Merhaba, Dostlar birçoðumuzun malumu olduðu üzere Divriðide uzun süre önce bir Cemevi (Kültür Kompleksi) inþaatý baþlatýlmýþ ancak çeþitli sorunlar nedeniyle bu inþaat durmuþ ve neredeyse atýl durumda býrakýlmýþtý. Özellikle ilçemizde yaþayan insanlarýmýzýn ve tabii ki hepimizin kültürümüzü yaþatmak, kültürümüzde var olduðu gibi yaþamak düþüncesi bu giriþimi baþlatmýþ, ancak sonlandýramamýþtý. Bir süredir yapýlan görüþmeler sonucunda daha önce çeþitli çekincelere neden olan söz konusu yerin iþletmesi hakkýnýn Divriði Kültür Derneði Genel Merkezine devredilmesi kararý alýnmýþtýr. Bu karar neticesinde ve elbette ki ihtiyacýn ve mevcut durumun insanlar üzerinde yarattýðý rahatsýzlýðýn sonucu olarak þimdi Divriði Kültür Merkezi Genel Merkezinin öncülüðünde tüm köy derneklerimiz, iþ adamlarýmýz, ilçemize baðlý tüm sivil toplum kuruluþlarýmýzýn katýlýmý ile yeni bir süreç, bir seferberlik baþlatýlmýþtýr. Bu kapsamda duyarlýlýðý bilinen milletvekilleri ve iþ adamlarý ile görüþmeler yapýlmýþ ve çok olumlu tepkiler alýnmýþtýr. Yine bu baðlamda yurtdýþýndaki kuruluþlarla görüþmeler yapmak maksadýyla bir heyet Fransa, Almanya vb. ülkeleri yakýn zamanda ziyaret edeceklerdir. Bu süreçte köy dernekleri, kendi bünyelerinde toparladýklarý yardýmlarý kurumsal olarak dernek adýna ilgili yerlere aktaracaklardýr. Duyarlýlýklarý ile bilinen biz Gökçeharmanlýlara da bu süreçte düþen görev, imkanlarýmýzý da zorlayarak ama ne olursa olsun az yada çok her haneden mutlaka bir destek çýkartmak olmalýdýr. Þimdi ötekinden bekleyecek bir þeyimiz yok, kendi ihtiyacýmýzý kendimiz karþýlayacaðýz. Her bir araya geliþte farklý kültür yada inanýþtaki toplumlarýn nasýl organize olduklarýný anlatmak yerine yarýn bizim nasýl organize olduðumuzu anlatma zamanýdýr bu zaman. Birilerinin buna feodal, dini, etnik, þöven vb. yakýþtýrmalar yapmasý bu sürece yapýlacak en büyük haksýzlýktýr. Çünkü bu düþünceler içinde yaþadýðýmýz dönem itibariyle bizler için lükstür. Orada yaþayan annelerimizin, dayýlarýmýzýn ekmek gibi su gibi ihtiyacýdýr. Bütün bu nedenlerle yukarýda da belirtmiþ olduðumuz gibi bu sürece köy derneði olarak elimizden gelen her türlü desteði vereceðiz. Bu maksatla sizlerden de aþaðýda iletiþim bilgileri verilen kiþiler vasýtasýyla bu seferberliðe destek olmanýzý bekliyoruz. Hedefimiz en azýndan çorbada tuzu eksik kalmasýn diye en azýndan her haneden az yada çok mutlaka bir destek almaktýr. Destek için son tarih 20 Nisan 2013 Yardým katkýsýný ulaþtýrabileceðiniz veya konu hakkýnda bilgi alabileceðiniz kiþiler; " Hüseyin ERDOÐAN: 0 532 275 39 47 " Cengiz ÖZGÜR: 0 532 212 68 58 " Sinan ZAMAN: 0 537 890 72 80 Saygý ve Sevgilerimizle, GÖKÇEHARMAN KÖYÜ KÜLTÜR VE DAYANIÞMA DERNEÐÝ YÖNETÝM KURULU
Süleyman Zaman 08 March 2013 00:56 |
(Dünya emekçi kadýnlar günü) DOÐADA ÝNSAN VE ÝNSANIN TOPLUMSALLAÞMASI
