Sayýn Gökçeharmanlýlar Hepinizin Barýþ ve mutluluk dolu bir ülkede tüm sevdiklerinizle birlikte kutluyacagýnýz niçe bayramlara ermeniz dilegiyle bayramýnýzý kutlarýz yönetim kurulu
Kazým Erdogan 20 September 2009 08:53 |
Tüm Gökçeharman'lýlar, sitemizin deðerli ziyatertçileri,
hepinizin kurban bayramýný en derin samimi duygularla kutlar hepimize barýþ,kardeþlik ve saðlýk dolu bir gelecek dilerim.
Süleyman Zaman 11 September 2009 15:41 |
12 EYLÜL BÝR KARÞI DEVRÝM HAREKETÝDÝR.
12 Eylül darbesi, bir karþý devrim hareketidir. Bu karþý devrim hareketi Atatürkün ulaþmak istediði Demokratik ve Laik Cumhuriyetin yerine; Dinin egemen olduðu bir ümmet toplumu yaratmayý hedeflemiþtir. Atatürk: Çaðdaþ, laik, sorgulayan, etkin, hukukun egemen olduðu, aklýn öne geçirildiði, sanatýn önemsendiði, bilimin geçerli olduðu, kadýn ve erkeðin eþit görüldüðü, baðýmsýz, üretken ve adil&bir toplumsal modeli yaratmak için gerekli devrim yasalarýný ve ilkelerini ortaya koymuþtur. Cumhuriyetin kurulmasýndan ölümüne kadar olan 15 yýl içinde de önemli yatýrýmlar yapýlmýþ toplumda ileriye dönük deðiþimler yaþanmýþtýr. Ama görüyoruz ki özellikle 1945ten itibaren bu model durdurulmuþ ve karþý devrimci yönetim anlayýþlarý ortaya konan bu devrim yasalarýný ve konulan ilkeleri bir bir etkisizleþtirmiþ ve sonuçta bugünkü toplum modeli yaratýlmýþtýr. Bugün bilim ve akýl dýþý, ulusal çýkarý dýþlayan, baðýmsýz karar alma iradesini yok sayan, ulema anlayýþýný yönetiminde uygulamaya çalýþan, emeði dýþlayan, var olan kaynaklara sahip çýkmayan, emperyal güçlerin dediðini uygulamaya çalýþan, dini duygularý kullanýp dinsel referanslarla iktidarýný sürdüren ve halkçý anlayýþý dýþlayýp egemen kesimin politikalarýný uygulayan &bir iktidarla karþý karþýyayýz&. Bugünün yaratýlmasýnda ki bu karþý devrimci hareketin içinde özellikle Sað partiler ve onlarýn uygulamýþ olduklarý bireyci ve gerici politikalar olmuþtur. Peker, Menderes, Demirel, Özal, Yýlmaz, Çiller, Erbakan ve onun sonunda Erdoðan gibi Baþbakanlar, Atatürk Devrimlerinin yok edilmesinde gerekli politikalarý uygulayarak süreç içinde bugünkü yönetimin oluþmasýný saðlamýþlardýr. Özellikle 1960 devrimi bu karþý devrimi durdurmak için gerçekleþtirilmiþtir. 1960 Anayasasý Atatürkün hedeflediði Demokratik, Laik, çaðdaþ ve halkçý Cumhuriyeti yaratmak için yapýlmýþtýr. Bu Anayasanýn getirdiði özgürlük anlayýþýyla toplumda örgütlü ve hak arayan bir toplumsal anlayýþ hýzla varlaþmýþtýr. Sýnýfsal bilinçte hýzlý bir geliþim yaþanmýþtýr. Bu durum egemen kesimi korkutmuþtur. Hak arayan ve örgütlü olan toplum, istediðini elde etmeye baþlayýnca 1960 Anayasasý lüks sayýlmýþtýr. Bundan dolayý bu anayasanýn getirdiði hak ve özgürlükleri çok gören ve egemenlerin istemleri doðrultusunda oluþan ve 12 Mart 