Süleyman Zaman
18 March 2009 17:25 |
NEVRUZ VE GERÇEKLER
Nevruz; Farsçada (Nev= Yeni ve Ruz= gün anlamýnda) yeni gün anlamýna gelmektedir. Nevruz geleneðinin Zerdüþt inancýndan geldiði yönünde görüþler vardýr.
Kürtler Nevruz deðil, Newroz derler. Newroz; söylencesine göre; bir demirci ustasý olan Kawa Medlerin kralý olan ve halka çok zulüm yapan Dahhaký öldürür. Halk zalimden kurtulduðu için rahat nefes alýr. Bundan dolayý Kürtler bu günü kutsallaþtýrmýþlardýr. Bu gün Kürtlerin kurtuluþ günüdür. Kürtler tarafýndan bugün yani 21 Mart Newroz Bayramý olarak kutlanýr. Burada da Kürtlerin kendilerini yeniden var kýlmalarý kutsanýr. Medlerin, Asurlularý yenerek, Kürtlerin yaþam haklarýný, varlýklarýný elde etmeleri anlatýlýr.
Eski Türk tarihinde de Nevruz Türklerin kurtuluþu olarak anlatýlýr. Nevruz günü; Türk insanýný birbirine kenetleyen, baðlayan, Ergenekon'dan demir daðlarý eriterek Türkleri yeniden dirilten ve kimlik veren atalarýnýn ruhlarý kutsanýr. O günü Türkler yeniden var olmanýn sevincini yaþarlar ve atalarýnýn ruhlarýný yaþatýrlar. Bu anlamda Nevruz yanan bir ateþtir, aydýnlýktýr. Yeniden yaþama baþlamaktýr.
Nevruzun en eski Türk Devletleri olan Hunlarda da, Uygurlarda da kutlandýðý; on iki hayvanlý Türk Takviminin de baþlangýcýnýn 21 Mart olduðu belirtilmektedir.
Ýranda söylencesel hükümdarý Cem, bütün dünyayý dolaþýr. Fakat onun en beðendiði yer Azerbaycandýr. Azerbaycanda mücevherli elbiselerini giyen ve mücevherlerle kaplý tahtýna oturan Cemin üzerine sabah güneþi vurunca, her yana üzerinde ki ve tahtýnda ki mücevherlerin ýþýnlarý yansýr. Bu yansýyan ýþýnlarý görenler çok þaþýrýrlar ve Cemin ýþýk saçtýðýna inanýrlar. Bundan dolayý da Cemin ismine Cemþit derler. Þit= Iþýk anlamýna gelir. Cemþit ise; ýþýk saçan Cem demektir. Cemþit mücevherlerle kaplý tahtýyla Babile gider ve yüzü dâhil her yandan ýþýk yayar. Onu güneþe benzeten halk; Gökyüzünde iki güneþ göründü, bugün yeni bir gündür anlamýnda Nevruz demiþler ve bugünü kutsamýþlardýr. Bu durumda Nevruz hem yeni gün ve hem de ýþýk saçan, aydýnlatan anlamýna da gelmektedir. Bu durumda Nevruzu Ýran kaynaklý olarak deðerlendirenler de vardýr.
Nevruz ayrýca birçok inançta ve söylencelerde farklý anlamlarda da kutsanmýþtýr.
Nevruz günü;
Âdemin yaratýldýðý;
Nuhun Gemisinin karayý bulduðu;
Hz. Alinin bu gün doðduðu;
Hz. Alinin bu gün halife seçildiði;
Bütün yaratýklarýn bu gün Tanrý tarafýndan yaratýldýklarý;
Bugün bütün yaratýklarýn Tanrýya secde ettikleri;
Vs& gibi inançlar ve söylenceler bu güne konumlandýrýlýr.