Var olan nesnel gerçeklik doðadýr. Doða, insan istencine baðlý olmayan; zincirleme birbirine baðlý olarak geliþen sonsuz olgular ve olaylarýn oluþtuðu bütünsel yapýdýr. Ýnsan da doðal bir varlýk olarak, doðanýn özünden var olmuþ ve doðanýn aklýný yansýtan en üst doðal varlýklardan birisidir. Ýnsan doðanýn dýþýnda deðildir. Tüm edinimlerini doðada kazanmýþ ve doðanýn verdikleriyle kendini insanlaþtýrmýþtýr. Ýnsan; alet yapan, gelecek konusunda sezgisel güçleri olan bir varlýktýr. Ýþte insan da olup ta hayvanlarda bulunmayan en büyük farklýlýkta budur. Ýnsanlar günlük yaþamayýp, gelecekleriyle ilgili planlar ve araç gereç yaparlar. Ýleriye dönük projeler ve araçlar üretirler. Dolayýsýyla insan, düþünen, sorgulayan, soyutlamaya varan, konuþan ve araç yapan bir varlýktýr. Ýnsaný insanlaþtýran da araç yapan yaný olmuþtur. Ýnsanýn doðaya ve doða olaylarýna karþý güçsüz ve çelimsiz olmasý, insaný birlikte hareket etmeye ve toplu yaþamaya itmiþtir. Ýnsanýn tek baþýna baþ edemediði olaylarý, birlik halinde baþarmalarý onlarý bir arada yaþamaya yöneltmiþtir. Ýnsan vahþi ve acýmasýz doða karþýsýnda birlikte yaþamanýn vazgeçilmezliðini ve zorunluluðunu görmüþtür. Zamanla güçlenen, üretim araçlarýný arttýran, her gün yeni aletler yapýp bilim-teknik konusunda ilerleyen, bu yöntemle üretimi arttýran ve doðaya egemen olmayý baþardýlar. Artýk doðayý kendi lehlerine ve amaçlarýna göre kullanabiliyorlardý. Ýnsanlar belirli bir zaman sonucunda üretim fazlasý elde etmeye baþladýlar. Üretim fazlasý oluþan insanlar bunlarýn daðýtýmý konusunda farklýlaþmalar oluþmasýný doðurdu. Böylece bazý ürünlere benim diyen insanlar bu ürünleri baþkalarýna belirli bir bedel karþýlýðýnda satmaya baþladý. Ekonomik anlamda farklýlaþmalar ve çeliþkiler varlaþtý. Zenginlik, yoksulluk doðdu. Toplumsal farklýlaþmalar, sýnýflar oluþtu. Bu oluþumlarýn sonucunda birçok toplumsal karmaþalar oluþtu. Bu toplumsal karmaþanýn oluþmasý sonucunda insanlarýn bir arada toplu halde yaþayabilmelerinin koþullarýný yaratmalarý gereksinimi kendiliðinden ortaya çýkmýþtý. Doða boþluk kabul etmediði gibi, toplumsal yaþam da boþluk kabul etmez. Ýþte böylece toplumsal kurum ve kurallar doðdu. Ýnsanlar organize olmak, merkezileþmek, düzen oluþturabilmek gereksinimini gidermek için, her toplumun yapýsýna göre; insanlarýn uymasý gereken kurum ve kurallarý var etti. Bu kurum ve kurallar zorunlu olarak doðdu. Ýnsanlarýn insanlarla ve toplumla olan sorunlarýný çözmek için oluþturduðu kurama Hukuk (Tüze); yine insanýn insanla ve insanlarýn toplumla ilgili davranýþ kalýplarýný belirleyen etik (ahlak); ve yine insanýn insanla, insanýn toplumla olan ruhsal sorunlarýný gidermek ve insanlara ruhsal erinç saðlamak için de dinsel kurullar doðmuþtur. Hukuk pozitif deðerlerden; etika (ahlak) ve dinsel deðerler ise tinsel (ruhsal) deðerlerden oluþtu. Ýnsanlarýn doðru ya da yanlýþ davranýþlarý bu deðerlere göre deðerlendirilir oldu. Günümüzde de bu deðerler geçerlidir. Ýþte süreç içinde kadýn ve erkeklerin toplum içinde ki davranýþlarýný belirleyen bu etik ve kurumsal kurallar olmuþtur. Bu kurallarýn oluþmasýnda din ve gelenekler çok belirleyici bir konumda bulunmuþtur. Baþlangýçta erkekle ayný konumda bulunan ve zaman zaman erkekten daha üstün konumlara yükselen kadýn; mülkiyetin oluþmasý ve üretimin toplumsallaþmasýyla birlikte erkek baþat konuma gelmiþ ve kadýn etkisizleþmiþ ve süreç içinde ikincil ve hatta üçüncül bir konuma düþmüþtür. Bu düþüþte inançlarýn, dinlerin, geleneksel edinimlerin çok büyük katkýsý olmuþtur.