1971de gerçekleþtirilen bir askeri darbeyle bu Anayasanýn Özgülükçü maddeleri deðiþtirilmiþ ve geliþen sýnýf bilinci tersine çevrilmeye çalýþýlmýþtýr. Ancak, geliþen örgütlü halk hareketi ve sýnýf bilinci sonucunda toplumsal olaylarý durduramayan egemen kesim, bu durumdan kurtulmayý; 1960 Anayasasýnýn tamamen ortadan kaldýrýlmasýyla söz konusu olacaðýný görmüþ ve 12 Eylül 1980 darbesi bunun sonucunda gerçekleþtirilmiþtir. 12 Eylül 1980 darbesi ve onun getirdiði Anayasa; bugün gelinen aþamayý saðlayan en temel veri olmuþtur. Çünkü 12 Eylülü yapanlarýn anlayýþýnda Sorgulamayan, araþtýrmayan, edilgen, hak aramaktan ve sýnýf bilincinden uzak; tersine cemaat ve tarikat kültürüyle donatýlmýþ ve etnik ve dinsel bilgilerin öne çýkarýldýðý bir toplumsal yapý geçerli olmuþtur. Ýþte bu anlayýþ bizleri bugünkü olumsuz aþamaya taþýmýþtýr. 12 Eylüle giden süreci biraz daha açarsak þunlar söylenebilir: 1980 öncesi toplum örgütlü, sorgulayan ve hak arayan bir toplumdu. Ýnsanlarýn yaþamla ilgili tespitleri ve bu tespitlere uygun mücadele biçimleri bulunuyordu. Sýnýfsal çeliþki toplumun bilincine iþlemiþti. Toplumun dinamik kesimlerince Kapitalizmin ve sistemin eleþtirisi yapýlýyor ve buna karþý seçenekler ve karþýt tezler savunuluyordu. Toplumsal bilinç sistemi rahatsýz etmeye baþlamýþtý. Sol çok önemli mevziler kazanmýþ ve halk tarafýndan desteklenir olmuþtu. Diðer yandan bu geliþen halk muhalefetini durdurmak ve toplumda karmaþa yaratmak için sistem tarafýndan belirli guruplar (milliyetçi ve kafatasçý ülkücüler) desteklenir oldu. Ve bu sayede insanlar birbirine kýrdýrýldý. Nice masum insan öldü, öldürüldü. Toplum adeta iç savaþ düzeyine getirildi. Bir yandan da 1980nin 24 Ocak ekonomik kararlarýyla; (kamucu, planlý, denetleyici ekonomik anlayýþ yerine) liberal ekonomik anlayýþa geçiþ saðlandý. Bugün geldiðimiz çýkmazýn en büyük nedenlerinden birisidir bu 24 Ocak Kararlarý. Bu kararlarla üretim ekonomisi terk edilip; hizmet sektörüne aðýrlýk verilmeye baþlanmýþ; serbest döviz sistemine geçilmiþ; çalýþanlarýn reel (gerçek) alým güçleri azaltýlmýþ; gümrüklerin sýfýrlanmasý dolayýsýyla içeriye dönük üretim yapan birçok sanayi, rekabet karþýsýnda tutunamamýþtýr. Bunlardan birçoðu iflas etmiþ ve bu nedenle iþsizlik artmýþ; çiftçilere tarým yardýmý kesilmiþ; kaynak yaratma adýna en büyük kamu kurumlarý özelleþtirme adýna birilerine peþkeþ çekilmiþtir. Sürekli borçlanma politikasýyla bugün iç ve dýþ borçlar 400- 500 milyar dolara ulaþmýþ; saðlýk, eðitim gibi temel hizmetler paralý konuma getirilmiþ ve parasý olan okur, parasý olan yaþar mantýðý en geçerli ilkeler durumuna getirilmiþtir. ....bg. Bu olumsuz durumlar tamamen 12 Eylülün getirdiði sonuçlardýr. 12 Eylül bu ülkenin üzerine bir karabasan gibi çökmüþtür.