Doðal ki bunlarýn hepsi söylencelerden ibarettir. Söylenceler, düþsel ürünlerdir. Ütopyalardýr. Doðanýn insanlar üzerinde býraktýðý etkilerin ve toplumda yaþanmýþ olan çok önemli olaylarýn insan belleðinde biçimlenmesi, somutlaþmasý ve bedenleþmesidir. Ýnsanlar bir yandan düþlerini, ulaþamadýklarý ütopyalarýný geleceðe taþýrlarken, diðer bir yandan kendi aidiyetlerini geçmiþe taþýyarak kendi varlýklarýný önemli kýlmanýn yöntemini, kurgusunu yaratmaya çalýþýrlar. Geçmiþle bugün arasýnda bir bað kurmak insanlarý mutlu kýlar. Çünkü topluluklar, guruplar geçmiþleriyle kimlik bulurlar. Topluluklar, guruplar, ýrklar ve devletler kendilerine kimlik veren kültürel birikimleriyle güç bulurlar. Bundan dolayý da kendilerini var kýlan kültürel deðerliliklerini, önemlerini yansýtmaya, kanýtlamaya çalýþýrlar. Bunu yaparken de geçmiþte yaþanmýþlýklarý olaðanüstü anlatýmlarla bugüne taþýrlar. Ýþte bunu da söylencelerle yaparlar. Yapýlanda budur. Dikkat edilirse bu söylenceler arasýnda çok benzerlikler bulunmaktadýr. Hepsinin ortak yanlarý vardýr.
O halde bu söylenceler ayrýþtýran olarak deðil, birleþtiren olarak kullanýlmalýdýr.
Nevruz günü, yani 21 Martta güneþ koç burcuna girerek doðayý canlandýrýr. Bu ilkbaharýn baþlangýcýdýr. Eski Ýran takviminde bu gün yýlýn ilk günü sayýlmýþtýr.
Eski çað insanlarý; tüm doðayý canlý olarak düþünmüþlerdir. Ýnsanlar doðayý, çevreyi var olan her þeyi Animist (cancýl) bir anlayýþla deðerlendirmiþlerdir. Animist anlayýþ; insanlarýn ve canlýlarýn yaþamýyla, doðada olup bitenlerin özdeþleþ kýlýnmasý ve doðanýn tümünün canlý sanýlmasý algýsýna dayanýr. Ýnsanlar uzam içinde her zaman doðayý anlamaya, oluþlarý, olgularý kendi mantýk deðerleri içinde, dillendirip yorumlamaya ve bu olay ve olgularý kavramlaþtýrmaya çalýþmýþlardýr.
Ýlk insanlar; nasýl ki canlýlar doðuyor, büyüyor ve sonunda ölüyorlarsa, doðada da bunu gözlemlemiþler. Animist bir yaklaþýmla insan yaþamýyla benzerlikler kurup, oluþlarý deðerlendirmiþ ve biçimlendirmiþlerdir. Ýnsanýn bir ruhu var. Ýnsanlarý canlý kýlan bu ruhtur görüþünden hareket ederek, doðanýn ve tüm varlýðýnda kendilerine özgü ruhlarýnýn olduðu sanýsýna varmýþlar. Bu nedenle tüm doðayý canlý görmüþler.
Ýnsanlýðýn en eski uygarlýklarýnda, doðanýn da ölüp, dirildiði inancý egemendir. Doða her zaman kendini yeniler. Doðum ve ölüm birbirinden farklý þeyler deðil; birbirlerinin dönüþümüdürler. Diyalektik anlamda da bu böyledir. Bir þeyin yok olmasý, bir baþka þeyin doðumudur. Doða kýþýn ölüyor, canlýlýðýný yitiriyor ama koþullar oluþtuðunda yeniden doðuyor. Bahar da doðan, canlanan doða, gittikçe geliþiyor, olgunlaþýyor ve sonunda da ölüyor. Güneþin ýþýnlarýný daha dik olarak dünyaya göndermesi sonucunda havalar ýsýnmaya baþlýyor ve Ýlkbahar mevsimi oluþuyor. Bu mevsimde aðaçlar yeþeriyor, çimenler ve otlar topraktan fýþkýrýyor, karlar eridiði için sular çoðalýyor. Bundan dolayý da canlanan doða, yeþeriyor, çiçek sunuyor, polenlerini salýyor, polenler çiçekleri döllüyor, çiçekler meyveye dönüþüyor; meyve süreç içinde geliþiyor; yazýn normal konuma geliyor; sonbahar da olgunlaþýyor ve dallarda kalanlar karþýtýna dönüþüyor; çekirdek tohuma dönüþürken meyvesi çürüyor; yapraklar sararýyor ve dallarýndan dökülüyor. Kýþýn ise dinleniyor. Ve ilkbahara geldiðinde bu döngü yeniden ayný þekilde oluþuyor ve durum sonsuzca devam ediyor.