BÝYOLOJÝK YÖNDEN ÝNSAN (ve kadýn) Biyoloji, canlýlarý konu edinir. En küçük canlýdan (mikro organizmalardan), en geliþmiþ canlý olan insana kadar, her canlýyý inceleyen aralarýndaki benzerlikleri veya farklýlýklarý ortaya koyan bir bilimdir. Her canlý hücrelerden oluþur ve insan da milyarlarca hücrenin birleþiminden oluþur. Her canlý ürer, insan da ürer. Her canlý beslenir ve insan da beslenir. Her canlý yaþadýðý çevreye ve koþullara uyum saðlamaya çalýþýr, insan da öyle. Her canlý kendisini güvende görmek ister, insan da güvenli ortamlar arar vs. Geliþmiþ her canlý, iki karþýt cinsel organa sahiptir. Ýnsan da, diþi ve erkek olmaz üzere iki karþýt üreme organý vardýr. Sperma (+) ve yumurta (-) birleþerek kendilerini yok ederler ve yeniden diriliþi saðlarlar. Biri olmadan diðeri iþlevsizdir veya nötrdür. Bu anlamda kadýn ve erkek, biyolojik anlamda ayný eþitlikte ve zorunlu olarak birbirini var kýlmaktadýrlar. Doða sürekli üretir ve ürettiðini de tüketir. Ýnsan da doðal bir varlýk olarak doðmakta yani üremekte ve ölmektedir. Her canlý kendi soyunu sürdürmeye dönük genetik bir þifreye sahiptir. Bu genetik þifrenin bir fermuar gibi, yarýsý kadýnda yarýsý da erkektedir. Yani eþit aðýrlýkta iki karþýt cinsiyet vardýr. Gametler, iki ayrý ve karþýt üreme hücresi, birleþerek, üreme iþlevini tamamlar. Bu anlamda ve bu gerçeklikte, bir karþý cinsi, diðerinden ayrý ve üstün görmek biyolojik anlamda geçersizdir ve doðru deðildir.
FÝZYOLOJÝK YÖNDEN ÝNSAN ( ve kadýn): Fizyoloji, bir canlý türünü oluþturan organlarýn bütünüdür. Böyle bakýnca, insan türünde bulunan organlar, her iki cinste de aynýdýr. Kadýnýn ve erkeðin üreme organlarý dýþýnda, hepsi aynýdýr. Erkek de hangi organ varsa, kadýnda da ayýný organlar mevcuttur. El, ayak, parmak, mide, dalak, karaciðer, kalp, akciðer, göz, kulak, böbrek vs. hepsi, hem erkek de hem de kadýnda aynýdýr. Bu organlarýn hepsi, ayný iþlevleri görürler. Dolayýsýyla, fizyolojik yönden de erkek ve kadýn eþittir. Organlarýn birbirine üstünlüðü yoktur. Erkeler saçlarýný kesmeseler, onlarýnda saçý uzun olur. Bu anlamda saçý uzun olanýn, aklý kýsa olur sözü, anlamasýz, küçültücü ve gerçekçi deðildir. Kaldý ki, toplumsal yaþamda, birçok alanda erkeklerden çok daha baþarýlý olan, kadýnlar vardýr.
FELSEFÝ YÖNDEN ÝNSAN (ve kadýn): Felsefi olarak, karþýtlarýn varlýðý, tezatlarýn zorunluluðu ve zýtlarýn birliði anlamýnda; kadýn ve erkek birbirinin varlýk nedeni olarak görülmelidir. Biri varsa diðeri olmak zorundadýr. Sonuçta her ikisinin toplamý insandýr. Biri diðerini yok sayamaz. Eðer bir þey, diðerine zorunlu olarak baðlýysa, onunla eþittir. Eðer bir temel aranacaksa, bunun kadýn olmasý akla ve doðanýn yeniden doðuþ ilkesine daha uygun olduðunu söylemek gerekir. Çünkü doðanýn kendisini sonsuzca var kýlan, üreme olgusunu, gerçekleþtiren kadýndýr. Bu anlamda, birçok inançta, kadýnýn erkeðin bedeninden yaratýldýðý görüþü felsefi anlamda çok gerçekçi gözükmemektedir. Bugün kadýnda olup da, erkekte iþlevsiz olan organlar vardýr. Örneðin erkeðin iki memesi ne iþe yarar?... Oysa, kadýnda bu organlar besleme iþlevi görmektedirler. Sonuç olarak, kadýn ve erkek tek baþlarýna iþlevsiz veya etkisizdir. Ýkisi birbirini çekerek iþlevsel ve etkili olur. Görünür, yaþanýlýr ve algýlanýr evrende her þey kendi karþýtýyla vardýr. Tez+ antitez= Sentez. Bu anlamda: -diþil+eril= üreme veya doðum& -Gece+gündüz=bir gün; -karanlýk+aydýnlýk=süreç; -iyilik+kötülük=devinim; -aþaðý+yukarý=yön veya yol; -buhar+atmosfer=yaðmur; -tohum+toprak=meyve; -enerji+frekans yoðunluðu=nesne -(+)+(-)= elektrik& -Sýcak+soðuk= ýsý&vs. Anlaþýlacaðý üzere, doðadaki bu kozmik oluþum, en temel yasa olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Bu anlamda kadýn ver erkek de bu kozmik yasanýn zorunluluðu sonucunda, her iki cinsin birbirine gereksinimi vardýr ve bu bir doðal yasadýr.