Sola gelince; 1980 sonrasýnda sol tamamen kabuðuna çekildi. 12 Eylül Solu sindirdi. Halký yoksullaþtýrdý, örgütsüzleþtirdi, korkuttu. Sistem Solun kan damarlarýný kesti. Ýþçi kendi sýnýfsal kimliðinden koptu. Etnik, dinsel ve yerel kimlikler ön plana çýktý. Soldan kimileri özgülük ve insan haklarý adýna bu kimliklerin yanýnda bir duruþ sergiledi. Ve giderek bir kýsým Sol Marjinalleri savunan entel bir konuma girdi. Bu anlamda bütünleþmenin deðil, bölünmenin, küçülmenin yanýnda yer aldý. Sýnýf bilincinin ötesinde kimlikler üzerinden politikalar geliþtiren Sol kendi toplumsal konumunun dýþýnda kaldý ve toplumda güvenirliliðini yitirdi. Toplumun alt guruplarýnýn kimliklerini, özgürlüðünü savunan Solda Sýnýfsal ve tüm sistemi sorgulayan bir anlayýþ ne yazýk ki oluþamadý. Kimi sol anlayýþ ise; tarikatlarýn insan haklarý adýna özgürlüðünü savunur konumuna geldi. Oysa tarikatlarýn bir feodal toplum anlayýþýnýn ürünü olduðunu sorgulamadý. Kimi sol anlayýþ ise ulusallýk adýna gittikçe milliyetçi söylemleri dile getiren ve neredeyse kafatasçýlýða varan bir anlayýþýn temsilcisi konumuna geldi. Kimisi geçmiþte eleþtirdikleri Kapitalizmin tek gerçeklik ve Liberalizmin en doðru en gerçek sistem olduðunu söyleyerek, karþý duruþ sergileyip; sosyalizmin insanlýðýn geliþiminin önünde bir engel olduðunu söyledi. Kimisi de emperyalizm diye bir kavram bulunmadýðýný, geliþen ve geliþemeyen toplumlarýn veya devletlerin bulunduðunu, geliþenin yanýnda olmanýn doðru bir tavýr olduðunu ve emperyalizm, eþitlik, dayanýþma, adilce bölüþüm, baðýmsýzlýk ve sýnýf yararý gibi kavramlarý savunmanýn dinozorluk olduðunu söyledi. Ve halen günümüzde Türk solu kendi gerçeðini, gerçek kimliðini bulamadý. Tartýþmalar sürüyor. Ama inanýyorum ki yaþamýn zorunluluðu ve hayatýn pratiði solun da gerçek kimliðini bulmasýný saðlayacaktýr. Bütünselliði kavrayan; sýnýfsal bir yaklaþým sergileyen; emperyalizmin varlýðýný inkâr etmeyen; evrensel deðerlerle birleþen; Ulusalla evrenselliði buluþturan ve ulusallýðýn günümüz dünyasýnýn gerçekliði olduðunu bilen ve bu anlamda emperyalizme karþý duran; diðer yandan da dünyada geliþen muhalif kesimlerle de iliþkili bulunan bir sol anlayýþa gereksinim vardýr. 12 Eylül darecileri yargýlanmalý ve 12 Eylül Anayasasý demokratik Cumhuriyeti içerecek bþr Anayasayla deðiþtirlmesi gerekmektedir. Ama bu Anayasa asla AKPnin güdümünde yapýlacak bir Anayasa olmamalýdýr. Çünkü onlarýn getireceði Anayasa 1980 Anayasasýndan da daha geride olacaktýr. Bunun kanýtý da yaptýklarýnýn yapacaklarýnýn kanýtý olmasýndadýr.
Mehmet ZAMAN BAÞ 07 September 2009 23:32 | ankara
UTANÇ TABLOSU 12 Eylül 2008 12:44 | ÝNSANLIK ONURU ÝÞKENCEYÝ YENECEK AMA GÖREBÝLECEKMÝYÝZ????