Ýþte doðanýn yeniden canlanýþý; atmosferik olarak, güneþ ýþýnlarýnýn daha dik olarak gelmesi sonucunda; havanýn ýsýnmasý; bu ýsýnýn topraðý uyandýrmasý; mikro organik canlýlarýn ortaya çýkmasý; aðaçlarýn çiçek vermesi; göçmen kuþlarýn geri dönmesi; bitkilerin yeþillenmesi, tomurcuklarýn oluþmasý, sularýn bollaþmasý...vb. insanda farklý coþkular, güzel duygular uyandýrmýþtýr. Ýnsanoðlu doðanýn bu döngüsünü gözlemlemiþ ve zamanla doðada ki bu uyanýþý ve özgün diriliþi kültürel bir etkinliðe dönüþtürmüþtür. Doðal bir olayý kültürel anlamda belleklere taþýmýþ ve ona kültürel bir etkinlik katmýþtýr. Doðada var olan döngüsel enerjiyi çözümleyen insanoðlu bu döngüyü kültürel bir etkinlikle nesnelliðe taþýmýþtýr. Nevruz özünde doðanýn canlanýþýnýn imgesel bir tasarýmla bilinçlere aktarýlmasý ve ortak belleklere taþýnmasýdýr.
Nevruz, doðanýn diriliþi, yeniden doðuþu demektir. Nevruz Ýlkbaharýn baþlangýcýdýr. Eski Ýran takvimine göre bu tarih Mart'ýn 21. günüdür. Bu tarihte ayný zamanda gece ve gündüz eþit konumdadýr. Bu tarihten itibaren günler daha da uzar. Geceler ise kýsalýr. Gecelerin kýsalmasý 21 Hazirana kadar sürer. 21 Haziranda en uzun gündüz ve en kýsa gece yaþanýr. 21 Hazirandan itibaren gündüzler kýsalmaya ve geceler uzamaya baþlar. 21 Eylülde gece ve gündüz eþit olur. 21 Eylülden itibaren geceler uzar, gündüzler gittikçe kýsalýr ve 21 Aralýkta en uzun gece yaþanýrken en kýsa gündüz yaþanýr. 21 Aralýktan itibaren geceler kýsalmaya ve gündüzler de uzamaya devem eder. 21 Marta gelindiðinde yine gece ve gündüz eþit olur. Ýþte bu dönenceler ayný zamanda mevsimlerin de döngüsünü saðlar. 21 Mart ilkbaharýn baþlangýcý; 21 Haziran yaz ayýnýn baþlangýcý; 21 Eylül Sonyazýn baþlangýcý ve 21 Aralýk ise Kýþ mevsiminin baþlangýcýdýr. Bu döngü dünya var olduðu sürece sonsuzca var olacaktýr. Doðanýn bu döngüsüne anlam yükleyen ve bu döngüyü kavramlaþtýran insanoðlu farklý olaylara ve olgulara farklý anlamlar yüklemiþ ve farklý kavramlarla bu olgu ve olaylarý bedenleþtirmiþtir. Bedenleþtirme kültürel bir etkinlikle olasýdýr. Ýþte Nevruz Ýlkbaharýn yani doðanýn canlanýþýnýn, gizil konumda ki enerjinin nesnelliðe dönüþünün insan bilinciyle açýða vurulmasýdýr.