TOPLUMSAL YAÞAMDA KADIN Tek baþýna kadýn ya da erkek her zaman eksiktir. Evrensel varoluþun özünde de eksiklik yasasý vardýr. Bu eksiklik yasasý gereði, eksik olan kendini tamamlamaya yönelir ve kendisini tamamlayacak karþýtýný (eþini) bularak kendisine katar ve kendi bütünlüðünü saðlar. Doðada her þey zincirleme olarak böyle oluþur. Her þey her þeye baðlýdýr. Ve her þey her þeyi var eder. Yukarý aþaðýyý, soðuk sýcaðý, diþi erkeði, artý eksiði, hayat ölümü, ölüm hayatý, katý sývýyý, ýþýk karanlýðý& vs. zorunlu olarak var kýlar. Her þey bir baþka þeyin nedenidir. Kadýn erkeðin, erkek de kadýnýn nedenidir. Bu iki karþýt güç birleþerek kendi türünün devamýný saðlýyor. Bu anlamda da kadýn ve erkek birbirlerini var ederler. Kadýn ve erkek bir elmanýn iki yarýsý gibidirler. Birbirine baðlýdýrlar. Böyle bakýnca kadýn ve erkek birbirinin eþidirler. Eþ demek eþit olan demektir. O zaman eþit olmasý gereken kadýn ve erkek arasýnda ki bunca farklýlýk neden doðmuþtur. Bu tamamen toplumsal deðerler ve kültürel olgularýn bir sonucudur. Özünde üreten- tüketen karþýtlýðý vardýr. Þurasý bir gerçek ki; toplumda üreten kimse o öbürüne egemendir. Üretmeyen kiþi üretene baðýmlýdýr. Bu anlamda üreten, türün devamýný saðlayan, doðurgan olan kadýndýr. Doða kadýný daha avantajlý ve daha güçlü kýlmýþtýr. Nitekim insanlýðýn daha toplumsallaþmadýðý ilkel dönemlerde kadýn topluluða egemendi. Çünkü belirleyici olan kadýndý. O dönemlerde çok evlilik vardý. Bir kadýn birçok erkekle ve bir erkekte baþka kadýnlarla birlikte olabiliyordu. O zaman doðan çocuðun babasýnýn kim olduðu bilinmiyordu ama annesi biliniyordu. Anaerkil dönem denilen bu dönem insanlýðýn toplumsallaþmasýyla son bulmuþtur. Ýnsanlýðýn toplumsallaþmasý Neolitik (tarým) çaðda hýz kazanmýþ ve o dönemde mülkiyet kavramý da doðmaya baþlamýþtýr. Mülkiyet kavramý ayný zamanda sahiplenme iþlevini de var kýlmýþ ve topraðý, hayvanlarý sahiplenen ve bunlar bana ait diyen insanlarýn var olmaya baþladýðý bir toplumsal yapý oluþmuþtur. Bu aidiyet duygusunun oluþmasýyla birlikte süreç içinde erkeðe ait kadýn ya da kadýna ait erkek olgusu gerçekleþmiþ ve bu olgu aileyi doðurmuþtur. Tarým toplumunun var kýldýðý aile tipi Ataerkil ailedir. Bu aile biçimi erkek egemenli bir aile yapýlanmasýdýr. Ýþte o günden günümüze (ortalama 8-9 bin yýl) kadar aralýksýz olarak erkek egemenli bir toplum modeli olarak gelmiþtir.