12 Eylül'ün inanýlmaz iþkence yöntemleri 12 Eylül 2008 hurriyet.com.tr Gazeteci Oðuz Güven'in 78 kuþaðýný anlattýðý "Zordur Zorda Gülmek" adlý kitabýnda insanýn kanýný donduran iþkence yöntemleri anlatýlýyor. 12 Eylül 1980 darbesinin öncesi ve sonrasýnda "78 kuþaðý" diye adlandýrýlan gençlerin yaþadýðý trajikomik gerçek öykülerin yer aldýðý kitap yeni öykülerle geniþliyor.
3. Baskýsýný yine 12 Eylül'ün yýldönümünde yapan kitapta, bu kez Diyarbakýr Cezaevi'nde uygulanan iþkence yöntemleri de tüm ayrýntýlarýyla anlatýlýyor. Ýþte, Diyarbakýr Cezaevi Gerçeðiyle Yüzleþme Araþtýrma ve Adalet Komisyonu raporundan akýllara durgunluk veren iþkence yöntemleri:
FALAKA: Yaygýn ve sürekli uygulandý. Ayak tabaný, ellerin içi gibi vücudun kaslý bölümlerine kalas, cop, zincir, saz sapý, pik demir vb. vurularak gerçekleþtirilirdi. Bu yöntem, ayak tabanlarýný ve el ayalarýný patlatýr, kaba yerleri ezer, morartýr, týrnaklarý sökerdi. El ayak gibi herhangi bir yeri kýrar, sakat býrakýrdý.
KÖPEK SALDIRTMA: Tutuklu çýrýlçýplak soyulur, kurt köpeði üzerine saldýrtýlýrdý. Köpeðin ilk kaptýðý yer bacak arasý olurdu.
ZlNCÝR: 20-25 metre uzunluðundaki zincirin uçlarý iki tutuklunun boynuna baðlanýr, tutuklular sýrt sýrta verdirilerek ters yönde hýzla itilir. Tutuklu tek ayaðýndan zincire baðlanýr, bu zincir yüksek bir yere asýlýr, tutuklu bayýlýncaya kadar askýda kalýrdý.
GERME: Tutuklunun bir bacaðý merdiven kenarlýðýna baðlanýr, diðer bacaðý da açýk býrakýlan koðuþun gözetleme deliðine baðlanýp kapý kapatýlýr, tutuklunun bacaklarý koðuþ kapýsýnýn eni kadar gerilir ve öyle kalýrdý. Koþuþturulur, zincir tam gerilince, her iki tutuklu da sýrtüstü yere düþerdi.
AYAKTAN ASMA/TEPE: 50-60 kiþi havalandýrmaya alýnýrdý. Gardiyan "tepe ol" komutu verince tüm tutuklular üst üste bindikten sonra, bir tutuklu da üst üste yatan tutuklularýn üstüne çýkar, istiklal Marþý'nýn on kýtasý okutulurdu.
KULE: Havalandýrmaya çýkan tutuklular altý kiþilik daire oluþtururlardý. Bunlarýn üzerine 3-4 kat olacak biçiminde tutuklular çýkarýldýktan sonra, gardiyanýn "yýkýl" komutuyla kule oluþturan tutuklular kendini yere býrakýr ve böylece tutuklularýn deðiþik yerlerinde kýrýlma, incinme ve çýkýk olurdu.
RANZA ALTI: Gardiyanlar ellerinde kalaslarla koðuþa girip, "ranza altý ol" komutunu verince, koðuþta bulunan tutuklularýn hepsi ranzalarýn altýna girerdi. Herhangi bir yerlerinin açýkta kalmamasý gerekiyordu. Ranzalarýn altýna tüm tutuklular sýðmadýðý için kiminin eli, kiminin kolu dýþarýda kaldýðýndan, gardiyanlar ellerindeki kalaslarla tutuklularýn dýþarýda kalan kýsýmlarýna vurmaya baþlardý.
KANTAR: Tutuklular havalandýrmada çýrýlçýplak soyundurulup tek sýra halinde dizilirler, sýranýn ön tarafýnda duran tutuklu sýrt üstü yatýrýlýrdý. Ýkinci tutuklu, yatan tutuklunun testis ve erkeklik organlarýndan tutarak yukarý kaldýrýr, tutuklunun kaç kilo geldiðini söylemesi istenirdi. Tüm tutuklular birbirini tartana kadar bu iþlem devam ederdi.
