri yaslarýn, Hilafetin...vs. kaldýrýlmasýný istiyorlardý. Atatrük'te zaten bunlarý gerçekleþtirdi. Aleviler baþka ne istiyordu. Kadýnýn ikincil konumda olmamasýný, medeni yasayý, çaðdaþ hukuk kurallarýný, ibadetin Türkçe olmasýný, bilim ve aklýn toðluma egemen olmasýný istiyorlarý. Peki, Atatrük ne yaptý. Tüm bunlarý gerçekleþtirdi. Bu durumda Aleviler zaten Atatrük'ün bu devrimci eylemlerinden dolayý doðal taraftardý. Hacý Bektaþ-i Veli ne diyor. "Ýlimle gidikmeyen yolun sonu karanlýktýr". Atatrük ne diyor; "Hayatta en hakiki mürþit bilimdir, fendir". Burada karþýtlýk var mý? Alevilerin o dönemde, Diyanet'ten bize de bir pay verin isteði yoktu ve bugün de yok. Ama o dönem, dinin, tutuculuðun en yoðun olduðu bir dönem ve Atatrük devrimlerini yaparken çok hassa davranmasý gerektiðini biliyor. Çevresinde ki dinci ve tutucu kesimlerin her an halký "din adýna" ayaklandýrmasý tereddütünü sürekli yaþýyor. Vu burada Pragmatist bir anlayýþla üç alýrken 1'de veriyor. Çünkü toplumsal koþullar bunu gerektiriyor. Nüfus Cüzdanlarýna "Din hanesinin konmasý" Atatrük'ün düþüncesi deðildir. Atatrük sonrasý uygulamaya konan bir uygulamadýr. Atatürk, Pozitivis bir anlayýþa sahipti. Pozitivizm, deneye, akla, bilime üstünlük ve öncelik veren bir anlayýþtýr. Atatürk, toplumun geliþmesi, zenginleþmesi ve akýl ve bilimsel egitimin egemen olmasýyla birlikte, dinin de iþlevinin azalacaðý düþüncesini taþýyordu. Bundan dolayý da süreç içinde Diyanet'in de iþlevinin azalacaðýný umuyordu. Ama böyle olmadý. Çünkü, 1945'lerdem itibaren gelen yönetimler dini ve Diayeneti hep kullandýlar. Atatrük devrimleri tersine döndü. Toplumu dönüþtürmek için kurulan Halk Evleri, Tercüme bürolarý, Halk odalarý, Eðitim Enstitüleri...vs. kapatýlarak, Atatrük devrimleri kesintiye uðratýldý. Bu durum Alevileri de etkiledi. Olaya birde bu gözle bakýlmalýdýr. Devam edecek.