Toplumsal olarak kadýn erkekten daha gerilerde ve daha az deðerde görülmüþ ve bazen erkeðin (cariyesi, kölesi, onun tatmin aracý&vs. olarak deðerlendirilmiþtir. Bu çok inan dýþý davranýþtýr. Çünkü erkekle kadýn ikisi birden insan soyunu oluþturur. Doðarken kadýn olsun erkek olsun, herkes insan olarak doðar. Onlarýn kimlikleri ve toplumda ki konumlarý yine toplumda geçerli olan deðerler sistemiyle belirlenir. Bugün geliþmiþ çaðdaþ ülkelerde kadýn ve erkek ayný eþit haklara sahip olarak görülür. Ama geliþmemiþ çaðdýþý kalmýþ, insani deðerleri yaþatamayan geri ülkelerde kadýn insan gibi yaþamaktan çok uzak kalmýþtýr. Kadýnýn bu olumsuz duruma düþürülmesinde dinlerin, inançlarýn, tutucu etik deðerlerin ve baskýcý erkek egemenliðinin çok önemli paylarý vardýr. Toplumlarýn geliþim aþamasýnda biliyoruz ki, tarihsel süreç içinde Anaerkil denilen bir toplumsal yapý da yaþanmýþtýr. Anaerkil toplumlar kadýnýn erkekten üstün olduðu toplumlardýr. Böyle bir toplumsal yapýnýn yaþandýðý görüþü bilim insanlarýnda egemendir. Bu dönemde, akrabalýk babaya deðil anneye dayanýyordu. Kadýn siyasal alanda daha fazla söz sahibiydi. Kadýn birçok alanda önder konumdaydý. Bu topluluklarda dayý ailede çok önemli bir role sahipti. Koca ise karýsýyla ara sýra görüþüyordu. Ve kendi ailesinin evinde kalýyordu. Yine Avcý- toplayýcý toplumlarýnda erkeðin ava gitmesi; uzun süre avdan dönmemesi veya bazen av sýrasýnda ölmesi, annenin evde ki konumunu daha da güçlendiriyordu. Çünkü evin yönetimi anneye düþüyordu. Ayrýca kadýnýn doðurgan olmasý süreç içinde kadýna kutsallýk da yüklüyordu. Ana kavramý bugün de kutsallýk deðerinde bir saygý uyandýrýr. Ana demek temel olan, esas olan, öz olandýr& bir þeyin özü, temeli, esasý belirleyici olandýr. Bu anlamda da kadýn iþlevi gereði erkekten daha da önemli bir konumdadýr. Genelde mülkiyetli toplumlarýn oluþmasýyla birlikte, erkek ekonomide söz sahibi olunca, kadýn daha pasif ev iþlerine yönlendirilmiþ ve süreç içinde bu erkek egemenliðine dönüþmüþtür. Çünkü ekonomide üretime kim egemense o diðerine daha çok egemendir. Özellikle feodal toplumlarda din kurumunun da topluma egemen olmasý ve dinlerin erkekleri daha üstün bir konuma yükseltmeleri gelen tüm peygamberlerin erkek olmasý&vs gibi dinsel deðerler de kadýnýn ikincil konuma düþmesinde çok önemli bir etkisi olmuþtur. Doðum yapan kadýnýn belirli süre ekonomik üretimden uzak kalmasý, daha hafif iþlere yönelmesi süreç içinde; kadýný dýþ iþlerden alýkoymuþ ve kadýný ev iþlerine yöneltmiþtir. Zamanla bu durum toplumda genel kanýya dönüþmüþ ve kadýnýn tamamen ev iþleriyle uðraþmasý düþüncesine ve eylemine dönüþmüþtür. Özellikle tarým devriminin gerçekleþmesiyle (Ý.Ö. 7000 yýllarý) yerleþik düzene geçilmiþ; topluluklar, guruplar yerine toplumlar oluþmaya baþlamýþ ve tarým ve hayvancýlýk iþlerini üstlenen erkek, bu süreçten sonra topluma egemen olmaya baþlamýþtýr. Yaklaþýk 8000-9000 bin yýllýk bir süredir, erkeðin üstünlüðüne dayanan bir anlayýþ ve yönetim dünyaya egemen olmuþtur. Bu süreç içinde kadýn, pasif bir konuma düþürülmüþ ve edilgen bir kimliðe büründürülmüþtür. Öyle ki; kadýnýn yaþamýný erkek belirler olmuþtur. Çok acý ama gerçek böyledir. Oysa þurasý bir gerçek ki kadýnlar da erkekler kadar eþit haklara sahiptir. Ve sahip olmalýdýr. Ýnsan olmanýn en temel belirleyeni budur. Kadýn toplumsal yaþamýn her alanýnda; ailede, çalýþma yaþamýnda, yönetimde, toplumsal kararlarda, özel alanlarda& vs. erkekle özgür ve eþit haklara sahip olmasý gerekir. Bu kadýnlarýn en temel haklarýdýr. Yoksa insan olmanýn iþlevini yitirmiþ olurlar. Kadýnlara bu haklarý tanýmayanlarýn beyinlerinde veya kortekslerinde büyük bir eksiklik var demektir. Kadýný toplumda ikincil hatta üçüncül konuma düþüren bir kafa asla çaðdaþ bir kafa olamaz. Kadýnýn eþini seçmesi, serbestçe kimsenin baskýsýna gerek kalmadan kendi siteyle evlenmesi, siyasal alanda seçme ve seçilme haklarýna sahip olmasý, çalýþma hakkýný özgürce kullanmasý, eþit iþe eþit ücret almasý, giyimine- kuþamýna kendisinin kara vermesi& vs. gibi toplumsal haklara kadýnlarýnda en az erkekler kadar sahip olmasý gerekir. Bunun tersini düþünmek akla ve mantýða aykýrýdýr. Çünkü kadýn da insandýr& Bilinmelidir ki toplumsal yaþamýn her alanýnda kadýn ve erkek birlikte olmalýdýr ve olacaktýr. Kadýn ve erkek birlikte toplumu oluþturmaktadýr ve biri diðerinin asla seçeneði deðildir ve olamaz da.