KERVAN: Havalandýrmada, tutuklular tek sýra dizilir, her tutuklu önündeki tutuklunun sýrtýna bindirilir, bacaklarý, altýndaki tutuklunun boynundan aþaðýya sarkýtýlýr ve kulaklarýndan tutmasý istenirdi. Gardiyanýn komutuyla tutuklular yürümeye baþlar ve bu iþlem tutuklular ayakta duramayacak duruma gelene kadar sürerdi.
SEHPA: Tutuklu gece koðuþtan alýnýp, koðuþ koridorunda gardiyan ve subaylardan mizansen olarak oluþturulan bir mahkemede sorgulanýrdý. Mahkeme, tutukluyu idam cezasýna çarptýrýr, ikinci katýn merdiven kenarlýðýna bir ip geçirilip, ipin ucuna tutuklunun boyun kemiðini kýrmayacak düzeyde kalýn bezden bir ilmik takýlýr, tutuklunun boynu bu ilmiðe geçirilir ve temsili infaz gerçekleþtirilirdi. Tutuklu tam boðulacaðý sýrada ip açýlýrdý.
COP SOKMA: Gardiyanlar copu zeytinyaðýna batýrýr ve yaðlý copu tutuklunun makatýna zorla sokardý. Sonra bu copu kendisine ya da bir baþka tutukluya yalatýrlardý.
ÇEK-ÇEK: Tutuklu çýrýlçýplak soyundurulur ve erkeklik organýna bir ip takýlýrdý. Gardiyan ipin diðer ucunu alýp hýzla koþar, tutuklu da zorunlu olarak gardiyanýn peþinden koþar.
LAÐIM SUYUNA SOKMA: Tecrit bölümünün alt katýndaki bazý tuvaletlerin delikleri týkanýr. Hücrelerin pisliði ve laðým sularý burada biriktirilir, diz boyu kadar oluþturulan pisliðin içine tutuklu atýlýr ve pislik yedirilirdi
KiTAP OKUMA: Koðuþta bir tutuklunun eline kitap verilir, tutukluya avazý çýktýðý kadar yüksek sesle tek tek sözcükler okutulurken, diðer tutuklular bu sözcükleri tekrarlarlardý. Sabahtan akþama kadar yapýlan bu iþlem sýrasýnda, tutuklular ayakta durmak zorundaydý.
MARÞ SÖYLETME: Cezaevinde bulunan herkes elli'yi aþkýn marþý ezberlemek zorundaydý. Bu marþlar tutuklularýn ses telleri tahriþ oluncaya kadar söyletilirdi.
ÖL DEDÝÐÝMDE: Tutuklu havalandýrmanýn orta yerine çýkarýlýr, hazýr ol durumuna geçirilirdi. Gardiyanýn "öl" komutuyla tutuklu kaskatý, eklemlerini kýrmadan yere düþürülürdü. Bu iþlem gardiyanýn keyfine göre tekrarlanýrdý.
SÝGARA ÝÇÝRME: Bunun çok çeþitli yöntemleri vardý. En çok uygulananlarý þunlardý: Koðuþta kalan tutuklularýn eline beþ adet sigara verilir, sigaralarýn tümü yakýlarak devamlý aðzýnda tutulurdu. Gardiyanýn "çek-býrak" komutuyla sigaralar bitinceye kadar içirilir, sigaralar-filtreleri dahil- tutuklulara yedirilirdi. Bu sýrada koðuþ pencereleri kapatýlýr, havasýzlýk ve dumanla boðulma ortamý yaratýlýrdý.
BANYO: Tutuklular çýrýlçýplak soyundurulur ve tek sýra halinde banyoya götürülürdü. Banyoda sabun kullanýlmazdý. Hortumla tazyikli su tutuklularýn üzerine fýþkýrtýlýrdý. Daha sonra tutuklular koridora çýkarýlýr, "Yat-sürün" komutuyla tutuklular yerlerde süründürülerek koðuþlarýna götürülürdü.