Tarihe baktýðýmýzda Nevruz; Ortadoðu, Orta Asya, Anadolu... vb. gibi toplumlarýn ortak kültürü olmuþtur. Bunu tek baþýna bir kesimin, bir ýrkýn kendisine mal etmesi çok yanlýþ ve tarihsel gerçeklikle baðdaþmayan bir durumdur. Tabii ki Ýnsanlar bu günü kendi yaþam duruþlarýna göre yorumlayabilirler, kendi anlayýþlarýna göre onu yaþayabilirler ama bu günü asla kendilerine mal edemezler. Böylesi bir yaklaþým merkezcil, bencil, egosantrik bir davranýþ biçimi olur. Bundan kaçýnmak gerekir. Sahiplenmek deðil, sahip çýkmak önemlidir.
Nevruz tek baþýna, ne Türklerin, ne Kürtlerin, ne Acemlerin ve ne de diðer ýrklarýn tekelinde deðildir. Bugün Afganistanda, Ýranda, Irakta, Suriyede en azýndan belli kesimlerde ve bütün diðer Türk dünyasýnda; Hindistanda, Macaristanda ve Balkanlara kadar geniþ bir coðrafyada canlý bir þekilde yaþamakta ve yaþatýlmaktadýr.
Bu günü ortak duygular ve birlik havasý içinde kutlamak, günümüz dünya koþullarýnda barýþ için olmazsa- olmaz koþuludur.
Her ýrkçý davranýþ, karþý ýrkçýlýðý doðurur. Ýnsanlýðýn ortak kültürü olan bir olayý bir ýrka mal etmek ve bunu çatýþma kültürü olarak yaþatmak asla doðru deðildir.
Halkýmýzýn dikkatli olmasý gerekmektedir. Çatýþma kültürü yerine, kardeþlik, dostluk ve ortak deðerleri yaþatacak olan davranýþlarý sergilemek insanlýðý barýþa götürecektir.
Uzun yýllardýr ülkemizi iç savaþa sürüklemek isteyenler sürekli çatýþma kültürünü ortaya koymaya çalýþýyorlar. Birileri Anadolu'yu parçalamak, var olan etnik ayrýmcýlýðý, mezhepçiliði, körükleyip, iç savaþ çýkarmak için yýllardýr uðraþýyorlar. Geçmiþe doðru baktýðýmýzda bu gibi provalarý görmek olasýdýr. Sivas kýyýmý, gazi olaylarý, Kahramanmaraþ, Çorum katliamlarý, PKK....vb. hafýzalarda hemen canlanan olaylardýr.
Lütfen oyuna gelmeyelim. Bu zengin topraklar birilerinin iþtahýný kabartýyor. Onun için dikkatli olmak çok önemli.
Politikalarýmýz ayrýmcýlýðý deðil, birlik ve beraberliði, hep banacýlýðý deðil; paylaþmayý; aþýrý tüketimi deðil, üretmeyi; düþmanlýðý deðil kardeþliði& Savunan bir zeminde olmalýdýr. Yoksa hepimiz çok acý çekeriz.
Nevruz Anadolu halkýnýn ortak kültürüdür. Bu gün bayram olmalý ve insanlar doðanýn canlanýþýný, bedenleþmesini, üretkenliðini& vs gülerek, eðlenerek kutlamalýdýr. Bu günü kültürel zenginlik olarak deðerlendirip bu zenginliði sevincimize dönüþtürmeliyiz. Bu Anadolu Uygarlýðýnýn bize býraktýðý mirasa da uygun bir davranýþ olur.
Þöyle demeliyiz. Hey ortak akýl neredesin.
Oyunu birliktelik içinde bozalým.
23.03.2005 Süleyman ZAMAN
Kaynaklar;
Ana Britannica; ilgili maddeler.
Büyük Larousse; ilgili maddeler
KORKMAZ, Esat; Alevilik- Bektaþilik Terimleri sözlüðü; Anahtar Kitaplarý 2005
YAMAN, Mehmet; Alevilik-Edep-Erkan; Garip Dede Türbesi 2001