DÝNLERDE KADIN Birçok Mitolojide kadýn bedeni ululaþtýrýlýrken, bazý mitolojik söylemlerde kadýn küçümsenmiþtir. Örneðin Gýlgamýþ Destanýnda, namuslu, fahiþeli kadýnlar ayrýmý yapýlmýþtýr. Namussuz kadýnlar tapýnaklarda Baþörtülü Fahiþeler olarak gösterilmiþlerdir. Yine Gýlgamýþý baþtan çýkarýp kötülüðe itenin Ýþtar (aþk ve bereket Tanrýçasý) olduðu belirtilmiþtir. Gýlgamýþla kavga eden Endiku, Gýlgamýþa kadýn kýlýðýna girerek önce onu kandýrmýþ, sonra da onu tuzaða düþürerek yenmiþtir. Zeus, Pandoraya içinde kötülüklerin bulunduðu bir kutu vermiþtir. Pandora bir tanrýçadýr. Bu Tanrýça kutuyu açýnca kötülükler yeryüzüne saçýlmýþ. Böylece dünyaya kötülükler bir kadýn tarafýndan sokulmuþtur. Semavi dinlerde de kadýn, erkeði kandýran bir kimlik olarak sunulmuþ ve kötülüðün kaynaðý olarak görülmüþtür. Kadýn, erkeðe göre eksik olarak deðerlendirilmiþtir. Þeriatta kadýn erkeðini dinlemeli, erkeðinin karþýnda konuþmamalýdýr. Bu anlayýþa göre kadýn, erkeði tatmin etmek için yaratýlmýþtýr. Öyleki kimi anlayýþlarda, kadýn hak ettiðinde dövülebilecek ve para verilip alýnacak bir emtiadýr. Müslüman dünyasýnda günümüzde bile kadýnlarýn özgür ve erkeklerle ayný haklara sahip olmadýðý yaþadýðýmýz nesnel gerçekliklerle ve olaylarla görülmektedir. Kadýnlarýn namus kavramý içinde yaþam alanlarý daraltýlýr ama ayný kavram nedense erkekler için geçerli sayýlmaz. Bu çifte standartlýktýr. Þu bilinmelidir ki, Bir insanýn (kadýn veya erkek) namusu onun beynindedir. Ýnsanýn, yaþma, topluma, kadýna, erkeðe vs. bakýþýndadýr. Bu anlamda, bir erkek yanýnda ki bir kadýný veya bir kadýn yanýndaki bir erkeði insan olarak deðil de cinsel obje olarak görüyorsa o beyninde bir sorun var demektir. Hele kafasýnda, beyninde kadýn bedenini sürekli cinsel obje olarak deðerlendirip erkeði tahrik eden obje olarak gören bir erkeðin, gerek insanlýðýnda ve gerekse cinsel yönde bir sorunu var demektir. Bugün kadýnýn aklý eksiktir diyenlere en güzel yanýtý okuyan, bilim insaný olan ve yöneten kadýnlar en güzel þekilde vermektedirler. Bugün okuyanlar içinde birçok erkekten çok daha baþarýlý olan kýzlar da bulunmaktadýr. Saçý uzun olanýn, aklý kýsa olur diyen erkeklere; sizler de saçýnýzý kesmeyin, sizin de saçýnýz uzar demekten baþka, söyleyecek bir sözüm olamaz. Çünkü bu söylemin bir gerçekliði yoktur. Bu söz zýrvadýr ve zýrva tevil götürmez. Tüm dünya kadýnlarýnýn bu özel günlerini saygýyla kutluyorum.
mehmet zaman 20 February 2013 22:20 | ankara
KONU : YÖNETÝM KURULU ÜYELÝÐÝM ve SAYMANLIK GÖREVLERÝMDEN AYRILMAM HAKKINDADIR.