SAYIM DÜZENÝ: Tutuklular günde en az beþ kez sayýlýrdý. Her sayýmdan önce, tutuklular sayým düzenine geçer, sayým talimi yaptýrýlýr, yüksek sesle tekmil verilir, rahat-hazýr ol ile, çöker kalkarlardý.
GECE NÖBETÝ: Geceleri her koðuþta mevcuda göre 2-7 kiþiye kadar tutukluya sýrayla nöbet tutturulurdu. Nöbet sýrasýnda devriye gezen gardiyanlar, koðuþun mazgal deliðini açar, nöbetçi tutuklunun mazgaldan dýþarý elini uzatmasýný ister, tutuklunun ellerine cop veya kalasla istediði kadar vururdu.
LOKOMOTÝF: Tutuklular havalandýrmaya çýkarýlýr, Ýki kiþi çýrýlçýplak soyundurulur, bunlardan birisi domalýp iki eliyle diz kapaklarýný tutar, diðeri de arkadan bunu kucaklardý. Gardiyanýn "uygun adým marþ" demesiyle her iki tutuklu havalandýrmada dolaþýrlar, diðer tutuklular zorunlu olarak bunlarý izlerdi.
PÝSLÝK YEDÝRME: Her havalandýrmanýn ortasýnda bir laðým çukuru vardý. Laðým sularý ve insan pislikleri burada toplanýrdý. Tutuklulara bu çukurdan avuç avuç pislik alýp yemeleri istenirdi.
ÝÞEME: Havalandýrmada bir tutuklunun yere yatmasý istenir, diðer tutuklulara, yerde yatan tutuklunun yüzüne iþemesi istenirdi..
TECAVÜZ: Cezaevinde görev yapan gardiyanlar, genç tutuklulara merdiven altlarýnda zorla tecavüz ederlerdi. Ayrýca iki tutuklu çýrýlçýplak soyundurularak birbirlerine tecavüz etmeleri istenirdi.
HASTANE: Hastanede de cezaevindeki kurallar geçerliydi. Hasta, tuvalete götürülmez, yatakta da hazýr ol vaziyetinde yatardý.
VEREM: Veremlilerle, saðlam tutuklular birbirinden tecrit edilmez, ayný kapta yemek zorunda býrakýlýrdý. Ayný battaniyenin altýnda yatýrýlýrlardý. Veremlilerin balgamlarý tahlil yapýlacak bahanesiyle toplanýr, karavanadaki yemeklere karýþtýrýlýr ve bu yemekler tüm tutuklulara yedirilirdi.
AYAKTA BEKLETME: Bu yöntem cezaevinde her gün geçerliydi. Sabah saat 05'den akþam 17-19'a kadar tutuklularýn oturmasý yasaktý.
KONUÞMA YASAÐI: Koðuþ içindeki iki kiþinin birbiriyle konuþmasý, tutuklunun gülmesi ve düþünür gibi görünmesi yasaktý. Böyle bir suçu iþleyen tutuklulara yukarýdaki iþkence yöntemleri uygulanýrdý.
GECE BASKINI: Nöbetçi subay ve gardiyanlar, gece geç saatte tutuklularýn koðuþuna girerek, uyku sýrasýnda tutuklulara cop veya kalaslarla dayak atarlardý.
AVUKAT-ZÝYARET DAYAÐI: Avukat görüþmesine ve diðer görüþmelere gidip gelirken tutuklulara dayak ÝÞTE 12 EYLÜL ADALETÝ BU YAZIYI COCUKLARINIZA OKUTUN SAYGILARIMLA MEHMET ZAMAN
YEÞÝM 04 September 2009 01:19 |
SÝTEDEN TAKÝP ETTÝÐÝME GÖRE YARIN TURNUVA MAÇINIZ VARMIÞ ÞÝMDÝDEN BÜTÜN FUTBOLCULARINIZA BAÞARILAR DÝLERÝM YÜRÜYÜNBE KÝM TUTAR SÝZÝ