18/02/2013
Derneðimiz 14 Ekim 2012 tarihinde olaðan genel kurulunu yapmýþtýr. Bu genel kurulda içinde olduðum liste ile birlikte dernek Yönetim Kurulu üyesi seçildim ve yönetim kurulu kararý ile dernek saymaný olmam kararlaþtýrýldý. Ancak göreve baþlamamdan itibaren yaþanan süreçte sýkýntýlar doðdu; istifa etmeye karar verme deðerlendirmeleri yaparken dernek yönetim kurulunca yönetim kurulu üyeliðinden ve saymanlýk görevinden çýkarýldýðým bilgisine ulaþtým. Son derece haksýz, hukuka aykýrý ve keyfi bu tutumla ilgili tarafýnýzý bilgilendirmeyi sorunlarý paylaþmayý uygun buldum.
Dernek genel kurulu ve yönetim kurulu tarafýndan tarafýma verilen görevleri son derece özenle yerine getirmekte iken karþýlaþtýðým ilk problem dernek baþkaný sayýn Metin Aktanýn yönetim kurulu toplantýlarýnda farklý fikir ve projeler ile eleþtirilere verdiði tepki oldu. Sayýn Aktan, özellikle farklý fikir ve eleþtiriler söz konusu olduðunda yönetim kurulu üyelerine hitaben iþinize gelirse böyle, ben sözümü söylemedim, sizinle çalýþamam diyerek ve tehditvari þekilde masaya vurarak toplantýlarý terk etmiþtir. Þahsýma ve kurumsal yapýya hakaret niteliði taþýyan ve dernek geleneðine aykýrý bu davranýþ defalarca tekrarlanmýþtýr.
Sonraki süreçte derneðimizin 22 Aralýk tarihinde geleneksel olarak yapýlan Aþure Günü Etkinliði tam bir handikap olmuþtur. Henüz yönetim kurulu üyesi olduðum bu tarihte tarafým Aþure etkinliði ile görevlendirilmek istenmemiþtir. Ben ise; buna raðmen görev bilinci ile etkinliðe katýlarak Aþure daðýtýmý yaptýðým gibi diðer iþlere de destek verdim.
Dernek aþuresine yönetim kurulunun bilgisi dýþýnda Milli Savunma Bakaný da davet edilmiþtir. Aþure etkinliði sýrasýnda bu durum üyeler tarafýndan eleþtirildiði gibi bilgimiz dýþýnda meydana geldiði için tarafýmýzdan açýklama dahi yapýlamamýþtýr. Sayýn Aktan tarafýmýza ve derneðimiz üyelerine bakaný kendisinin davet etmediðini belirtmiþ ancak daha sonra tarafýma hitaben yazdýðý ve ekte bir örneðini sunduðum dilekçede kendi davetini açýkça belirtmiþtir. Aþurenin toplumsal ve inançsal amacý ile birlikte düþünüldüðünde ve ayný günlerde Maraþ anmasýna giden Alevilerin yaþadýðý sýkýntýlar birlikte deðerlendirildiðinde bakanýn daveti kanaatimce toplumsal anlamda büyük bir ayýptýr.
Aþure etkinliðini köy dernekleri ile birlikte yapmak ve davet etmek gerektiði yönünde ýsrarlarýmý dikkate almayan; köy derneklerini böyle bir paylaþýmdan uzak tutan zihniyetin sadece 2 gün önce Alevilere basýnçlý su, gaz ve copla müdahale eden zihniyete yaptýðý davet kanaatimce bu toplum tarafýndan da kabul edilemez.
Sayýn Aktan, Divriði Kültür Derneðinin üyelik süreci yaþadýðý ve devamýnda olaðanüstü genel kurul yapmak zorunda kaldýðý ASÝDEF ile de bir araya gelmekte beis görmemiþtir. Derneðimiz açýsýndan daha önce yaþanýlan ve hafýzalarda kalmasý gerektiðini düþündüðüm ASÝDEF isimli kurumsal yapýnýn yaþattýðý sýkýntýlar herkesin malumu olup, derneðimizin yeniden ayný sürece taþýnacaðý kaygýsý da tarafýmdan kabul edilememiþtir. Tarafýmdan ve yönetim kurulu üyesi Þehriban Metin tarafýndan yapýlan açýk itirazlar ise dikkate alýnmamýþtýr.
Tüm bu sýkýntýlara raðmen tarafýmý susturmak ve tek sesliliði saðlamak için tarafým yönetim kurulu üyeliði ve saymanlýk görevinden yönetim kurulu kararý ile toplantýlara katýlmadýðým gerekçesi ile çýkarýlmýþtýr. Bu karar ekte bir örneðini sunduðum denetleme kurulu raporunda da görüleceði üzere sýrf þahsýma yönelik ve hukuksuz bir karadýr. Þöyle ki; ----------Öncelikle yönetim kurulu tarafýndan yönetim kurulu toplantýlarýnýn hangi gün ve hangi saatte yapýlacaðý belirlenip karar altýna alýnmamýþtýr. Gün ve saati belli olmayan toplantýlara katýlamadýðým gerekçesi bu nedenle yerinde deðildir. ---------Ekteki denetleme kurulu raporunda da görüleceði üzere diðer yönetim kurulu üyeleri de toplantýlara katýlmamýþ hatta seçildiði günden itibaren derneðe hiç uðramamýþ yönetim kurulu üyeleri göreve devam etmekte iken 3 toplantýya katýlmadýðým gerekçesi ile tarafýmýn yönetim kurulu üyeliðinden çýkarýlmasý haksýz, hukuka aykýrý ve yanlý bir karardýr.
Gelinen son süreçte sayýn Aktan ve yönetim kurulu üyelerinden bazýlarý þahsýmla ilgili mesnetsiz, haksýz zan ve konuþmalarýnýn olmasý kendisini yönetimden attýk þeklindeki beyanatlarý nedeni ile iþ bu açýklamalarý yazmam zorunlu olmuþtur. Amacým yönetim kurulunda özenle ve samimi olarak çalýþan diðer birkaç arkadaþa en önemlisi de derneðimize zarar gelmemesidir. Tarafýmdan gösterilen bu özenin sayýn Aktan ve diðer arkadaþlar yönünden de gösterilmesi gerektiðine inanmaktayým.
Dernek üyesi olarak tüm yükümlülüklerimi bundan sonrada önceliðin yönetim kurullarýný belirleyen isimler deðil Dernek tüzel kiþiliðinin, Divriðinin ve Divriðili olmanýn olduðu bilinci ile yerine getireceðim. Mehmet Zaman
EK: 1- Metin Aktanýn tarafýma cevabý 2- Denetleme Kurulu raporu
ALÝ ÝHSAN 20 February 2013 09:28 | KADIKÖY
Aziz Yýldýrým'dan Silivri'ye sürpriz ziyaret
Serpil KIRKESER / ÝSTANBUL DHA20 Þubat 2013e-postaFenerbahçe Spor Kulübü Baþkaný Aziz Yýldýrým ve eski Gaziantep Belediye Baþkaný Celal Doðan, Ergenekon Davasý'ndan tutuklu bulunan eski Genelkurmay Baþkaný emekli Orgeneral Ýlker Baþbuð ve CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal'ý Silivri Cezaevi'ne giderek ziyaret etti. Saat 11.00'de Silivri Cezaevi'ne giden Aziz Yýldýrým ve Celal Doðan yaklaþýk 2 saat cezaevinde kaldý.
"MECLÝS KENDÝ MEBUSUNU ÇIKARAMIYOR"
DHA Muhabirinin telefonla ulaþtýðý eski Gaziantep Belediye Baþkaný Celal Doðan, Mehmet Haberal ve Ýlker Baþbuð'u belediye baþkaný olduðu dönemden beri tanýdýðýný belirterek, "Ýlker Baþbuð ve Mehmet Haberal'a 'Geçmiþ olsun' demeye gittim. Çok geç kalýnmýþ bir ziyaret oldu benim açýmdan. Ýlker Baþbuð ile dostluðumuz, merhabalýðýmýz var. Kendisine moral ziyaretinde bulundum. Kendisi çok moralliydi. Haberal'da çok iyi bir insan. Deðerli bir bilim adamý. Hem de milletvekili" dedi. Uzun tutukluluk süresine tepki gösteren Doðan "Tutukluluk infaza dönüþmüþtür. Muhalefet, Baþbakan feryat etmektedir. Ancak hukuk gereðini yapamýyor. Meclis yasa çýkardý. Yasalar açýk ve net. Meclis kendi mebusunu cezaevinden çýkaramýyor" diye konuþtu.
Cemal ERDOÐAN 15 February 2013 18:36 | Kocaeli
Sevgili Gökçeharmanlýlar hepiniz adýna dernek baþkanýmýz Hüseyin ERDOÐAN'ý ve Özgür kardeþimizin Divrigi kültür derneginin yönetim listesine girmelerinden mutluluk dudugumu belirtir baþarýlarýn devamýný bekliyorum selamlar.